15 Temmuz günü MİT’e gidip darbeyi ihbar ettiği belirtilen Pilot Binbaşı O.K. üzerinden müthiş bir savaş yaşanıyor. Son olarak Hürriyet’in ortaya koyduğu tutanakla beraber, önemli bir gerçek de gün yüzüne çıkmış oldu. Binbaşı O.K.’nin ifade tutanağının altında, kısa süre önce sürpriz şekilde görevden alınan eski Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak ile Cumhuriyet Başsavcısı Necip İşcimen’in imzaları vardı. Böylece, ‘iki savcı, 15 Temmuz’un aydınlatılmasını istemeyen irade tarafından görevden alındı’ tezi güçlenmiş oldu.
Peş peşe ortaya konulan haberler, raporlar, açıklamalar iki kanat arasında bir bilek güreşi yaşandığı izlenimi veriyor. MİT ve Genelkurmay kanadı, eski Binbaşı O.K.’nin darbeyi değil, Müsteşar Hakan Fidan’a yönelik bir saldırıyı haber verdiğini öne sürüyor. Buna karşılık bir başka kanat, O.K.’nin o gün darbeyi ihbar ettiğini ve MİT ile Genelkurmay’ın gerekli önlemi almadığını gözler önüne seriyor. Cumhuriyet, Yeni Şafak, Oda TV ve Hürriyet’in haberleri ile farklı boyutlara taşınan bu savaşta Hakan Fidan-Hulusi Akar ikilisi giderek “15 Temmuz’un suç ortaklarına” dönüşüyor. Ve elbette onları koruyup gizleyen, TBMM Komisyonu’ndan bile sakınan o ‘üst akılla’ birlikte.
CUMHURİYET’İN HABERİ İLE BAŞLADI
Önce bu noktaya nasıl gelindi, hatırlayalım: Cumhuriyet Gazetesi 17 Mayıs’ta ‘Darbe ihbarcısı subay sır oldu’ manşetiyle çıktı. Alican Uludağ imzalı haber, yeni çıkan Kara Havacılık Komutanlığı iddianamesine dayanıyordu. Savcı Alpaslan Karabay’ın, ihbarcı Binbaşı O.K.’nin ifadesini almak istediği ama MİT’in buna izin vermediği belirtiliyordu. 15 Temmuz’un ardından çıkan ilk KHK ile ihraç edilen, sonra göreve iade edilen, daha sonra da MİT’e alınan binbaşı, ‘dokunulmazlık zırhına’ kavuşturulmuştu. MİT mensuplarının ifadesi izne tabi olduğundan savcının eski binbaşının ifadesini almasına müsaade edilmemişti.
2 gün sonra OdaTV’den Müyesser Yıldız önemli bir yazıya imza attı. “15 Temmuz gerçeklerini baştan yazdıracak ifadeleri yayımlıyoruz” başlıklı yazıda, ihbarcı binbaşının adı da deşifre ediliyordu: Okan Kocakurt.
Müyesser Yıldız, ifadelerden yola çıkarak 15 Temmuz günü Kara Havacılık Okulu’nda yaşananların fotoğrafını çekti. Aslında herkesin her şeyi bildiğini ama akıl almaz bir şekilde darbenin önlenemediğini ortaya koyuyordu.
20 Mayıs’ta Yeni Şafak, İşte o binbaşının ifadesi haberiyle çıktı. Habere göre Binbaşı O.K., 11 Ağustos’ta ifade vermişti. Ancak ne hikmetse Cumhuriyet’in ‘O binbaşı sır oldu’ manşetinden 3 gün sonra yandaş gazetede yer buluyordu. Üstelik haberde ifadenin kime ve nereye verildiği de yazmıyordu. Fakat önemli olan şuydu: İhbarcı binbaşı, “Darbe olacağını söyledim” diyordu.
22 Mayıs’ta MİT Müsteşarlığı, TBMM 15 Temmuz Komisyonu’na bir rapor gönderdi. ‘Gizli’ ibareli 36 sayfalık bu rapor, O.K.’nin 14.20’de teşkilata geldiğini doğruluyor ama ihbarın darbeye ilişkin değil, Fidan’a yönelik bir saldırıdan ibaret olduğunu kayıtlara geçiriyordu. Bu rapor, 26 Mayıs’ta kamuoyuna açıklandı.
HÜRRİYET’İN HABERİ GÖRÜLEN LÜZUM ÜZERİNE Mİ?
3 gün sonra, yani dün, Hürriyet bu kez Binbaşı O.K.’nin ifade tutanağını daha teferruatlı olarak yazdı. Yani Yeni Şafak’ın vermediği ayrıntılar Hürriyet’te vardı. En önemlisi şuydu: Pilot Binbaşı, “Darbe olabilir kelimesini kullandığımı çok iyi hatırlıyorum” diye vurguluyordu. Adeta, ‘görülen lüzum üzerine’ bir daha sızdırılmış bir haber izlenimi veriyordu. Önce ifadesinin alınamadığı ve iddianameye girmediği haberi, sonra ifadesinin alındığı ve darbeyi ihbar ettiği haberi, sonra başlayan inkâr furyası üzerine de üstüne basa basa söylenmiş “Darbe olabilir kelimesini kullandığımı çok iyi hatırlıyorum” cümlesini barındıran ifade tutanağı…
Üstelik bu resmi ifade olarak işleme alınmamıştı. Herhangi bir iddianameye de girmemiş. Sadece dönemin Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Harun Kodalak ile 15 Temmuz ana soruşturmasını yürüten Başsavcıvekili Necip Cem İşçimen tarafından imzalanmış bir ‘tutanak’ hüviyetinde. Her iki ismin de bu süreçte tasfiye edilmiş olduğunu göz önünde bulundurursak manzara daha da ilginçleşiyor. Kodalak, Ocak ayında Yargıtay’a düz savcı olarak atanmıştı. İşçimen de Mart ayında görevden alınarak bilişim suçlarına verilmişti.
BİLEREK ÖNLEMEDİKLERİ ARTIK KESİN
Şu artık kesin: 15 Temmuz, darbeden haberdar olması ve kalkışmayı önlemesi gerekenler tarafından biliniyordu. Darbe girişimini bilerek önlemediler.
Şu da bana göre kesin olup henüz kamuoyu nezdinde az biraz daha zamana ihtiyacı olan tarafı: Darbe birileri tarafından kontrollü bir şekilde organize edildi. En baştan başarısızlığa mahkûm, neticeye ulaşma şansı sıfır olan bir darbe girişimiydi. Yani Allah’ın bir lütfu değil, kul yapımı, hem de acemi kul yapımı bir organizasyondu. Birileri fena halde kazık attı, birileri de fena halde kazık yedi. Ama askerlik sanatında tuzağa düşmenin de bir faturası var. Vebal büyük.
Henüz çorabın ilk ilmeği çözüldü. Daha ortaya saçılacak yüzlerce karanlık sır var. Çektikçe gelecek.
Bakalım sırada hangi hamle var.