YORUM | M. NEDİM HAZAR
Bugünkü yazımızın mevzuu şarkıcı Serdar Ortaç.
Totaliter rejimlerde muktedir ara sıra halka hakkaniyet mesajını halkın sevdiği isimler üzerinden vermeyi sever. Stalin’in de yardakçı sanatçıları vardı, Hitler’in de, Franco’nun da…
Daha birkaç gün önce Amerikalı ünlü rapçi 50 Cent Instagram hesabından, “oyum Trump’a” diye açıklama yaptı.
Diyeceğim o ki, havuz medyasının zaman zaman bazı sanatçıların yakasına yapışıp iktidar güzellemesi yaptırması bize has bir durum değil.
Hele hele ülkenin ekonomik durumu fena gidiyorsa bir reklamda oynamak ya da devlete birkaç milyon bağlama satabilmek için havuzun kapısını bizzat çalanları biliyoruz.
Serdar Ortaç “Pop Çağı” diyebileceğimiz 90’larda Karabiberim ile çıkış yaptı. Çalkantılı yaşamı, özellikle kumar gibi alışkanlıklarıyla sürekli gündemde oldu.
Müziğinin kalitesizliği radyo “dicey”lerinin diline düşmüştü. İngiliz aksanıyla konuşan bir DJ’in “Serdar Ortaç şarkı intihal etmez, çünkü dünyada bu kadar kötü şarkı yapan yoktur,” dediğini dün gibi hatırlarım.
Ortaç’ı esas ülke gündeminde sürekli tutan şey ise merhum Ahmet Kaya’nın Magazin Gazetecileri ödül töreninde linç edilme girişiminde baş rol oynamasıydı. Kaya’ya çatal bıçak fırlatanlar arasında olduğu söylendi durdu.
Ki kendisi de bir süre sonra “Özür diliyorum” diyerek hatasını kabul etmişti.
Ülkenin gidişatı malum, nasıl bir dibe doğru gittiğimizi bilmiyoruz.
Bilmiyoruz, zira tarihimizde hiç bu kadar derine batmamıştık. Nerede neye toslayacağımız muktedir için bile meçhul.
Halkın çöplükten meyve sebze topladığı, iktidar ortağının iplere ekmek astığı bir dönemde Serdar Ortaç klasik yöntemi tercih etti ve Sabah gazetesine açıklamalarda bulundu.
Ona göre ülkenin ekonomisi gayet iyiydi aslında. Çok abartılıyordu ekonomik sıkıntılar. Şöyle dedi havuz şeysine:
“Ülkemizin dünyada yükselişte olmasında Erdoğan’ın katkısı büyük. Şu an Türkiye’de lider olarak bir tek Erdoğan var. Cumhurbaşkanımızı hem kişiliğinden, hem icraatlarından, hem de politikalarından dolayı çok seviyorum ve takdir ediyorum.”
Şüphesiz doğrudan ve aracısız bir yalakalıktı bu.
Aslında söylentilere göre ekonomik olarak bitikti Ortaç. Tıpkı Türkiye gibi.
30 liralık su telefon faturasını ödeyemeyenin tepesine binen devlet, onun borçları yapılandırılmasına rağmen işin içinden çıkamıyordu.
Üstüne bir de pandemi vardı ve özellikle müzik sektörü tamamen dibe vurmuş durumdaydı. İntihar eden saz sanatçılarının sayısı her geçen gün arterken Ortaç, “Bakıyorum şimdi etrafıma, ‘Ekonomi kötü, kimsede para yok’ diyorlar. Bırakalım Allah aşkına bu kötümserliği… Karamsar olmayalım. Evet, döviz kurları moral bozucu rakamlara dayanıyor. Ama yakın ve uzak tarihte döviz kurlarının siyasal ya da ekonomik kaderimizi belirlediğini ne zaman gördük ki?” diyordu.
Bir arkadaşıma bu satırları okuduğumda tepkisi ilginç oldu: “Sağlam yalamış!”
Röportajı merak edenler şuradan okuyabilir.
İşin ilginç yanı yaklaşık bir yıl önce de aynı isme röportaj veren Ortaç aşağı yukarı aynı şeyleri söylemişti.
O zaman da yine söyleşinin orta yerine “Erdoğan’a hastayım” ana fikri oturtulmuş etrafı süslenmişti.
Bir yıl önceki röportaj için sizi şöyle alayım.
Bu sefer enteresan bir ara gelişme oldu.
Ortaç kişisel sıkıntılarını demeç yoluyla çözmeye çabalarken ihtimal ki son röportajı arzu ettiği etkiyi bırakmadı Saray cephesinde.
Ya kimse umursamadı ya da bizzat Erdoğan “Ne bu hep aynı isimler” diye bozuk attı.
Nereden anlıyoruz, hemen aynı, İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi açılış töreninde yaptığı konuşmada şöyle buyurdu Erdoğan: “Medyamız en modern alt yapıya sahip ama bizim sesimizi ve nefesimizi yansıtmıyor.”
Meali şöyle okuyabiliriz.
Sabah gibi modern görünen gazetede sarışın güzel hatunlara gazetecilik yaptırıyoruz ama kala kala Serdar Ortaç’a kalıyoruz!
Aynı isimler, aynı resimler, aynı şeyler…
Serdar Ortaç, futbol takımı Osasuna gibi ender gelişen ataklarından birini yaptı ve bu sefer beyanata milliyetçilik ve militarizmi de ekledi.
Bu sefer Havuz medyasının Türkiye isimli şeysine demeç veren Ortaç, yaptığı açıklamada gerekirse Azerbaycan için askere gideceğini söyledi.
Artık iletişim şeysindeki hazretler bu haberi illa ki göreceklerdir umuduyla vaktiyle askerden kaçmak için hapis cezası aldığı gerçeğini bile bile söyledi bunları Ortaç.
Adına ister çıkışsızlık, ister çaresizlik, ister işgüzarlık deyiniz, fark etmiyor.
Orhan Gencebay, Mazhar Alanson gibi büyük sanatçıların kariyerlerini tepelercesine kendine râm etmiş totaliter rejim için elbette Serdar Ortaç en fazla bir günlük sakız olabilir.
Geriye Ortaç ve geçmişi kalıyor sosyal medyadan yüzüne çarpılan.
Hani Azerbaycan sınırına gidip Ahmet Kaya’ya yaptığı gibi mi yapacak?
“Kahrol Ermenistan al sana bir çatal” mi diyecek yani!
Bu da mi gol değil:))
Bence bu tarz bir polemikle Serdar Ortaç’ı dile dolamaya hiç hacet yok. Bu sizi yüceltmez. Mahalle kavgasında karşılıklı atışan çocuklar havasında bir yazı olmuş.kişiler değil davranışlar hedef alınmalı.bu pedagojinin de kuralıdır.