Ana Sayfa Güncel Kadını yaşarken gömdüler, Sözcü’sü Halk TV’si…

Kadını yaşarken gömdüler, Sözcü’sü Halk TV’si…

YORUM | TARIK TOROS 

Ayşe Özdoğan, dördüncü evre kanser.

Tabir yerindeyse günleri sayılı, (hepimiz gibi).

Önceki gün tutuklanarak “kesinleşmiş” cezasını çekmek üzere cezaevine kondu.

Hafta sonu, sosyal ağlarda eşine az rastlanır bir dayanışma oldu.

Bu yazı kaleme alınırken…

Ne yargı, ne Adalet Bakanlığı henüz kılını kıpırdatmamıştı.

***

Artık çok geç:

Ayşe Hanım, evine gönderilse bile durum değişmiyor.

Çünkü tedavisi yapılmıyor.

Son zamanlarını huzur içinde geçirmesine de izin verilmiyor.

***

Konu ele alınırken…

“Bunun dinle, imanla, insanlıkla, hukukla alakası yok” gibi cümleler işitince irkiliyorum.

Bu neviden konuların bırakın dini, hukuku… insanlık veya hayvanlıkla dahi münasebeti yoktur.

Olay vahşettir, katliamdır.

Mehmet Akif’in “Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta” satırları çok naif kalır yani.

***

Gezi sürecinde ortaya atılan büyük bir yalan vardı hatırlarsanız: Kabataş olayı.

Son derece fantastik, hiçbir zaman doğrulanmamış iddiaya göre: 1 Haziran 2013’te Kabataş iskelesinde başörtülü bir kadına, deri eldivenli, siyah bandanalı, üzeri çıplak 70-100 kişilik bir grup saldırmış, dövmüş, üzerine idrarlarını yapmıştı.

***

Bu yalanı ilk 7 Haziran’da Erdoğan gündeme getirdi: “Çok önemli bir yakınımın gelinini yerlerde sürüklediler.”

Ardından tüm medyası tarafından köpürtüldü, görüntüleri izlediğini iddia eden yazarlar ekranlarda konuştu, filan.

Aylar sonra bir gün, iktidara yakın 5 gazetede toplam 14 yazar, ortak başlıkla çıktı:

“Diliniz kaba, vicdanınız taş.” (5 Mart 2015)

Yazarlar, Kabataş’ta saldırıya uğradığı iddia edilen kadının yaşadıklarını haberleştirdikleri için tepki gören gazetecilere sahip çıkıyordu.

Yani…

AKP yandaşı medya, 21 ay sonra bile “kurguya, fanteziye” sahip çıkıyordu.

Pişkinlikte zirve olaylardan biridir, failleri bellidir.

***

Aradan 8 seneden uzun zaman geçti, ne “yayımlanacak” denilen görüntüler ortaya çıktı ne de artık bu olay hatırlanmak isteniyor.

“Diliniz kaba, vicdanınız taş” başlıklı o yazılar kolaj yapıldı, medya mahallesine epey malzeme oldu.

***

Denebilir ki, bunun Ayşe Özdoğan’ın sorunuyla ne alakası var?

Çok alakası var.

Dün, Ayşe Özdoğan’la ilgili aynı kaynaktan servis edilmiş bir haber, yüzlerce mecrada aynı başlıkla yayınlandı: “Fetö’nün eyalet ablası tutuklandı.”

Bu mecralar arasında Sözcü ve Halk TV’nin internet siteleri de vardı.

Bir farkla:

Sözcü, başlıkta “tutuklandı” yerine “yakalandı” ifadesini kullanmıştı.

Haberde yığınla hata var, neresinden tutsan elinden kalıyor.

-Ayşe Özdoğan’ın saklandığı ev tespit edilmiş.

-Terörle mücadele ekipleri adrese operasyon düzenlemiş.

-Özdoğan, o adreste yakalanmış.

-Ekipler titiz bir iş çıkarmış, vs.

***

Ortak habere özellikle fotoğraf koymamış, kadıncağızın hastalığından bahsetmemişler.

Aylardır sosyal ağlarda milyonlarca etkileşim alan kampanya da görmezden gelinmiş.

Yerin dibine batsınlar.

***

Medya mahallesinde edep, vicdan yoktur.

İşine gelince sineğin kanadından yağ çıkarır, güzel kampanya yapar.

İşine gelmeyince dili, zalimler gibi taş kesilir.

Bizim gazeteci milleti -pek azı müstesna- rejimin askeri, sadık bendesidir. Katliamları görmez, faili yanlış yerde arar, suçu işaret edilene atar, vs.

Mahallecidir, hukuku büker, neme lazım der, işine bakar.

Ne bağımsızdır, ne de hür.

***

Son dönemde kurulan köprülere dikkat edin, ağzınız açık kalır.

Ülkede farklı kutup yoktur, ton farkı vardır sadece.

1 YORUM

  1. Mahmut
    Toplum vicdanına karşı oluşturdukları mekanizma fetö. Fetö stratejisinin etkili olmasının sırrı hem müslümanlar hem kemalistler hem milliyetçi, ulusalcılar tarafından söyleniyor olmasıdır. Yaptıklarını örtmek için fetö kullanılmaktadır. Bu vicdansızlıkta da yine fetö kullanılmaktadır. Fetö müslümanların, laiklerin, milliyetçiler ve hdp kürtlerinin ortak kullandığı kavramdır. Yani siyasi bir kavramdır. Hukuki şekil verilmiş siyasi bir kavramdır. Bu olayda 'fetö' ablası silahı kullanılmaktadır. Yani ortak fetö algısı kullanılmaktadır. Burada kilit nokta chp, iyi parti ve hdp dir. Bunlar sessiz kalarak ortak oluşturdukları fetö algısına sahip çıkmaktadırlar yani bu müslümanlar ile cemaat arasında bir mesele değildir. Muhalefet de müslümanlara bu konuda destek vermektedir. Zaten o yüzden irtica ve laikliği kullanmamaktadır. 'Muhalefet' gazetelerin, fetö kadını diye haberleştirdikleri algıda, kendilerinin de bu algının mimarı olduklarından, geri çekilirlerse bu algı çökecektir. Muhalefetin görevi laikleri, kürtleri, milliyetçileri uyutmaktır. Müslümanları da öteki zaten uyutmaktadır. Bu fetö mimarisi ortaklığı, ortak stratejiyi göstermektedir. Açık konuşmak gerekirse chp, mhp, akp, iyi parti ortak bir amaç için hareket etmektedir. Bu nasıl olur? Bunlar birbiriyle kavgalı değil mi? Yoksa kavgaları da mı yalan? Bu sayede kitleleri konsolide edip etraflarında toplayıp kontrol mu ediyorlar? Bu sayede ellerindeki pazarlık gücü mü artıyor? Burada şu soru da sorulabilir; projenin yürütücüsü akp mi yoksa chp mi sorusu da sorulabilir. Ama sonuçta fetö binası üzerinde hepsinin elleri üst üste durmaktadır. Hepsinin birlikteliği sayesinde olaya hukuki bir algıymış gibi göstermeye çalışmaktadırlar. Vicdanlardan çıkan ses hukuki algıyı sorgulatmaktadır. Buna karşı tek ve en güçlü silahlarını kullanmaktadırlar. Yani rejim zora düştüğünde fetö kavramının üzerine basa basa hem de muhalif gazeteler üzerinden haber yaptırarak, fetö algısını güçlendirmektedir. Çünkü olay iktidarın yani müslümanların tasarrufu gibi gözükmektedir. Bunu muhalif gazeteler de fetö olarak geçtiğinde, fetö söylemi bütün kesimler tarafından kullanıldığından, vicdan sahipleri üzerinde güçlü bir etki oluşturmaktadır. Toplumsal vicdanın uyandığı bir olayda, fetö mimarisi devreye sokulmaktadır, fakat özellikle muhalif gazetelerde. Bu sayede muhalefet vicdanı uyanmamış olur, müslümanlar ise başlarındakinden şüpheye düşse "ama laikler de bizim gibi fetö tepkisi veriyor" diyecek, vicdanını susturacak. Fetö sadece bir korkutma aracı olarak görev yapmıyor, aynı zamanda hukuki bir görünüm kazanarak, vicdanları susturma ve zulme ortak olma misyonu da görmektedir. Muhalefet bir ses verse "fetö hukuki değildir" diye bütün sihir bozulacak. Başı örtülü bir kadına yapılan zulüme laiklerden ziyade müslümanların ses vermesi gerekirdi. Demek ki bu projenin asıl yürütücüsü müslüman olmayanlardır. O yüzden fetö tabirini gazetelerinde hemen kullanmaktadırlar ve içlerinden bir tanesi çıkıp ses vermemektedir.