İstihbaratçılardan cezaevinde hukuksuz sorgu 

TR724 ÖZEL | TUNA YILDIZ 

15 Temmuz darbe girişiminden sonra tehdit, şantaj ve işkencelerle gözaltına alınan masumlara önceden hazırlanmış metinler imzalatıldı. Kurulu düzen bunlara dayanarak binlerce sayfalık iddianameler hazırladı. Sanıklar mahkeme huzurunda bu ifadeleri reddetse de masum onbinlerce insan bu iddialarla tutuklandı.

Darbe girişimi sırasında Akıncı Üssü yakınında gözaltına alınan ve ‘sivil imam’ olduğu iddiasıyla tutuklanarak cezaevine konulan Nurettin Oruç, yargılandığı mahkemede yaşadığı süreci en ince ayrıntısına kadar kayıt altına aldı. Oruç, gözaltında ağır işkencelere maruz kaldığını, cezaevinde istihbarat elemanları tarafından birkaç kez hukuksuz olarak sorguya alındığını anlattı. Kendisine sunulan evraka imza atmadığında ise eşi ve çocuklarıyla tehdit edildiğini dile getirdi.

Tr724, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında adı sürekli gündeme gelen iş insanı Nurettin Oruç’un ifade kayıtlarına ulaştı. Oruç, ifadesine gözaltına alındığı 16 Temmuz 2016 tarihinden başlıyor. Bu tarihten 25 Temmuz’a kadar Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne ait bir toplanma merkezinde, işkence, kötü muamele ve ağır küfürlere maruz kaldığını kaydediyor. Bu süre zarfında elleri arkadan kelepçeli olarak yere diz çöktürülüp cop başta olmak üzere insanlık dışı muamelelerle karşılaştığını kaydediyor.

Oruç, kendisine yapılan ağır işkenceler neticesinde de, iki kez bayıldığını aktarıyor. Ayıldıktan sonrada ağır işkencelerin aralıksız devam ettiğinin altını çiziyor. İş insanı Oruç, işkence, kötü muamele ve tehditlerin tutuklandıktan sonra da devam ettiğini sözlerine ekliyor. Tutuklandıktan bir gün sonra iki sivil istihbarat görevlisinin cezaevi başgardiyanının gözetiminde kendisini açıkça tehdit ettiğine dikkat çekiyor. Söz konusu iki sivil istihbarat görevlisi sürekli Oruç’a, “İtiraf et! Her şeyi anlat! Anlatacağın bilginin değerine göre seninle ilgili karar vereceğiz. Eğer anlatmazsan seni, eşini ve çocuklarını ayrı ayrı ele alacağız.” sözleriyle Oruç’a itirafçı olması yönünde baskı yapıyor. Ancak Oruç, kendisinin bir iş insanı olduğunu, söz konusu Gülen grubu ve darbe girişimiyle hiçbir bağlantısı olmadığı yönünde değerlendirmelerde bulunuyor. Oruç, anlatacak bir şeyi olmadığını belirterek, odadan ayrılıyor.

Bir hafta sonra söz konusu iki istihbarat görevlisi, Oruç’u koğuşundan alarak cezaevinde yeniden sorgulamaya alıyor. İfade öncesinde Oruç’un kamuda çalışan eşi, açığa alınıyor. Bu sayede iş insanına ilk mesaj veriliyor. İki istihbaratçı görüşmeye de bu kozla giriyor. Oruç, boş bir odaya girdiğinde iki görevli, “İlk mesajı aldın mı? Eşini açığa biz aldırdık. Şayet şu ifadeye imza atmazsan bu kez eşini işten attıracağız. Bilgin olsun” diyerek konuşmaya başlıyor. Ancak Nurettin Oruç, kendisine sunulan listeye yine imza atmıyor.

Darbe girişimiyle uzaktan yakından bir ilgisi olmadığının altını çiziyor. Bunun üzerine Oruç, odadan çıkarılarak yeniden koğuşuna gönderiliyor. Görüşmenin üzerinden birkaç gün geçtikten sonra açığa alınan önce Oruç’un eşi KHK ile meslekten ihraç ediliyor. Sonra Oruç, tek kişilik tecrit odasına alınıyor. Bu tarihten itibaren avukatı ve ailesinden başka kimseyle görüştürülmedi. Kararı onanmamasına rağmen, günde sadece bir saat havalandırmaya çıkarıldı.

NURETTİN ORUÇ, İDDİANAMELERDE NASIL GEÇİYOR?

Ahmet Dönmez’in TR724’te kaleme aldığı yazı dizisinde Nurettin Oruç şöyle anlatılmıştı:

-Nurettin Oruç, daha önce öğretmenlik yapmış, sonra ayrılıp film şirketi kurmuş bir belgeselci. Cemaat bağlantısına dair herhangi bir somut kanıt bulunmuyor. İddianamede sadece 1998-2003 yılları arasında cemaate yakınlığı ile bilinen Zağnos Dershanesi’nde öğretmenlik yapmış olması delil olarak gösteriliyor. Onun dışında askerlere ‘abilik’ yaptığı da dâhil olmak üzere herhangi bir tanık ifadesi de söz konusu değil.

-Film yapımcısı Nurettin Oruç “Akıncı’ya köylerde hayvancılıkla ilgili çekeceğim belgeselle ilgili ön görüşme ve sözleşme yapmak amacıyla gitmiştim.” dedi. 16 Temmuz sabahı 08.00 gibi Ankara’dan otostop yaparak 3 araç değiştirmek suretiyle Kazan ilçesindeki Akıncılar kışlasına yakın bir köye geldiğini, burada jandarmaların kendisini yakalayıp gözaltına aldığını anlattı.

-Akıncı Üssü’nde olmadığını savunan Oruç’a, 143. Filo koridorlarını gösteren saat 03.22.11 ile 03.22.23 zaman aralığındaki görüntü soruldu. Bu görüntüdeki kişi ile kendisinin gözaltına alınmasının ardından çekilen fotoğrafları arasındaki benzerliğe dikkat çekildi. Ancak Oruç, görüntüdeki kişinin kendisi olmadığını öne sürdü.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin