YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Aradan zaman geçti, Seyyit Kutup’un düşüncelerini rehber edinen benim lise arkadaşlarım ve bulunduğum şehirde ki diğer İslami çevreler AKP ile birlikte siyaset yapmaya başladılar, pek çoğu devlette önemli ve etkili yerlerde görevlere geldiler. Bu çevreler devlette görev yaptıkça, ya da devletten ihale almaya başladıkça, onu kutsamaya, devleti Allah’ın yeryüzündeki temsilcisi konumuna getirmeye başladılar. Artık şeriki olmayan şey devletti. Ülkedeki herkesin şeksiz şüphesiz kendisine itaat etmesini isteyen Nasır gibi itiraz etmeden devlete itaat edilmesini istiyorlardı.
Bir zamanlar devleti tağut olarak gören, onun bir görevlisine karşı önünü iliklemeyi bile küfre eş değer gören bu çevreler, zamanla cemaati; itiraz ettiği ve ilkeleri hatırlattığı için dipçikle dövmeye başladılar. Hatta dövmeyle de kalmayıp kendilerine her uzatılan mikrofona, cemaatin devlete karşı gelmekten dolayı katledilmesi gerektiğini dillendirdiler.
Mücahitken, müteahhit olan bugün ise her yöne müsait hale gelen İslamcı güruhun yarın neye evrileceğini kimse tahmin edemez.
Bugün geldiğimiz noktaya bakınca İslamcıların asıl derdinin Allah’ın isteği gibi bir hayata talip olmak değil de, devlet sopasını ele geçirme olduğunu çok daha iyi görüyoruz. Daha önce veryansın ettikleri YÖK gibi, MGK gibi ne kadar devlet sopası varsa onların elinde bir anda en meşru kurumlar haline geldi. YÖK’e, MGK’ya itiraz edenleri, onların emir ve yasaklarına uymayanları bile anında dinden de aforoz ettiler.
Bir zamanlar en çok milliyetçiliğe karşı duruyorlardı, milliyetçiliği yerin dibine batırıyorlardı ama bugün ultra ulusalcılığın en sıkı taraftarı haline geldiler. Kürtlere yapılanlar için yüreklerinde küçük bir burkuntu bile duymuyorlar artık. ‘’Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, biz dünyada mutlaka onları güzel bir yere yerleştiririz. (Nahl 41) ayeti mucibince hicret edenlerin arkasından vatansızlar diye utanmadan hakaret ettiler, etmeye de devam ediyorlar.
Bir zamanlar anti militarist idiler, en sıkı asker karşıtıydılar ama bugün bando mızıka bölüğünde marş söylüyorlar. Ancak haklarını yemeyelim askere çocuklarını göndermiyor, onlar için savaşacak garibanları gaza getirmekle yetiniyorlar.
İslam’da saltanat yoktur deyip Osmanlı’ya en galiz cümlelerle küfür ediyorlardı, ama şimdi diriliş dizisinde figüranlık yapmayı en büyük şeref sayıyorlar.
Kendilerine ait hiçbir düşünce, fikir ya da kanaat yok. Recep T. Erdoğan’ın emriyle bir şeyin en sıkı taraftarı oluyor, 24 saat sonra yine aynı kişinin işaretiyle en sıkı taraftarı olduğu şeyin en şiddetli muhalifi haline geliyor bunun için de yine aynı kişiye teşekkürler ediyorlar. Sahi bir zamanlar ağzınızdan hiç düşürmediğiniz şirk denen şey ne idi?
1960’larda Mısır’da yaşanan Nasır-Kutup hikayesini yan yana getirip bir kere daha bakalım, sizce bugünün zalim Nasır’ı kim?
35 sene önce dünyayı ve İslam’ı Seyyit Kutup’un düşünceleriyle okuyanlar bugün olsa Nasır’a yani devlete itiraz ettiği için gözlerini kırpmadan O’nun da katline cevaz veriyorlar. Nasır onlara da üç beş görev verip, yakınlarına ihale verseydi, devlete itaat etmedi diye Seyyit Kutup’u kendi elleriyle katlederlerdi.