İşte size Qatargate!

İnsanlığın kirli tarihi ya da FIFA (12)

YORUM | M. NEDİM HAZAR

Futbol kötü niyetlilerin eline geçtikten sonra doğal olarak müşteri profilleri de değişmeye başladı. Bu böyle olmuştur, bir yasadışı sektör kendine has müşteri kitlesi oluşturur. Sepp Blatter ile başlayan yozlaşma FIFA’da yozlaşmış ve rüşvetçi muhatapları beraberinde getirdi. Bunun en bariz örneği 2010 yılında yapılan 2018 ve 2022 finallerinin oylamasıydı. İngiltere, Fransa, Japonya, Güney Kore ve ABD gibi futbola gerçekten değer veren, bu sektöre gerçek yatırım yapan ülkeler değil, buz gibi bir ülke olan Rusya ve ateş gibi yanan bir memleket olan Katar’ın kazanması dönen dolapların büyüklüğünü göstermesi açısından önemliydi. 

Sepp Blatter artık emekliliğinin yaklaştığını hissettiğinden son ve büyük bir vurgun planlayıp bunu başarmıştı. Ancak buradan topladığı rantı öylece kolay kolay yiyemeyecek gibi görünüyordu. Zira başta futbol medyası olmak üzere, ülkelerin yolsuzluk komisyonları ve hatta FBI bile işin içine girecekti. 

Buralara geleceğiz ancak önce Katar’ın finalleri almasının ardından yaşananları anlatmamız lazım. 

“Rüşvetin etkinliğini asla küçümsemeyin” der Claud Cockburn. 

Ulaşım, stadyum konusunda son derece iptidai şartlara sahip Rusya ile bir tek stadyumu bile olmayan, bir küçük kasaba takımı kadar futbolseveri bulunan –ki açılış maçı için Pakistan’dan paralı taraftar getirdiler- Katar’ın finalleri alması hayatın rutin akışına zıttı. 

Katar; Güney Kore, Japonya, ABD ve Avustralya’yı geçerek finalleri almıştı. Akla ziyan bir durumdu bu. Katarlılar entarileri ile 2022 tişörtlerini ellerinde tutarak poz veriyordu ama otoriteler 40 derecede futbol müsabakalarının nasıl oynanacağını soruyordu. 

Esasen Katar bu sorunun cevabını sunumlarında vermişti; kapalı statlar yapılacak ve muazzam klimalar ile ortam serinletilecekti. Gerçi Katar’ın başka hesapları vardı ama önce bu işin tadını çıkarmaları gerekiyordu, sonra tüm sorunları teker teker çözeceklerdi!

Aslında başta FIFA üyeleri olmak üzere, herkes Rusya ve Katar’ın parayla finalleri satın aldığını biliyordu.

İşin kötü tarafı bu kararı alkışlayanların arasında Türk delege Şenes Erzik de vardı!

Blatter ve ekibi tüm dünyanın alınan kararlara bu kadar sert tepki vereceğini hesaplamamıştı. Tepki bir süre sonra şüpheye ve soruşturmaya dönüşecekti. 

Blatter ise diktatör dilini kullanıyordu: Bunun parayla alakası yok; İslam dünyasına, doğuya, Arap alemine gidiyor. Bu futbol için bir devrimdir!

Yersen tabi…

Katar sunumlarında 12 yeni stadyum inşa edeceğini taahhüt etmişti. Ancak yavaş yavaş ipe un sermeye başlamışlardı bile. 

İşin enteresan tarafı Katar’a giden FIFA müfettişleri son derece olumsuz rapor yazmıştı ama bu rapor okunmamıştı bile. 

Tabii müfettişleri satın alamayan Araplar, FIFA merkezinde raporu sümen altı etmeyi başarmışlardı. 

Vaktiyle Blatter’e “diktatör” diyerek isyan eden Muhammed Bin Hammam geçmişi çoktan unutmuştu, çünkü finaller ülkesine verilmişti ve çok çok mutluydu… Ülkesinde bir kahramandı artık.

Ancak sadece top değildi yuvarlak olan, kaderin de dümdüz bir çizgisi olmuyordu her zaman. 

Katar en büyük darbeyi, kendi içinden; FIFA tanıtım ekibinde yer alan Phaedra Al-Majid isimli bir hanımdan alacaktı.

İstediği imkanları mı vermediler, yoksa ona verilen sözleri mi tutmadılar ya da kendi vicdanının sesine mi uydu bilinmez Majid acayip iddialar dillendirmeye başlamıştı. 

Al-Majid, Katar’ın dünya kupası lansmanını yapan ekipteydi. Phaedra birkaç enteresan olaya şahit olmuştu. Güvenilmez olduğunu düşündükleri anda onu işten kovup, Katar’dan üç gün içinde çıkmasını istediler. Yoksa fena olacaktı. Katar bunun çok büyük bir hata olduğunu anladığında ise iş işten geçmiş olacak, bu hatayı telafi için milyar dolarlar harcayacaklardı. 

Bu tehdit başta işe yaradı ve Al-Majid Katar’dan ayrıldı. 

Kısa bir süre sonra, Katar’ın ülke federasyon başkanlarına teker teker bir buçuk milyon dolar verdiği iddiası ortalığı karıştıracaktı. 

Kamerun, Fildişi Sahili ve Nijerya federasyon başkanlarının Fransa’da bir otelde bir buçuk milyon dolara el sıkıştıkları bizzat Katar ekibinden biri olan Phaedra Al-Majid’in Sunday Times gazetesine konuşmasıyla ortaya çıkacaktı.

Katar vaktiyle kovduğu Phaedra’yı da rüşvetle susturmaya, “kovulduğum için yalan söyledim” demesi için ikna etmeye çalıştı ancak bu hamle işe yaramadı. Olmayınca, peşine bir avukat ordusu düşürdüler.

İşin  trajikomik kısmı ise, Katar’ın pazarlığı bir milyon dolar ile açması, muhataplarının parayı az bulmasından sonra fiyatı yüzde elli artırmasıydı. 

Medya bu haberlerle çalkalanırken Sepp Blatter mikrofonun başına geçti ve “hani rüşvetin belgesi?” diye sorup ekledi, “ikide bir FIFA yozlaşmış demeyin, aksi kanıtlanana kadar herkes masumdur!”

Ancak iddiaların ardı arkası kesilmiyordu. Misal; Muhammed Bin Hammam, Tayland ile doğalgaz anlaşmasını delege Makudi ile imzalamıştı. Misal; Kıbrıslı delege Marios Lefkaritis, Katar’a tam 32 milyon avroluk toprak satmıştı. Misal; Katar emiri ani bir kararla Brezilya’yı ziyaret etmiş ve ticari anlaşmalar yapmıştı. Emir’i Brezilya’da yalnız bırakmayanlardan biri de tanıdığımız biriydi, FIFA eski başkanı Joao Havelange!

Katar Hava Yolları, Brezilya ve Arjantin’e çok uygun fiyata uçuş seferleri koymuştu mesela. 

Michel Platini, Katar emirinin oğluyla Fransa başkanı Nicolas Sarkozy’i görüştürmüştü. 

Platini daha sonra kendi oyunun Katar’a satıldığını ve kendisinin Sarkozy’nin tuzağına düştüğünü açıklayacaktı. 

Sarkozy bile satın alınmıştı!

Dahası, Katar Yatırım Otoritesi (Qatar Investment Authority-QİA) ünlü Paris Saint Germain kulübünü satın alacaktı. İbrahimoviçlere, Beckhamlara milyonlarca dolar akıtıldı. 

Katarlı yayın kuruluşu Bein Sports Fransa ve Türkiye de dahil pek çok ülkenin futbol yayın haklarını inanılmaz paralara satın aldı. Yetmedi; Katar, Fransız Airbus uçaklarını leblebi alır gibi satın aldı. Erdoğan’a uçak hediye edilme sözü de bu sırada verilmişti. Hatırlarsınız iyiliksever Katar emirinin büyük jest uçağını!

Bunlar hep oylamadan hemen önce yapılmıştı.

Blatter iki dönem kalma sözü vererek göreve gelmişti. Ancak şimdi ise hiç gitmek istemiyordu!

 Bu bize bir şey hatırlatıyor mu?

Ancak bu sözünü tutmayıp üçüncüyü de alması özellikle bir kişinin canını çok sıkmıştı. Üstelik dördüncü dönem için de aday olacağını duyuruyordu. Ve bu aşamadan sonra bir dejavu yaşamaya başladı, kendisinin Havalange’a uyguladığı taktiğe maruz kalacaktı. 

Muhammed Bin Hammam bütün pisliklerini biliyordu ve onun sorunsuz şekilde köşeye çekilmesini istiyordu. Yoksa altındaki halıyı bir çırpıda çekecekti. 

Ancak şimdi Katar’ın yapacağı çok fazla iş vardı. 

Katar’ın elindeki bütçenin 138 milyar Sterlin (220 milyar ABD Doları) olduğu tahmin ediliyordu. Lakin bu parayla bile futbolun neredeyse 0 -sıfır- olduğu bir ülkede yaklaşık 10 yıl içinde Dünya Kupası finalleri düzenlemek hayli zor olacaktı. Hele bir de sürekli yolsuzluk ithamları ve işçi ölümü suçlamalarıyla karşı karşıyaysanız. 

Bu rakam (220 milyar Dolar), Güney Afrika’nın 2010 FIFA Dünya Kupası’na harcadığı 3.5 milyar doların yaklaşık 60 katıydı. Stadyumlar ve tesisler için 107 milyar sterlin (124 milyar dolar)  ve ayrıca ulaşım altyapısı için 31 milyar sterlin (36 milyar dolar) harcanacaktı. 

Klimalı stadyumların inşasına 30 milyar sterlin (35 milyar dolar), eğitim tesisleri ve konaklama tesisleri içinse 48 milyar sterlin (56 milyar dolar) harcanması planlanıyordu.

Şehir kurdular şehir!

2022 Dünya Kupası’na kadar Katar’da  Lusail isminde bir şehir yoktu. Katarlılar tam 28 milyar sterlin (33 milyar dolar) harcayarak turnuva için bir de kent inşa ettiler. 

Peki Lusail nasıl bir şehirdi?

Marinalar, yerleşim alanları, ada tatil köyleri, ticari merkezler, iki golf sahası, zürafalardan oluşan bir hayvanat bahçesi ve eğlence merkezinden oluşan lüks alışveriş ve eğlence tesislerinin olduğu tam bir rüya şehir.  Toplam 260 bin insanın bu şehirde yaşaması bekleniyordu.

Ve elbette dünya kupasının statlarından biri olan 80.000 kişilik Lusail Iconic Stadyumu 2022 FIFA Dünya Kupası’nın final maçlarına ev sahipliği yaptı. Öte yandan şehirde bulunan kapalı salon, Lusail Sports Arena ise, 2015 Dünya Erkekler Hentbol Şampiyonası’na ev sahipliği yapmıştı.

Katar hükümetine göre İsrail diye bir devlet yok. Ancak, bu ülkenin kendi grubundan çıkması halinde turnuvaya katılabileceklerini açıkladı Katarlı yetkililer. İsrail; Danimarka, İskoçya, Avusturya, Faroe Adaları ve Moldova’nın olduğu gurupta elemeleri geçemedi ama İsrailli makamlar hiç olmazsa turnuva süresince Katar’da bir geçici büyükelçilik açılmasını talep ettiler ama Katarlılar buna olumlu cevap vermedi. 

Bazı müfettişler FIFA’nın özellikle bazı Afrika kökenli yönetim kurulu üyelerine kişi başı 1,5 milyon dolar rüşvet dağıtıldığının tespit edildiğini iddia etmişti. Ancak bir süre sonra bu iddia yine müfettişlerce geri çekildi. Bir süre sonra, Katar’ın bu müfettişlere de daha yüksek miktarda rüşvet dağıttığı iddia edildi. 

Bütün bunlar 2011’de yaşanmıştı. 

2014’te ise daha ciddi ve büyük boyutlu rüşvet iddiaları ayyuka çıktı. 

Biraz önce bahsettiğim gibi, 1 Haziran 2014’te Sunday Times, Bin Hammam’ın (Katar FIFA CEO’su) Katar teklifini desteklemeleri için futbol yetkililerine 5 milyon ABD dolarından fazla para ödediğini kanıtlayan e-postalar, mektuplar ve banka havaleleri gibi belgeler elde ettiğini iddia etti. 

2015’te ise FIFA Denetim ve Uyum Komitesi Başkanı Domenico Scala yayınlanan bir röportajda, “Katar ve Rusya’ya verilen ödüllerin sadece satın alınan oylar nedeniyle verildiğine dair kanıt olması durumunda ödüllerin iptal edilebileceğini” belirtti. 

Ah bu Ruslar ve Araplar. Parayla her şeyi çözüyorlar! 

2014 yılında FIFA’nın kurduğu soruşturma komisyonu üyeleri de sıklıkla rüşvet almakla suçlandı. 2018 ve 2022 yılları için büyük paralar döndüğüne dair özeti 45 sayfa olan bir rapor yayınlandı. 

Daha sonra bu raportörler de tam tersi istikamette yeni raporlar düzenlediler ve meşruiyet tartışmaları en azından geçici olarak kapandı. Acaba kim ya da ne bu röportörlerin kanaatini bir anda değiştirmişti?

2022 yılında ise turpun büyüğü çıktı heybeden, UEFA Başkanı Platini ve Fransa eski cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin Katar ve Rusya’dan rüşvet aldıklarına dair çok ciddi kanıtlar ortaya saçıldı. 

Ünlü İngiliz tabloid gazetesi Sunday Times, Bin Hammam’ın 10 rüşvet fonu aracılığıyla futbol simsarlarına toplam 5 milyar dolar ödeme yaptığını iddia etti.

Milletin ağzı torba değil ki büzesin. Adamların parası var ki veriyorlar değil mi?

Bu arada çok ilginç bir ayrıntıyı mutlaka söylemem gerek. Yolsuzluk iddialarının havada uçuştuğu dönem FIFA’nın altı ana sponsorundan beşi, (Sony, KLM, Visa, Hyundai ve Coca-Cola) FIFA’yı iddiaları araştırmaya çağırdı. Bilin bakalım bu durumdan rahatsız olmayan kim vardı. Bingo; Adidas!

FIFA başkan yardımcısı Jim Boyce, (ya çok saftı, ya çok kurnaz!) yolsuzluk iddiaları kanıtlanırsa yeni bir ev sahibi bulmak için yeniden oylama yapılmasını destekleyeceğini belirtti. FIFA, bu iddialarla ilgili uzun bir soruşturmayı tamamladı ve bu rapor Katar’ı temize çıkardı. Katarlılar, yolsuzluk iddialarının kıskançlık ve güvensizlikten kaynaklandığında ısrar ederken, Sepp Blatter bunun İngiliz medyasındaki ırkçılıktan beslendiğini söyledi. Aynı Blatter, Havelange’ı yerle bir ederken yine aynı İngiliz medyasını kullanmıştı!

Bu arada ilginç bir anekdot; 2015 FIFA yolsuzluk davasında , Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanlığı’nın bilgisi altında faaliyet gösteren İsviçreli yetkililer, İsviçre’nin Zürih kentinde birçok üst düzey FIFA yetkilisini tutukladı ve FIFA’nın ana karargahından fiziksel ve elektronik kayıtlara el koydu. Tutuklamalar, birkaç FIFA görevlisinin tutuklandığı ve FIFA binalarının basıldığı Amerika Birleşik Devletleri’nde devam etti. Tutuklamalar, en az 150 milyon dolarlık (USD) bir yolsuzluk ve rüşvet skandalı olduğu bilgisi üzerine yapılmıştı. İşte tam bu anda Katarlılar Blatter’e anında sırtlarını dönüp yollarına baktılar. Kimse kimsenin kara kaşına kara gözüne aşık falan değildi.

Ekvator Katar’ın rüşvet teklifini reddedip acımadı: 1-0.

Stadyumların ve inşaatların hızla devam edip, artık mekanların belirginleştiği zamanlarda Katarlılar FIFA’ya müracaat edip, finalleri yazın oynamanın çok riskli olduğunu söylediler. Aslında FIFA müfettiş raporları da bunu çok önce söylemişti ama bazıları nedense sümen altı etmişti bu raporları. 

Katar, bu tespiti öylesine bir anda yapmıştı ki stadyumların çoğu bitmek üzere, organizasyonlar tamamlanmak üzereydi. Üstelik o saatten sonra hiçbir ülke bu kadar büyük bir organizasyonun altından kalkamazdı. FIFA mecburen tarihinde ilk kez finallerin kış aylarında yapılmasına karar vermişti!

Bir diğer acı ayrıntı ise inşaatlarda 6500’den fazla işçi hayatını kaybetmiş ve her zaman olduğu gibi Katar şeyhi bu sıkıntıları parayla aşmıştı!

İşin trajikomik yönlerinden biri de şu. Kupanın açılış maçı ev sahibi ekiple Ekvator arasında olacaktı. Katar’da rüşvetin alt limiti yani tabanı (bunu en iyi bizim AKPliler bilir!)  belliydi: 1,5 milyon dolar. Katar bunu Ekvator’a teklif etti ve turnuvaya galibiyetle başlamak istediklerini belirtti. Ekvatorlular bu teklifi hakaret saydılar ve “bu beraberliğe bile yetmez!” diyerek ev sahibini aşağıladılar. 1-0 yenerek de susturdular…

Bitti bitiyor az sabır…

(Devam edeceğiz)

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

4 YORUMLAR

  1. Öncelikle, bu kadar çok iddiada bulunmuşsunuz ama tek bir kaynak dahi sunmamışsınız. Ben sizin doğru söylediğinizi veya doğru aktardığınızı nereden bileceğim? Bu kadar önemli bir konuda bu kadar net konuşacaksanız kesinlikle kaynak sunmanız gerekir.

    İkincisi, demişsiniz ki: ‘İngiltere, Fransa, Japonya, Güney Kore ve ABD gibi futbola gerçekten değer veren, bu sektöre gerçek yatırım yapan ülkeler değil, buz gibi bir ülke olan Rusya ve ateş gibi yanan bir memleket olan Katar’ın kazanması dönen dolapların büyüklüğünü göstermesi açısından önemliydi.’

    O bahsettiğiniz beş ülke de zaten Dünya Kupası’na ev sahipliği yaptı. Hatta Fransa iki kez yaptı. Neden Katar veya Rusya gibi hiç ev sahipliği yapmamış ülke varken ev sahibi olmuş ülkelerden biri yapsın? Sonuçta bu bir ‘Dünya’ kupası ve bu yüzden de hiçbir ülke dışlanmamalı ve mümkün olduğunca her defasında farklı bir ülke yapmalı. Yani Rusya ve Katar’ın ikliminden neden bahsettiniz onu anlamadım. Dünya Kupası’na iki kez ev sahipliği yapmış olan Meksika da ateş gibi yanan bir ülke, Güney Afrika da öyle. 1958 Dünya Kupası buz gibi bir ülke olan İsveç’te yapıldı örneğin. İklim mi belirleyecek bir ülkenin Dünya Kupası için ev sahibi olup olmayacağını? Veya size göre elverişsiz bir iklime sahip ülke, ev sahibi olarak seçildiyse altında bir bit yeniği mi aramak gerekiyor?

    Ayrıca üm yazınızda öyle bir bahsetmişsiniz ki sanki Rusya ve Katar’a kadar FIFA’da yolsuzluk yoktu. Bakın, Fransa’nın kendi gazetesindeki haberde deniyor ki önceki üst düzey FIFA yetkililerinden Chuck Blazer 1998 ve 2010 Dünya Kupaları’nda sırasıyla Fransa ve Güney Afrika’nın ev sahipliği yapması için rüşvet aldıklarını kabul etmiş. 1998 Dünya Kupası’nın ev sahipliği için Fas ile Fransa rekabet ederken alınan rüşvetler sayesinde Fransa seçilmiş. Oysa ki Fransa daha önceden ev sahipliği yapmıştı ama Fas yapmamıştı. İşte bu da linki:

    https://www.france24.com/en/20150603-fifa-blazer-admits-taking-bribes-1998-2010-world-cup-france-south-africa

    Sonuç olarak, yazınız çok yanlı. Ben şöyle düşünüyorum: Katar ve Rusya’nın otoriter ülkeler olması ve Hizmet insanlarına zulüm eden Türkiye ile ilgili yakın ilişkileri sizin daha adil bakışla olayı yorumlamanızı engellemiş. Katar rüşvetle ev sahipliğini almış olsa dahi bu, FIFA’nın daha öncesinde temiz olduğu anlamına gelmiyor. En başta belirttiğiniz ülkelerin ev sahipliğini daha fazla hakettiği anlamına da gelmiyor. Hele ki iklim gibi alakasız bir konudan giriş yapmış olmanız… Bu yanlılığınızdan ötürü, tüm yazınızda rüşvet olaylarıyla ilgili verdiğiniz bilgilerin hiçbir güvenilirliği kalmadı benim için. O yüzden de bir sonraki devam yazınızda kaynak verirseniz müteşekkir olurum.

  2. Aslında bu yazı dizisi sadece futbolun değil başlığında da geçtiği gibi İnsanlığın kirli tarihini aynen resmediyor.Futbolda olduğu gibi her şeye işlemiş bir kirlilik malesef .Ama bu gerçekleri bilmeyen araştırmayan saf bir çoğunluk var hala dünyada.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin