YORUM | ALPER ENDER FIRAT
Yeni Şafak, olayı “Bartın merkezli 4 ilde düzenlenen operasyonda, gözaltına alınan 37 kişinin, daha önce KHK ile meslekten ihraç edilen ve cezaevinden çıkan ‘FETÖ’ üyeleri ve ailelerine yardım yaptığı depo ele geçirildi” diye verdi. Haberi görüntülü sunan muhabir, son yılların en büyük terör operasyonu gibi verdiği haberi “şüphelilerin kendi aralarında yardımlaşma amacıyla kurdukları markete polis ekipleri el koydu” sözleriyle anlattı. Sonra da Ayçiçek yağlarını, unları, şekerleri ve diğer temel gıda maddelerini boy boy, boy boy gösterdi.
İşsiz, parasız, kimsesiz kalmış evlerde çocuklar aç yatmasın diye gösterilen bir çabayı böyle haberleştirdiler.
Aynı gazetenin muhabiri Kerbela zamanında yaşasaydı, mazlumların yaşadıklarını muhtemelen şöyle sunardı: “Susuzluktan ölmek üzere olan Hüseyin ve akrabalarına su götürmeye çalışan ‘hakkın fedaileri terör örgütü’ mensuplarına operasyon yapıldı ve su ulaştırmaları son anda önlendi.”
Tutuklu insanların ailelerine yardım yapanların gözaltına alınması haberini böyle sunan gazete ve televizyonların yöneticileri, aynaya bakıp muhtemelen “Yoksa biz aşağılık bir mahluk olduk da farkında mı değiliz? Allah bizi taşa çevirdi, adi bir şerefsiz yaptı da insan olmanın en asgari halleri bize terör faaliyeti gibi mi geliyor?” diye düşünüyorlardır.
Aynaya her baktıklarında, kendileriyle her baş başa kaldıklarında ihtimal ki “Yeryüzündeki en adi, en aşağılık insan bile, kanunların yazdığı bir suçu olmadan işten atılan, işsiz kalan, cezaevine düşen bu insanların, aileleri ne yer ne içer, küçücük bebekleri nasıl beslenir, nerede yatar, nerede kalırlar diye düşünür. Biz yeryüzündeki en alçak adamlardan daha mı aşağıdayız ki böyle sözler ediyoruz, cezaevine düşenlerin ailelerine yardım ediyorlar diye polisin operasyon yapmasını alkışlıyoruz,” diye söyleniyorlardır.
Çünkü bu durum başka bir şekilde açıklanamaz… Bırakın suçsuz yere hapse atılanların kimsesiz kalmış çocuklarına yardım etmeyi, en azılı katillerin bile yetim çocuklarına böyle bir muamele yapılmaz.
Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir düsturunu sata sata iktidar olan bu güruh, -zalimlerin ne diyeceğini ve kendilerine ne yapacağını umursamadan- yoksulun, yetimin, yolda kalmışın yardımına koşan güzel yürekli insanları tutukluyor. Aç bırakan, açıkta bırakan, yoksullaştıran bu güruhu ve destekçilerini tarih zaten “şerefsizler” diye kayıt etmişti. İşte onlar artık şerefsizler sınıfından da çıkıp “esfeli safilin” bölgesine kesin olarak demir attılar.
Bartın’daki operasyonu pek çok açıdan okuyabilirsiniz…
Mesela; ‘fütü’ dedikleri örgütünün en fazla yağ tenekelerinden, şeker çuvallarından ibaret olduğunu bizzat kendileri bir kere daha bütün dünyaya ilan etmiş oldular, diye okuyabiliriz.
Ya da İslamcı mahalle mümin ve insan olmaktan vazgeçeli bir hayli olmuştu ama artık amip seviyesinde canlı olmaktan da vazgeçtiler.
İnsanlıktan istifa etmiş bu güruh bilsin ki Bartın’da yoksul kalmış insanlara yardım edilmesini engellemeleri iktidarlarının ömrünü uzatmaz, Hizmet’i de ortadan kaldırmaz, ama onların cehennemin dibinden bir daha çıkmamasını sağlayabilir. Üstelik nasıl bir Nazi artığı olduklarını da hem bugünkü dünyaya hem de tarihe çok iyi ispat eder.
Her yaşanan olay anında bir fotoğraf çekilir ve o fotoğraf insanın yakasını hiç bırakmaz. Dünyanın ve ahiretin hesap gününde zalimler bebelerin sütlerine el koyduklarında siz ne yapıyordunuz sorusuna cevap işte o fotoğrafta saklıdır. Zalimlere destek mi oluyordunuz? Medh-ü sena edip alkışlıyor muydunuz? Oh çok iyi oldu mu diyordunuz? Yoksa dilsiz bir şeytan mıydınız? Bir gün mutlaka o fotoğraf karşınıza çıkacak elbette…
Ne diyordu Pir Sultan Abdal? “Cehennem dediğin dal odun yoktur, herkes ateşini kendi götürür.”