YORUM | Av. MEHMET TAHSİN
Ona ilk defa Twitter’da rastladım.
Geçen yıl 29 Kasım gecesi, tarlasını sulamak için kullandığı su borularının yandığı anın görüntülerini Twitter’dan paylaşınca gördüm. Kendisinin talebi olmamasına rağmen Natali Avazyan’ın başlattığı kampanya sonucu açılan yardım hesabında 7 saatte toplanan paralar zararını telafi etmişti.
Öğretmen Celalettin Tokmak, KHK ile ihraç edildikten sonra köyüne dönmüş, çiftçilik ve hayvancılık yapmaya başlamış. Ne var ki cadı avı orada da rahat bırakmamış. Komşuları tarafından defalarca ihbar edilmiş, birçok kez jandarmaya ifade vermek durumunda kalmış.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
‘BEN SENİ ÖĞRETMEN DOĞURMADIM, İNSAN DOĞURDUM’
18,5 yıl boyunca severek yaptığı öğretmenlik mesleğinden bir gecede KHK ile atılınca, 80 küsur yaşındaki annesi, “Aç kalmazsın, köyde arazimiz var, git işle. Ben seni öğretmen doğurmadım insan doğurdum. İnsanlığından çıkma yeter” demiş. OHAL komisyonuna yaptığı itiraz da reddedilmiş. Ret gerekçesi olarak Bankasya’da hesabının olması, sendika üyeliği ve çocuğunun Gülen cemaatine yakın bir okula gitmesi gösterilmiş.
İlk etapta elindeki parayla dört inek aldığını anlatan Celalettin Öğretmen, daha fazla inek almak için bankada bulunan parasını kullanmak ister ancak alın teriyle kazandığı paraya bloke konulmuştur. Bir gecede vatan haini ilan edilmenin kendisine çok ağır geldiğini söyleyen Tokmak, “Vatanıma, memleketime, işime, öğrencilerime bu kadar aşıkken, terörist iftirasına maruz kalmanın acısı, üzüntüsü kolay kolay geçmez.” diyor.
Arkadaşları, öğrencileri, velileri bir anda onunla olan irtibatlarını kesmiş. Birçoğu WhatsApp’tan engellemiş, sosyal medya hesaplarını takibi bırakmış. “Konuşmaya korktular insanlar” diyor. Yıllarca kendisiyle arkadaşlık yapan birinin sosyal medya hesabından attığı terörist iftirasını ise asla unutamayacağını söylüyor.
‘YETER ARTIK BİZ SİZE BİR ŞEY YAPMADIK!’
Yaşanan zulüm süreci herkes gibi onu da bıktırmış, bezdirmiş. “Yeter artık biz size bir şey yapmadık! Biz bu vatana bir kötülük yapmadık arkadaş, yeter artık! Bırakın bu insanların peşini. Ortada bir suç varsa alın yargılayın. Ama kermes yaptı, sendikaya üye oldu diye, bankaya para yatırdı diye, İnsanların ellerine kelepçe vurmak zalimliktir arkadaş.” diyor.
8 saat boyunca emniyetin terörle mücadele polislerine ifade veriyor.
“8 saat boyunca okul sordu, dershane sordu, gazete sordu dergi sordu, dergi sordu. En sonunda bıktım yeter dedim ya, şu silahları da sorun bana, öldürdüğüm adamları sorun… Beni terörle yargılıyorsunuz! Hangi silahlı eyleme katıldım? Hangi silahla kime ateş ettim? Bunları sorun bana. Siz kitap soruyorsunuz, gazete soruyorsunuz, dergi soruyorsunuz kardeşim! Böyle terör mü olur? Böyle teröristlik mi olur?” diye isyan ediyor.
Celalettin Öğretmen, Erdoğan rejimin zulmüne maruz kalan yüzbinlerce mağdurdan biri sadece. Ama o kendini kısmen şanslı sayıyor. “Evim var, arazilerim var. Geçim sıkıntısı çekmiyorum. Bu saatten sonra da öğretmenliğe dönmek istemiyorum. Allah’tan tek duam var: Tüm KHK’lılar göreve dönsün en son ben döneyim. Bu çile artık bitsin artık, yeter!” diyor.
İşte böyle bir “terörist” o!
Türk Dil Kurumu “terör” kelimesi için yıldırma”, “terörist” için de “yıldırıcı” karşılığını uygun görmüş.
Terörle Mücadele Kanunu (TMK) ise 1. maddesinde kapsamlı bir terör tarifi yapıyor:
Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.
Terör dediğiniz işte budur.
Halbuki Celalettin Öğretmen’i terör suçlamasıyla gözaltına alan polisler, kendisine 8 saat boyunca okul, dershane, gazete ve dergi aboneliğinde başka bir şey sormuyor. Bu yüzden “Böyle teröristlik mi olur?” diye tepki göstermesi son derece normal.
Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletiyse (ki Anayasada öyle yazıyor), bizler de yasayı baz alacaksak TMK 1. maddede belirtilen terör tanımına uymuyor bunların hiç birisi.
Sadece Celalettin Öğretmen değil, 131.922 kişiyi kamu görevinden ihraç ederek hayatını karartan KHK’lar da terör kriterlerine bakmamış.
Bu haksızlığa itiraz eden 125.686 kişinin başvurularını değerlendiren OHAL Komisyonu’nun kriterleri arasında da TMK 1’de yer alan terör kriterleri yok.
Okul veya dershane kaydı, gazete veya dergi aboneliği, ByLock kullanması, Bankasya’da hesabının olması, sendika üyeliği vs. Tam bir delirme hali… Tam bir paranoya…
Önceki akşam Clubhouse’a katılan Av. Kemal Uçar, İstanbul Çağlayan’da bir mahkeme başkanının kendisine “yasalar doğru uygulanacak olsa bu şekilde yargılananların hepsi beraat eder” dediğini aktardı.
Bir şeyi eksik söylemiş, “yasalar doğru uygulanacak olsa”, polislerin, savcıların veya bugün hakim kürsüsünde oturanların çoğu, bir gün dahi hapiste kalmaması gereken masum insanların temel hak ve hürriyetlerini yok ettikleri için terör suçlusu sayılacak!
Tutuklama kararlarına imza atan pek çok hakimin “seni tutuklamazsam ben tutuklanırım” dediği biliniyor.
Terör kriterleri arasında yer alan baskı, korkutma, yıldırma, sindirme, tehdit yöntemleri bugün iktidar tarafından dibine kadar kullanılıyor. Polis, adliye ve medyanın terörize ettiği Türkiye toplumu ortadan ikiye ayrılmış durumda.
Ülkenin yarısı konuşmaya korkuyor; ağzını açarken “Silivri soğuktur” diye başlıyor. Ama “Benim listem hazır. Bizim aile 50 kişiyi götürür.” diyen, nasıl silahlandığını övünerek anlatan yandaşlara savcılıklar takipsizlik veriyor.
Ana muhalefet partisi liderine “seni kazığa oturturum” diyen mafya lideri elini kolunu sallayarak dolaşıyor, gittiği her yerde devlet protokolüyle karşılanıyor.
Televizyon ekranlarından kime nasıl işkence yapılacağını detaylarıyla anlatan iktidar tetikçileri baş tacı ediliyor.
Bunlar terörist değil ama 18 yıl boyunca vatanına, milletine, öğrencilerine, sevgiyle, aşkla hizmet eden Celalettin Öğretmen gibiler terörist sayılıyor, işinden ediliyor, toplumdan dışlanıyor, açlığa ve sivil ölüme mahkum ediliyor.
Bir milletin başına bundan büyük hangi bela gelebilir ki?
***
(Celalettin Öğretmenin hikayesinin tamamı şurada: https://youtu.be/6kYzkM_NobE)