İslamcı siyasetin yeniden doğuşu: Milli Nizam Partisi

YORUM | Dr. YÜKSEL NİZAMOĞLU

Cumhuriyet döneminde çok partili hayata geçilmesiyle birlikte İslamcı siyasi partiler kurulmuşsa da çok kısa süreli olmuştu. Bu partiler halka ulaşma fırsatı bile bulamamışlardı. 

İlk İslamcı partilerden sonra siyasi İslam’ın partileşmesi için yirmi yıl geçmesi gerekti. 1970 yılına gelindiğinde İskenderpaşa Cemaati’nin de desteğiyle bugünkü Millî Görüş partilerinin temelini oluşturan Milli Nizam Partisi (MNP) kuruldu ve siyasal İslamcılık bir kez daha sahneye çıktı.   

EHVEN-i ŞER PARTİLER

Kısa süreli olan İslam Koruma Partisi ve İslam Demokrat Partisi’nden sonra dindar kitle için geriye Demokrat Parti (DP) ve Millet Partisi (MP) alternatifleri kalmıştı. MP bir süre sonra kapatılsa da yeniden siyaset sahnesine çıkmasına rağmen hiçbir zaman iktidar alternatifi olamadı. 

DP ise ezanın Arapça okunmasına izin vererek dindar seçmen nezdinde itibar kazandı. Daha sonra da din eğitimi imkanlarını artırmak gibi yollarla dindar kitleyi kendisinde tutmayı başardı. Bazı icraatları bu kitlenin hoşuna gitmese de 27 Mayıs Darbesi’ne kadar destek devam etti. 

Darbe sonrasında Türk siyasi hayatında büyük bir parçalanma meydana geldi. Dindar kitle bu dönemde DP’nin varisi konumuna gelen Adalet Partisi’ni (AP) destekledi. Ancak genel başkanlık adaylığından itibaren Süleyman Demirel’in “masonluğu tartışmaları” ve liberal kesimin partide etkin olması, dindarlarda tereddütlere yol açtı. Buna rağmen 1965 ve 1969 seçimlerinde “ehven-i şer” olarak AP’ye oy verildi. 

1950’li yıllardan itibaren Türkiye ekonomisinin canlanmasıyla birlikte İstanbul’daki büyük sermaye gruplarının yanında Anadolu’da sanayici ve tüccar sınıfı güçlenmeye başlamıştı. Anadolu sermayesi, Demirel’in AP’sinin büyük sermayeyi kayıran tutumu karşısında yeni arayışlara giriyor ve alternatif bir siyasi parti isteği karşılık buluyordu. 

ERBAKAN VE İSKENDERPAŞA

Anadolu-İstanbul veya başka bir ifadeyle merkez-çevre çatışmasının somut hale gelişi Odalar Birliği seçimlerinde oldu. Bu dönemde Erbakan akademik hayattaki başarılarından sonra Türkiye Odalar Birliği’nde de etkili bir isimdi.  

Hatta küçük ve orta çaptaki iş adamlarının desteğiyle Odalar Birliği başkanlığına seçilmiş ancak İstanbul ve İzmir Ticaret Odalarının tepkisiyle karşılaşmış, AP hükümetinin müdahalesiyle görevden alınmış ve “polis zoruyla” makamından atılmıştı. 

Erbakan dışında yeni partinin önemli figürlerinden birisi de Süleyman Arif Emre’dir. Siyasi hayatına Hürriyet Partisi’nde başlayan Emre, Yeni Türkiye Partisi’nden milletvekili seçilmiş ve Erbakan’ın MNP liderliğinde önemli bir rol oynamıştır. Onun anlatımına göre kurulacak parti için Prof. Ali Fuat Başgil ve Prof. Osman Turan’ın isimleri gündeme gelmişse de Erbakan’a karar verilmiştir. 

Ardından Erbakan’ın şeyhi İskenderpaşa Cemaati lideri Mehmet Zahit Kotku ziyaret edilmiştir. O da “Abdülhamit idaresinden sonra bu milletin iradesine masonlar el koymuştur ve hâlâ onların inisiyatifindedir. Bunu düzeltmek lazımdır…” diyerek parti kuruluşuna cevaz vermiştir. 

Kotku ayrıca “Hepiniz, bu milleti koruma ve ilerletme davasına kendinizi adamış insanlarsınız. Bu yaralı milletin kimlik ve kişiliği İslam’dır. Sizin ana mirasınız İslam’dır ve Müslümanlar olarak sizler bu yarayı Türk ve Müslüman halkımızın isteklerini dinleyerek iyileştirebilirsiniz. Halkın isteği, İslam’ın adalet duygusu ve kendi Osmanlı-Müslüman kimliklerinin yeniden kazandırılmasıdır” diyerek adalet ve Müslüman kimlik vurgusu yapmıştı. 

Partinin kuruluşu 1969 seçimlerine yetişmeyince Erbakan, AP’den milletvekili adayı olmak istemişse de Demirel onay vermemiştir. Erbakan bu girişimini “böyle yapmasaydım, sağı böldü diyeceklerdi” sözleriyle açıklayacaktır. 

Erbakan’ın bağımsız olarak girip Konya’dan milletvekili seçildiği bu seçimlerde farklı illerden dokuz aday daha gösterilmişti. Necip Fazıl da “Bağımsızlar Hareketi” denilen bu girişimi destekleyen “Mukaddesatçı Türk’e Beyanname” adıyla bir yazı kaleme almıştı. 

Emre’ye göre partinin adının “Milli Nizam” olmasını Eşref Edip (Fergan) teklif etmiştir. Parti YTP, AP ve MP’den katılımlarla mecliste temsil imkânı da elde etmiştir. 

Parti kurucuları içinde Risale-i Nur talebeleri de yer almıştır. Hüsamettin Akmumcu, A. Tevfik Paksu ve Gündüz Sevigen’in Nur talebeleri oldukları hatta partinin kuruluş aşamasında Paksu’nun evinin kullanıldığı belirtilmektedir. 

Hatta bir görüşe göre partinin kurulması düşüncesi bu kişilerce ortaya atılmış ve Kotku ancak üçüncü görüşmede partiye izin vermiştir. Recai Kutan ise bu iddialara karşı çıkmakta ve ilk görüşmede şeyhin onay verdiğini ve partinin kuruluşundan sonra müritlerine “Adalet Partisi’nde ne işiniz var sizin? Bizim partimiz var” dediğini belirtmektedir. 

 Yaşanan gelişmeler Risale-i Nur camiasında büyük tartışmalara neden olmuş ve Said Nursi’nin “siyasete karışmama” prensibi çerçevesinde partinin desteklenmemesi kararı alınmıştır. 

GÖRKEMLİ SÖYLEMLER

MNP merkez sağa hitap eden AP’den farklı söylemlerde bulunuyordu. Cumhuriyetin temelini oluşturan batılılaşmaya doğrudan karşı çıkıyor ve o zamanki adı “Ortak Pazar” olan AB’ye karşı olduğunu, Ortak Pazar’a üye olunursa Müslüman halkın Hıristiyanlık potasında eriyeceğini belirtiyordu.

MNP’ye göre “Türkiye ortak pazara bugünkü şartlarda girecek olursa, bir sömürge haline gelecektir. Ortak pazar bugünkü haliyle üç katlı bir binaya benzemektedir. Üst katta Amerikan Yahudileri, orta katta Avrupalı icracılar oturmaktadır. Şimdi alt katta oturacak uşak-kapıcı aranmaktadır. Türkiye bunun için ortak pazara alınmak istenmektedir”. 

MNP’de de önceki İslamcılarda olduğu gibi Batı’nın bilim ve teknolojisinin alınması prensibi olsa da “sanayileşme”, “ağır sanayi”, “fabrika yapan fabrika” gibi söylemler öne çıkarılmıştı. Bu söylemler Erbakan tarafından yıllarca bıkmadan tekrarlanacaktır. 

MNP ayrıca Abdürrahim Karakoç’un şiirini uyarlayarak “Hür Dünya’nın göbeğine/ Milli Nizam yazacağız/ Kuşların göz bebeğine/ Milli Nizam yazacağız“ şeklinde başlayan bir “Milli Nizam Marşı” yaptırmıştı. Bu marş partinin kapatılma gerekçelerinden birisi olacaktır.

Erbakan, partinin sağ ve sol yanında üçüncü bir yol olduğunu söyle açıklıyordu: “150 yıl önce Selanik’te kurulmuş Hareket Ordusu’ndaki subaylar kandırılmış ve Sultan Abdülhamit Han tahttan indirilmiştir… Türkiye’de bugün üç yol var; Birinci yol; solculuk, sonu komünizmin yolu, bu yolda CHP var. İkinci yol; kozmopolit masonluk yolu. Bu yolda AP levhası var. Üçüncü yol; MNP yolu. Bu yol sağı temsil eden; Hak yolu, iman Yolu… Önümüzdeki seçim sonunda sizleri 1973 yılında Ayasofya Camii’nde namaz kılmağa davet ediyorum”. 

Partinin amblemi Erbakan tarafından “tekbir” olarak izah edilen şahadet parmağı havaya kalkmış sağ eldi. Partinin adındaki “Milli” kelimesi de aslında Türklüğü değil İslam’ı temsil ediyor, İslami düzen yani şeriat isteği “Milli Nizam” şeklinde ifade ediliyordu. 

Erbakan yapılan ilk kongrede başkan seçilmiş, parti programı da İslamcı söylemlere göre şekillendirilmişti. Programa göre esas gaye; yüksek ahlak ve faziletin kuvveden fiile çıkarılması, manevi kalkınmanın yanında taklitçilikten uzak bir şekilde pozitif bilimlerde ilerlemenin sağlanmasıydı. 

Programda sosyal adalet, vicdan hürriyeti, yabancı kültür istilasını engelleme, temel hak ve hürriyetlerin sağlanması, devlet idaresinde lüks ve israfa son verilmesi, rüşvetin kökünün kazınması gibi hedeflere yer verilmişti. 

MNP cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini ve devletin başkanlık sistemine göre tanzimini öngörüyor, kamu kurumlarında aşırı solcuların ve “kökü dışarıda” cereyanlara mensup kişilerin çalışmasının önlenmesini istiyor, eğitim alanında milli kültür mücadelesinin başlamasını hedefliyor, batı özenti ve taklitçiliğine karşı çıkıyordu.  

Ekonomik model olarak daha sonra “Adil Düzen” olarak ifade edilecek “ahlaki nizam” öneriliyor ve insanlığın kurtuluşunun bununla mümkün olacağı belirtiliyordu. 

Parti tüzüğüne göre üye olabilmenin şartları arasında “mason olmamak” ve “parti değerlerini samimi olarak benimsediğini gösteren hüviyete sahip olmak” yer almaktaydı. Ancak bunların ispatının nasıl olacağı tüzükte belirtilmemişti. 

Partinin Ankara’da yapılan ilk kongresinde dini sloganlar atılacak, komünizm ve masonluk karşıtı konuşmalar yapılacaktır. Erbakan konuşmasında “Bizim bu kadromuzun içinde Sultan Osman, Sultan Fatih, Yavuz Sultan Selim var. Bu nasipten dolayı ne kadar şükretsek azdır” diyecek ve savcılık da kongre sonrasında ilk soruşturmayı başlatacaktır. 

VE KAPANIŞ

MNP’nin kaderi de önceki İslamcı partiler gibi oldu ve hiçbir seçime katılamadan kapatıldı. Kapatılma gerekçelerinde tahmin edileceği gibi Erbakan ve MNP mensuplarının yaptıkları konuşmalar ve bazı yayınlar yer almaktaydı. 

MNP’nin söylemlerinin daha sonra kurulan MSP, RP, FP ve AKP tarafından da devam ettirildiği dikkat çekmektedir. Milli Nizam iktidarında Ayasofya cami yapılacak, ülkedeki ahlaksızlıklar ortadan kalkacaktı. 

MNP bütün İslamcılar gibi Abdülhamit’e özel bir önem veriyordu. MNP’ye göre eğer masonlar onu tahttan indirmeselerdi, ülke çok büyük otomobil fabrikalarına sahip olacaktı. Ayrıca Abdülhamit’in hal’edilmesiyle dünyanın idaresi Yahudilere geçmişti. 

12 Mart 1971’de gerçekleşen muhtıra sonrasında Anayasa Mahkemesi MNP’yi Anayasa’ya ve Siyasi Partiler Kanunu’na aykırı faaliyetleri nedeniyle kapattı. Gerekçede laikliğe karşı faaliyetler öne çıkmıştı.  

Partinin kapatılmasının ümitsizlik yerine kurucuları daha da kamçıladığı anlaşılıyor. Gerçekten de bir süre sonra MNP, Milli Selamet Partisi olarak ortaya çıktığı gibi 1973 seçimleri sonrasında koalisyon ortağı olarak hükümette yer aldı. Bu, yıllarca doğrudan temsil edilmeyen siyasal İslam’ın büyük bir başarısıdır.

MNP’nin kapatılması sonrasında Erbakan İsviçre’ye gitti. Erbakan’ın bir yıl kadar yurt dışında kalması “tedavi olmak” şeklinde açıklansa da asıl nedenin 12 Mart Cuntacılarının korkusundan olduğu çok açıktır.

 MNP’nin yerine kurulan Milli Selamet Partisi’nin ilk genel başkanı Süleyman Arif Emre olmuş, seçimlerden kısa bir önce ülkeye dönen Erbakan sonradan bu göreve getirilmiştir. 

Kaynaklar: Milli Nizam Partisi Program ve Tüzük, Ankara, As Matbaası; AYM Kararlar Dergisi, Ankara, AÜ Basımevi, 1991, S. 9, 2. baskı; U. Aybudak, Nakşibendiliğin Politik Evrimi ve İskenderpaşa Cemaati, AÜ SBE yüksek lisans tezi, Ankara, 2014; Ö, Çınar, Türk Siyasi Hayatında MNP, GÜ SBE yüksek lisans Tezi, Ankara, 2016;  E. Kıvrak, “MNP: Tarihsel ve Kuramsal Bir Değerlendirme”, SKAD, 2020, S. 12; A. K. Yalçın, S. A. Emre’nin Türk Siyasetindeki Yeri ve Önemi”, JOEEP, 2021, S. 2; “Nur Talebeleri Parti Kuramaz”, Yeni Asya, https://www.yeniasya.com.tr/dizi/nur-talebeleri-parti-kuramaz_471194 (7.10.2022). 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Hocam bi konuya aciklik getirebilir misiniz? Erbakan 1971 sonrasi Isvicrede iken, bazi ust duzey askerlerin kendisiyle konusarak Turkiye’ye donmesini sagladigi bilgisi var… bunun asli nedir?
    acaba bu NATO nun yesil kusak stratejisiyle alakali olabilir mi?

  2. Rahmetli Erbakan hocanın neredeyse tüm tespitleri doğru iken; sizin paragraf sonlarında küçümseyici, basitleştirilmiş tabirleriniz çok acı. ülkemizde İslam mücadelesi vermiş büyük bir şahsiyet. sizin sözde siyasete bulaşmamış ”büyük” şahsiyet gibi entrika,içten pazarlıkla iki yüzlü bir hayat yaşamadı. az buçuk tanıyanlar bilir.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin