MAHMUT AKPINAR | YORUM
Işık evleri nurani haneler yapan, maneviyatın soluklandığı, ilmin, irfanın, ahlakın, edebin, fedakarlığın, cömertliğin, hasbiliğin talim edilip kazanıldığı yuvalar haline getiren şey, bu evlerin belli şartlara haiz olmasıdır. Cemaatle namazların kılınması, manevi sohbetlerin yapılması, kardeşlik ruhu, teşriki mesai, evlerin düzen ve tertibi, yemeklerin birlikte yenmesi vs. bunlardandır.
Komşu çocuklarının, misafir öğrencilerin gelip o evlerin maneviyatından beslenmesi, evin çevresini de aydınlatma çabası Işık evlerin diğer bir özelliğidir. Ama Işık evlerin birer fidanlık, sera haline gelmesinde o evlere göz-kulak olan, ziyaret eden esnafların katkısı asla küçümsenemez. Hizmet ilk dönemlerden bu tarafa ilim, ahlak, irfan öğrenmek üzere Işık evlerde kalan gençlere hizmet üretme, ortam hazırlama etrafında örgülenmiştir. Esnaf-talebe birlikteliği Işık evleri bekar evlerinden ayırır; çünkü bu birliktelik evlere bereket getirdiği gibi, içindekileri maddi-manevi olumsuzluklardan koruyan bariyer olur.
Geçen hafta sohbet grubumuzla birlikte bize zimmetlenen şehrimizdeki üniversite öğrencilerinin kaldığı bir Işık eve gittik. Zira yıllar sonra şehrimizde yeniden öğrenci evleri açılmaya başlandı. Süreçten önce lisans üstü öğrencilerin kaldığı evlerimiz vardı ama Türkiye’de yaşananlar nedeniyle kapanmışlardı. Şimdilerde buralardan yetişen gençlere yönelik, tekrar evler açılıyor. Gençlerle tanıştık, beraber çayımızı içtik, dersimizi yaptık.
Genelde sohbetlerimizi aile evlerinde yapıyoruz ama bundan sonra arada bir bu evimizde yapacağız. Bu vesileyle, bu dönemde çay sohbetlerini ağır dini sohbetlerden öte, bir dertleşme, halleşme, psikolojik terapi olarak görenlerdenim. Dolayısıyla sohbet gruplarının illa katı, didaktik, disiplinli geçmesine taraftar değilim. Elbette herkes razıysa, sıkı disiplinli okumalar, dersler yapılabilir. Ancak içinden geçtiğimiz süreç bize, sohbetlerin insanları konuşturan, dertlerini, gamlarını alan, terapi niteliğinde olması gerektiğini söylüyor. Sohbetleri ağır derslerden hazzetmeyenlerin de gelebileceği hale büründürmenin, kapıları açık tutmanın gerekliliğine inanıyorum. En azından bazı sohbet grupları daha rahat ortamlar sunmalı insanlara.
Yıllar sonra bir öğrenci evine “esnaf” olarak gidip onlarla vakit geçirmek öğrencilik günlerimi hatırlattı, bana nostalji oldu.1980’lerin ikinci yarısında İzmir’de üniversite okudum. O dönemde İzmir’de Işık evler esnaflarla öğrencilerin bütünleştiği, iç-içe olduğu mekanlardı. Her evin esnaf grupları olurdu, her esnaf grubu bir veya birden fazla evi sahiplenir, o evin öğrencileriyle birebir tanışır, evin eksiklerini giderir, varsa problemleri hallederdi. Pikniklere, gezilere dahi esnafın araçlarıyla gidilirdi, böylece esnaf da o faaliyetlere bizzat katılır, öğrenciyle hemhal olurdu. Evlere yemek, gıda takviyeleri, gerektiğinde ekonomik katkı yaparlardı.
Hafta sonları öğrenciler gözü ve gönlü doyuracak zengin menülü kahvaltılara, yemeklere alınırdı. Ramazan ayları esnaf-öğrenci birlikteliğinin zirveye çıktığı zamanlardı. Neredeyse bütün günlerimiz esnafların bulduğu-hazırladığı iftarlarla dolardı. Bazen bir günde iki iftara gitmek zorunda kalırdık. Öğrenci-esnaf ilişkilerinin böyle yakın ve iç içe olması hem öğrencilerin hem esnafların yetişmesi açısından çok verimliydi. Öğrenciler esnafların cömertliğini, fedakârlığını görüp keyfiyet kazanırdı. İmkân ve konum sahibi insanların kendileri için yaptığı maddi-manevi fedakarlıklara şahit olan gençler kısa sürede yetişir, olgunlaşırdı. Esnaflar ise ülkenin geleceği eğitimli ve dindar, pırıl pırıl gençleri görüp şükrederdi. İhtiyaçların ne olduğunu, burs ve himmetlerin nereye gittiğine hakkal-yakin şahit olan esnaf maddi manevi coşardı.
Bilinen veya varlıklı esnafların hafta sonu veya gecenin bir yarısı rahatını bozup talebeler için koşturması, fedakarlıklar yapması öğrencileri adeta eritirdi. Yıllarca öğrenci hizmetleriyle meşgul olmuş birisi olarak çok rahat diyebilirim ki, bir esnafın öğrenciler için zaman harcaması, evini açması gençlere ciltlerce kitap okutmaktan, külliyat bitirtmekten daha yararlı ve etkileyici olabiliyor. Sadece esnaf evlerine kahvaltıya gittiğimiz için evde kalmaya devam eden ve hizmeti tanıyan insanlar bilirim. Ailesinden, evinden uzak öğrenciler için bir ev yemeği, ev sıcaklığı karın doyurmaktan öte yalnızlık ve sahipsizlik hislerini izale ediyor, anne-baba şefkatinin boşluğunu dolduruyor.
Gittiğimiz evlerde esnaf abiler-ablalar kendi yemedikleri şeyleri bile ikram ederek önce gözümüzü doyururlardı. Pek çoğumuz baba evinde yiyemeyeceğimiz tatları, lezzetleri bulurduk muşamba üzerine kurulu, etrafını çevrelediğimiz o yer sofralarında. Arkasından da gönlümüzü doyuracak manevi bir sohbet, bir kaset dinleme olunca ziyaretler maddi-manevi ziyafet olurdu bizlere. Kendisi de öğrencilik yaşamış, benzer süreçlerden geçmiş, hayat tecrübesi olan esnaf, öğretmen vb. abilerin arkadaşlara dokunması onların keyfiyet kazanmasına büyük katkı sunardı.
1990’ların başında İzmir ve İstanbul gibi şehirlerde vaaz organizasyonunda esnaf ve öğrenciler birlikte görev alır ve beraber iş yaparlardı. İzmir’de Hisar ve Şadırvan camilerinde pazar günleri yapılan vaazlar için planlamalar yapılır, işler bölgelere tevzi edilir, esnaf-öğrenci elbirliğiyle yerine getirilirdi. Biz Buca’da idik, bölgemize bazen vaaza gelenlere erzak dağıtmak, bazen sokaklara taşan kalabalıkların namaz kılması için hasır-kilim temin etmek ve sermek, toplamak düşerdi.
Esnaflar imkanlarını, araçlarını sağlarken öğrenciler emekleriyle katkıda bulunurdu. O tozlu hasırları gece yarısı depolardan alır caminin etrafındaki sokaklara sererdik, vaaz sonrası tekrar yükleyip depolara kaldırırdık. Hasır taşımak, ayakkabı poşetleri hazırlamak, erzak dağıtmak, vaaz sonrasında mıntıka temizliği yapmak, çöpleri toparlamak vb. bunların hepsi severek, coşkuyla ve esnafla birlikte yaptığımız işlerdi. Bu işler yapılırken çok ciddi bir kaynaşma, etkileşim olur, uhuvvet gelişirdi.
Bu tür iş birliğine çevre ziyaretlerini de örnek verebiliriz. Eskiden şehir merkezlerinden ilçelere, köylere doğru veya büyük şehirlerden daha küçük şehirlere, kasabalara doğru çevre ziyaretleri yapılırdı. Her kasaba, belde için esnaf-talebe karışımından ekipler oluşurdu. O yıllarda bir ekiple 3-4 yıl İzmir Kiraz’a gittik. Ekibin esnaf, öğretmen, hoca gibi sabit bir kadrosu olsa da her seyahate mutlaka öğrenci alınırdı. O grubu hala hayırla yad ederim, ekipten vefat eden bir abimize onu andıkça Fatiha gönderirim. O yıllarda Kiraz oldukça ücra, hizmetin olmadığı küçük bir ilçeydi. 130 kilometrelik yola her ay gider, orada var olan tanıdıklar üzerinden yeni insanlarla ulaşmaya ve bir hizmet başlatmaya çalışırdık. Kiraz, İzmir’in ilçesi olsa da o zamanın şartlarında yol 3 saat sürerdi. Arabanın içinde koyu muhabbetler yapılırdı, yakından tanışırdık. Havalar güzelse bir yerde mola verir, erzaklarımızı açar, minik bir piknik yapardık. Birlikte yapılan yolculuklar hepimize aşk, şevk olurdu,
Öğrenci esnaf birlikteliğine dayalı aktiviteler insan yetiştirmede çok önemli diye düşünüyorum. Bunlar özellikle Işık evlerin niteliğini, verimliliği artıran, orada kalan öğrencilere keyfiyet kazandıran faaliyetler oluyor. Öğrencilerin sınav zamanlarına, yoğunluklarına dikkat ederek ve mahremiyet alanlarını ihlal etmeyerek geliştirilecek iş-birliği, ortak programlar evlerin verimliliğini ve içindeki arkadaşların kalitesini muazzam yükseltecektir. Yeni dünyada, travma atlatıldıkça buralarda yetişen gençlere yönelik artan oranda Işık ev açılıyor.
Gençler dünyanın en iyi üniversitelerinde eğitim alıyorlar. Batı dünyasındaki Işık evler farklı ülkelerden gelen öğrencilerle giderek uluslararası hale geliyor. Bu çeşitlilik daha da artacaktır, artmalıdır. Açtığımız evler yaşadığımız ülkedeki yerli öğrencilere rehberlik götürecek, her ülkeden öğrencilere hitap edecek şekilde hedeflenmelidir. Şimdilerde evlerin mütevellileri Türkiyeli arkadaşlardan oluşsa da ümidim var ki çok uzun olmayan bir zamanda buralarda yaşayan yerli ve göçmen farklı kökenlerden insanlar mütevelli olacaklar. Renklenecek ve çeşitlenecek mütevelliler, rengarenk gençlere sahip çıkacaklar, yine beraber aktiviteler yapacaklar.
Eğer gereken önemi verip altyapısını hazırlayabilirsek Işık evler yeni dünyada da hizmetlerin yapı taşı, taşıyıcısı olabilir. Batı dünyasında yükselen İslamofobi, göçmen düşmanlığı gibi problemleri çözmekte, önyargıları kırmakta, hasbilik, fedakârlık, paylaşım gibi temel değerlerimizi batıda ihya etmekte İbni Erkam evlerinin önemli misyon göreceğine inanıyorum. Bunun olması kollektif bir çabaya, yine esnaf-öğrenci birlikteliğine bağlı.