HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Türkiye’de yeni bir dönemin kapısının aralandığına kanaat getirmek için muhalefetin ne yaptığından daha çok iktidarın, nasıl tavır takındığına bakmak daha doğru olur. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun memurlara yönelik yaptığı çıkışa Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın verdiği tepkinin kodları bunun en iyi kanıtı oldu.
Türkiye’de AK Parti hâlâ iktidarda kalabiliyorsa, bu AK Parti ve liderinin ne kadar güçlü olduğundan çok, muhalefetin iş bilmez olmasından kaynaklandığının altını çizmek gerekiyor. Bu tespiti hiçbir zaman akıldan çıkarmamalı.
Muhalefet tarafında son iki üç yıldır farklı şeyler olmaya başladı. 2019’un başında şekillenen bu doğru çıkışlar ilk meyvelerini 31 Mart yerel seçimlerinde verdi. Sonrasında da muhalefetin ortaya koyduğu politikalarla ağırlıklı olarak görülür oldu.
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Muhalefet doğru politikalar geliştirdikçe iktidar kanadı daha çok yanlış yapmaya başladı. Bu tablo iktidar açısından kısır bir döngüye dönüştü. Muhalefet doğru adım atıyor, iktidar bocalıyor, üst perdeden cevap veriyormuş gibi görünmeye çalışsa da daha çok yanlış yapıyor.
Türkiye’yi bir ucubeye çeviren, kuvvetler ayrılığını yok eden, adaleti ortadan kaldıran, her şeyi tek adamın eline teslim eden “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” adını verdikleri yönetimin ülkeyi nereye sürüklediğini hep birlikte görüyoruz.
AK Partililer, dışarı yansıtmamaya çalışsalar da bu sistemin ülkeyi bir çıkmaza sürüklediğini bir süredir kendi aralarında konuşuyorlardı. Artık karınlarından konuşur gibi yapmış olsalar da Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ gibi isimler, “yeni sistemin bazı yönlerinin revize edilebileceği” yolunda ifadeler kullanmaya başladı.
MİLLET İTTİFAKI’NIN ELİNİ GÜÇLENDİREN ÜÇ TEMEL SEBEP
“Millet İttifakı” diye adlandırabileceğimiz yapı çerçevesinde kümelenen muhalefet bloğu, geçtiğimiz aylarda “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme” geçişi nasıl yapacaklarını ortaya koymak amacıyla bir dizi görüşmelere başladı.
Bu çerçevede yapılan bir dizi görüşmeler, iddialı bir programa dönüştü. Neyi nasıl yapacakları konusunda görüşler netleşip bu kamuoyu ile paylaşıldıktan sonra iktidar tarafı önceleri görmezden gelmeye çalıştı. Sonra üstenci bir dille tepeden bakıp eleştirmeye çalıştı.
Şimdi gelinen noktada AK Parti ve onun liderinin uykularını kaçırır oldu. Millet İttifakı’nın ortaya koyduğu güçlendirilmiş parlamenter sistemin çok ciddiye alınmasında konjonktür de etkili oldu.
Bunların başında yönetilemeyen ekonomi var. Eskilerin “kahir ekseriyet” dedikleri toplumun büyük kesimi, artan enflasyon, TL’nin hızla değer kaybetmesi sonucu giderek fukaralığın pençesine sürüklendi. Bu kötüye gidiş azalmadı, hız kazandı.
Muhalefetin elini güçlendirmesi ve ortaya koydukları politikanın etkili olmasında bir başka neden ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlık durumuna ilişkin ekranlara yansıyan görüntüler oluyor. Erdoğan’ın yapılacak seçimde aday olsa bile dönemini tamamlayamayacağı düşüncesi, bırakın sıradan insanlarda AK Parti içinde bile yer eder oldu.
Üçüncü sebep ise kamuoyu anketleri. İktidar yanlısı kamuoyu araştırma şirketlerinin yaptığı anketler bile Cumhur İttifakı’nın adayının kazanma ihtimalinin kalmadığını ortaya koyuyor. Geçtiğimiz seçim öncesi dönemlerde yapılan anketlerde, Cumhur İttifakı’nın oyları seçim kazanmaya yetmese de sonucu kararsızlar belirleyecek gibi görünürdü. Bugün itibariyle gelinen noktada iktidar ittifakının durumunu kurtarmaya kararsızların oyunu almak bile yeterli gelmiyor.
KILIÇDAROĞLU’NUN 18 EKİM TARİHİNİ MİLAT AÇIKLAMASI
Türkiye’de siyasetin tablosu böyle iken CHP lideri Kılıçdaroğlu geçen hafta kişisel sosyal medya hesabından bir video paylaştı. TÜGVA’nın devlet içindeki yapılanmasına ilişkin ortaya çıkan tablonun ardından açıklama yapan Kılıçdaroğlu, bürokratlara kişilerin değil, devletin memurları olmalarını hatırlattı:
“18 Ekim Pazartesi itibariyle bu düzenin illegal isteklerine verdiğiniz tüm desteğin sorumluluğu size de ait olmaya başlayacaktır. ‘Emir almıştım’ diyerek bu kirli işlerden sıyrılamazsınız.”
Bu ülkenin bürokratlarına sesleniyorum; halkımızı da şahit olmaya davet ediyorum. pic.twitter.com/B1LZGO4XW9
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) October 16, 2021
Kılıçdaroğlu’nun söyledikleri yerinde bir çağrı idi. Memurlara, “size gelecek yasalara aykırı talimatlara uymayın” çağrısı idi. Esas itibariyle sağlıklı düşünebilen ve toplumun cumhurbaşkanı olan Erdoğan, “Kılıçdaroğlu çok doğru bir çağrı yapmış. Türkiye Cumhuriyeti’nin memurları hiçbir zaman yasalara uymayan bir emri yerine getirmez, kimse de onlara böyle bir emir veremez” demesi gerekirdi.
Kendisini sadece Cumhur İttifakı’nın temsilcisi sanan Erdoğan’ın verdiği tepki biraz farklı oldu. Hangi soruların sorulacağını bildiği için cevapları önündeki kağıttan okumasının bir sakıncası olmasa gerek.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun sözlerine karşı “tek parti CHP’si faşizminde değiliz” dedi. Suçlamaları ciddiye aldığı belli, yöneltilen tüm soruları önündeki kağıttan okuyarak cevapladı. Siyasetinin eridiğini, yozlaştığını ve ne yaparsa yapsın adım adım tükendiğini görüyor. pic.twitter.com/cpiDJP7CDo
— ᴰᴼᴸᴳᴼᴿᵁᴷᴼV (@DoIgorukov) October 17, 2021
Verilen cevabın özü, Kılıçdaroğlu’nun bürokratları tehdit ettiği yolunda. Kılıçdadoğlu, yasaların dışına çıkmayın uyarısı yapıyor. Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun suç işlediği iddiasında. Suç, bürokratlara yasalara uymayın baskısıyla olur. Maalesef bunun onlarca örneğini her gün yaşıyoruz.
Kılıçdaroğlu’nun sözlerini bürokratlara tehdit olduğunu iddia eden Erdoğan’ın, geçmişte söyledikleri hayli enteresan. Erdoğan açıkça, “Yaptıkları hukuksuz ve ahlaksız her türlü faaliyetin altında ezilecekler” diye uyarı yapıyor. Kılıçdaroğlu’nun sözlerindeki nezaketi bir yana koyarsanız aynı şeyleri söylüyorlar.
Kemal Kılıçdaroğlu için "Bürokratları tehdit ediyor" diyen Erdoğan Daha önce Bürokrat ve memurlara
"Yaptıkları hukuksuz ve ahlaksız her türlü faaliyetin altında ezilecekler" diye uyarı yapmış. pic.twitter.com/MhWKFvNnDx— Ayşe Aydoğdu (@ay_moon_ay) October 17, 2021
Kılıçdaroğlu’nun bürokratlara yaptığı çağrı, önümüzdeki günlerde daha çok tartışılmaya devam edecek. Bu çağrı, farklı şekillerde gündem olacak.
AK Parti ve Erdoğan kapıda bekleyen gelecekten kurtulamayacaklar. Yapılacak seçimler sonrasında İstanbul’u, Ankara’yı, Adana’yı vermek zorunda kaldıkları gibi, işgal ettikleri bütün makamları da terk edip gidecekler.
Bunun farkına varan AK Parti ve Erdoğan yönetimi, kaybedeceklerini anlayınca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde neler yapmıştı hatırlayalım. İstanbul’u yandaşlara peşkeş çekmeye hız verdiği bugün dosya dosya ortaya çıkıyorsa, iktidar bunun çok daha büyük boyutunu ülke genelinde yapmaya kalkacak.
Bu bilindiği için Kılıçdaroğlu, TÜGVA’nın atadığı sahibinin sesi memur olmayan namuslu bürokratlara, “Çalmayın, çaldırmayın, çalmak isteyenler olacak imza atmayın. Dikkatli olun” diye uyarıyor.
Biraz da gülelim diye İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun bu yılın Haziran ayında Afyon’da yaptığı meşhur seçim mitingi konuşmasını hatırlayarak yazıyı bitirelim. “Bu da nereden çıktı?” demeyin. Bütün bu yaşananlardan sonra Soylu çıktı, “Partimizin en güçlü zamanındayız” açıklamasını yaptı.
Afyon’un Güney beldesinde ne demişti? Ülke ekonomisinin Temmuz ayından itibaren şaha kalkacağını anlatmıştı. Bugün ülke ekonomisi nasıl şaha kalkmışsa, AK Parti de o kadar güçlü.
Seçim kampanyası gibi: Süleyman Soylu Afyon'da konuştu
"Temmuz ayından itibaren ekonomi öyle bir atağa kalkacak ki; Almanya'sı da, Fransa'sı da İngiltere'si de, İtalya'sı da, hele her şeye burnunu sokan Amerika'sı da çatlayacak patlayacak, hazır mıyız?" pic.twitter.com/WFiiobyLvC— KeHaber (@KeHaber) June 5, 2021