İktidar, Suriyeli sığınmacılardan böyle ‘zafer’ çıkaracak

HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, son dönemde oturmuş kavramları farklı okuma ve yorumlamasıyla çığır açan çıkışlar yapıyor. Bu performansıyla, içinde bulunduğu kabineye rehberlik ederken, başarısızlıkları da “zafer” diye topluma sunabilecek. En büyük problemlerden sayılan sığınmacı sorunu da böyle sunulursa şaşırmayın.

Sığınmacı sorununun bu boyutta yaşanması, toplumun geniş kesimlerini rahatsız etmeye başlayalı yıllar oldu. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yaptığı “ensar-muhacir” benzetmeleri AK Partilileri bile ikna etmeye yetmedi.

Tr724’te yazmaya başladığım Haziran 2021’den bu yana sığınmacı konusunu farklı boyutlarıyla gündeme taşımaya çalışıyorum. Bu konuda Türkiye’nin politika üretemediğini iki uç arasında gidip geldiğini anlatmak amacıyla Tanju Özcan ile Yasin Aktay arasında sıkışıp kaldık başlıklı yazımda aktarmaya çalışmıştım.

Kimi kesimler tarafından “ırkçı faşist” ya da “Türk Jirinovski” diye adlandırılan Zafer Partisi lideri Ümit Özdağ, yanlış bir şekilde de olsa esasında toplumsal bir sorunu dile getirdiği için bu kadar öne çıktı.

Kendi gibi düşünmeyen herkesi “vatan haini” ilan eden Ümit Özdağ, tek gündem maddesi olarak sığınmacı konusunu takip ediyor. Anlaşılan iş birliği içinde olduğu iç mekanizmalar Zafer Partisine öyle bir görev yüklemiş. Özdağ da bu misyonunu başarılı bir şekilde yerine getiriyor.

BAHÇELİ VE SOYLU’NUN SÜRPRİZ SURİYELİ ÇIKIŞI

Ümit Özdağ’ın gündeme getirdiği konuya geçtiğimiz hafta birdenbire MHP lideri Devlet Bahçeli sahip çıktı. Üstelik ilk adımın ne olması gerektiğini de açık bir şekilde ortaya koydu.

Partisinin Grup Toplantısında konuşan Bahçeli, düzensiz göçün adı konulmamış bir istila olduğunu söyledi ve “Önümüzdeki bayram günlerinde ülkelerine gidebilen sığınmacıların tekrar geri dönmelerine de hiç gerek yoktur” dedi.

Bahçeli, bu sözleri iktidarın AK Parti kanadıyla paslaşarak mı söylediği yoksa, küçük ortağın sözleri bir fırsat mı sayıldı bilmiyorum. MHP ile dirsek temasında yürüdüğü bilinen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, hemen çıkışını yaptı.

Soylu, bu Ramazan Bayramında ve sonraki Kurban Bayramında Suriye’ye bayramlaşmaya gidenlere yönelik kısıtlamalar uygulanacağını açıkladı.

Esas itibariyle bütün şıkları peş peşe söyleyen bir Cumhurbaşkanı Erdoğan var orta yerde. Birbirine taban tabana zıt görünen alternatifleri sıralayan Erdoğan, bulunduğu ortamda hangisine ihtiyaç varsa onu söylemekte sakınca görmüyor.

ESAD’IN İLAN ETTİĞİ KAÇAK AFLARI

Suriyelilerin gelme sebepleri, ülkelerinde can ve mal güvenliklerinin olmamasıydı. Buna rağmen her bayramda yüzbinlerce Suriyeli, sınırdan geçip öte yandaki akrabalarıyla bayramlaşmaya gidiyor.

Toplumun önemli bir kesimi, bu gidiş gelişleri “Demek ki ülkeleri güvenli bir hale gelmiş” diye yorumladı. Suriye’nin her yeri değilse bile önemli bölgeleri için bu geçerliydi.

Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, savaşın başlamasından bu yana sonuncusu bu yıl Ocak ayında olmak üzere 12 kez af çıkardı. Af, ülkeden şu veya bu şekilde ayrılanlar ve asker kaçaklarını kapsıyordu.

Bu aflar ve ülkede yaşanan gelişmelere ilişkin bilgiler SANA’da etraflıca yayınlanıyor. Siteye girildiğinizde hangi haber propaganda, hangisi verilere dayalı olduğu az çok haberi tanıma alışkanlığı olanlar tarafından ayırt edebiliyor. Pek çok bilgi Beştepe’nin İletişim Daire Başkanlığı kaynaklı haberlerden daha güvenli olduğunu takip ederseniz siz de görebilirsiniz.

ULAŞTIRMA BAKANI KARAİSMAİLOĞLU’NUN AÇTIĞI UFUK

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, hükümetin Suriye politikası konusunda sergilediği acizlik ve beceriksizliğe (ya da bilerek açık istilaya zemin hazırlamak) boyut kazandıracak çıkışlar yapmaya başladı.

Karaismailoğlu’nun yaptıklarını anlamak için önce Güldür Güldür komedi programında yayınlanan “Pozitif Toplantı” konulu videoyu izlemenizi öneririm. Benim sıkıcı yazıma bir mola olur hem de.

Güldür Güldür’deki Bilal Koçyiğit’in (Onur Buldu) olayları değerlendirme boyutunu kabineye en başarılı şekilde taşıyan isim Adil Karaismailoğlu olmaya başladı.

Gençlerin doğup büyüdükleri ülkelerinden umut kesip kendilerini Avrupa ve ABD başta olmak üzere dünyanın dört bir tarafına atma çabalarını “mühendis ihraç etme” olarak değerlendirebilen bir bakana sahibiz. “Beyin göçünü” beyin ihracatı olarak sunabilen bir isim, kesinlikle Bilal Koçyiğit’i gölgede bıraktı.

Bizim Ulaştırma Bakanımızın simyacılığı sadece beyin göçünü beyin ihracına dönüştürmekle sınırlı değil. Toplu taşımaya da yeni bir tarif getirme becerisine sahip. Bakanlığına bağlı Marmaray’ın yaptığı yüzde 40 zammı görmezden gelip, aynı oranda İETT’nin yaptığı fiyat artışını “Toplu taşımaya zam yapılıyor” diye eleştirebilen biri.

Bakan Karaismailoğlu, dün akşam Habertürk’te Kübra Par’ın programında toplu taşıma kavramını da kökten değiştiren bir çıkış yaptı.

Şehirler arası otobüsleri toplu taşıma aracı olarak gören Ulaştırma Bakanı, 10-15 otobüsün taşıdığı yolcuyu bir seferde taşıyan hızlı trenleri bu kapsamın dışında tuttu. Üstelik de bunu karşı tarafa ders vererek anlattı.

Ulaştırma Bakanı Adil Bey, siyasi ömrü vefa ederse çok daha iyi yerlere gelmeye aday. Onda bu simyacılık yeteneği varken, bütün metalleri altına çevirebilir.

AK Parti iktidarı da, sığınmacı politikasındaki beceriksizliğini zafer diye sunabilecek bir yolu mutlaka bulacaklar demektir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin