Ana Sayfa Güncel İnsanlık nerede öldü?

İnsanlık nerede öldü?

YORUM | YÜKSEL DURGUT

Yarınlarını, umutlarını, hayallerini bir tekneye doldururlar. Birçoğu ilk defa denizi gördüğü gibi ilk kez tekneye biner. Onlara “Tekne insanları” terimini yakıştırırlar. Bir teneke kutusuna farklı milletlerden oluşan insanların umutları sığdırılır. 

Her biri özgürlüğün mümkün olmadığı karanlık ülkelerinden, aydınlık bir yarın için, özgürlüğe yelken açarlar. Tekne insanları çeşitli milletlerden göçmenlerdir. Türkiye’den, Suriye’den, Afrika’dan, Pakistan’dan, Afganistan’dan kadınların ve çocukların da yer aldığı kötü donanımlı bu gemilerde can pazarları yaşanır. 

Bu tekne insanlarının yanı sıra farklı sınıfa ait olan insanlar da var. Hemşerileri Ege Denizi’nde özgürlük için hayatını kaybederken Atlantik Okyanusu’nda yaşanan kazada iki Pakistanlı da yaşamını yitirdi. Şehzada Davut ve ve 19 yaşındaki oğlu Süleyman Davut, Titanik’in batık kalıntılarını görmek için dalış yapan denizaltı Titan’da iki yolcuydu.

Bir asırdan daha uzun süre önce, 1912’de, o dönemlerde dünyanın en lüks gemisi Titanik, New York’a ilk yolculuğuna çıktığı sırada buzdağına çarparak Atlantik Okyanusu’nun soğuk sularına batmıştı. 

1985 yılında 3800 metre derinlikte kırılan gövdesinin keşfinden bu yana 1997’de gişe rekorları kıran Titanik filmi de bu kalıntıları popüler hale getirmişti. Filmin başarısından sonra Titanik’in kalıntıları paralı turistler için cazibe merkezi haline geldi. Enkazını yakından görebilmek ve bir kare fotoğraf çekebilmek isteyen cüzdanı kabarık turistler sıraya giriyorlardı. Bu cazibe ayrıca çok tehlike oluşturuyordu.

Ancak bu turistik geziyi okyanus tabanındaki muazzam basınca dayanacak şekilde tasarlanmış yüksek teknolojili bir denizaltı aracı yapabilirlerdi. İnsan ömründe bir kere yaşanabilecek bu serüven sadece pahalı değil, aynı zamanda doğası gereği de tehlikeliydi. Kişi başı 250 bin dolar ödeyerek bu ayrıcalıktan faydalanmak isteyenler sadece belli bir sınıfa ait insanlar oldu. Bunun için de özel denizcilik bilgisi, teknik uzmanlık ve önemli miktarda birikmiş paranız olması gerekli. 

Şehzada Davut ve oğlu, Londra’dan bir aylığına Kanada’ya gitti. İş adamı baba Davut, yıllardır süren keşif tutkusuyla kendisi ve oğlu Süleyman için babalar gününün haftasında Titan denizaltısına binmek üzere rezervasyon yaptırmıştı. 

3800 metreye hedeflenen dalış, 18 Haziran 2023 sabahı başladı ve sekiz saat sürmesi bekleniyordu. Okyanusun derinliklerine inmeye başladıktan yaklaşık 1 saat 45 dakika sonra Titan, yüzey gemisi Polar Prince ile bağlantısını kaybetti. Arama ve kurtarma görevlileri ABD, Kanada ve Fransa’dan deniz ve hava desteği istediler.

22 Haziran 2023’te ABD Sahil Güvenliği, Titan’dakilerin basınç kaybından kaynaklanan bir patlama sonucu hayatlarını kaybettiklerini duyurdu. Denizaltındaki yolcular Davut ve oğlu, Hamish Harding, Paul-Henri Nargeolet ve OceanGate CEO’su Stockton Rush ölmüştü.

Bütün dünya, Titan denizaltısı ve içindeki 5 kişi hakkındaki gelişmelerden haberdar oldu. Konu bütün dünya basınında geniş yankı uyandırdı. 

Titan’ın acı sonundan sadece 4 gün önce Yunanistan açıklarındaki bir tekne kazasında en az 78 kişi hayatını kaybetmiş ve yüzlerce kişi kaybolmuştu. Ancak sosyal medya başta olmak üzere pek çok kişi bu olayın aynı ilgiyi görmediğini söyleyerek tepki gösterdi. İnsan hayatına verilen değerin sorgulandığı paylaşımlarda, “İnsanlık nerede öldü” sorusu ortaya çıktı.

Titan’ın haberleri dünya medyasında yer almaya başladıktan sonra Yunanistan açıklarındaki feci kaza unutulmuştu. Sadece 200’den fazla Pakistanlı yeni bir umut için Avrupa’ya geçişleri sırasında bu acı kazada hayatını kaybetmişti. Ancak bu insanlar Davut ailesi kadar şanslı olamadılar. Kimse isimlerini öğrenemedi. Titan’da bir kişi için ödenen 250 bin dolar ile 200 Pakistanlının 1 yıl boyunca ülkelerinde karınlarını doyurabilecekleri yazıldı. 

Yunanistan açıklarında göçmen gemilerinde hayatını kaybeden isimsiz Pakistanlılar için ülkelerinde yas ilan edildi. Bayraklar yarıya indirildi. Ancak bu yas, talihsiz göçmenleri kaçmaya iten şeyin en başta bu bayrağın ve temsil ettiği içi boş politikaların bir ürünü olduğunu hatırlatmaya yetmedi. 

Pakistan’da beyin göçünün en yoğun olduğu dönemler 1970-2000 yılları arasında gerçekleşti. Sadece Pakistan değil Türkiye de 2016 sonrası tarihinin en büyük büyük beyin göçünü yaşadı. Güvenli limanların kapısı umut ve kazanç için sürekli olarak farklı yöntemlerle açılmaya çalışıldı.

Pakistan 1947’de Hindistan’dan özgürlük için tarihin en büyük göçüne ev sahipliği yapmıştı. Türkiye de Cumhuriyet sonrası çoğu Balkanlardan olmak üzere 6 milyondan fazla insana kapılarını açmıştı. 

Şimdi benim gibi on binlerce insan kendi ülkelerini terk etti. Ne Pakistan ne de Türkiye’yi güvenli bir liman görmediğimiz için bugüne kadar milyonlarca insan ülkelerini geride bıraktı. 

1970’lerde Avrupa’ya olan göç dalgası, devlet eliyle ücretsiz olarak yapılırken, şimdilerde devletin yerine bilinmeyen bir hayata tek yönlü biletle insanların hayatlarını riske atan insan kaçakçıları aldı. 

En ölümcül kaza 2015 Nisan’da İtalya’ya geçmeye çalışan bir geminin Libya kıyılarında alabora olması sonucunda tahmini 1100 kişinin hayatını kaybetmesiyle meydana geldi. 

Titan’ın Atlantik’teki günlerce süren endişeli araması ABD, Kanada, İngiliz ve Fransız donanmalarının maliyetli aramaları sonucunda noktalandı. 

Keşke ölüm teknelerindeki üçüncü dünyanın “tekne insanları” böyle bir ilginin yarısını görebilseydi de insanlığın nerede öldüğünü bilseydik.

2 YORUMLAR

  1. Ismail
    Teknedeki insanlara biraz daha fazla ilgi gösterilseydi, insanlığın nerede öldüğünü anlayabilecek miydik? Bundan emin misiniz? İnsanlık nedir? İnsanlara haksızlık yapılmaması, mağdur edilmemesi, altta kalana el uzatılması, şefkat gösterilmesi mi? Canice davranılmaması mı? Ama tüm bu haksızlıkları, gaddarlıkları, canilikleri yapanlar da insan. İnsanlık derken insan kendini haksız yere temize çıkarıyor olmasın? Neyse, somut olaylardan kopmayalım. Mülteciler konusunda insani olan nedir? Fakir zengin ayrımı yapılmaması mı? Ama bu evrensel bir gerçek değil mi? Bu dünyada parası olmayanlar ile olanın aynı ilgiyi gördüğü bir alan ve zaman gösterebilir misiniz? Taa Nasreddin hoca bile düdüğü parası olan çalar dememiş miydi? Diyelim, insanlık Afrika sahillerindeki tüm mültecileri Avrupa´ya almayı gerektirir. Bunu yaptığımız anda, sınır açıldı diye bir ay içinde oralara üç katı insan dolmayacak mı? Onları da aldınız diyelim, bu sefer beş katı insan gelecek arkadan. Nerede duracaksınız? Özel yaşamınızda mülteciler için maaşınızın, malınızın yarısını, hatta yüzde 90´ını vermeye hazır mısınız? Bunu aileniz kabul eder mi? Siz hazır olsanız bile bunu başkasından beklemeye hakkınız var mı? Siz bunu yaptığınızda yüzyıllar içinde kurulan düzen bozulmaz, yıkılmaz mı? O zaman bu mu insanlık? Medeniyetin çökmesi mi insanlık? Bu noktaya mı gelinmesi lazım insanlığı bulmak için? Diyeceksiniz ki, ama Avrupa oraları sömürdü, şimdi bir sorumluluğu var. Peki tarihte sömürmeyen kim vardı? Osmanlı mı? Osmanlı, sefere çıkıldığında askerleri başkasının bağında yediği üzümün yerine para asarak gösterdiği hassas adalet duygusu nedeniyle mi yıkıldı? Yoksa bütçesi boşaldığında sefere çıkan, yakıp yağmalayan ve bütçesini dolduran Patagonya İmparatorluğu muydu? Söz uzadı. O gemiye yoğunlaştığımızda insanlığı nerede kaybettiğimizi bulacağımızdan emin değilim. Ama kendi üzerimize yoğunlaşırsak, bunu yaparken bazı önyargılara takılıp kalmamayı başarırsak, başkasını yargılamaya kalkmadan önce iğneyi kendimize de batırabilirsek, aradığımız insanlığın izlerine rastlayabiliriz. İnsanlık hepimizin içinde. Canilik de. Önemli olan bunu görebilmek, canileşmemek için bu bilinçte olmak. Ayrıca insanlık kurumsallaşan sosyal devlette. Zorda kalan insanlara hak tanıyan, başkasının günlük keyfi tutumuna, insafına maruz bırakmayan sosyal devlette. Bu tarihi yapanlara, gelişimine öncülük edenlere yoğunlaşılırsa insanlık orada da bulunabilir. İnsanlık savaşa karşı çıkmada. Şehittir, peygamber ocağıdır gibi söylemlerle ordu ve savaşın, ölme ve öldürmenin yüceltilmesinde değil. Savaş karşıtı, milliyetçilik karşıtı gruplara bakılırsa, insanlığın izleri görülebilir. Propagandanın etkisi ile güçlünün gösterdiği hedefi ısıran köpekler gibi davrananlardan farklı olarak insanlık biraz kafasını kullananların, sorgulayanların beyninde, tavrında. Bu nedenle insanlık belki de bu anlayışı yakalamayı sağlayan bir tavır olarak kitap okumakta. Farklı kitapları okumakta. Bence buralarda bulabiliriz aradığımız insanlığı. Akdenizin derinliklerinde değil.
  2. Murat
    "Bayraklar yarıya indirildi. Ancak bu yas, talihsiz göçmenleri kaçmaya iten şeyin en başta bu bayrağın ve temsil ettiği içi boş politikaların bir ürünü olduğunu hatırlatmaya yetmedi." Kendi topraklarımızda yitirdiklerimizi, insanlığı başka topraklarda arıyoruz.