Kadir Demirel ve Kırmızı Fularlı Kız [Vehbi Şahin]

Bu hafta iki ölüm beni derinden etkiledi.

Biri Yeni Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kadir Demirel’in damadı tarafından öldürülmesi…

Diğeri de ‘kırmızı fularlı kız’ olarak bilinen Ayşe Deniz Karacagil’in Rakka’da ölmesi…

Aradan kaç gün geçti.

Sık sık hatırlıyorum bu iki ölüm haberini…

 

HERKESİN KADİR ABİSİ

1990’lı yılların ikinci yarısında Kadir Demirel’le birlikte çalıştık.

Zaman Gazetesi’nde sayfa sekreteriydi.

Dış Haberler sayfalarını yapıyordu.

Babacan biriydi.

Pek çok arkadaşımızın ‘Kadir abisi’ idi.

Ortak hatıralarımız çok…

Zaman’dan ayrıldıktan sonra da irtibatı koparmadık.

Yeni Şafak’ta birkaç kez ziyaret ettim kendisini…

Oturup dertleşmeyi severdi.

Eski günleri yâd etmek bile yeterliydi onun için…

Sonra oradan da ayrıldı.

 

ÇOK ‘AH’ ALDI

Akit’e geçtiğini bir arkadaştan öğrendim.

İrtibatımız kopmuştu.

Uzaktan izledim sadece…

Sosyal medyada Cemaat aleyhine atıp tutuyordu.

Hasan Karakaya’dan sonra Akit’e yayın yönetmeni olmasına şaşırmıştım.

Attığı başlıklar, yazdığı yazılar benim tanıdığım Kadir Demirel’i değil de çok daha farklı bir insanı tasvir ediyordu artık…

İnanamadım.

Ama realite buydu maalesef…

Üzüntüm Kadir Demirel’in mazlumların, mağdurların, masumların âhını alması…

 

BEKLENMEYEN ÖLÜM

Arkasından hüküm vermek haddimize değil.

Şu anda ahiret denilen bambaşka bir âlemde yaşıyor artık…

Orada ne yapıyor bilmiyorum.

Ama aklıma takıldıkça ‘ölüm’ gerçeğiyle yüzleşmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Evet…

Bize ne kadar uzak zannetsek de ölüm hep yanı başımızda aslında…

Böyle olduğunu biliyoruz ama yine de bu acı gerçeğin bize çok uzak olduğunu düşünüyoruz.

Enteresan bir durum…

Hâlbuki her an hazırlıklı olmak lazım ölüme…

Kadir Demirel ne kadar hazırdı ahirete bilmiyorum.

 

AYŞE’NİN DİLEĞİ

Fakat ‘kırmızı fularlı kız’ ölüme bilerek gitmiş…

Ayşe Deniz Karacagil henüz hayatın baharını yaşayan bir genç kız…

Gezi olayları sırasında haber konusu olmuştu.

Nâmı da o günlerden kalma zaten…

PKK’ya yakın haber siteleri IŞİD’e karşı savaşırken ‘şehit’ olduğunu yazıyor.

Bir de ailesine bıraktığı bir mektuptan söz ediyorlar.

Suriye’ye “enternasyonalizmi savunan bir insan olarak gidiyorum” diyor kırmızı fularlı kız mektubunda… “Yok edilen insanlardan önce, yok edilen insanlığı uyandırmak sizden ricamdır” diye sesleniyor ailesine…

Son cümleleri ise oldukça dramatik…

-Böylesi gidişlerde dönüşlere çok yer verilmez.

-Ama kız kardeşimle denize para atarken benim dileğim geri dönebilmekti.

-Öyle ya da böyle bedenim size geri dönecektir.

 

NE KADAR HAZIRIZ

Ayşe Deniz, ölüme böyle gitmiş…

İnsanlık için mücadele ettiğini söylüyor.

Bir arayış içinde olduğu belli…

Allah’a, ahiret gününe inanıyor muydu bilmiyorum.

Son anlarında ne hissetti diye zihnime takılıp duruyor kaç gündür…

Faydası yok artık…

Genç kız da…

Kadir Demirel de…

Dünyada her an ölen milyonlarca insan da…

Bambaşka bir âlemdeler şu anda…

Onların yeni hayatına bizim muttali olmamız mümkün değil.

Bildiğimiz tek şey ‘ölüm’ gerçeğinin bir gün bizim kapımızı da çalacak olması…

Peki, biz buna hazır mıyız?

 

ÇETİN HESAPLAŞMA

Mesela kendimize soralım…

Allah’a, ahiret gününe tüm hücrelerimizle iman ettik mi?

Dünyada yaptığımız her şeyden hesap vereceğiz gerçeği karşısında kalbimizde bir ürperti hâsıl oluyor mu?

Kul haklarını nasıl ödeyeceğiz diye hiç düşündük mü?

Günahlarımızın hesabını nasıl vereceğiz peki?

Dünyanın peşinde tükettiğimiz zamanın ne kadarını sonsuz hayat için harcıyoruz acaba?

Evet…

İki ölüm bunları hatırlattı bana…

Bir de hidayetin ne kadar büyük bir nimet olduğunu…

Allah’ın bir lütfü hidayet üzere olmak, olabilmek…

Ve…

Son nefesine kadar hidayet üzere yaşayabilmek…

Duam şudur:

Allah, kendine samimi inanan her mümin ve mümineye hüsnü akıbet nasip etsin.

Âmin…

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin