İki bilinmeyenli denklemi çözelim: Kim, kimin sırtında?

TARIK TOROS | YORUM 

Bir fincan kahvenin 75, salebin 120, bir dilim baklavanın 103 lira olduğu ülkede günlerdir 50+1 tartışılıyor.  Oysa ülkede muhalefet olsa bu bahis açılmadan kapanırdı. Çünkü AKP+MHP koalisyonu bırakın anayasa değişikliğini Meclis’ten geçirmeyi (400 oy), referandum sınırına bile (360 oy) yaklaşamıyor.

600 üyeli parlamentodaki 600 kişi, amacın üzüm yemek olmadığını biliyor.

Ne çare muhalif görünümlü partiler, toplumun en az yarısının Erdoğan’dan kurtulma arzusunu sömürdüler, konforlu siyaset alanına razı oldular.

Elbette, yaşı ve sağlığı yerinde olan biri bile 5 yıl sonraki seçimi düşünmez. Elbette, 2028’de “üçüncü kez” aday olma hakkını 2023’te hiçbir muhalif direniş olmadan alan kişi için “ana amaç” bu değildir. Elbette, TBMM’de anayasa yapacak gücü olmadığını, 360 oyu bulsa bile referandumda 50+1’e ihtiyacı olduğunu biliyor.

Ayrıca karşısında böleceği bir “muhalefet bloku” kalmadı, bunu başardı zaten.

***

Yoksa ittifaktan mı sıkıldı?

Bir kere hiçbir lider, iktidarına ortak istemez. Hele Erdoğan karakterinde biri söz konusuysa… Karşılıklı ağır küfürleştiği birine mahkum oldu, iki taraf da hoşnut değil. Gelgelelim birbirlerine muhtaç ve mecburlar.

AKP, 264’le TBMM’de azınlık ve koalisyon ortağı bulamazsa eli kolu bağlanır.

Saray, 2014’ten bu tarafa Parlamento’yu etkisizleştirdi. Elinden gelse daha da etkisizleştirir, henüz yapamıyor. Anayasa’yı dikkatli okursanız görürsünüz, mevcut sistemde dahi çoğunluğu kaybederse roller değişir.

Despotluk zora girer.

***

Esasen Bahçeli ittifakla köprüleri atmadı; çizgiyi çekti. Erdoğan, başdanışmanı Mehmet Uçum aracılığıyla mesajı aldığını duyurdu: “Cumhur İttifakı sıradan bir parti veya seçim ittifakı değildir. Türkiye’nin beka ittifakıdır.” (21 Kasım 2023)

***

Uzun yıllardır haftada bir ortaya çıkan, kalan vaktini evinde geçiren Bahçeli’yle bir ayağı çukurda olan Erdoğan’ın tüm rezilliklere ve ülkeyi dibe vurduran politikalara rağmen gündemi belirlediği bir ülke Türkiye. O yönüyle ne kadar hayıflanılsa az.

“Ama Erdoğan, 10 Aralık 2022’de son kez aday olduğunu söylemişti.”

Hangi lafını yemedi ki? Geçeceksiniz bunu.

***

Yerel seçimlerin tek başına ölçü olmadığı 2019’da ortaya çıktı da…

2024 için eski heves kaldı mı, bilmiyorum.

Bakın:

-Sedat Peker’in “çanta çanta” para gönderdiğini söylediği…

-Eski AKP Milletvekili olan Feyzi İşbaşaran’ı gözaltında tutulduğu karakolda dövdüren…

-Yeri gelip parti içinde de racon kesen…

Misal, dönemin İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yakın Milli Beka Vakfı’nı bastıran…

-2015 eylülünde Hürriyet gazetesini kuşatan ekibin azmettiricisi Metin Külünk, İstanbul Büyükşehir için adaylığını açıklamış.

“Yola çıkmakla emrolundum” diyor.

Şimdiden hayırlı olsun.

***

Muhalefette ölçü şudur: Geçen seçimden fazla çalışıyor musunuz, dünkü eksikliklerinizi tamamladınız mı?

Bahçeli’nin bir sözü var ki, altı çizilesi: “Kuş beyinlerinizle Cumhur’u çatlatmaya kabiliyetiniz yetmez.” (21 Kasım 2023)

Üzerinize alınabilirsiniz. Bahçeli, devamla diyor ki, “Siyasi hayatımız boyunca hiç kimsenin sırtına binmedik, hiç kimseyi de sırtımıza bindirmedik.”

Bu durumda sorulacak soru şu: Hangi eşek, iki ortağı sırtlamış götürüyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

2 YORUMLAR

  1. Bu ikisi yanyana nasıl durabiliyor? Sen önce bu konuyu bi netleştir.

    Emir komuta merkezleri nunlara PAPAZ elbisesi verse giyerler. Etek verse zil takı oynarlar. Bunlar acayip mahluk. senin matığın burda işe yaramaz

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin