YORUM | EMİN OSMAN UYGUR
Yusuf Ünal’ın ilk romanı Hengâme’de farklı olaylar ve kişiler bir kahramanın dünyasından gösterilmiş, tasvir edilmişti. Romanda olaylar farklı başlıklar altında aynı karakterin etrafında örgülenmişti. Kaçış Rampası’nda ise bir kahramanın yaşadıkları üzerinden olaylardan daha çok durum analizi yapılmıştır. Bir yönüyle psikolojik ve sosyolojik tahlillere yer verilmiş. Ancak her iki eser de 15 Temmuz sonrası yaşanan KHK ve diğer mağduriyetler üzerinden devam ediyor.
Kaçış Rampası, bir 15 Temmuz sonrası romanı. Gaybubet adı verilen günlerin Yusuf (a.s.)’ın “gayabe”sine benzer şekilde geçtiği zor zamanlar. Roman günlüklerden oluşmuş, haliyle kahraman bakış açısı ile yazılmış, akıcı üslubu ve renkli kelimeleri ile dikkat çekiyor. Bu da okuyucuyu ister istemez kendine çekiyor. Olay akışında geriye dönüşler heyecan ve farkındalık uyarıyor.
Kahramanın yanında olmak, onun korkularını paylaşmak, eşinin, çocuklarının yaşadıklarını birebir hissetmek için fazla çabaya gerek yok. Ayrıca o günlerin siyasal çizgisini, kahramanın kendi içindeki eleştirilerini, iç konuşmalarını ve inanç noktasındaki kazanımlarını görmek de mümkün. Yine kahramanın günlük notlarından zamanın akışını da takip etmek kolaylaşıyor. Bu açıdan eseri okurken hem kahramanı takip etmek, onunla bazen bir iki satır bir şey okumak bazen bir türkü dinlemek bazen yemek lezzetlerine tanık olmak hem de de yaşanan olayların nereden çıkıp nereye evrildiğini görmek de mümkün oluyor.
Bu arada bir yandan önemli romanlara, hikayelere veya inanç ve hikmet yüklü eserlere yeri geldikçe yapılan atıflar kitabın örgüsünü oldukça zenginleştiriyor. Bu bir bakıma bir roman yazmak isteyen kahramanın ve tabii ki yazarın kültür dünyasına tanık olmaya yarıyor. Yani yazar birçok meşhur eserle ve yazarla okuyucuyu buluşturmak gibi güzel bir görev icra ediyor. Tabii bu arada kahramanın yaşadığı maddi zorlukları ve psikolojik bunalımları okuyucu bir empati kapsamında yaşamaya devam ediyor.
Olayların kopma noktası sürecin birçok kişisinde olduğu gibi eve baskın anıdır. Eserde on dört yaşındaki delikanlının babasını kurtarmak için sergilediği cesarete tanık olmak heyecan verici. Bundan sonra olayların akışından çıkmanız zaten mümkün olmuyor. Bu arada Meriç ismi gündeme geliyor, Meriç’te yaşananlardan kareler aktarılıyor. Hapislerde kalanların durumları, hasta olanlar, tedavi edilmediği için vefat edenler yine günlüklere dahil oluyor. Bütün bunların üstüne kahramanın çocuklarından ve eşinden ayrı kalmasının verdiği katlanması zor bir acı hissediliyor.
Eserin sonunda ülkeden bir şekilde çıkış veya kaçış ile ilgili notlar olayların nereye evrildiğini göstermesi açısından önem arz ediyor. Kaçış Rampası işte bu sahnelerde daha net görülebiliyor.
Hengame’den sonra Kaçış Rampası ile hizmet hareketi insanlarının en zor zamanlarının tasvir edildiği ve bir bakıma hem edebiyata hem tarihe not edildiği kareleri güzel bir üslupla kaleme alan Yusuf Ünal’a teşekkür ediyorum. Tabii ki yeni eserleri için de dua ediyorum.