YORUM | TARIK TOROS
Erdoğan siyaseten ölüm döşeğinde.
Muhalifleri, “emr-i hakkın” tecelli etmesini, siyasi ölümünü bekliyor.
***
Epeydir yaptıkları gibi…
Ömrünü uzatacakları ya da tedavi edecekleri yok.
O arada “ölümü hızlandıracak” adım atmak da istemiyorlar.
Ters teper, “tekrar canlanır” diye korkuyorlar.
Bu durum, içerideki muhalifleri kadar…
Dışarıdaki muarızları için de geçerli. (bkz. 10 büyükelçinin Kavala bildirisi, “istenmeyen kişi” krizi..)
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Peki:
“Muhalifim” diyenler iktidarı rahatsız ediyor mu?
Zira muhalefet iktidarı rahatsız etme sanatıdır.
Tıpkı gazetecilik gibi.
***
Allah rahmet eylesin, 5 sene aynı ofiste çalıştım.
Ufuk Güldemir yılın belli ayları ava çıkar, 15 gün haber merkezine uğramadığı olurdu.
Dönüşünde “ne var ne yok” diye sorunca “şunu yaptık, bunu yaptık” diyene basardı kalayı:
“Hadi oradan! Telefonum hiç çalmadı, iki hafta yatmışsınız!”
***
Gazeteci gazetecilik yapıyorsa…
Patronun telefonları susmayacak.
Ölçü budur.
***
Ne demiş George Orwell:
-Gazetecilik, birilerinin basılmasını istemediği şeyi yayımlayabilmektir. Geri kalan her şey, halkla ilişkiler faaliyetidir.
Aynı şey.
***
Erdoğan siyaseten ölüm döşeğinde.
Görüldü ve görülüyor ki…
Batılı devletler artık onunla çalışmak istemiyor.
“Daha karpuz kesecektik” modundaki Türkiye muhalefeti ise bölünmüş halde.
Bir bölümü Erdoğan’dan kurtulmaya çalışırken…
Gizli rejim yanlıları, siyaseten ve fiziken tükendiğini görüp Erdoğan dönemi uygulamalarının aynı katılıkta devamı için alternatif arayışında.
***
Asıl savaş, Saray’a Hulusi Akar gibi birini atamak isteyenlerle…
Ekrem İmamoğlu’nu cumhurbaşkanı seçtirmek isteyenler arasında.
İsimler değişebilir, kavga derin.
Öyle olmasa…
Erdoğan günübirlik Azerbaycan’a giderken vekâletin Fuat Oktay’a verildiği tüm kanallardan pompalanmazdı.
Malumun ilamı.
Başka yardımcısı yok ki yahu!
***
Saray, bilinçli veya bilinçsiz, vekâlet tartışmalarını bitirmeyi amaçlamış olabilir.
“Süleyman Soylu’nun hakkından Sedat Peker geldi. Hakan Fidan konuşulmuyor bile. Hulusi Akar’ın hiç sırası değil” duyumunu teyit etmek için kulisleri yoklamak gerekmiyor.
***
Ne çare, olay Erdoğan’ı aşıyor.
2013-2016 geçişinde bırakmak istese de izin vermezlerdi.
Şimdi kendini koltuğa zamklasa dahi zor.
Miadı doldu, gidiyor.
he he gidiyo. 7 senedir gidiyodu. bi 7 sene daha basimizda
“Aldatmakla iş gören Süfyan,(1) ehl-i nifakın başına geçip nifak perdesi altında işlerini yürütür, şeriat-ı Ahmediyenin (a.s.m.) tahribine çalışır.(2) Ehl-i îman, onu, şanlı, kahraman bir milletin mağlubiyeti esnasında istidraçlı, şanlı, bahtı açık ve kurnaz bir kumandan olarak gördüğü için, gizli ve dehşetli mahiyetine bakmayarak kahramanlık damarıyla alkışlar, başına kor, kötülüklerini örtmek ister.(3)”
Bediüzzaman Hazretlerinin bu ihbarını okuduktan sonra, gel de şu zamanda bunun tevilini yapmadan dur, devre bakar mısın. Hawai Adalarında palmiyelerin altında güneşlenmek varken, eşed mi bir eşed adamın zulmunun son bulması için dua ederken buluyoruz kendimizi.
“Ne kendi eyledi rahat, ne âlem buldu huzur, Yıkılıp gitti cihandan, dayansın ehli kubur” mısraları tam bu günler için söylenmiş sanki.
Gazetecilikteki en büyük ölcü hic kimseye angaje olmamaktir. Patronun telefonu calsin diye angaje oldugun merciye haber üretmek degildir.
Iyi madem gidiyor, yabancilar merkezine bi ugrayip Türkiyede artik tehlike kalmadi, beni geri gönderin de gazetecilik neymis göstereyim dersin.
Abi samimiyetle büyük laflar ettiğini düşünüyorum. Erdoğan’ın gidişinin kolay olacağını düşünmüyorum ama buralara doluşanların yorumlarına bakınca anlaşılan vurduğun yerden ses geliyor :))
Ac tacuk dusunde dari gorur diye bir deyim var, Turkiyedeki zihniyet degismedikce RTE olmedikce yine secilir.