YORUM | CEMİL TOKPINAR
Yazımızın başlığını çok keskin, çok iddialı, çok sloganik bulabilirsiniz. Asla öyle değil. Attığım başlık gerçeğin ta kendisi. Hatta eksik bile. 29 Ekim 1923’de cumhuriyet ilân edilmedi.
Ne yapıldı?
“Şahıs odaklı tek parti diktatörlüğü” kuruldu.
Oysa cumhuriyet, siyasî gücün halk ve temsilcileri tarafından paylaşıldığı bir devlet yönetim şeklidir. Cumhuriyet saltanat değildir, monarşi değildir, tek adam rejimi değildir.
Ya nedir?
Cumhuriyeti cumhuriyet yapan en temel prensipleri sayalım isterseniz.
– Çok partili siyasî hayat.
– Eşit şartlarda âdil seçimler.
– Temel insan haklarının teminat altına alınması.
– Fikir,din ve vicdan hürriyeti.
– İfade ve basın özgürlüğü.
– Gücün değil, hukukun üstünlüğü.
– Meclisteki milletvekillerinin görüşlerini korkusuzca ifade edebilmesi, hür kürsü, hür oylama.
– Muhalefetin varlığı…
İşte 100 yıl önce bunlar gibi cumhuriyetin olmazsa olmazları hayata geçirilmediği gibi, hedef bile kabul edilmemiştir.
Oysa Osmanlı Devletinden miras kalan neredeyse yarım asırlık bir Meşrutiyet tecrübemiz vardı. Buna rağmen cumhuriyetin ilân ediliş biçimi bile saçma sapandır, o günkü anayasaya aykırıdır.
Bunu biraz açalım isterseniz.
23 Nisan 1920’de açılan ilk Meclis bugüne kadar gelmiş geçmiş en cesur, en özgür, en demokrat meclistir. İlk Mecliste iki grup vardır. Birisi, başında M. Kemal Paşa’nın bulunduğu 1. Grup.
Diğeri, Hüseyin Avni ve Ali Şükrü Beylerin yönlendirdiği 2. Grup.
- Grup M. Kemal Paşa’nın tek adam diktatörlüğünün önünde en büyük engeldir. İktidara göre âcilen çökertilmelidir.
Çok ilginç bir ayrıntı: İkinci Grup mensupları arasında müftü, müderris ve şeyh gibi din adamlarının oranı, Birinci Grup’takinin üçte biri kadardır (%9.9’a karşı %3.2). Medrese kökenli mebusların oranı da, Birinci Grup’a oranla daha azdır. (Ahmet Demirel, Birinci Meclis’te Muhalefet: İkinci Grup. İletişim Yayınları)
Muhalefeti dağıtmak için 27 Mart 1923’de faili belli bir suikastla Ali Şükrü Bey, Topal Osman Ağa’ya boğdurulur. Moralman çöken muhalefet cenaze ve defin işleriyle meşgulken 1 Nisan 1923’de Meclis kendini fesheder ve seçim kararı alır.
28 Haziran 1923 tarihinde 2. dönem milletvekillerini belirlemek için genel seçimler yapılır. Muhalefeti oluşturan İkinci Grup Meclisin o dönemin anayasasına uygun olarak feshedilmediği gerekçesiyle seçimleri protesto eder. Bu durum iktidarın işini kolaylaştırır.
Seçime bağımsız giren Zeki Kadirbeyoğlu’nu saymazsak mebusların neredeyse tamamını Birinci Grup kazanır. Sonuçta 287 milletvekilinden meydana gelen “muhalefetsiz” yeni Meclis oluşur.
Şimdi sıra isimden ve resimden ibaret olan cumhuriyetin ilânına gelmiştir. Aslında siz benim muhalefetsiz dediğime bakmayın.
Genel bir kuraldır: Diktatörler, sürekli muhalefet oluşturur.
Çünkü icraatları hep kanun dışıdır, hak hukuk tanımazlar, ortak akılla hareket etmezler ve kanun dedikleri şeyler iki dudakları arasındadır. Bu yüzden sürekli düşman üretirler. Bundan dolayı M. Kemal’in işi kolay değildir.
287 kişilik bir Mecliste sözde cumhuriyet adıyla “tek adam” rejimini kuramayacağını çok iyi bilmektedir.O halde Meclis açılmadan, Kurtuluş Savaşını birlikte kazandıkları silah arkadaşları gelmeden bu işi bitirmelidir.
Bu maksatla 1921 Anayasasına göre Meclisin açılma tarihi olan 1 Kasım 1923’e üç gün kala cumhuriyeti ilân edip cumhurbaşkanı olmaya karar verir.
“Ama bu nasıl olabilir, Anayasaya aykırı” diyebilirsiniz.
1921 Anayasasının 6. Maddesinde, “Büyük Millet Meclisinin heyet-i umumiyesi teşrinisani (Kasım ayı) iptidasında (başında) davetsiz içtima eder” dediği için isyan edebilirsiniz.
Sakin olun. İtiraz edenin kellesini almak için Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa orduyla birlikte emre hazır beklemektedir.
Plân tıkır tıkır işler.
29 Ekim 1923 Pazartesi günü yaz tatilinde olan Meclis Anayasaya aykırı bir şekilde açılır. 287 mebustan sadece 159’u Meclistedir. İlgili kanun teklifi müzakereye sunulur.
Bir sürü gariplik vardır. Cumhuriyetin esaslarından birisi meşveret ve şuradır. Oysa yeni seçilen 128 mebus henüz gelmemiştir. Seçim çok aday arasında yapılır. Oysa aday tektir.
Neticede aceleye getirilerek silâhların gölgesinde lâftan ibaret olan cumhuriyet ilân edilir ve M. Kemal Paşa tarihimizin en az oy alan cumhurbaşkanı olur. O gün Mecliste olmayan 128 milletvekili, 101 pare top atışyla uykudan uyanırlar.
Gözlerini oğuşturarak ne olduğunu anlamaya çalışan Kazım Karabekir, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele ve Rauf Orbay gibi nice mebus, “Ama bu haksızlık! Aceleye ne gerek var, üç gün sonra biz de gelecektik.” deseler de, atı alan Üsküdar’ı geçmiştir.
Demek istediğim o ki, bugün hâlâ ülkemizde demokrasi laftan ibaretse, hukukun üstünlüğü yoksa, muhalefet eden herkese terörist deniyorsa, insan haklarına hasretsek 100 yıl önce cumhuriyet falan ilân edilmemiştir.
Bugün cezaevleri masum insanlarla, kadınlarla, çocuklarla doluysa, özgür basın, özgür mahkeme yoksa, ülke yönetimi mafyaya dönüşmüşse sebebi budur. İlk düğme yanlış iliklenmiştir ve zincirleme hatalar yapılmıştır. Acilen hepsini çözüp usulünce iliklememiz gerekmektedir.
Sözde cumhuriyet böyle ilan edildiğine göre, sonraki icraatlar da şâibelidir. Zaten tek parti seçimlerinin hepsi antidemokratiktir. Muhalefetsiz seçim olmaz.
1950’den sonra çok partili seçimler olsa da halkın seçtiği iktidar hep baskı altında tutulmuş, hatta bu da kâfi gelmemiş, sık sık açık ve gizli darbelerle millî irade askıya alınmıştır.
Peki ne yapalım?
Kendimizi kandırmayalım. Bırakalım 100. Yıl hikayelerini. Yüz yıllık cumhuriyet böyle mi olur?
Tarihimizle yüzleşelim. Geçen asrımızı eleştirelim. Belli ki cumhuriyeti kuramadık.
Geç de olsa katılımcı, çoğulcu, siber demokrasiyi millî mutabakatla kuralım.
Harika bir özet Cevdet hocam! Elinize, düşüncenize sağlık
Harika tespitler
yazık.. çok kötü bir yazı.. iddianız şu: 1.grup lideri M. KEMAL diktatör yanlısı 2. grup lideri ALİ ŞÜKRÜ cumhuriyet yanlısıdır. Seçilmemiş olan MKA hakkında, diktatördür demek saçmalıktır. Diktatör adayı görmek ise haddini aşmışlıktır. Hele hele ALİ ŞÜKRÜ nüm katili demek İFTİRADIR.
Hocam, tarih konusunda lütfen bilgi ve yorum ayrımına özen gösterin.. Ben yazınızı duygusallığınıza bağlıyorum. MKA hakkında çok ön yargılısınız, bagajınız çok dolu, öfkelisiniz..
Daha bismillah deyip, 1-MKA diktatördür dedin. 2- MKA iktidar için KATİL oldu göndermesi yaptın. SAKİN OL HOCAM, SAKİN OL…
gercekleri duymak acıtıyor sanırım. Kabul etmek zorundasın MKA bir diktatördü 2 kere 2 4. Kazim Karabekirin günlüklerini okursan nasıl baski zorba mala çökme susturma adam öldürme yaptigine anlayacaksın.
OKUDUĞUM BİR GERÇEK GÖREMEDİM. Siz gördüyseniz lütfen yazın, okrum buradan.. MKA e kin ve nefret gördüm sadece.
Kazım Karabekir günlükleri veya başkasının GÜNLÜKLERİ subjektif bilgidir. Tarih, gönlüklerden öğrenilmez kardeşim.
Muhalefet veya muhalefet partisi yok 1. Mecliste. Hilafet ve Saltanat yanlısı kurucu meclis vekilleri ve Cumhuriyet yanlısı kurucu meclis vekilleri var. Zaten kurucu meclis, siyaseten işlevini yitirmiş olan, Hilafet ve Saltanatın dışında bu mücadeleyi sürdürdü. Geri dönmek muhalefet değil başka bir şeydi.. M. KEMAL de muhalefeti devre dışı etmek için değil, tekrar eski Hilafete ve Saltanata dönmemek için KARARLI durdu. Ayrıca bu Cumhuriyetçi duruşunu, Bediüzzaman Hazretleri de Birinci Mecliste destekledi.
Bunların artık konuşuluyor olmasına sevindim açıkçası. ama linclere de hazır olun 🙂
DEMİRDEN KORKSAM TRENE BİNMEZDİM TUĞBA HANIM. TRENİM HİZMETİMDİR. HEDEFİM ONUN HOŞNUTLUĞU. GAYEM O.
Cemil Hocam ellerinize saglik. Tarih diye yutturulan, kahraman diye gözümüze sokulan bu Allah din düsmanlarini bir hizmet mensubu neden göremez/anlayamaz bunu aklim almiyor. Bilgi detayina girmeye bile gerek yok. Ne Cumhuriyeti Allahaskina! Gecin bu numaralari…
MKA askeri bir dahidir diyen MF Gülen dir. Dolayısıyla, dindar olmasa bile o bir kahramandır Ama dinsiz de, kafir de, deccal de diyemezsiniz. yoksa diyenin sözü peygamber tehdidiyle sabittirki kendine döner. Dindarlık, kalplere bakılamadığından ötede daha iyi belli olacaktır.
Gir detaya da okuyalım Şamil bey..Allah din düsmanlari kimdir Şamil bey..
Bunlar Saltanata göz dikerken Robin Hood gibi cömertler, güç kendilerine geçtimi gücü paylaşmakta oldukça cimriler. Birde kafayı Saltanata taktıkları için rol modelleri ister istemez Saltanat oluyor ve kendileri de dönüp dolaşıp Saltanat benzeri güç topluyorlar. Tek parti kurararak muhalif partinin önünü kapatarak güçlerini kontrol ediyorlar. Sultanlar tek adam makamına alışıklar ama sıradan insanlar bu güç karşısında zehirlenir ve gücü dağıtamazlar. Kontrol hep kendilerinde olacak. Eğer kontrol kaçarsa tek adam sahneye çıkar ve darbe yaptırır. Bizde bunu Cumhuriyet diye kutlarız. 15 Temmuzda aynı tek adam yine sahneye çıktı ve rejimi hanedanlığa çevirdi. Demek ki Hanedanlık çıkar gereği daha işlerine geliyor. Koca Meclisi ikna etmek, muhalefeti kontrol etmek yerine tek adamı kontrol ediyorsun. Bu da güç karşısında duruş gösteremez çünkü alışık değildir. Hem muhalefeti yani AKP yi iktidarda tutuyorsun hem de lideri üzerinden bu kesimi kontrol ediyorsun. Yani 100 sene önceki süreç şu anda tüm hızıyla devam ediyor.
Cok eski bir Zaman gazetesi okuruyum. Bu mecrada (Zaman ve devami TR724) Ataturk konusunda bu kadar keskin ve net bir yazi okudugumu hatirlamiyorum. Genelde bu tip konulara degisik mulahazalarla bu keskinlikte girilmezdi. Isin dogrusu saskinim; bunu nasil yorumlayacagimi bilemedim. Bu dolan bardagin artik tasma noktasina gelmesi midir? Yoksa, buradan yeni bir yol acmanin isaret fisegi midir?
Cumhuriyet’in kurulmasi ve ilk yillari (ve ya Mustafa Kemal’i Ataturk’e goturen surec) nesiller boyu milletin suuraltinda oyle bir yere yerlestirildi ki, oyle bir travma olusturdu ki, gerceklere ulasmak fikri bile korkutucu olabilir. Bu konuda insanlarin cogu kendi kurduklari hayal dunyalarinda yasiyorlar. Toplumun ciddi bir cogunlugunun boyle bir yuzlesmeyle karsi karsiya gelmekten hoslanacagini zannetmiyorum.
Belki bu sitenin okurlari icin bile artik bu buyuk travmalarin (seviyeli bir sekilde) ele alinma zamani gelmistir.
berbat bir yazı yaşadıklarınızdan ders almaya sizi davet ediyorum.Sene 2023 biz hala cübbeli ile mücadele ederken 100 yıl önce ülkesini kurtarmış bi komutandan nasıl icraatlar beklersiniz.
Berbat bir yazı gerçekten. Atatürk’e kendi tivit fesbuk bulok hesabından ne diyeceksen de hocam. Burada yazdıklarını cemaat okuyur. yorum dersin anlarım. ama HATALI TARİH okumasıyla, MKA hakkında, KATİL, DİKDATÖR DEMEK ile elimize ne geçecek.. hem bu tartışmalı bir mesele kesin mi ki, hakim misin ki, yargı mısın ki..
HADİ BİZE SAYGIN YOK.. BARİ MFG hocaefendinin fikrine saygı duysanız.
https://fgulen.com/tr/hayati-tr/gorusleri/Fethullah-Gulen-Ataturk-ve-Cumhuriyet-
Tayyip Erdoğanın bir ipsiz Recep, bir Topal Osman olma ihtimalini yabana atamayız
Çok güzel bir yazı olmuş, ama anlama kabiliyeti kıt, okuma özürlü bir sürü antidemoktrat şimdi linç girişimine başlar. Kaleminize sağlık
anlama kabiliyeti kıt.. NEFRET 1 okuma NEFRET 2 bir sürü antidemoktrat NEFRET 3 linç girişimi NEFRET 4
1 cümle maç var. Sonuç:
Fikir SIFIR, Nefret 4
Yakışmıyor, yakışmıyor…
Cemil Hocam, dinî yazılarınız konusunda Allâh razı olsun ama bu yazınız onlardan daha güzel olmuş.
İnsanlar hâlâ Atatürk din düşmanı mı değil mi diye tartışıyorlar. Özgür irade, yani insanlık düşmanı olan bir insan dindar olsa ne olur din düşmanı olsa ne olur.
Bir de Atatürk vatanı kurtardı, sesini çıkartma diyorlar. Bir hırsız, beni soymak için bir katilden kurtarsa sonra da soysa, adama duacı mı olucam? (Daha kötü bi örnek kullanıcaktım ama kirlenmeye gerek yok.)
Asaf Kardeşim,
Analoji kıyas ile ancak böyle güzel zannedilen en ‘kötü’ bir çıkarımlar yapılır.
* Dindar diyen yok ( Allah bilir yine de)
* Ama ‘dinsiz, deccal, süfyan, din düşmanı’ diyen var
* Siz de, “irade be insanlık düşmanı” göndermesi yaptınız ( NEFRET SUÇU BU, yorumlar gözden geçirilmeli)
* Haydi bize, MFGülen in in MKAtatürk hakkındaki resmi sitesindeki düşüncelerine saygın yok.. Peki;
* Muasır çağdaşı olan Bediüzzam S Nursi ye de mi saygınız yok.. Ben size İLİŞMEYECEĞİM diyor BSN.
Siz niçin İLİŞİYORSUN o zaman?
* Büyük bir kitleyi ötekileştirmek, karşıya almak mantıklı mıdır?
* Bu önemli kitleyi, radikal ‘kemalistlerin’ ( Atatürkü sever gibi yapan ama samimi olmayan, dengesizler) kucağına atmak mantıklı mıdır?
Cemil Beyin veya tr724 e tavsiyem bu yazının bu haliyle, burada durmasını bu yönüyle tekrar düşünmeleri..
Saygılarımla..
Cemil Bey,
Bu köşeden ülkenin büyük bir kesiminin doğru/ yanlış demeden SAYGI duyduğu bir tarihi şahsiyete (kale boş) Amerika dan,
* Dikdatör, Katil demeyi insanlık/yüreklilik/ mi zannediyorsun..
Çık bir münazaraya, bir tarihçi ile ( taraftarın olmasın) görelim bizde gerçek neymiş..
Üslubumuz şöyleydi ;
Doğum günü, resmi/ dini günleri bireysel ve toplumsal yararları sarmak için değerlendirilirdi.. Bu bizim müsbet duruşumuzdu.. Körüler KURARDIK!
BU yazı, sen de Köprüleri YIKIYOR!
Belli periyotlarla, kimilerinin, bilinçaltı nüksediyor ve başlıyor; Düşman/ Kafir demeye.. O insanlarda bize ve saygı duyduklarımıza, hain/ terörist demelerine sebep oluyoruz.
İnsani mi, ahlaki mi, hukuki mi, bizce mi, İslami mi, Hizmetçe mi…
Bu yazı bence büyük açılımlara bir başlangıç oldu. Gerisini getirmek de tarihçi akademisyenlere düşüyor.
İtiraz edenlere bakıyorum somut bir argümanları yok. Gerçekleri öğrenmek birilerini elbet de rahatsız edecektir. Cemil hocam ARO🤲🙏🌹
Celal bey, argüman arıyorsan.. bunlara da bak;
ature=shared
https://youtu.be/BhfJR_JnyNw?feature=shared
https://youtu.be/fySMPau3Lg8?feature=shared
https://youtu.be/XoDV5FQDGY8?feature=shared
https://youtu.be/7AT6DcFQa3k?feature=shared
Birileri sadece kendi mahallesinden bakıyor, başka pencerelerden bak, farklı şeyler göreceksin kardeşim..
Gerisini getirmek de tarihçi akademisyenlere düşüyor.
Gerisinin ALEYHİNE olmasına da hazır mısın?
Yoksa, tarihçilerini seçtin mi, ayarladın mı, kendi mahallede mi olacak bu tarihçiler..
Bi değişiklik var mı şu gülen grubunda diye bakıyorumda.. yav kendi sitesinden, kendi yazarı açık açık Atatürk ü diktatörlükle ve tetikçilikle itham ediyor.. yorumcular da arkasından şak şak.. vurun vurun kendi köşenizden..
neden Türkiye iken Zaman da yazmadınız? yeni mi öğrendiniz? Oysa üstadınız, hocanızın resmi söylemi böyle değil..
nursi saltanatın kaldırılmasına karşı değildi, ben cumhuriyetçiyim diyordu, atamıza ben sana ilişmiyorum diyerek inzivaya gitti..
gülen, atatürkü diktatörlükle suçlamadıki, aksine iyi şeyler söyledi.. siz mi doğru söylüyorsunuz hocanız mı.. kim ikiyüzlü..
burada bunları yazam kapalı kapılar arkasından ne diyordur acaba..
ama sevindim bu yazılanlara.. sizi Türkiye de daha iyi anlarlar böylece.. uzak dururlar böylece..
Şefkatmiş, sevgiymiş, diyalogmuş, herkesi konumunda kabulmüş, toleransmış, müsbet bilmem neymiş.. boş lafmış bunlar Cemil Bey.. sayende farkettik Cemil Bey.. bu fırsatı verdiğiniz, bunları tanımaya sebep olduğunuz için tr724 e teşekkürler
sizin ölmüş insanlara bile tahammülünüz ve saygınız kalmadı mı? Vicdanınız nerede?
Diyelim ki adam katil, diktatör.. ne sevabı hayrı dokunacak cemaatinize, grubunuza, vayy 100 yıllık sırrı çözdüler diye ABD de madalya mı alacaksınız
Benim düşüncem, bu grupta herkes böyle düşünmüyor ama korkudan susuyorlar.. bu yol yanlış arkadaşlar
Kendinize gelin
haklısın Hatice hanım. mardın de yahudı hırıstıyan herkesle dıyalog kuran bu geup, sımdı de mardın i ve 8o vileyetin kurtılmasına sebep olanlardan biri olan pasamıza saldırıyor. bu ne yaman celışkı
NUR AKADEMİ DE NE GÜZEL NUR SOHBETLERİ YAPIYORDUN. BEDİÜZZAMAN IN İMANLA İLGİLENİP, CÜHAN HARBİNİ ANLATAN RADYOYA KULAKLARINI KAPAMASI GİBİ.
TUTTUN ATATÜRKE ŞUDUR BUDUR DEMEYE NE GEREK VAR BE HOCAM. İMANIN YANINDA, TARİHİ AKTÜELİTENİN NE KIYMETİ VAR. BİRİLERİ O DERSLERİNİZDEN DE MAHRUM OLUR. SİZE SEVAP YERİNE RETTİNG KAZANDIRIR, BİRİLERİNE SAYIP DÖKMEK.
BİR MÜSLÜMAN, DOST, KARDEŞİNİZ, ARKADAŞINIZ.
ne güzel bir tesbit mustafa bey, ALLAH YAR, ALLAH VAR hakikatine tercümanlık nerede… atatürk şumuydu, bumuydu diye kıvranmak nerede… demekki muhakeme, psikoloji, strateji, mantık gitmiş malesef birilerinde.. saldım çayıra mevlam gayıra derler atalar.. ABD de özgürlük, istişaresizlik gibi anlaşılıyor sanki.. yazarlar konu mu bulamıyor, yazar sıkıntısı mı var, takipçi peşine mi düşüldü de bu mevzulara palas pandır giriliyor.. allah sonumuzu hayrede
Her kimse, şu insanın yaptığını takdir ediyorum, keşke okusanız ve örnek olsanız metodunu: Bediüzzaman ve Atatürk üzerine bir inceleme…
https://bahadirgul.blogspot.com/2023/06/ataturk-ve-bediuzzaman.html
Cemil Hoca malum ilahiyatçıdır.
Tarihçiler sınırını bilerek biz ilahiyatçı değiliz derler. Peki, ilahiyatçılar da sınırı/haddini bilip biz tarihçi değiliz diyebilirler mi acaba?
Ne kadar iddialı ve keskin bir dil kullanmış tarih hakkında, hem de bir ilahiyatçı olarak. İlahiyatçılara da iyi bir misal değil bu, zarar verir bence..
Saltanat, Halifelik neden mi kalktı ve cumhuriyet geldi.. birileri dirensede;
https://youtu.be/t9Cp-ZVKDK4?feature=shared
bu grup bence kaliteli.. bakın farklı kesimler hala burada onların sitesinini takip edebiliyor.. bunca ötekileştirmeye rağmen tr724 tıklanıyor, yazarı okunuyor ve hatta yorum yapılıyor.. bence bu güzel bir sonuç ve ümit verici..
yazar, yazısı, taktir yorumları kadar hatta ONDAN DA FAZLA. eşleştiri yorumlarını çok değerli buluyorum..
bu her şeye rağmen bu grubun bir kült olmadığını, farkı renklere tahammülü olduğunu, kucaklayıcı ve uzlaştırıcı olduğunun bir işareti.. küfür ve nefret olmayan bütün eleştirileri YAYINLAYAN tr724 yönetimini gerçekten tebrik ederim..
her şeye rağmen siz bir umutsunuz, çünkü ELEŞTİRİYE TAHAMMÜLÜ ÖĞRENİYORSUNUZ
seviyorum be sizi..