YORUM | Prof. Dr. OSMAN ŞAHİN
Birbirinin devamı olarak yazılan “Kimlerle Yol Arkadaşlığı Yapılır veya Peşinden Gidilir 1” ve“Seni Hizmetinden Uzaklaştıran Arkadaşın Değildir” yazılarından Hizmet’teki arkadaşlarımızla ve kardeşlerimizle görüşmeyelim anlamı çıkarılmamalıdır. Tabi ki onlarla beraber oturup kalkacağız. Üstad hazretlerinin ifade ettikleri gibi ifratta bulunmanın tek caiz olduğu yer kardeşlerimizle olan irtibatta ifratta bulunmaktır. Ama bu beraberliklerin faydalı, gıybet ve dedikodudan uzak bir şekilde olmasına, bizleri Allah’tan (CC) ve hizmet etme aşk ve düşüncesinden uzaklaştırıcı olmamasına ve mümkün olduğu kadar sohbet-i canan eksenli olmasına dikkat edilmelidir.
Yazılarda, peşinden gidilecek insanlarda aranması gereken vasıflar bir taraftan vurgulanırken diğer taraftan da art niyetli kişilerden ve oluşumlardan korunabilmek için bilinmesi gereken bazı hususlar ele alınmaktadır. Aynı zamanda art niyetli olmadıkları halde insanlara arkadaşlıklarında zarar verebilecek olanlardan ve bunlarla muamelelerin nasıl olması gerektiği üzerinde durulmaktadır. Dikkatli bir şekilde yazılar incelenirse en problemli olabilecek insanlarla bile irşad, geçim vs. geçerli sebeplerin varlığında beraber olunabileceğinden ama zarar görmeme adına birtakım tedbirlerin de alınması gerektiğinden bahsedilmektedir.
Değişik sebeplerden dolayı küsmüş veya kenara çekilmiş olanlarla irtibatın devam ettirilmesi tabi ki önemlidir ve bu vefalı olmanın da gereğidir. Eğer bir yerde bazı küsen insanlar varsa veya birileri kenara çekilme ihtiyacı hissediyorlarsa bütün bunlar bazı arızaların işaretçileri olarak kabul edilmelidir. Vazifesi olan veya meselelerin çözümünde faydalı olacak birileri tarafından bu insanların dinlenilmesi ve çözüm arayışı içerisine girilmesi veya en azından rehabilite etme adına bir gayret içerisinde bulunulması zaten herkesin kabul ettiği bir husustur. Hem bu insanların tekrar Hizmet’e aktif katılımlarının gerçekleştirilmesi hem de onların deneyim ve tecrübelerinden istifade edilmesine çalışılmalıdır.
Eleştirilerin yapılmasına her zaman ihtiyaç vardır…
Yazılarda “Hiç eleştiri yapılmasın” denmemekte, eleştirilerin yıkıcı olmayıp yapıcı olmaları gerektiği ifade edilmektedir. Geçmişin sorgulanmasından ziyade ibretler ve dersler alarak gelecek adına bunlardan istifade edilerek yola devam edilmesine ve yapıcı eleştirilerin yapılmasına her zaman ihtiyaç bulunmaktadır. Dolayısıyla yazılarda muhatap alınanlar pozitif ve yapıcı eleştiri yapanlar değil, hizmet ve insanlarına bir faydası olmayan, yıkıcı, tahrip edici ve bazıları (hepsi değil) itibarıyla art niyetli yapılan eleştirilerin sahipleridir.
Eleştiriler inşa edici olmalı ama tahrip edici olmamalıdırlar. Mümkün olduğu kadar çözüm mercilerine ulaştırılmalıdırlar. Usul ve üslup hatalarına girilmeden, bir fayda elde edilebilmesi için ilgili yerlerde dillendirilmelidirler. Fakat esbabına riayet edip hakkını verdikten sonra hala bir neticeye ulaşılamamış olması kimseye küsme, bir kenara çekilme, Hizmet ve insanlarına zarar verecek söylemler içerisine girme hakkı vermemektedir. Hizmet içerisindeki uhuvvet ve güven duygusuna zarar verecek, hizmet insanlarının aşkını, şevkini ve ümitlerini kıracak bir yola tevessül edilmesini meşru hale getirmemektedir. Ya da bu konuları Hizmet’e düşmanlık yapanların ellerine ulaşmasını sağlayacak şekilde bütün dünyaya duyurma ve böylece bunların Hizmet’e karşı kullanılmasına imkân sağlamayı haklı kılmamaktadır.
Yanlışları düzeltmek için o kadar uğraştık, bir şey değişmiyor. O zaman küsüp kenara mı çekilmeliyiz?..
Belki bugün için bazı problemlere çözüm bulunamamış ve bir netice alınamamış olabilir. Ama hala Hizmet adına yapılması gereken dünya kadar işler vardır.
“Belki daha vakti merhunu vardır. Ne kadar haklı olursam olayım madem anlaşılmıyor, hüsn-ü kabul görmüyor, bana düşen müspet hareket etmek, hizmetime devam etmek. Ben üstüme düşeni, vazifemi yaptım ve yapıyorum ama netice alma zaten benim vazifem değil, o iş Allah’a (CC) aittir. Bir gün murad buyurursa insanlara da kabul ettirir.”, “Allah’ın (CC) dilediği olduğuna ve olmamasını dilediği de olmadığına göre, benim istediğim şekilde hadiselerin düzelmemesinde muhakkak ki bir takım bilmediğim başka hikmetler de olabilir. Ben esbabına riayet ediyorum, her yola başvuruyorum, ama olmuyor diyerek O’na (CC) ve O’nun (CC) davasına küsmeye benim de ve hiç kimsenin de bir hakkı olamaz”, “Ben de yanlış görüyor olabilirim”, “Belki de ben tam ihlaslı olamadım, tam ifade edemedim, damarlara dokundurdum”, “Bu arızalara rağmen yolun hak olduğunda madem şüphe yok, o zaman Hizmet adına daha başka neler yapabilirim, ne gibi katkılar sağlayabilirim”, “İdeal olmasa da, eksikleri de olsa bu şartlar altında Hizmet adına ben ne yapabilirim” gibi müsbet düşünceler içerisine girerek, her hâlükârda Hizmet’te aktif olarak kalıp hizmet etmeye gayret edilmelidir.
Şu anda Hizmet’te aktif görev yapanların ise yapıcı olan, eksikleri ve kusurları anlamaya yardımcı olacak eleştirilere açık olmaları gerektiği herkesin bilip ifade ettiği bir gerçektir. Açık olmaktan kastedilen, bu eleştirilerin dikkate alınarak istifade edilmesidir. Bunlar kayda alınmalı, istişarelere konu edilerek değerlendirilmeli ve çıkan sonuçlar eleştiri sahipleri ile paylaşılmalıdır.
Öyle bir zaman diliminden geçiyoruz ki, hizmet insanlarının ümitlerinin kırılmamasına ve onları bekleyen hizmetlerin aksamaması adına geçmişe takılıp kalmamalarına, geçmişi sorgulama peşine düşerek enerjilerini tüketmemelerine, aralarındaki uhuvvetin ve güven kredisinin korunabilmesine her şeyden daha çok ihtiyaç vardır. Hocaefendi sürekli olarak bu konularda tahşidat yapmaktadırlar. Cemaatini yaşadığı hadiselerin altında ezilip kalmamaları, aşk, şevk ve ümitle doğrulup yollarına devam etmeleri için çok ciddi gayret göstermektedirler. Dolayısıyla bizlerin söylemlerimizde buna uygun olarak bir yol takip etmemizde ve buna aykırı söylemlere ise, zarar verebileceklerini düşünerek temkinli yaklaşılmasında büyük fayda vardır.
Bir sonraki yazıda devam edelim…
“Her şeyde vasat; irtibatta ifrat” düsturunun hatırlatılması çok yerinde olmuş. Ağzınıza sağlık.