Başbakan Binali Yıldırım ilgi çekici şekilde ‘’2019’a kadar seçim yok’’ açıklaması yaptı.
Bu tek cümle 5 önemli ‘kehaneti’ içinde barındırıyor.
Birincisi, MHP ile başkanlık sistemine geçiş konusunda endişe edilecek bir şey yok. Görüşmeler göstermelik. Mutabakat çoktan tamam.
İkincisi, başkanlık sistemine yönelik rejim değişikliği Meclis’ten mutlaka geçecek. Muhalefet olmayacak. Aslında oylama göstermelik olacak.
Üçünsüsü, başkanlık sistemine geçiş konusunda yapılması planlanan referandumdan kesinlikle ‘evet’ çıkacak. Aslında sandık sonuçları şimdiden belli…
Dördüncüsü, 2019’da yapılması gereken Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmayacak.
Beşincisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçilme süresi, en az 5 yıl daha uzatılacak. Mutabakat tamam.
Başbakan Yıldırım’ın kısa yorumu, bir siyasi kehanet mi yoksa 15 Temmuz’u da kapsayan bir siyaset mühendisliğinin itirafı mı?
Kanaatim, bunun çok iyi çalışılmış bir siyaset mühendisliği olduğu şeklinde.
***
Aslında Başbakan Yıldırım bir adım daha atıp, ‘’Erdoğan 2029’a kadar başkan. Seçim de yok’’ diyebilirdi…
Nitekim, MHP’ye önerdikleri ‘’Yeni başkanlık paketi’’ ile AK Parti’nin iki yıl önce Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na verdiği 22 maddelik Başbakanlık Sistemi teklifi arasında zerre kadar fark yok.
Cevabı bulunması gereken soru, o gün teklife ‘hayır’ diyen MHP’nin bugün neden destek verdiği.
Hatta Başbakan Yıldırım’a göre mutabakat çoktan bitti bile…
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan da, rejim değişikliğine yönelik yeni pakete açık destek verdi.
‘’Yapılan bu çalışmanın, ‘başkanlık’ veya ‘cumhurbaşkanlığı’ olması hususunda şahsen benim açımdan bir sıkıntı söz konusu değil…’’
Tamamen haklı… Adının ne olduğu önemli değil.
‘Başkan’a verilen yetkiler önemli.
AK Parti’nin son teklifi de ilki gibi, Başkan’a tek başına ‘kararname’ çıkarma ve Meclis’i feshetme yetkisi veriyor.
Tüm kabineyi ve yüksek bürokrasi ile yargı mensuplarının en az yarısını da Başkan atıyor…
Daha ne olsun! ‘’Bundan iyisi Şam’da kayısı…’’ olurdu!
***
Türkiye, 15 Temmuz 2016’dan itibaren değil 7 Temmuz 2015’ten itibaren, bazen ‘kanlı’ bazen ‘kansız’ acı bir siyasi mühendislik projesinin içerisinde…
Herşey ‘400 vekil’ verilmeyince başladı.
Binali Yıldırım’ın sözleri de bir ‘kehanet’ değil tüm bu yaşananları özetleyen acı bir ‘itiraf’ gibi…