İnsan Hakları Eylem Planı’nda da tek güç Erdoğan!

HABER İNCELEME | İLKER DOĞAN 

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Saray’da açıkladığı ‘İnsan Hakları Eylem Planı’ hayal kırıklığına neden oldu. Türkiye’nin en temel sorunu güçler ayrılığının tamamen yok edilmiş olması ve yargının bağımsızlığının tamamen yitirilmesi. Ancak bu konularla ilgili eylem planında somut tek bir cümle bile yok. İktidarın yargıya talimat vermesi nasıl engellenecek sorusunun cevabı da yok.

Hakimlere ‘coğrafi teminat’ getirileceği söyleniyor ancak tamamen iktidarın kontrolünde olan Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) yapısıyla ilgili hiçbir açıklama yer almıyor. Başkanlık sistemlerinin olmazsa olmazı ‘denge ve denetim’ mekanizmalarının varlığı. Eylem planında bu konuya da hiç değinilmemiş. Eylem planında devlet gücünün tek adamın eline geçmesinin engellenmesine yönelik hiçbir düzenleme de yer almıyor.

BU NE PERHİZ, NE LAHANA TURŞUSU!

Eylem Planı’nda yeni gibi sunular bir çok düzenleme mevcut Anayasa’da, yasalarda ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde zaten var. Ancak uygulanmıyor. Örneğin 11 ilkeden biri olan ‘masumiyet karinesi’. İslam hukukunda hatta Mecelle’de bile var; Beraatı zimmet asıldır. Ancak başta Erdoğan olmak üzere iktidar temsilcileri haklarında kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan insanları ‘terörist’ olmakla suçluyor. Eylem planında, yıllardır hukuku katleden Sulh Ceza Hakimliklerinin kararlarına karşı ‘dikey’ itiraz yolu açılacağı belirtiliyor.

AKP rejiminin uzun süredir üzerinde çalıştığı İnsan Hakları Eylem Planı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklandı. Plan 9 amaç, 50 hedef ve 393 faaliyeti içeriyor. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen toplantıda konuşan Erdoğan, Eylem Planı’nın iki yıllık bir zaman diliminde uygulanmak üzere hazırlandığını söyledi. Hangi maddenin ne zaman uygulamaya konulacağı da iki hafta içinde açıklanacak.

HERKES HUKUK ÖNÜNDE EŞİTMİŞ!

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasına göre eylem planı 11 temel ilkeyle başlıyor. İlk maddede devletin temel amaç ve görevinin insanın doğuştan sahip olduğu hakları korumak olduğu belirtiliyor. “İnsan onuru, bütün hakların özü olarak hukukun etkin koruması altındadır,” denilen maddenin ardından, herkesin hukuk önünde eşit olduğu’ belirtiliyor. On binlerce kişinin yasal bir kurumda çalıştığı için ‘terör örgütü üyesi’ iddiasıyla yargılanmasının önünü açan AKP rejiminin açıkladığı ilkelerden biri de ‘çalışma hürriyeti’!

MASUMİYET KARİNESİ VE LEKELENMEME HAKKI

8. ilkede ise “masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkı”ndan söz ediliyor. Sanki yeni bir ilke imiş gibi. Masumiyet karinesi bir çok hukuki metinde yer alıyor. Mecelle’de bile var. Anayasamızda da var: “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz.” Ancak bu ilke yokmuş gibi davranılıyor. Bizzat iktidar temsilcileri haklarında kesinleşmiş mahkeme kararı bile olmadan insanları ‘terörist olmakla, vatana ihanetle’ suçluyor. Peşinen suçlu sayıyor.

REJİM, İFADE HÜRRİYETİ’Nİ HATIRLADI

Dokuzuncu ilkede, “Hiç kimse eleştirisi veya düşünce açıklaması nedeniyle özgürlüğünden yoksun bırakılamaz” deniliyor. Ancak hali hazırda Türkiye’de insanlar sosyal medya paylaşımları nedeniyle gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. İnsanlar düşüncelerini açıkladığı için ‘terör örgütü üyesi olmakla’ suçlanıyor.

TAHA AKYOL: YARGIYA TALİMATIN ÖNÜ ALINMAMIŞ

Hukukçu gazetecilerden Taha Akyol, ‘Eylem Planı’nda yargıya iktidarın talimat vermesinin önüne geçilemediğini anlatıyor. Yargı bağımsızlığının önemine değinen Akyol, hakimlere coğrafi teminatın 5 yıl sonra getirildiğini ancak bunun yeterli olmadığını anlatıyor. HSK’nın yapısına dikkat çeken Akyol, “HSK’nın 6 üyesini CB tayin ediyor. Kalan 6’sını ise Meclis’te yeter sayıları tutturan yani iktidar bloku tayin ediyor. Bu konuda tek cümle bir açıklama bile yok,” diyor. 

OSMAN CAN: İKTİDAR, ‘BEN İYİLİK YAPACAĞIM’ DİYOR

Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Osman Can da ‘Eylem Planı’nın yetersiz olduğunu anlatıyor: “Birçok teknik iyileştirme söz konusu. Ancak insan haklarının muhatabı devlet, koruyan da yok eden de o. Devletin insan haklarını koruması ve tehdit olmaktan çıkması için yapılması gereken şey belli; erkler ayrılacak, denge ve denetim mekanizmaları getirilecek ve yargı bağımsızlaştırılacak. Yani devlet gücü tek kişinin elinde toplanmayacak. Esas mesele bu ama bu alana dokunulmuyor, hatta övülüyor. İktidarın toplandığı el, ‘ben iyilik yapacağım’ diyor. Aşinayız buna, 1839 Tanzimat Fermanı’ndan beri… Oldukça grotesk ve anakronik. Yıl 2021 çünkü…”

KEREM ALTIPARMAK: NEDEN GETİRDİN, NEDEN VAZGEÇTİN?

Eylem planında yer alan düzenlemelerden biri de kurulduğu günden bu yana hukuku katleden Sulh Ceza Hakimlikleriyle ilgili. Sulh ceza hakimliklerinin kararlarına ‘dikey’ itiraz hakkı getiriliyor. Daha önce bir sulh ceza hakiminin kararını bir sonraki sulh ceza hakimine götürmek zorundaydınız. Yeni dönemde sulh ceza hakimliklerinin kararlarının Asliye ya da Ağır Ceza hakimlerine götürüleceği anlaşılıyor. İnsan Hakları Hukukçusu Kerem Altıparmak, söz konusu düzenlemeye tepkisini şöyle gösteriyor: “7 sene önce sulh ceza hakimliği (SCH) diye bir garabet yarattılar. O garabetin en ilginç yönü de SCH kararını yine SCH’ye götürmekti. 7 sene sonra bu garabet yöntemi reform yapıyoruz diye kaldırmayı vaat ediyorlar. İyi de neden getirdiniz, neden uyguladınız ve neden vaz geçtiniz?” 

SEZGİN TANRIKULU: YILLARDIR SÖYLÜYORUZ!

İnsan Hakları Savunucusu ve CHP Milletvekili Avukat Sezgin Tanrıkulu da eylem planını eleştirdi. “İnsan hakları ihlalleri konusunda farkındalık yaratacağız derken, kontrolü sizde olan TRT’de zorla kaybetmeleri ve işkenceyi meşrulaştıracak #Teşkilat dizisinin yayınlanmasını sağlayacaksınız. Biz uygulamaya bakarız,” diyen Tanrıkulu, şunları söylüyor: “Bugün yayınlanan İnsan Hakları Eylem Planı belgesinin tümü yıllardır bizim söylediğimiz yaşanan ağır insan hakları ihlallerinin gerçek olduğunun ikrarıdır. İnsan Hakları Eylem Planı’nda AK Parti hükümetinin zamanla berbat hale getirdiği bir çok alanı yeniden iyileştirmeyi düşünüyorlar. Kendilerinin yarattığı ağır insan hakları ihlalleri ortamını düzeltmek istiyorlar. Uzun zamandır ağır insan hakları ihlallerine sebep olmuş bir siyasi pratiğe sahipler.”

İŞKENCE SİSTEMATİK OLARAK YAŞANIYOR

“Hafta sonları ifade alınmak için kimse gözaltına alınmayacak deniyor. Hasta tutuklular ve engellilerle ilgili olarak ‘cezaevlerinde değil de evlerinde geçirecekleri’ bir infaz düzenlemesi yapılacakmış. İyi de biz bunları yıllardır söylüyoruz. İşkenceye sıfır tolerans diyorlar. İşkence bu hükümet döneminde bir idari pratiğe dönüştü. Sistematik bir biçimde işkence var ülkede. Ceza İnfaz Kurumları İnsan Hakları İzleme Komisyonu kurulacakmış. İyi de daha önce vardı bu komisyon, siz kaldırdınız. Şimdi yeniden kuracaklarmış!”

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin