CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Bir kaçak istilası altında ülkemiz bunu kabul etmek zorundayız. İnsanlarımızın mahalleleri gitti ve gerginlik artıyor. Tehlikeli bir gelişme. Gerginliğin artırılmasının bu ülkeye hiçbir faydası yok.” dedi. Mehmet Cengiz’e de cevap veren Kılıçdaroğlu, “’Kılıçdaroğlu’nu bekledim, gelmedi’ diyorsun. Geleceğim ama sadece birisine değil; 5’inize birden geleceğim. Yemin olsun ki kaçacak delik bulamayacaksınız.” ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. İktidarın sığınmacılara ilişkin politikasına tepki gösteren Kılıçdaroğlu, “İki yılda göndereceğiz, o konuda hiç kimsenin endişesi olmasın. Görüşümüz gayet nettir, gidecekler. Bizim görüşümüz çok açık çok net, iki yıl içinde gidecekler. Milletimizin tertemiz alnına ırkçılık lekesini sürdürmeyeceğiz. Bu nedenle asla kayıkçı kavgalarına dahil olmayacağız.” diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun satırbaşları şöyle:
- Devlet yönetimi şahsileştirilemez. Devletin yönetimini şahsileştirirseniz o ülke sorunlardan bir türlü kurtulamaz. İki alanın şahsileştirildiğini görüyoruz. Ekonomiyi, dış politikayı şahsileştirdik. Ekonomide bir kişi ‘Ben ne dersem doğrudur’ dedi dolar aldı başını gidiyor. Faizler aldı başını gidiyor. Program üzerine program açıklıyorlar. Her açıklanan program daha kötüye gidiyor.
- Dış politika şahsileştirildi. Bir tehlike daha var. Dış politikayı egemen güçlerin talebiyle yapmaya kalktığınızda çok daha derin sorunlar yaratıyorsunuz. Suriye konusu ve sığınmacılar.
- Temel sorun ne? Devleti şahsileştirmek demek Dışişleri Bakanlığını tamamen devre dışı bırakmak demektir. Eğer dış politikada siz devletin bürokratlarını tamamen devre dışı bırakıp sarayda oturup bir avuç kişiyle dış politikayı oluştursanız ülke bu hale gelir.
- Sığınmacılar konusunda hiçbir politika yok bu ortaya çıktı. Sınırlardan isteyen elini kolunu sallayarak çıkıyor. Emperyal güç talimat veriyor bunlar da paşa paşa yapıyor.
- Bir toplumsal tepki oluşmuşsa bu çok tehlikelidir. Bunu kaşımamak, sonlandırmak lazım. Memleketi bu hale getirdiler. Erdoğan saat başı fikir değiştiriyor. Akıl, mantık, bilgi, planlama yok. Teslim etmişsiniz koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni istediği gibi oynuyor.
- Afgan sığınmacılar. Önce İran’a geliyorlar. Tahran’da Azadi Parkı’nda buluşuyorlar. Buradan üç merkeze yönlendiriliyor bunlar. Bir süre sonra gruplar halinde Türkiye’ye gönderiliyorlar. ‘Sınırlarımız sağlam’ diyorlar. Bu ne peki? Tamamı erkek ve genç. Üç büyük şebeke bu organizasyonu yapıyor.
- Siyasi gücü olmadan insanların Türkiye’ye insan sokmaları mümkün mü? Van’dan İran sınır kapısına gittim görüştüm. ‘Pasaportu olmayanı zaten sokamayız’ diyorlar. ‘Kuş uçsa tespit edilir’ diyor. Nasıl TIR’larla geliyorlar?
- Dört soru sormuştum. Sığınmacıların gerçek kimliklerini ispatlamalarını talep ettiniz mi diye. Cevap yok. Neden vatandaşlık dağıtıyorsunuz, neye hazırlanıyorsunuz? Cevap yok. Vatandaşlık verirken güvenlik soruşturması yapıyor musunuz dedim cevap yok. Sınırlarımızdan kaçak geçişlere neden izin veriyorsunuz dedim cevap yok.
- Bir kaçak istilası altında ülkemiz bunu kabul etmek zorundayız. İnsanlarımızın mahalleleri gitti ve gerginlik artıyor. Tehlikeli bir gelişme. Gerginliğin artırılmasının bu ülkeye hiçbir faydası yok. İki yılda göndereceğiz o konuda hiç kimsenin endişesi olmasın. Görüşümüz gayet nettir, gidecekler. Bizim görüşümüz çok açık çok net, iki yıl içinde gidecekler. Milletimizin tertemiz alnına ırkçılık lekesini sürdürmeyeceğiz. Bu nedenle asla kayıkçı kavgalarına dahil olmayacağız.
- Avrupalılar rahat etsin diye bu ülkeye terörü getirdin, bu ülkede sığınmacılara gettolar oluşturdun. Avrupalılar rahat etsin diye bu ülkenin dokularıyla oynadın. Çık bunun hesabını ver diyorum. Eğer sen gerçekten ülkeni seviyorsan bu millete bunun hesabını ver.
- Neden Suriye’de iç savaş bitsin diye mücadele etmedin? Hiç kimse merak etmesin Geliyor Gelmekte Olan. Kararlılıkla çözeceğiz.
- 3 milyar değil 53 milyar da versen bu ülkenin itibarını kimseye sattırmayız. Hiç kimse unutmasın yeni iktidar döneminde bu ülkenin tahsildarı değil bu ülkenin geleceği için canını vermekten vazgeçmeyecek bir kişi olacaktır.
- İran’dan gelenleri doğru İran’a göndereceğiz. Suriyeli sığınmacıları kendi bölgelerine göndereceğiz. Parayı da rahat etmek istiyorsa Avrupalılar verecek. Yollar, köprüler, okullar yapılacak, can güvenlikleri sağlanacak.
- Malumunuz 4 milyon abonenin elektriği kesilmişti. Biz de bir farkındalık yaratalım, seslerini duyuralım diye ödemedik elektriklerimiz kesildi. Bir hafta karanlıkta oturduk. Ben bunlarla uğraşırken ve bu kesintileri beşli çete yaparken bir gazeteci arkadaşım Cengiz Holding’in meşhur patronuyla söyleşi yapıyor.
- Beyefendi ‘Kılıçdaroğlu’nu davet ettik gelmedi’ diyor. Kılıçdaroğlu gider mi? Asla gitmez. Kılıçdaroğlu’nu sen ne zannediyorsun? Kılıçdaroğlu beşli çetenin değil milyonların sözcüsüdür. Geleceğim, beşinize birden geleceğim. Seçimlerden sonra geleceğim.
“Hiç kimse unutmasın yeni iktidar döneminde bu ülkenin tahsildarı değil bu ülkenin geleceği için canını vermekten vazgeçmeyecek bir kişi olacaktır.”
Ajda Petkan’ın meşhur bir şarkısını hatırlattı.
Artık çok geç. Vekillerin dokunulmazlıklarını, sonucunu bile bile kaldırdınız. OHAL’in nelere mal olacağını bile bile onay verdiniz. Halen 17-25 Aralık için yolsuzluk var ama operasyonu yapanlar darbeci diyorsunuz. Simdi neden hiçbir bürokrat yolsuzluk operasyonu yapmıyor cevap veremiyorsunuz. Cesur bürokratlar arıyorsunuz ama sahip çıkmıyorsunuz.
Yasalar paspas edildi, devlet çapulcuların elinde esir, insanlara devlet gücüyle zulüm yapılıyor, toplum iç savaşa sürükleniyor ve siz halen normal bir seçim olacakmış gibi naif bir beklenti içindesiniz. Ya da birileri size farklı planlardan bahsetti. Veya siz de hazır cemaati gömmüşken, o dirilmeden AKP’yi de üzerine gömücek şartların olgunlaşmasını bekliyorsunuz.
Sizin neyi beklediğinizden emin değilim ama benim sizden ve diğerlerinden bir bekletim yok. Sadece izin verin bu çöplükten gideyim. Bırakın gideyim yoksa birgün KADER iZiN VERiRSE zulme ortak olan herkesi görmekte tereddut etmem. Bakalım kader ömür verecek mi, yol verecek mi….