Ordu’nun Ünye ilçesinde KHK’lı eski polis memuru Ahmet Olgun’un (45) kendisini yakarak canına kıydığı öğrenildi. Olgun’un intihar etmeden önce yazdığı mektupta, hain olmadığını yazdığı öğrenildi. İnsan Hakları savunucusu ve HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, “Korkunç bir intihar! Vebal çok büyük!” dedi.
Mesleğinden hukuksuz olarak ihraç edilen bir KHK’lı daha yaşadığı zulme dayanamayarak canına kıydı. KHK’lı eski polis memuru Ahmet Olgun’un Saraçlı Mahallesi Orta Saraçlı mevkiisinde bir fındık bahçesinde üzerine benzin döküp kendisin yakarak intihar ettiği öğrenildi. Olay yerinde Olgun’un intihar etmeden önce yazdığı mektubunun bulunduğu öğrenildi.
SON MEKTUBU: BEN HAİN DEĞİLİM!
Ahmet Olgun’un yakından tanıyan bir arkadaşı, konuyla ilgili sosyal medya paylaşımında, “Yakinen tanıdığımız ihraç bir polisin çok acı bir şekilde intihar haberini aldık. Üç çocuk babası, gece gündüz çalışan biriydi. Mektup bırakmış ardında ‘ben hain değilim’ diye sitem etmiş. Allahimmm yetiş!!!!!” ifadelerini kullandı.
GERGERLİOĞLU: VEBALİ ÇOK BÜYÜK!
İnsan hakları savunucusu ve HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise konuyla ilgili paylaşımında şunları yazdı: “Ordu, Ünye’de intihar eden kişi KHKlı bir eski polis! Korkunç bir intihar! Allah rahmet eylesin. Yarın daha çok bilgi alabilmeyi umuyorum. Zulümden ne kadar çok şikayet etsek azdır. Vebal çok büyük!”
Bir insan kendini yakarak canına kıyıyorsa, yaşadığı ‘cehennem’ i düşünün bir. O kişinin yaşadığı toplum zebanilerle doluymuş meğer.
Yiğidim biz seninle bu ‘zebanileri’ gömecektik. Nasıl kıydın kendine, çocuklarına, bize. Çevrende sana sahip çıkan kimsen olmadı mı?
Biliyorum sana vebali muamelesi yaptılar, iş vermediler, ‘ama siz de…” şeklinde sözler sarfettiler. Sana yapılanlara seslerini çıkartmadılar. Kimi imalı bir şekilde yüzüne, daha çoğu arkanda seni suçladı. Biliyorum bu karaktersiz toplum mevcut hali ile üzerine ölü toprağı serpilmiş dip diri bir meyyit ve seni görmezden geldi.
Peki sen ve benle aynı kaderi yaşayanlarda mı sana elini uzatmadı!? Düştüğün karanlık kuyuyu gören ve sana elini uzatmayan kaderdaşlarına ne diyeyim. Seni tanımıyordum, bilseydim elini bırakmazdım. Benimle aynı kaderi yaşayanlarla paylaşarak hayata tutunmaya çalışıyorum. Çocuklarımın yüzlerine bakıp gelecekleriyle ilgili hayaller kurarak, tutunmaya çalışıyorum. Hayatı zindan ve sürgünde geçen şahsın “Dinim izin verseydi çoktan toprak olmuştum” sözleriyle ifâde ettiği sabrının kaynağını düşünerek sabretmye çalışıyorum. Seninle birlikte hayata tutunan kimse yok muydu !? Nasıl yaptın bunu be kardeşim!? Ey bu toprağın insanları nasıl kıydınız bize !? Size bedel ödemeden gelecek nesle yeni bir şans vermeyeceğim.
Şimdi soruyorum, ‘zebaniler’ ve yardımcılarının hükmü ne olacak!? Onların hükmünü neye göre veremem gerek!?