YORUM | TARIK TOROS
Türkiye’deki mücadele öteden beri devleti ele geçirme mücadelesidir.
Yargıyı, bürokrasiyi, askeri, polisi, medyayı ele geçirme mücadelesi.
Özünde maalesef hukuk ve demokrasi kaygısı olmamıştır.
Bunlar işin sosu veya dereyi geçene kadar başvurulacak araçlar olmuştur.
“Hür düşünce”, “serbest piyasa” samimiyeti yoktur.
O yüzden, özellikle 2016’dan bu tarafa, kullanışlı olmayan kadrolar biçilmiştir.
Bir kısmı mühim görevlere getirilmiş, bir kısmı da kadın ve para zaafları yüzünden esir muamelesi görmüşlerdir.
Kimi görevden almalar, sürgünler, kimileri hakkında açılan göstermelik soruşturmalar, devleti ele geçirme mücadelesindeki fay kırıklarıdır.
Klikler arası savaşın yüzeye yansımasıdır sadece.
Sistem, kontrolü dışına çıkanı veya Ankara’da arkası olmayanı harcıyor, olan budur.
**
Türkiye’deki despot rejime karşı samimi olarak kafa yoranlar olduğunu biliyorum.
Olağanüstü bir dönemden geçildiği için kimi konuları özellikle es geçtiklerini, görmezden geldiklerini de görüyorum.
Ne yazık ki bu çevreler, geçen 10 yılı hoyratça harcadılar.
Kamu yararına bakmayıp kime yaradığı ile ilgilendiler.
Sedat Peker’in ifşalarına gösterilen ilgi ve müsamahanın onda birini…
Önceki Emniyet ve Savcılık dosyalarından esirgediler.
Oysa bunlar da yalanlanmadı ve halen devletin kayıtlarında duruyor.
Haliyle…
İran ajanlarıyla iş tutan savcıları yeni keşfetmiş gibi yapmaları, sadece bana tuhaf gelmesin.
**
Nazik bir süreçten geçildiği için…
Potansiyel cumhurbaşkanı adayları, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’a sorulması gerekenler yüksek sesle sorulmuyor.
İmamoğlu’nun Etiler Polis Okulu arazisi üzerinde yükselen rezidans inşaatının ruhsatını aylar sonra iptali alkışlanıyor ama…
Buradaki Büyükşehir payını 2021 yılında 2 milyar TL’ye Erdoğan’ın mutemedi Hasan Yeşildağ’a neden sattığı sorgulanmıyor.
25 Aralık 2013 soruşturmasının merkezinde bu arazinin olduğunu bilmiyor olamazlar, değil mi ama?
Aynı biçimde, 2017 yılında ODTÜ arazisinden yol geçirdi diye Melih Gökçek’i topa tutan aynı medya, geçen ay yol inşaatına yeşil ışık yakan Mansur Yavaş’a sus pus.
**
Yavaş’ın 2011’de MHP’den ayrılırken…
2010 referandumuna ‘hayır’ dediği için Devlet Bahçeli’yi eleştirdiği mektubu da görmezden geliniyor.
Kimse, Yavaş’a “yetmez ama evetçi” muamelesi yapmıyor.
Yapmasın da.
Anlatmak istediğim bu değil zaten.
**
“Dostum, doğru diyorsun lakin şimdi yeri ve zamanı değil” yorumuna katılmıyorum.
“Devran döndüğünde bakarız” diyenler “iyi niyetlerini” gözden geçirmeli.
Hak, hukuk mücadelesi verilmediği için böyle oluyor ve işe gelmeyen hakikatler halının altına süpürülüyor.
**
Konu “muhalefetin ne yetkisi var ki” sığlığında ele alınmamalı.
Ülkenin parlamentosunda “savaş tezkeresi” gibi hayati kararlara iştirak ediyorsa…
Kimi kurullara, HSK gibi, RTÜK gibi, üye atıyorsa…
Kimi politikalara sessiz kalıyor.. Misal, hak dava olan KHK ihlallerine doğru dürüst ses edemiyorsa…
İğneyi muhalefete de batıracaksınız.
Yoksa, ileride çuvaldız için hayli geç kalmış olursunuz.