KHK’lar yargısız infazdır! 

YORUM | MAHMUT AKPINAR

Bir sosyal kesimi toptan ve cari yasalara bile aykırı şekilde cezalandıran KHK’lar hakkında uzun süre muhalefet sessiz ve eylemsiz kaldı. Yıllar geçip zulmün faturası ağırlaşınca ve vicdanlar rahatsız olup tepki vermeye başlayınca muhalefet liderleri  KHK’lıları hatırladı. Sonuçta  yüzbinlerce KHK’lı var, aileleriyle milyonlarca oya tekabül ediyor. Kılıçdaroğlu, DEVA partisi, Gelecek Partisi işinden, konumundan, mülkünden edilen, adalet arayan KHK’lıları kısmen duydu ve bir şeyler mırıldandılar. Ama haksızlığa, zulme itiraz ederken bile yarım ağızla ve iktidarın söylemleriyle konuşmaya devam ettiler.

Aradan yıllar geçtikten sonra bu yaygın ve hukuksuz uygulamayı nihayet İYİ Parti lideri Meral Akşener de fark etti. Akşener bu dönemin zulümlerine ses verme, adalet ve hakkaniyetle hareket etme konusunda bende hayal kırıklığı oluşturdu. Biz onu “28 Şubat paşalarına pabuç bırakmayan, dik duran kadın!” olarak bilirdik. Bu dönemde pek çok 28 Şubatçıyı, Ergenekon artığını Partiye doldurdu. Milletin Partisi olması umulan İYİ parti devlet partisi, hatta derin devlet partisi gibi davranıyor. Muhafazakar kesimin AKP’ye alternatif gördüğü Akşener yaygın zulme, gasba, mala çökmeye çok geç ve cılız ses verdi. KHK’lar hakkında en zayıf, yetersiz açıklamayı yaptı.  

Karar TV’de Taha Akyol ve Elif Çakır’ın gündeme ilişkin sorularını cevaplayan Akşener :”beraat etmiş, takipsizlik almış, haklarında soruşturma olmayan KHK’lıların özlük haklarının iade edilmesi gerektiğini” söylüyor. Ve bu durumu nedense Ergenekon, Balyoz davalarıyla karşılaştırıp “onların özlük hakları devam etmişti” diyor. KHK’lılar üzerine çalışmalarının olduğunu söylüyor. Akşener’in KHK’lılar için “İnsanlar açlığa mahkum edilmemeli” demesini, “işten atın ama açlıktan ölmesinler! İşlerine dönemeseler de olur, biraz para verin geçinsinler!” şeklinde anlıyorum. 

KHK’lar konusunda her kesim tam bir sınav veriyor. KHK’lar hem esas, hem usul açısından yok hükmünde ve baştan reddedilmesi, iptali istenmesi gereken siyasi uygulamalar. Asla hukuki değil. Ortada bir suç yok, yasalardan kaynaklanan bir suçlama yok, uyduruktan da olsa bir yargılama ve yargı kararı yok. Tamamen siyasi bir kararla yüzbinlerce insanın anayasayla teminata alınmış hakları bir gecede gasp edildi. Evrensel ve anayasal haklar olan çalışma hakkı, mülkiyet hakkı, adil yargılanma hakkı, tarafsız yargılanma hakkı, seyahat hürriyeti (pasaport iptaliyle) yok edildi. Hukukun en temel ilkeleri olan suçun şahsiliği ilkesi, tabii mahkeme ve hakim güvencesi, eşitlik ilkesi, hak arama hürriyeti, suçta ve cezada kanunilik ilkesi, masumiyet karinesi, yargı bağımsızlığı ve hakim tarafsızlığı ilkeleri yok sayılarak toptan bir kıyım ve zulüm yapıldı. 

Ortaokulda vatandaşlık dersi görmüş olan ve az vicdanı olan herkesin KHK’lara amasız fakatsız, esastan ve usulden karşı çıkması, kabul edilemez bulması gerekir. İtiraz edip “böyle saçmalık olamaz!” demesi gerekir. 

KHK’lar yargısız infazdır! Hukuka aykırı olduğu gibi cari yasalara da aykırıdır, keyfi idari uygulamalardır. İnsanlar ilgi, merhamet değil, adalet istiyor. Muhalefet ise sanki ortada suç-suçlu varmış gibi “yanlışları düzelteceğini” söylüyor. Bu adaletsiz iktidar gittiğinde öncelikle KHK’lar bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalıdır. Ülkede Anayasa Mahkemesi olursa onun bir kararına bakar. 

Muhalefet liderlerinin baştan herkesi suçlu kabul edip, dil ucuyla “masumları ayıracağız” demeleri hukuki ve ahlaki değil!

Cemal Yıldırım’ın dediği gibi: “Altılı masanın KHK’lılara ilişkin bakışı çok net. Beraat ve takipsizlik alan arkadaşlarımız “uygun görülen” işlere iade edilecek. Bu bir kazanım değil. Bu arkadaşlarımız derhal kendi işlerine iade edilmesi “hukukun” gereğidir.”

***

Bir İmam Hatipli olarak şarkıcı Gülşen’in söylediklerini ayrıştırıcı ve aşağılayıcı buluyorum. Sözleri elbette beni de incitti. Ama bundan dolayı tutuklanması asla doğru ve hukuki değil.

Yargı nefretle ve ideolojik hareket etmemeli!

Öte yandan seküler kimliği nedeniyle Gülşen’e sahip çıkanlar eğer iktidar bunun çok daha ağırını bebekli annelere, başörtülü hanımlara yaparken susuyorsa bu ilkesizlik ve iki yüzlülüktür. 

Başkaları kitlesel ve ağır zulme maruz kalırken susarsan, olaya ideolojik bakarsan, aynı güç gün gelir seni de havadan sudan sebeplerle tutuklar!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Abi sana birşey diyeyim mi bu muhalefetten se bu iktidarın devamı daha pozitif.Doğru demiyorum sadece sıfırın altında ve sıfıra daha yakın. çok çok üzücü ama gerçek.

  2. Bir Tehlike…

    Değerli Hocam,

    ”beraat etmiş, takipsizlik almış, haklarında soruşturma olmayan KHK’lıların özlük haklarının iade edilmesi gerektiğini” ifadesini muhalefetin kullandığını söylediniz. Bu söylem üzerinden asıl tehlike net orta da değil mi?

    KHK lılar içinde,

    -beraat etmiş,
    takipsizlik almış,
    haklarında soruşturma olmayan

    kaç kişi var ki.

    Bunlar Karakuşi düzende bile yerlerine dönmesi gereken birşey.

    Eli çok yüksekten açtıkları orta da değil mi muhalefetin.

    Tehlike şu bu, gördüğüm, yarın muhalefet geldiğinde,

    “SUÇU OLMAYAN KHK’lılar DÖNÜYOR, ÇÖZDÜK” naralarıyla, 10 15 bin kişi varsa şu an böyle biriken, işlerine döndürmek,

    geri kalanı yokluğa mahkum etmek. Çok usta bir PH ve PR ile hiçbişey yapmadan çok şey yapmış gibi gösterecekleri şimdiden orta da değil mi.

    Kamu yönetimi alanınız, sizin daha bildiğiniz üzere, KHK kararlararının Butlan Kararıyla Yok hükmünde sayılmasını geçtik, iptal edilmesi bile, tüm herkesin işlerine dönmesi demek, işlemin GEÇMİŞE ETKİLİ bir şekilde ortadan kaldırılması demek.

    Dolayısıyla, ne dedikleri de belli değil muhalefetin,

    Zihin jimnastiği yapıyorum, iktidara geldiler ve KHK ları iptal ettiler, ama ortada DMK kapsamında devlet memurluğu şartlarını kaybeden terör suçlarırndan hüküm giymiş insanlar olacak yüzbinlerce.

    Bir anlamı kalıyor mu KHK ların kaldırılmasının ozaman.

    Diğer taraftan, zaten bahsi geçin, hakkında beraat verilmiş kişiler zaten işe döndürülmek zorundalar, bunların KHK ların iptal edilmesiyle, hatta mutlak butlan la yok sayılmasına ihtiyaçları bile yok.

    Haklarında soruşturma açılamış olan kısmı zaten en garabet yanı, terör örgütü üyeliğin tespit edilmiştir diye açığa alıyorsun, ama soruşturma dahi açmadan bekletiyorsun, zaten bu garabetin ta kendisi, dolayısıyla bu zaten tamamen komedi.

    …………………………………………..
    Peki çözüm ne?

    Bunun cevabı, tabiki olması gerektiği gibi olsa da, yani, o devirde diplomasız bir adamın hukuka aykırı aldığı kararların baştan sona YOK HÜKMÜNDE olması olsa da, hiç olmamış gibi var sayılması, “eski halin aynen iadesi” durumu gerekse de, bunun imkansızlığı ortada artık.

    Çarpıcı olsun, bir tarafta YOK HÜKMÜNDE kararı veya İPTAL KARARI olacak, diğer taraftan, terörle yargılanmış kişiler olacak, bunların general, emniyet müdürü, gibi güvenlik bürokrasisine atanması fikri, güçlü olmayan parça parça bir muhalefetin yapacağı şey olmadığı gibi yapmak istemeyeceği şey olduğu da ortada.

    Meselenin bu siyasi yönü bi tarafta, diğer taraftan da,

    hatırlarsınız, 2002 ekonomik krizinde, çek zincirindeki tüm insanlar artık kara listeye düşmüş, ne çekler, ne senetler artık ödenebilir olmuştu, piyasa birbirine öyle bir alacaklı-verecekli hale gelmişti ki sistem kilitlenmişti, tüm bankalar dahil iflasın eşliğindeydi.

    Ne yapıldı ozaman, İstanbul Yaklaşımı..denilen bir kavram, ardından Basel I ve Basel II de dahil buna, çıktı, yani ahval-i şeraite göre bir yeni bir sistem kuruldu. Güzel olan şey şu ki, KHK lıların kamuya geri dönmelerinin bu denli bir sorunu teşkil etmesi mümkün değil.

    Geniş tanımla 5 milyonu bulan, dar 3.5 milyon, olan kamu görevlileri içinde sayısı 150 bin olan KHK lı sayısının oranı, yüzde 2-3 oranında. Sırf açık olan norm kadroların doldurulması yönüyle bile bir çeşit ihtiyacın giderilmesi olarak görülebilir.

    Daha özelinde, A kadro kamu çalışanlarının içinde, sivil bürokratik yönetim içinde, bu KHK lılık oranı, Kurumdan kuruma değişse de, yüzde 5 lerde ancak.

    Aslında bu yönüyle de bir sorun teşkil etmiyor.

    Kısaca olayı insani olarak görerek çözmek de aslında zor değil başlangıçta. Bir inisiyatifle derece-kademe ilerlemesi geçmişe yönelik hesaplanan insanlar, oluşturulan inisiyatifle, çoğu itibariyle eski birimlerine (görevlerine olmayabilir) atanıp, eski maaş derece-kademe hakları aynen eskisi devam edebilir.

    Şuna kimse de birşey diyemez ki, her siyasi irade, artık teamül denen kavram kalmadığı içinde, içine güvenlik bürokrasisini de katarak, oluşacak yeni atmosferde, bürokratik yönetimde istediğiyle çalışabilir. Bu nedenle, müsteşar, genel müdür, gen müd yardımcıları, daire başkanı, şube müdürlüğü gibi hiyerarşik makamlarda olma haklarını korurken son atama tarihi itibariyle, sonrasında görevden alınmasında da bir mahzur olmasa gerek.

    Bir çeşit idari işleme ilişkin ilkeler gereğince, KHK lı olan eski yöneticilerin aynı görevlerde olmaması bu nedenle haksızlıkta sayılmaz. Özlük hakları saklı sayılır, bir iktidar değiştiğinde, oluşan değişim nasıl oluyorsa, onlarda o yöneticilerin yaşadığı prosedürü yaşayabilir.

    Ki bu insanlara emeklilik hakkı da tanınabilir isteyenlere.

    Tabi bu oluşacak YAKLAŞIM çerçevesinde ilk başta olacak, KHK lıların büyük oranınının sorununu çözer.

    Güvenlik bürokrasisinde (asker-polis) teamüller yıkıldığı için, zaten bir teamül oluşturulması ihtiyacı olacak o dönem, böyle bir dönemde KHK lılara da bir yer muhakkak çıkacaktır.

    Ancak, tüm bunların içinde dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, enzorlayıcı ve en önemli birim aslında YARGI olacak.

    Bunun için yapılması gereken de şu ki, bu konularla ilgili özel yetkili mahkeme benzeri mahkemeler ihtisas edilip, bu konu da oluşacak sorunların çözümünde bir karar mercii olması. Bunu muhalefet yapar mı, kanaatim yapmaması.

    Ama ben çözüm önerisi olarak düşündüğüm için, sağlıklı bir dönüşümü, siyasi gerekçelerden uzak bu şekilde düşündüm.

    Demek istediğim şu, yol belli harita belli, KHK sorunu yeter ki çözülmek istensin, eritilir çözülür.

    Ancak, muhalefetin dilinde bunlarla uğraşmanın olmadığı belli. Ancak, bugüne kadar dillerindeki söylemlerden, huylandığım şu ki, 10 15 bin kişinin işe dönmesiyle bu işi kapatmak.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin