HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olacağı belirtilen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Tayyip Erdoğan’ın yeniden adaylığı konusunda ortaya koyduğu yaklaşım, bırakın ittifakını, CHP taraftarlarını bile çileden çıkardı. Kılıçdaroğlu’nun “İtiraz edeceğin hiçbir yer yok” çıkışı realizm mi, teslimiyet mi?
Muhalif kesime dünden bu yana saç baş yolduran Kılıçdaroğlu’nun sözlerinin tamamına bakalım.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, partili İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in davetlisi olarak gittiği kentte, şehrin ilk kadın belediye başkanı Leyla Atakan’ın adını taşıyan kütüphanenin açılışına katıldı.
Kılıçdaroğlu, açılışın ardından da partili olmayan bir grup öğrenciyle bir araya gelerek onların sorularını cevaplandırdı. Tartışmalara konu olan sözler, bu konuşmada söylendi. Kamuoyu, yerel gazetelerde yer almayan diyaloğu, Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk’ün köşesinden okudu.
Saygı Öztürk’ün aktardığına göre, Kılıçdaroğlu, öğrencilerin Erdoğan’ın adaylığına niçin sessiz kaldığı yönündeki sorusuna şu karşılığı veriyor:
“Diyelim ki ses çıkardık nereye gidecek? Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK). O üyeleri atayan kim Erdoğan. Verdiği karara kim itiraz edecek? İtiraz edeceğin hiçbir yer yok. Anayasa Mahkemesi bile bakmıyor bu karara. Hatırlarsanız İstanbul seçimlerinde aynı zarfın içerisine 4 tane oy pusulası koyuyorsunuz. Efendim 3’ü doğru 1’i yanlış. Talimat geldi de onun için yaptılar. Dolayısıyla bizim Erdoğan’ın aday olup olmamasına kilitlenmek gibi bir düşüncemiz yok.”
REALİZM Mİ, TESLİMİYET Mİ?
Bu ifadelerin medyada yer almasıyla yoğun bir tartışma başladı. Kılıçdaroğlu’nun sözleri, kimine göre realiteyi görmekti, kimine göre dayatılan şartlara teslimiyetti.
En başta şunu belirtmek gerekiyor. Seçmenin hafızasında, muhalefetin 2017 Anayasa referandumunda, YSK’nın mühürsüz oy pusulalarının geçerli sayılmasına sessiz kalmanın travmasını hâlâ taşıyor.
Böyle bir ülkede, daha YSK’nın herhangi bir karar vermeden, peşinen böyle bir tavır sergilemek realizm olarak görülebilir. Üyelerinin tamamı iktidar tarafından atanan bir kuruldan daha farklı karar çıkması beklenmeyebilir.
“Hakim kendisi savcı olsa, kime şikayet edilir” öğretilmiş acizliğine sahip bu toplumda, Kılıçdaroğlu, bu sözleri etmemeli.
Belki, “Anayasa fiilen askıya alınmış durumda, muhalefet iktidara yeni bir mağduriyet kozu vermeden Erdoğan’ı sandıkta yenmek zorunda. Kılıçdaroğlu bunu bildiği için üçüncü kez adaylık tartışmasını doğru bulmuyor” denilebilir.
Böyle bir yaklaşım realist sayılabilir, Türkiye tablosunu yalın yansıtıyor denilebilir.
Burada yanlış olan şu: Kılıçdaroğlu, ortadaki tabloyu yansıtmak kadar kendi acizliğini ortaya koyuyor gibi.
Ortadaki tablo ne olursa olsun muhalefet, her halükârda, Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığının söz konusu olduğunu ve bunun Anayasa’ya aykırılığını gündeme getirerek itirazını yapmak durumunda.
İtirazı kabul etmezse, Erdoğan’ın önünü YSK açmış, ama itiraz edilmezse önünü Kılıçdaroğlu açmış olur.
Dahası, yarın rejim normalleştiğinde YSK üyelerinin somut delillerle yargılanması için itirazın yapılması zaruret halinde.
CHP ya da Millet İttifakı’nın bileşenleri Erdoğan’a “mağduriyet” savunması yapmasına fırsat vermek istemiyorsa bunun kolayı var. Başvuruyu Türkiye İşçi Partisi yapar.
Öyle yağma yok. Tayyip Erdoğan aday olamaz! pic.twitter.com/JPQFRYUpQN
— Türkiye İşçi Partisi (@tipgenelmerkez) January 23, 2023
Ayrıca başka noktalar var.
🔺Mağduriyet ortaya çıkarır diye Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığına karşı çıkmamak, sizin de Anayasayı çiğnediğiniz anlamına gelir.
🔺 Anayasaya aykırı adaylığa itiraz etmezseniz, yarın iktidara geldiğinizde nasıl ve neye dayanarak hesap soracaksınız?
🔺 Hiçbir sonuç çıkmazsa, hukuksuzluğa karşı bir tavır sergilemiş olursunuz. İtiraz etmezseniz, o hukuksuzluğun parçası haline gelirsiniz.
🔺 Erdoğan’ın adaylığına bütün yasal yollar kullanılarak itiraz edilmeli. Zira yarın seçimi kaybettiklerinde, “Bu seçimler Anayasa’ya aykırı yöntemlerle yapıldı, yenilenmesi gerekir” deme girişimlerini ortadan kaldıracaktır. Sırf bunun için bile itiraz edilmeli.
🔺 “Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığına nasıl kılıf uyduracağız” diye düşünen YSK üyeleri varsa, Kılıçdaroğlu’nun bu sözlerinden sonra hayli rahatlamış olmalılar.
🔺 Muhalefetin “Ey Erdoğan Anayasaya uy!” demesi niçin mağduriyet olsun. Erdoğan’ın bundan mağduriyet çıkarabilmesi için adaylığının Anayasaya uygun olması gerekir. Böyle bir durum var da bunu Erdoğanistler dışındakiler mi bilmiyor?
İtiraz sadece adaylığa yapılmış olmayacak. Bundan sonra yapılacak seçimler için de Kılıçdaroğlu’nun mantığı yürütülürse, bu yaklaşımın sakatlığı daha iyi ortaya çıkar.
Bu tavır, öğrenilmiş çaresizlik sendromu ya da kazanılmış başarısızlık sendromuna benziyor. Sonucu değiştiremeyeceğine ilişkin inancın yerleşmiş olması, başarısızlığın gelişip serpilmesinde ana rahmi görevi üstlenir.
⚖️ YSK, sudan bahanelerle Erdoğan ve AK Parti’nin kaybedeceği seçimleri iptal edecek olursa, buna da YSK bakacağına göre itiraz edilmeyecek mi?
⚖️ Yarın seçimler adil yapılmazsa nasıl tavır takınılacak? Yenilgi görüldüğünde sandık başlarında ortamı karıştırıp, ardından da “güvenli ortam kalmadı” gerekçesiyle sandıkları kaldırıp emniyette ya da başka bir yerde istedikleri gibi saymaya kalkarlarsa yine “YSK ellerinde, ne yapabiliriz” tavrı mı takınılacak?
⚖️ Seçimi diyelim ki Kılıçdaroğlu kazandı, buna rağmen YSK mazbatayı kalkıp Erdoğan’a verse, Kılıçdaroğlu yine “Ne yapalım, YSK ellerinde?” mi diyecek?
Aslına bakılırsa, CHP’nin tavrı Kılıçdaroğlu’nun ifade ettiği tavırdan hayli farklı. Dün gün boyu CHP tarafından bir açıklama bekledim. “Sayın Genel Başkanımız bu sözleri itiraz başvurusu yapılmayacağı anlamında söylemedi. Başvuru zaten yapılacak. Söylenmek istenen biz parti olarak işin bu tarafını öne çıkarmak yerine toplumun sorunlarını dile getirip oradan kurtuluşa giden yolu göstermek istiyoruz” tarzında bir açıklama gelmedi.
Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ın, “Cumhurbaşkanı’nın üçüncü kez seçilmesinin anayasal ya da yasal bir engeli olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna verdiği cevap Kılıçdaroğlu’nun cevabından daha tutarlı:
CHP Sözcüsü Faik Öztrak’tan “Cumhurbaşkanı’nın üçüncü kez seçilmesinin anayasal ya da yasal bir engeli olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna cevap: Seçime giderken biz milletin gündemini bu tartışmalarla işgal etmek istemiyoruz! pic.twitter.com/RaIWNIvetl
— Yurttaş TV (@yurttastv) January 23, 2023
“Seçime giderken biz milletin gündemini bu tartışmalarla işgal etmek istemiyoruz! Hukukçular bu itirazları yapacaklar.”
Ankara’dan İstanbul’a, Haziran 2017’de “Hak, Hukuk, Adalet” diye yürüyen bir liderin 6 yıl sonra sergilediği tavır, kazanacak lider tutumunu sergilemekten epey uzak düşüyor. Hem adaletten bahsedip sonra da adaletin peşinden koşmamak olmaz, olmamalı.
Bu tavır, hukuksuz bir şekilde aday olup, devlet imkanlarıyla yeniden seçilmek istenen Erdoğan’ın muhtemel bir seçim galibiyetine meşruiyet kazandırma hazırlığından başka bir işe yaramaz.
Muhatabının “Ne istersem onu yaparım” diyen tutumuna karşılık, “Elimizden bir şey gelmez” tavrı sergileme yerine “Her şeye rağmen mücadele edeceğiz” demeli. Hukuku gasp edilen milyonların yerine sesini yükseltmeli.
Realizm ile teslimiyet aynı şey değil. Birinde tabloyu görüp ne yapacağına karar vermek var, diğerinde ise şartların zorluğunu görüp yapılabilecek bir şey olmadığına hükmetmek demek…