HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
Ülkü Ocakları’nın eski Genel Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesi, olayı organize edenlerin hesapladıklarının çok ötesinde bir etkiye yol açtı. Ocak’tan yetişen bir liderin uyuşturucu torbacılarına vurdurulması, en çok Ülkücü camiayı sarstı. MHP, kuruluşundan beri en büyük üçüncü kırılmasını bu olayla yaşıyor.
Sinan Ateş’i ortadan kaldıranlar, bu cinayet ile sisteme uymayanların akıbetini göstermek amacıyla her kesime hat bildirmek istedi. Bunu da torbacılara yaptırarak, maktulü değersizleştirmeye amaçladı.
Sinan Ateş’in, Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin hastalığında, dost ortamında “Lidere bir şey olursa MHP’nin başına kim gelebilir?” sorusunu sormasının, bu olayların başlangıç noktası olduğu gündeme getirildi.
Cinayetle ilgili soruşturma derinleştirildikçe Sinan Ateş’in, Ülkü Ocakları’nın başına geçtiğinde, Ocakların uyuşturucu işinde oynadığı rolü fark etmesi ve buna karşı mücadele başlattığı için bir gecede Bahçeli tarafından görevden alındığı görüşü ağır basar hale geldi.
Cinayeti takip eden günlerde pek çok kişi, MHP lideri Bahçeli’nin olayla ilgili bir tepki vermediğini öne sürdü. Oysa Bahçeli, cinayetten sonraki ilk grup toplantısında çok net ifadelerle iki noktayı ortaya koydu. Birincisi, “Üç Hilali yargılatmayız” dedi. İkincisi de gözlerinde yeri olmayanın gönüllerinde de yeri olmadığını ifade etti.
Bahçeli, bu sözlerle hem olayla ilgili partisinin bağını bir şekilde kurmuş oldu, dahası bu olaya adı karışan kişilerle ilgili bir tasarrufta bulunmayacağını açıklamış oldu.
MHP’DEKİ İLK KIRILMA MUHSİN YAZICIOĞLU İLE YAŞANDI
MHP, kurulduğu günden bu yana mafyatik metotları bırakmayan bir siyasi yapı olageldi. 1980 öncesi, “ülkeyi kurtarma” iddiasında olup sokakları kana bulayanlar, darbe sonrasında meşguliyetsiz kalınca çek-senet işine başladı.
MHP’nin arka bahçesi olan Ülkü Ocakları, Alparslan Türkeş’in ölümüne kadar çek senet tahsilat merkezi olarak hizmet vermeye devam etti.
Ocaklarda hep İslam dininin yeri sorgulandı. Önce Müslüman, sonra Türk olanlarla, önce Türk olduğunu vurgulayanlar arasında kıyasıya rekabet sürdü. “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslümanız” sloganı bu tartışmaları dengelemek amacıyla şekillendi.
Ülkü Ocakları’ndan yetişip gelen isimlerden biri olan Muhsin Yazıcıoğlu, yapı içindeki dindar kanadın liderliğini yaptı. Öteki kanadın başında ise dindar görünse de Başbuğ Türkeş vardı.
Suikastın ardından yazdığım, “Sinan Ateş’in öldürülmesi ve Ülkücü hesaplaşması” başlıklı 31 Aralık 2022 tarihli yazımda, MHP’den ilk köklü kopuş sürecini bir gazeteci olarak içeriden takip etmek durumunda kaldığımı belirtmiştim.
Bu dönemde MHP Genel Merkezi’nin, Yazıcıoğlu’na ve arkadaşlarına hayatı nasıl zehir ettiklerine yakından şahitlik ettim. Başbuğ’un adamları, karşı tarafı düşmanlaştırıp saf dışı bırakmak için her yolu denedi. Yazıcıoğlu ve arkadaşlarına zarar verilmesinin önüne beğenmediğimiz 1990’lar Türkiyesi geçmeyi başardı.
İKİNCİ KIRILMA İYİ PARTİ’NİN AYRIŞMA SÜRECİNDE YAŞANDI
Yaşanan olaylar zihni ve duyguları esir aldığında, akl-ı selim ortadan kalkar yerini intikamın yakıcı ateşine bırakır. Anlaşmazlıklar bir ortamda yerini düşmanlığa bıraktığında dünün dava arkadaşları artık düşman olmuş demektir.
MHP’de Genel Başkan Bahçeli’ye yönelik eleştiriler, perde arkasından su yüzüne çıktığında Koray Aydın, Ümit Özdağ, Sinan Oğan ve Meral Akşener gibi isimler lidere karşı hareket başlattı. Balgat’taki MHP Genel Merkezi’nde kızılca kıyamet koptu.
Kongre yaptırmamak için her yola başvuran Bahçeli ekibi, sonunda AK Parti eliyle hukuk sopasını kullandı ve kongreyi iptal etti. Meral Akşener ve arkadaşlarına kapı gösterildi.
İYİ Parti’nin 27 Ekim 2017’de kuruluşuna giden yol, MHP Genel Merkezi’nin dışlayıcı ve koltuğu ne pahasına olursa olsun kaptırmak istememesi sonucunda açılmış oldu.
SİNAN ATEŞ SUİKASTI, ÜÇÜNCÜ KIRILMAYA YOL AÇIYOR
Ankara’nın en gözde yerlerinden biri olan Çukurambar’da gün ortasında Sinan Ateş’i hayattan koparan suikast, planlayıcıların hesaplarının ötesinde bir ses getirdi. MHP camiası, Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın talimatıyla sessizliğe büründü.
Bahçeli’nin son yıllarda MHP’yi, AK Parti’nin payandası gibi bir konuma itmiş olması, Ülkücü camiada büyük hayal kırıklığı yaşatıyordu. 2016’dan bu yana biriken öfke Sinan Ateş’in, MHP’nin adının karıştığı bir suikasta kurban gitmiş olması, bardağı taşıran son damla etkisi yaptı.
MHP yönetiminden Bahçeli’nin yaptığı dolaylı açıklama dışında hiçbir tepki gelmemesi, Ülkücüleri öfkelendirdi.
İşin daha garibi, suikastı araştırıp ortaya çıkaranların Sol tandanslı gazeteciler olması, Ülkücülere daha çok acı verdi.
MHP yönetimi sessizliğini korurken AK Parti, farklı bir yol izledi. Sinan Ateş’in Bursa’da yapılan cenaze törenine katılan AK Parti Bursa İl Başkanı Davut Gürkan, daha sonra aileye taziye ziyaretinde bulundu.
Gürkan’ın aileye, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Bu cinayetin arkasında kim/kimler varsa ortaya çıkarılacak” yolunda mesajını ilettiği öğrenildi.
Gazeteci Ahmet Sesli, Emniyet’in Soylu’nun bilgisi dışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a cinayetle ilgili bir rapor sunduğu bilgisini paylaştı. Sesli’nin anlattığına göre, bunun üzerine Erdoğan, Bakan Soylu’yu çağırıp, “Sen bizi ne hale soktun” dedi.
Gazeteci Ahmet Sesli’den çarpıcı iddialar: “Sinan Ateş suikastı ile ilgili Emniyet, Erdoğan’a bir rapor sundu. Erdoğan çıldırdı ve Soylu’yu Beştepe’ye çağırdı. Önüne raporları koydu, ‘Sen bizi ne hâle soktun! Bu işi çözmeden bir yere gidemezsin’ diyerek azarladı.”
— Aykırı (@aykiricomtr) January 7, 2023
Tolga Şardan’ın yazdığına göre, Beştepe’ye bir rapor da MİT kanadından gitti. Raporda, bazı siyasilerin isimleri açık açık yer aldı.
Cinayetten sonra bizzat Erdoğan’ın Ateş’in eşini arayıp başsağlığı dilemesi ve “cinayetin aydınlatılacağını” söylemesinin ardında da Emniyet ve MİT’in hazırladığı raporların etkisinin olduğu belirtiliyor.
ÜLKÜCÜLER, ‘MHP’LİYİM’ DEMEYE UTANIR OLDU
Ocak başkanlığı yapan birinin, yine aynı camiadan insanlar tarafından ölüme götürülmesini hazmedemeyen Ülkücüler, tavırlarını gizlemeyip ortaya koymaya başladı. Protesto tavırları, MHP Genel Merkezi aleyhtarlığının merkez üssü haline gelen Bursa’dan bütün Anadolu’ya yayılır oldu.
Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş’in hain bir pusu neticesinde hayatını kaybetmesini protesto eden Ülkücüler, Hilal Bıyıklarını kesmeye başladı. pic.twitter.com/eAS14fx4at
— Whisper (@whisperhaber) January 8, 2023
Ülkücüler için hilali andıran bıyıkları, bir görselden öte ideolojilerini yansıtan bir kimlik durumunda. Bir diğer ifadeyle İslamcılar için sakal neyse, Ülkücüler için de bıyıkları benzeri anlam taşıyor.
Suikastın ardından Ülkücüler, hilal bıyıklarını kesip bunu da sosyal medyadan paylaşmaya başladı.
İYİ Parti ve Ümit Özdağ’ın Zafer Partisi, bu suikastın üzerine gitmeyi bırakmıyor. Görünen o ki Ülkücülerin öfkesi, Sinan Ateş’ten ibaret değil. Cinayet, İran’da Mahsa Amini’nin öldürülmesiyle patlak veren bir gelişmeyi tetiklemesi gibi Genel Merkeze yönelik bir isyan hareketi başlatma durumu var.
Bu işin sonu nereye varır bunu zaman gösterecek. Ama Ülkücüler, “Neden solcu, komünist ya da liberal mafya yok?” sorusuna kendi dünyalarında cevap vermedikleri sürece bu tür olayları yaşamaya devam edecekler.