M. AHMET KARABAY | YORUM
14-28 Mayıs 2023 seçimlerini kazanmak için ülke kaynakları har vurup harman savruldu. Tasarrufun adı kullanılarak aynı şeyler önemli ölçüde yapılmaya devam ediliyor. “Seçimsiz 4 yıllık dönem” diye adlandırılan dönem başladığına göre, şimdi sıra yapılan harcamaların faturasının ödenmesine geldi.
“Kendinizi ne kadar fakirleşmeye hazırladınız?” diye sordum ama eğer en yüksek gelire sahip yüzde 20’lik toplum kesimi içindeyseniz sözüm size değil. Ancak toplumun yüzde 80’inin yer aldığı kesimde iseniz tam sizden bahsediyor olacağım.
OECD kaynakları kendinizi daha kötü hissetmenize neden olabilir. TÜİK nasıl ki enflasyon ölçümlemesinde ENAG hesaplamalarına göre daha alt seviyede ise ben de daha az acı hissettirmesine yardımcı olsun diye TÜİK verilerini kullanacağım.
TÜİK’in 29 Ocak 2024’te yayınladığı raporları esas aldığımızda en üst gelir grubunda bulunanlar, son 10 yılda pastadan aldıkları payı 4,9 puan artırarak yüzde 45,9’dan yüzde 49,8’e çıkardı. Yani pastanın yarısı, üstteki yüzde 20’lik grubun.
Öteki gelir gruplarının tamamı kaybedenler kulübünde yer aldı. Eğer en alttaki yüzde 20’lik gelir grubunda iseniz durumunuz facia. Sizin pastadan aldığınız pay sadece yüzde 5,9.
Bu üç ay önceki raporu hatırlatmamın nedenine gelince…
Siyasiler “seçimsiz dönem” diyor, o kamuflajlı lafı bırakıp yalın ifade edeyim. “İktidarın seçmene ihtiyacı olmadığı dönem!” diyeyim ki meramımı daha iyi anlatmış olayım. Acı reçete denilen ilaç şimdi halka verilecek. Hem de tam doz olarak…
Geride bıraktığımız 10 aydan bu yana yaşadıklarımız, bundan sonra en az iki yıl yaşayacaklarımızın ancak fragmanı olabilir. Bu fragman tabiri açıklanan ve uygulamada olan Orta Vadeli Program (OVP) Mayıs ayında devreye alınacak yeni paket için de geçerli.
Uygulamaya konulması beklenen yeni ekonomik paket, OVP’den çok daha acımasız olacağa benziyor. Çünkü ödenmesi gereken fatura seçim kazanma düşüncesiyle hep ertelendi.
ERDOĞAN SİYASİ DERS ÇIKARMADI, PEKİ EKONOMİK DERSE HAZIR MI?
Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan Tayyip Erdoğan, 31 Mart gecesi, sonuçlardan ders aldığını söylese de Van’daki mazbata olayı ve yeni seçilen Kepez Belediye Başkanı’nın yıllardır faaliyette olan teleferik kazası olayından sonra tutuklanmasıyla siyasi bir ders almadığı anlaşılıyor.
Ekonomik anlamda ders alıp almadığından emin değilim. Ama ekonominin içine sürüklendiği durum yapılması gerekenlerin yapılmaktan kaçınılamayacağını ortaya koyuyor.
Erdoğan, neyin yapılması gerektiğini iyi biliyor. Ne var ki bunun halka vereceği acıların feryatlarına ne kadar katlanabileceği konusunda yine de soru işaretleri var. Erdoğan’ın halkı düşünmekten çok, kendini ayakta tuttuğuna inandığı etrafında beslemek zorunda olduğu bir rantiye sınıfı var. Bunlardan gelebilecek savrulmaları nasıl önleyeceği konusunda kafası karışık. Buna rağmen kendisinin yaptığı savurganlığın faturasının ödenmesi gerekiyor.
Bu faturayı yukarıdaki tabloda ilk yüzde 20’lik kesimin ödeyeceğini sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz demektir. Acı reçete dar ve sabit gelirlilere fatura edilecek. İşçi, memur en çok da emekliler ödeyecek.
- Bugüne kadar görülmemiş bir yoksullaşma yaşanacak.
- Ayakta gibi görünen ama finansal yapısı sağlıklı olmayan binlerce şirketin batacak,
- İşsizlik oranlarının TÜİK verilerinde bile yüzde 15’lere (Şubat 2024 yüzde 8,7), geniş kapsamlı işsizliğin belki yüzde 30’ları bulacak.
Haziran 2023-Nisan 2024 tarihleri arasında alınması gereken önlemlerde tüm yük Merkez Bankası ve para politikası üzerindeydi. TCMB, “faiz artırmaktan korkma, geç kalmaktan kork” ilkesinin hakkını tam vermese bile gecikmeli de olsa yerine getirdi.
Bundan sonra yapılması gerekenler maliye politikaları ve kamu tarafındaki iyileştirmelere yönelik olmak zorunda. Bunların temelinde ise şu beş nokta yatıyor:
- Kamuda tasarruf ve harcama kontrolü.
- Vergi muafiyet ve istisnalarının gözden geçirilmesi, verginin tabana yayılması.
- Kayıtdışılıkla mücadele.
- Bir süreliğine reel faizin enflasyonun üzerinde olmasının kabul edilmesi.
- Yapısal reformların devreye konulmasının gecikmeden hayata geçirilmesi.
Türkiye’nin asıl sorunu, yönetenlerin siyasi kariyer endişesiyle ülkeyi içine sürükledikleri çıkmazın faturasını ödemeye yanaşmamaları. Daha önce iç veya dış kaynaklı krizler yaşandığında Türkiye’yi yönetenler sorunun daha kronikleşmemesi için hızlı bir şekilde önlem almaya giderlerdi.
Şimdi ise ülke son 10 yıldan bu yana kan kaybederken Erdoğan, gerekli önlemleri almaya yanaşmadı. Bir kişi hastalandığında ne kadar önce tedaviye başlarsa o kadar tedavi süreci kısa olur ve daha az acı verici olur. Belki başta birkaç hapla yapılabilecek tedavi, gecikilmesi halinde cerrahi müdahale ile ancak düzeltilebilir.
Halen bile ülkenin hasta olduğunu kabul etmeyen Tek Adam, bir türlü alınması gereken tedbirleri uygulamaya yanaşmadı. Bundan dolayı bu kez ödeyeceğimiz fatura, 1980’den, 1994’ten, 2001’den daha ağır olacak.
Asıl soru şu: Ülkenin başındaki ‘Tek Adam’ bu yapılması gerekenleri yapmaya yanaşacak mı?
“Yapmazsa ne olur?” sorusunun cevabı, buna yeterli. 1970’lerden bu yana gelişmiş ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki fark kapanıyordu. Son 4 yılda ise bu tekrar açılmaya başlandı. Türkiye en çok kan kaybeden ülkeler arasında.
Nisan 2024 IMF verilerine göre Türkiye 2013 yılında kişi başına düşen milli gelirde dünyada 66’ncı sırada iken aradan geçen 10 yıl sonunda 2023’te 72’nci sıraya geriledi. Yine aynı verilere göre Türkiye 2013 yılında dünyanın en büyük 16’ncı ekonomisi iken 2023’te bu sıralama 18’inciliğe geriledi.
Acı reçete uygulanmazsa ortadaki tablo çok parlak değil:
♦️ Türkiye doğal kaynağı zengin değil,
♦️ Beşeri sermayesini iyi eğitemedi,
♦️ Tasarruf havuzu çok dar durumda,
♦️ İhracat/ithalat dengesi ekside seyrediyor,
♦️ Turizm geliri ve dışarıdan aldığı borçla yaşıyor.
Erdoğan bu tabloyu görüyor. Önünde “Kırk katır mı kırk satır mı?” diye nitelenen seçenekler bulunuyor. Başka seçeneği ve hasıraltı edip öteleme imkanı olsa, yeni paketi açmayacağından emin olun.
Bundan dolayı Mayıs ayından itibaren daha çok acı çekmeye, daha çok fakirleşmeye hazır olun.
Daha beter olsunlar.Bu fakirliğe neden olan adamı Ugandalılar seçmedi. Bu ;çoğu normal zekayada ahlakada sahip olmayanlar seçti.