YORUM | TARIK TOROS
Sosyal ağlardaki kimi sohbet odalarının kayıtları dolaşımda.
İsimleri belli tipler, cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin “yan gelip yattıklarını”,“zehirlenerek öldürülmelerini” istiyor açık açık.
Bitmedi: Millete yük olmamak için “ucuz zehir” kullanılmasını öneriyorlar.
BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Bu ortaya çıkıp tepki görünce de…
Kimi, söylediklerini inkâr ediyor, kimi te’vil ediyor.
Kimi de hesabı kapatıp sırra kadem basıyor.
**
Esasen niyetlerinden vazgeçmiş değiller.
Sohbet odalarındaki yeni muhabbetlerinde bunu saklamıyorlar.
Vazgeçmiş değiller.
Hedef oldukları ve yalnız kaldıkları için şikayetçiler sadece.
Bu yönüyle haklılar, çünkü kendi mahallelerindeki geniş bir kesimin sesi olduklarını düşünüyorlar.
Bunun için yalnız bırakılmalarına kızgınlar.
Yaptıklarını garipsemiyorlar: Kendi aralarında, dost meclislerinde, aile ortamlarında konuştukları şeyleri paylaşmışlar.
**
Soykırımın mühim bir aşamasının geçilmekte olduğunu görüyoruz: İnsan dışılaştırma aşaması.
“Böcek gibi zehirleyelim” derken altında bu var: “Bunlar insan değil, zararlı birer canlı, imha edilmeli, cezaevlerinde tutmak bile abes!”
**
Saray danışmanlarının “muhabbet tellallığına” soyunduğu…
Kimi danışmanların nüfuzunu suç örgütü elebaşları için kullandığı…
Çetelerin cirit attığı bir ülkeden bahsediyoruz.
**
1 Kasım 2020’de Koronavirüs’ten öldüğü açıklanan Burhan Kuzu’nun kirli çamaşırları, tüm taraflarca doğrulanmış, mahkeme zabıtlarına girmiş bir ülke.
Ve bu kişinin mimarı olduğu başkanlık sistemi, belli ki bunlar rahatça at oynatsın diye dizayn edilmiş.
**
Deniyor ki, ölünün üstünde tepinmek kolay.
Emin olun, Burhan Kuzu hayatta olsa iğrenç iddialara rağmen başına bir şey gelmezdi.
Tıpkı… Korkmaz Karaca’nın, Cihat Yaycı’nın türlü rezilliklere rağmen pozisyonlarını koruduğu, başlarına bir şey gelmediği gibi.
**
Yaşananlar sadece tek kelimeyle açıklanabilir: Kötülük.
Bilmiyorlar ki, insanlıktan çıkan kendileri.
Farkında değiller ki, her biri toplumsal birer zararlı.
İfşa edilip toplumdan uzak tutulmaları icap ediyor.
Uygun zemini buldukları için sesleri çok çıkıyor.
**
-Savcılar hareket geçsin?
Biliyorlar ki savcılar da kendileri gibi düşünüyor.
-Nerede bu devlet?
Biliyorlar ki devlet kendilerinin elinde.
-Gazeteler neden yazmıyor?
Biliyorlar ki medya dünyasında her yeri tutmuş haldeler.
Kimi bunlarla aynı fikirde, kimi hışma uğramamak için “soykırım alanına” hiç girmiyor.
**
“Böcek gibi ezelim” dedikleri kesime neyi yapıştırmaya çalışmışlarsa…
Aynıyla suçüstü yakalandılar:
Kaset, şantaj, kumpas, haşhaşi, katalog vs.
**
Tabanda “katliam” isteyen gençler ne kadar farkında bilemem.
Ağababaları, reisleri, troliçeleri “kendi sonlarının” fena halde farkında.
Hırçınlıkları, “ölsünler” demeleri bundan.
Görürüz, görmeyiz bilemem.
Kahverengi tulum dahil, yakıştırdıkları her şey başlarına geçecek.
Ona eminim.