İsrail mallarına karşı boykot işe yarıyor mu?

YÜKSEL DURGUT | YORUM

İsrail’in, 7 Ekim’de Hamas’ın saldırısı sonrası Gazze Şeridi’ne yönelik başlattığı savaş sürerken dünya çapında da kitlesel protestolar başladı. Bu protestolar ve beraberinde devam eden boykotlar bugüne kadar savaşın seyrini değiştirmeye yönelik pek başarılı olduğu söylenemez.

Diplomasi yoluyla sonuç alınamayınca, İsrail’le ilişkili firmalara boykot çağrıları geleneksel şekilde yıllardır yapılıyor. Bununla hedeflenen ekonomik baskı sonucu İsrail’e savaşta geri adım attırmak. BDS, (Boycott, Divestment and Sanctions) yani Boykot, Tecrit ve Yaptırımlar Hareketi, Filistin halkına karşı süren zulme ‘dur’ diyebilme adına İsrail mallarına karşı yürüttüğü boykot çağrısı işe yarıyor mu?

BDS, İsrail’e verilen uluslararası desteği sona erdirmek ve İsrail’i uluslararası kanunlara uyması için baskı altına almaya çalışıyor. Özgürlük, adalet ve eşitlik için Filistinlilerin öncülük ettiği hareket olan BDS, Filistinlilerin diğer dünya insanlarıyla aynı haklara sahip olduğu ilkesini savunuyor. Güney Afrika’daki apartheid karşıtı hareketten esinlenen BDS, İsrail’i uluslararası hukuka uymaya ve insanların bu harekete destek vermeye çağırıyor. BDS hareketi son zamanlarda İslam ülkelerinden Filistin davasının desteklenmesi nedeniyle giderek artan bir ilgi görüyor.

Devletlerin baskıları İsrail üzerinde sonuçsuz kalınca, dünyanın dört bir yanındaki şirketler ve kurumlar İsrail’in Filistinlilere baskı uygulamasına yardımcı oluyor. Filistinlilerin gördüğü zulmün suç ortağı olan şirketlerin boykot edilmesi çağrısında bulunan BDS’in mücadelesinde en somut son örneklerden birisi biyometrik kimlik sistemi aracılığıyla İsrail’e bilgi sızdırmakla suçlanan Hewlett-Packard (HP) oldu.

Türkiye, S. Arabistan, BAE, Katar, Mısır, Malezya ve Pakistan gibi ülkelerdeki tüketiciler, Filistinlilere uygulanan baskıya ortak olduğu iddia edilen markaları tercih etmiyor. Sosyal medyada Dominos, Carrefour, McDonalds, Coca Cola ve Pepsi gibi çeşitli markaları boykot etme çağrıları yapılıyor. McDonalds birçok ülkede, İsrail’deki franchise’ın İsrail ordusuna bedava yemek dağıttığını duyurmasıyla kendisini ateş hattında bulan markalardan birisi.

İsrail’le bağlantılı firmaların boykot edilmesi yeni bir süreç değil. Bir aktivizm eylemi olarak boykot fikri, Güney Afrika apartheid rejimi sırasında bu tür taktiklerin etkili olmasından dolayı ortaya çıkmış. 2005 yılında Danimarka’da bir gazetenin tartışmalı bir karikatür yayınlamaya karar vermesi üzerine Danimarka markası Arla’nın Müslüman ülkeler tarafından küresel çapta boykot edilmesi bir diğer örnek. Gazetenin kendisi bu boykotlardan etkilenmedi ancak Arla’nın İslam ülkelerindeki imajını yeniden inşa etmesi yıllar sürdü.

İstanbul Üniversitesi de İsrail’in Gazze operasyonları sonrası yaptığı bir anketle son boykot çağrısının sadece Z kuşağı tarafından sahiplenildiğini ortaya koydu. Araştırmanın sonuçlarına göre, katılımcıların yüzde 65’inden fazlası boykota katılmadıklarını ve yakın bir gelecekte de buna destek olmayacakları açıkladı. 

Türkiye parlamentosu da yaşanan bu çağrılara kulak vererek, İsrail’e açıkça desteğini ilan eden, İsrail’in yanında olan kurum, kuruluş, şirketlerin ürünlerini TBMM çatısı altındaki kafelerde, çay ocaklarında, restoranlarında, sosyal tesislerde bulundurmama, satmama kararı aldı. Bunların yerine yerli ve milli ürünleri tercih edeceklerini duyurdu.

Türkiye’de medyaya yansıyan AKP Gençlik kolları mensuplarının Starbucks’larda yaptıkları protestolar gündeme geldi. Starbucks, Türkiye’de İsrail’e karşı boykot listesinin başında yer aldı. Ancak Starbucks’ın İsrail’de şubesi yok. Starbucks’ın kurucusu Howard Schultz’ün Yahudi olması boykotun hedefini ortaya koyuyor ancak sahibi markanın sahibi Schultz değil. Yüzde 98’i halka açık bir şirket. En büyük ortakları da yatırım fonları. Schultz’un oranı ise sadece yüzde 1,8. Starbucks’ın Türkiye’deki şubeleri ise Kuveytli Alshaya Group’a ait. Protestoların hedefinde, TGRT Haber’de sunduğu haber esnasında masasında Starbucks bardağı bulunan sunucu Meltem Günay da vardı. Hem sunucu hem de yönetmen daha sonra işten çıkartıldı.

Harvard Business Review’a göre boykotların etkili olabilmesi için; “halkın büyük destek vermesi”, “sorunun anlaşılması”, “kitle iletişim araçlarından etkin bir şekilde kullanılması” gerekiyor. Mevcut durumda bunlar yerine getirilse bile, boykotların İsrail ekonomisine zarar vermesini ya da İsrail’in tutumunu doğrudan değiştirmesini beklememek saçma olur. Zira İsrail bu tür baskıları göğüslemeye hazır olduğunu defalarca gösterdi. Bunun başlıca nedeni İsrail ekonomisinin tüketim mallarından çok teknolojik ihracatına dayanmasıdır. Brookings Enstitüsü’ne göre İsrail ekonomisi boykotlara rağmen çok az kırılgan. Bu da İsrail ihracatının son derece ilerlediği ve sanıldığı kadar tüketici odaklı olmadığı anlamına geliyor. Kısacası, İsrail ürünlerinin alternatifini ortaya koymak ya da bulmak çok zor.

Siyasi ekonomistlere göre, “İsrail yazılım, casus yazılım, insansız hava araçları ve askeri mühimmatta büyük bir ihracatçı. İsrail’den alışveriş yapan hiçbir ülke bu ülkeyi boykot etmez, BM Genel Kurulu’nda aleyhte oy kullanırlar ama asla boykot etmezler.” yorumu ağır basıyor.

Para ve savaş birlikte hareket eder, savaşın olduğu yerde para kazanılır. Rusya’nın Ukrayna’yı işgalini ve Avrupa’nın doğalgazına olan bağımlılığı nedeniyle Rusya’nın yaptırımlara dayanabildiği gerçeğini ortadadır. Para en güçlü ideolojidir. İnsanlar para söz konusu olduğunda maalesef inançlarından dahi ödün vermektedir.

Rusya-Ukrayna savaşı, boykotların doğrudan değil de dolaylı bir etkisinin olduğunu göstermiştir. Rus işgalinin ilk aşamalarında Starbucks, McDonalds, Coca-Cola, Apple, BP ve Shell gibi şirketler Rusya’daki faaliyetlerini durdurdu. Ancak Rusya ordusu Ukrayna işgalini durdurmadan devam ettirdi.

Boykotlar ülke ekonomisine veya bir şirketin satışlarına doğrudan bir tehdit oluşturmaz sadece hissedarlar rahatsız olur ve bu rahatsızlığı firmanın itibarına yönelik bir tehdit olarak kabul ederler. Academic Management Review’a göre bir işletmenin imajı çok önemli bir göstergedir ve eğer zedelenirse, yatırımcı güvenini olumsuz yönde etkileyebilir. 

İspanyol giyim markası Zara, Filistin yanlısı aktivistlerin moda perakendecisini boykot etme çağrılarına neden olan, uzuvları kesik mankenlerin ve kefeni andıran beyaz örtüyle sarılmış heykellerin yer aldığı reklamlarından sonra büyük tepki çekti. Ancak bu reklamlar 7 Ekim’den çok önce katalog çekimleri yapılmıştı.

Adidas, 2018 yılında, uluslararası bir boykot ve 16 binden fazla imzalı dilekçenin ardından, İsrail Futbol Federasyonunu desteklemeyeceğini açıklamıştı. BDS’in protestoları, halen İsrail’in sponsoru olan Puma’ya da aynı açıklamayı yaptırdı.

Araştırmalara göre, büyük boykotlar hedef ülkenin ekonomisini ya da savaştan geri adım atılması yönünde bir etki yaratmıyor. Boykota katılarak ne İsrail ekonomisini ne de savaşın gidişini etkiliyorsunuz, sadece bu harekete katılarak kendinizi iyi hissediyorsunuz.

Boykotlar, sürekliliği sağlandığında ve medyada yeterince yer bulduğunda faydalı oluyor. Günümüzde boykotların etkili olamamasının nedeni, şirketlerin ortaklık yapılarının kamuoyundan gizlenen karmaşık bir yapıya sahip olması. İsrailli bir şirket olduklarını ilan etmedikleri sürece kurumsal yapının gerçek sahibini öğrenmek mümkün değil. Herkes hissedar olabiliyor. Dolayısıyla mülkiyet kavramı ve sermayedeki nihai sorumluluk gri bir alan ve bunu ortaya çıkarmak zor.

Boykot taraftarlarının öne sürdükleri diğer argüman da yerel ürünlerin kullanılması halinde kendi ekonomilerine yardımcı olacağıdır. Çok uluslu firmalar zaten yerel ürünleri satın almakta ve yerel endüstriyi beslemektedir. Ancak bu tür fikirlerin ortaya atılması hiçbir zaman halkın ihtiyaçlarını karşılayacak yerel fikirlerin ortaya çıkmasına fayda sağlamamıştır.

Türkiye gibi Müslüman ülkelerde boykotların iki ucu keskin bir bıçaktır. Bu tür ülkelerin ekonomilerinde yatırım istihdam anlamına geliyor. Aynı zamanda piyasada seçenekler, tercihler ve alternatifler anlamına da geliyor. Ekonomik sıkıntıların ayyuka çıktığı dönemlerde körfez ülkelerine dilenen Türkiye’nin bırakın İsrail’e, Suudi Arabistan’a bile meydan okuyamamıştır.

Boykotun, sosyal medyanın dışında pek etkisi olduğunu düşünmüyorum. Ürünlerin raflardan indirilmesine sevinmek akıllıca değil. Dayanışma elbette çok önemli ancak etkisiz. İsrail, Müslüman dünyası tarafından yapılan boykotları aşma sanatında ustalaşmıştır. Ekonomik faaliyetleri engellemek boykotların tek nihai amacı değil, Orta Doğu’da büyüyen kriz üzerine farkındalık yaratmak olmalı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Bu bir prensip meselesi. Faize girmek istemeyenleri bir farkı yokki demesi gibi oldu bu. Siz faize girmeseniz de bankadaki paranız faiz için kullanılacak demek gibi oldu bu. Yani pek umrumda değil. Ben prensiplerimden dolayı almıyorum. Kaldı ki ben daha farklı düşünüyorum. Ne yazık ki İsrail’e hizmet eden çok insan var piyasada.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin