31 Mart’ta gerçekleşen mahalli idareler seçiminin ardından AKP iktidarının milletlin iradesini gasp etmeye yönelik girişimlere dikkat çeken İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Seçim gecesi söylenenlerin aksine Van’da gereksiz bir gerilimle hak gaspı çabalarına girildiğini üzülerek gördük. Ne mutlu ki YSK görevini yaptı. Teşekkür ederiz. Hukuk ve demokrasi dışı gidişata son verilerek yanlıştan dönülmesini sağlamıştır” dedi.
Saraçhane’de mazbata töreninde konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Pazar günü yapılan seçimde yalnızca bizim 5 yıllık performansımız oylanmadı, aynı zamanda hukuk ve demokrasi dışı yöntemlerle siyaseti dizayn etmeye çalışan, kendini milletin üzerinde gören anlayışın meşruiyeti de oylandı. Halkımız, “demokrasi, hukuk, adalet, barış ve özgürlük istiyoruz” dedi”.
31 Mart 2024 seçimlerinde yeniden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Ekrem İmamoğlu, Saraçhane’deki İstanbul Büyükşehir Belediye binasında düzenlenen mazbata töreninde konuştu.
Seçim sürecinin büyük bir olgunlukla tamamlandığı için İstanbullulara, kendisine oy veren vermeyen herkese teşekkür eden İmamoğlu, 31 Mart’ta gerçekleşen mahalli idareler seçimini, Türkiye’nin siyasi tarihinde dönüşümün bir simgesi olarak gördüğünü ve bir kez özgürlük ve demokrasinin uyanışı yaşandıktan sonra geriye dönüşün mümkün olmayacağını belirtti.
İmamoğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şu şekilde:
“SEÇİM SÜRECİNDE KATKISI OLAN HERKESE TEŞEKKÜR EDİYORUM”
“Büyük olgunlukla seçim sürecini tamamladıkları için, bana oy versin vermesin İstanbullu hemşehrilerime teşekkür ediyorum. Genel Başkanımız Özgür Özel’e, MYK üyelerimize, PM üyelerimize, seçim sürecinde çalışan buna katkı sunan herkese çok teşekkür ediyorum. Sevgili eşime yürekten teşekkür ediyorum. Çocuklarıma, kız kardeşime, yeğenlerime, akrabalarıma herkese çok teşekkür ediyorum.
Bu seçim Türkiye siyasi tarihinin en önemli kırılmalarından birisidir. Ve artık geriye dönüş olmaz. Demokrasi bir kere uyandı mı, özgürlük bir kere hayat buldu mu ondan kimse kaçamaz. Geri dönüş çabaları nafile çabalar olur. Hatırlayın 31 Mart 2019 gecesi AA’nın veri akışını kesmesiyle başlayan süreçte ne yazık ki bir anlayışla mücadelemiz vardı. O anlayış makamları ya da bir seçim bölgesini, İstanbul’u kendi mülkü gibi gören bir anlayış Tabi bu anlayışın neler yaptığını birlikte gördük. Millet iradesini hiçe sayan o anlayış 23 Haziran 2019’da aslında esaslı bir demokrasi dersi aldı. Ama maalesef buradan yeterince ders çıkartmadı.
2019’da başlayan o süreç bugüne kadar farklı boyutlarıyla birlikte aralıksız bir şekilde devam etti. 5 yıl boyunca bizleri engellemek, başarısız kılmak için ellerinden geleni yaptılar. Dönem dönem fazlasıyla gerçek dışı suçlamalar ve iftiralarla bizi halkın gözünde küçük düşürmeye çalıştılar. Siyasi maksatlı mesnetsiz davalarla her gün ayrı bir teftiş ve soruşturmayla bizi yıldırmaya uğraştılar. Tabi 5 yıl boyunca onlar bizimle uğraşırken biz ise gerçek hayata, milletin bize yüklediği sorumluluğa yani İstanbul’un sorunlarıyla mücadele ettik.
‘‘YARGININ VE DEMOKRASİNİN AYARLARIYLA OYNAYANLARIN MİLLETİN VİCDANINDA YERİ OLMADIĞI TESCİL EDİLMİŞTİR’’
Pazar günü yapılan seçimde yalnızca bizim 5 yıllık performansımız oylanmadı. Aynı zamanda hukuk ve demokrasi dışı yöntemlerle siyaseti dizayn etmeye çalışan, kendini milletin üzerinde gören anlayışın meşruiyeti de oylandı. Oylamanın sonucu ortadadır. Milletin iradesini beğenmeyip kendi isteklerini dayatanların halkın seçilmiş temsilcilerini yok sayıp engellemeye çalışanların, devletin, hukukun, yargının ve demokrasinin ayarlarıyla oynayanların milletin vicdanında yeri olmadığını milletimizin asil tavrı sandıkta tescil etmiştir.
İstanbullular iktidarın bu şehrin iradesine yönelik politika ve uygulamalarını kesin olarak mahkûm etmiştir. Bu seçim aynı zamanda Kanal İstanbul için hayati bir referandumdu. Halkımız toplu bir şekilde İstanbul diye haykırdı. Beton kanal projesini tarihin tozlu raflarında hayata geçmeyen bir ibret projesi olarak kalmasını milletimizle birlikte sağlayacağız.
1 Cumhurbaşkanı, 17 bakan, medyanın yüzde 95’i, seçimi kazanmak için her yolu mubah gören, anlamsız siyaset anlayışı bu seçim ile birlikte mahkûm olmuştur. Rakiplerini düşmanmış gibi gösteren o anlayış mağlup olmuştur.
‘‘BU SEÇİM TARİHE GEÇECEKTİR’’
Metro ve diğer büyük yatırımlarımızın hayata geçmesi için gereken imzayı atmaktan kaçınan, sahip olduğu yetkiyi halkın zararına sonuna kadar istismar eden o yönetim anlayışı mahkûm olmuştur. 31 Mart’ta İstanbullular bu şehirde ve bu ülkede hukuk, demokrasi ve sosyal adalet istediklerini açıkça ve haykırarak ortaya koymuştur. Seçim, bence bu yönüyle tarihe geçecektir.
Ancak ülkenin pek çok seçim çevresinde olduğu gibi İstanbul’da da benzeri arayışlar devam ediyor. Dün bir yandan mazbata veriliyor, diğer yandan bir kısım çifte standart uygulamalarının yenileri sergileniyor. Bunların gözümüzden kaçtığını ya da bunları görmeyeceğimizi kimse düşünmesin. Aldığımız mazbatanın diğer hukuksuz uygulamaları gölgeleyeceğini kimse düşünmesin. Bizim mazbatamızın daha önünde duran şey milletimizin her bireyine uygulanan hukuka dair, adil olmaya dair süreçlerdir. Her birisini tek tek takip ettiğimi ve bu hususta gerek adalet için, hukuk için, eşitlik için gereken her tepkiyi göstereceğimi herkes buradan bilsin ve duysun.
‘‘ÇİFTE STANDARTTAN VAZGEÇİLMELİDİR’’
Kumpaslarla milletin iradesini gasp etme gayretleri ortaya konuyor ve devam ediyor. İstanbul’da kazandığımız Gaziosmanpaşa ve Beykoz’da oyların tekrar sayılması ve bu konuda bence usulsüzce ve yapılan alınan kararlar bence asla amacını uygun olmayacak şekilde yürütülürken bizim ucu ucuna kaybettiğimiz Fatih’te, Arnavutköy’de yeniden sayım taleplerimizin hiç umursamadan hızla reddedilmesini İstanbul halkının iradesini gasp etme girişimi olarak değerlendireceğimizden kimse kuşku duymasın. Çifte standarttan vazgeçilmelidir.
‘‘TUZLA BELEDİYE BAŞKANI’NIN GÖREVİ BİTMİŞKEN 62 MİLYON LİRALIK İHALE VERİYOR’’
Tuzla’da Eren Ali Bingöl’e mazbatasını niçin vermiyorsunuz? Derdiniz ne? Zamana mı ihtiyacınız var? Yüzde 11 farkla kazanmış adayımız mazbatayı ne zaman alacak belli değil. Amacınız ne? Öğreniyoruz ki, Tuzla Belediye Başkanı’nın görevi bitmişken, seçimden sonra hem de 2 Nisan günü hemen 62 milyon liralık ihale yapıp birilerine veriyor. Çok ayıp. Böyle bir kamu ahlakı olamaz. Hangi yetkiyle yapıyorsun? İBB müfettişlerini görevini devralır almaz hemen görevlendirdim. İhaleyi veren de alan da rahat olmasın. Birebir, ucu ucuna takip edeceğimi buradan söyleyeyim.
Bu belediye başkanının yapmaya çalıştığı başka işler de var. Çok acayip şeyler deniyor panikle. Ben tabi yıllar önce kişiliğini analiz etmiştim ama kimseyi inandıramadım. Bilgiler geliyor bu sabık başkanla iş tutanlar varsa bu sürecin uzaması onlara da zarar verecek. Ben Tuzla yapısı içerisinde bulunan devletimizin memurlarına, orada görev yapan, alın teri döken namuslu insanlara sesleniyorum; ama Tuzla Belediyesi, ama bir başka belediye ya da başka kurum. Bu devletin kurumlarında çalışan her devlet memuru bizim başımızın tacıdır. Yeter ki görevini ahlaklı ve namuslu yapsın, başka hiçbir kriterimiz yoktur.
Milletimizin sandıkta ortaya koyduğu sağduyunun hükümet için de yol gösterici olmasını ve artık vatandaşla inatlaşmaktan kesinlikle vazgeçmelerini diliyorum. Fakat hemen seçim sonrasında yaşanan bir kısım olaylar maalesef bu durumu zayıflatıyor. Hukuk dışı uygulamalarla milletin iradesini yok sayma gayretlerine tanık oluyoruz. Bu bizi derinden üzüyor. Siyasi maksatlı yargı kararlarıyla demokrasiye darbe vurulmak istendiğini görüyoruz. Asla unutulmamalıdır ki; milli iradenin üstünlüğü Cumhuriyetimizin üzerinde yükseldiği temel değerlerden asla vazgeçmeyeceğimiz prensiplerden biridir. Seçim gecesi söylenenlerin tersine Van’da gereksiz bir gerilim hak gasbı çabalarına girildiğini üzülerek gördük. Ne mutlu ki YSK görevini yaptı. Teşekkür ederiz.
‘‘ENFLASYONLA, YOKSULLUKLA MÜCADELE EDİN’’
İçi boş gerekçelerle bana açtığınız davalar işe yaradı mı? İş yapmamızı engellemek için her gün icat ettiğiniz o bahaneler sizi veya partinizi büyüttü mü? Büyütmedi, vazgeçin. Size bir faydası yok. Zamanı geri sayamazsınız. Ülke meselelerine eğilin artık. Enflasyonla, yoksullukla mücadele edin. Emeklilere ve onların dertlerine eğilin. Hukukun üstünlüğüne dönün. Buradan tüm kurumları kayıtsız şartsız milli iradeye saygılı, demokrasiye ve hukuka bağlı olmaya davet ediyorum. Kendimizi şehrin sahibi değil, muhafızı olarak gördük. Bu şehrin muhafızı da olmaya, görevimizi yerine getirmeye devam edeceğiz.
İstanbul’da 5 yılda 25 yıla bedel iş yaptık, bunun için çıldırıyorlar. Bizim derdimiz önümüzdeki 25 yıldır. İstanbul’u 2050 vizyonuyla yönetiyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı’na çağrıda bulunuyorum, projesini tamamladığımız, bütçesini çalıştığımız size sunduğumuz projelere bir an önce onay verin. Bu size puan kazandırır. Puan kaybettirmez. Onay verin ki projeleri hızla ihale edelim ya da takviyeler gelsin. Milletimizin cebine para girecek. Lütfen buna engel olmayın. Bu milletin gözünden düşmek istemiyorsanız bizimle işbirliği yapın.”