Kandil ve Avrupa aynı isimde birleşti

YORUM | M.AHMET KARABAY

14 Mayıs 2023 seçimlerine bir aydan geriye sayım başladı. Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan, iktidarın ve devletin bütün imkanlarını kullanarak bir dönem daha koltuğunda oturmak istiyor. Erdoğan’ın dışarıdan iki güçlü desteği bu hafta ortaya çıktı.

Cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan’ın seçimleri yeniden kazanma ihtimali düne göre hayli artmış görünüyor. Kendini muhalif sayanların son haftalarda verdiği ergen tepkisi, Erdoğan’ın işini kolaylaştırmaya başladı.

İttifak kurup yola çıktığı partilerin kontenjan listesinden gösterdiği adayı beğenmeyip “ilkeli” davrandığı iddiasıyla ortaya atılanların sesi azalmadı, artmaya başladı. Sürece baktığımızda ve bir miktar topluma kulak verdiğinizde bunu daha iyi anlıyorsunuz. 

Erdoğan’ın ekmeğine yağ süren muhaliflerin bu tavrı bir tarafa not edip çok stratejik iki önemli desteği anlatmak istiyorum. Önce PKK’nın yurt dışı yapılanmasına bakalım sonra ikincisine. 

Geçtiğimiz ayın 25’inde, Erdoğan’ın seçim stratejisi belli oldu başlıklı yazımda, iktidarın milliyetçi duyguları kaşıyıp Kürt ayrımcılığını körükleyeceğini anlatmaya çalışmıştım. O yazıda ihmal ettiğim ya da henüz netleşmediği için bahsetmediğim bir nokta daha vardı. 

Türkiye’deki Kürt siyasi hareketi ile dışarıdakiler arasında taktik bağlamında ciddi görüş ayrılığının bulunduğu öteden beri biliniyor. Dahası, dışarıdakilerin, içeridekilerle farklı yöntemler peşinde koştukları da konuşuluyor.

Bunu en iyi bilen ve kullananlardan birisi Cumhurbaşkanı Erdoğan. Cezaevinde siyasi rehine olarak tutulan HDP’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın barışçıl çözüm girişimleri en çok Erdoğan’ı rahatsız ediyor. 

Devletin her türlü girişimini bilen Erdoğan, Demirtaş ile PKK lideri Abdullah Öcalan arasında yaşanan derin bir görüş ayrılığını kendi lehinde kullanmak istiyor. Erdoğan, 23 Haziran 2019’da yenilenen İstanbul seçimlerini kazanmak için İmralı’da yatan Öcalan’dan HDP’lilere sandığa 48 saat kala “tarafsız kalın” mektubu getirtti.

HDP’lilere yazılan mektup, Munzur Üniversitesi öğretim üyesi Ali Kemal Özcan tarafından açıklansa da parti tabanında istenilen etkiyi yapmadı. Bu mektup, PKK yönetimi ile HDP arasında olduğu iddia edilen görüş ayrılığını net bir şekilde ortaya koydu.  

Erdoğan, HDP’li seçmenin Öcalan ile Selahattin Demirtaş arasında bir tercih yapmak durumunda bırakıldığında Edirne’de yatanı değil İmralı’dakini tercih edeceğini varsaymıştı. 

Erdoğan, bundan dolayı da daha sonraki konuşmalarında Selahattin Demirtaş’ın, Öcalan’a hesap vereceği iddiasını açıkça dile getirme yoluna gitti.

Erdoğan’ı bir kez daha koltuğunda tutma çabasında Öcalan yalnız değil. İstanbul seçimlerinde İmralı’yı devreye sokan devlet mekanizması, bu seçimler için Kandil’den medet umuyor. 

PKK/YPG sempatizanları, dün Almanya’nın Düsseldorf kentinde buluşup Abdullah Öcalan için özgürlük çağrısı yaptı. KCK Yürütme Konseyi Eş Başkanı Cemil Bayık da Kandil’den görüntülü bağlanıp mesaj verdi. 

 “AKP-MHP faşizminin sonu getirilmeli” çağrısı yapan Bayık’ın söyledikleri şu ana başlıklarda toplandı:

🔴 “Hareketimizi ve halkımızı tasfiye etmek istiyorlar.
🔴 Kürt halkı karar vermiştir. Bir daha Lozan yaşanmak istemiyor.
🔴 Demokrasi ve Emek İttifakı oluşturuldu. Bu seçimin, Türkiye’nin kaderi bu ittifakın elindedir.
🔴 Bu ittifak, AKP-MHP faşizminin sonunu getirmelidir.”

 

Cemil Bayık, bu mesajını Türkiye’deki seçimlerde oy kullanacak olanlar için veriyor. KCK Eş Başkanı, iktidarın Kürt ayrımcılığını körüklemeyi seçim stratejisinin temeline oturttuğunu elbette biliyor. 

Bayık’ın, Erdoğan yönetiminin bırakın PKK’yı ülkenin yasal partisi olan HDP’yi bile kamuoyu önünde şeytanlaştırdığı bir dönemde bu mesajının Avrupa’dan çok Türkiye’de yankı bulacağını bilmiyor olması mümkün değil.

Nitekim konuşmanın yapıldığı andan itibaren iktidar ve yandaşları hem sosyal medyadan hem de konvansiyonel medyadan Cemil Bayık’ın sözlerini kullanmaya başladı.

Cemil Bayık bu çıkışı yapar da Suriye’deki PYD lideri Salih Müslim geri kalır mı? Müslim, Şam yönetimi ile Türkiye’nin kendilerini yok etmeye yönelik ortak planı olduğunu öne süren bir açıklama yaptı. 

🔺 “14 Mayıs seçimleri çok önemli.
🔺 Bu seçimler Rojava için de çok önemli.
🔺 Seçim sonucu bize de doğrudan etki edecek.
🔺 Eğer mevcut faşist hükümet kazanırsa, Rojava’yı işgal edecek.

 

Bu cümleden sayılabilecek bir açıklama da Yeşil Sol Parti Ağrı adayı Sırrı Sakık’tan geldi. Sakık, Kılıçdaroğlu’nun kendilerine kapalı kapılar ardında verdiği sözler olduğunu öne sürdü ve bunları açıklamasını istedi.

Bütün bunların gösterdiği ortak bir nokta var. Ama ona geçmeden bir de Avrupa tarafından yeni bir gelişmeyi paylaşayım. 

Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) milletvekilinin, ortak bir dostumuza sohbet sırasında aktardıklarını paylaşmak istiyorum. Alman milletvekili partisinin Türkiye ile ilgili tercihlerini anlatırken, “İşin gerçeği biz Erdoğan’ın iktidarının sürmesini isteriz” deyince, konuşmayı bana aktaran arkadaşım, “Dışarıya Erdoğan’a muhalif olduğunuz izlenimi veriyorsunuz” deyince aynen şu ifadeleri kullanıyor:

“Bir tarafta seçimi kazanma ihtimali olan Kılıçdaroğlu var, öbür tarafta bizim yıllardır tanıdığımız Erdoğan var. Erdoğan ne kadar esip gürlerse gürlesin, bizim hükümetlerimiz mal varlığı kartını masaya koyduğunda istediğini yaptırıyor. Böyle bir falsosu olmayan Kılıçdaroğlu bizim işimize pek gelmez.”

Aynı milletvekili, Almanya tarafında yakında Türkiye’de demokrasinin güçlenmesi için iktidar değişiminden yana oldukları yolunda bir açıklama yapılması yönünde çalışmalar yürütüldüğünü söylüyor. 

Bu açıklama da geldiğinde Erdoğan’a dolaylı desteğin bütün ayakları tamamlanmış olacak. Erdoğan, Almanya’dan yapılacak “değişim” açıklamasını “İşte görüyorsunuz, Avrupa kendisine karşı dik duran bizi mi ister yoksa her dediklerini yapacak olan Bay Kemal’i mi ister?” diye meydan meydan bağıracak.

Tr724’te yazdığım tarihten bu yana, çok kere bazı isim ve kesimlerin iktidara hizmeti tersten yaptığını anlatmaya çalışıyorum

2019’da Öcalan’ın bizzat devreye girmesi gibi bu kez de Cemil Bayık ve Salih Müslim aracılığıyla bu tersten destek verilmiş oldu. Almanya’dan ya da Avrupa’nın bir başka ülkesinden benzeri bir adımın atılmasıyla Erdoğan seçimde istediği damarı yakalamış olacak.

Bütün bunlar Erdoğan’ın oyununun tutacağı anlamına gelmiyor. Muhalefet, 23 Haziran’da İstanbul’da her şeyi ile doğru bir strateji uygulayıp sandığa da sahip çıkarak iktidarın bütün oyunlarını bozdu. 

Muhalefet isterse aynı sonucu 14 Mayıs’ta kurulacak sandıktan da alabilir. 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin