HABER-YORUM | KEMAL AY
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde hapisteki kadın gazeteciler anısına…
1902 yılında Amerika’da yayın yapan McClure’s dergisi çok ilginç bir tefrikaya başlamıştı. 2 yıl sürecek ve toplamda 19 parçadan oluşacak bu yayın, ‘Standard Oil Şirketi’nin Tarihi’ başlığını taşıyordu. 1800’lerin son çeyreğinde kurulan ve bir anda ABD’nin en büyük şirketlerinden birine dönüşen Standard Oil, tarihin ilk uluslararası petrol şirketiydi. Sahibi John D. Rockefeller’i ülkenin en zengin ve nüfuzlu iş adamı hâline getirmişti. Yayınlar o kadar etkili olacaktı ki, 5-6 yıl içerisinde Standard Oil’e büyük davalar açılacak ve şirket parçalara bölünecekti. Rockefeller ise bütün Amerika’da kirli ticaretin sembolüne dönüşecekti.
Yayınlandıktan kısa süre sonra kitaba dönüşen ‘Standard Oil Şirketi’nin Tarihi’ isimli çalışma, New York Times tarafından yapılan bir listede ABD tarihindeki en etkili haberler arasında 5. sırada yer alıyor. Üstelik Amerikan basın tarihinin ilk araştırmacı gazetecilik çalışması olarak nitelendiriliyor. Ama daha da önemlisi, araştırmacı gazeteciliği bir anlamda icat eden ve tarihin en zengin iş adamlarından John D. Rockefeller’e kafa tutan bu gazeteci bir kadın. İsmi Ida Tarbell.
İLK KEZ 14 YAŞINDAYKEN DUYMUŞTU
Tarbell, Rockefeller ismini ilk kez 14 yaşındayken duymuştu. Babası Franklin Tarbell, Pennsylvania’da küçük çaplı bir petrol üreticiydi. Ürettiği petrolü tren yolu sayesinde müşterilerine ulaştırıyordu herkes gibi. O sırada bölgeye 32 yaşında bir iş adamı geldi. İsmi John D. Rockefeller’di. Standard Oil’i kurmuştu. Cleveland tren hattını kullanan, Ohio ve Batı Pennsylvania’lı petrol üreticilerine bir teklifte bulundu: İşletmelerinizi bana satın, şirketimde hissedar olun. Elbette bu öylesine bir teklif değildi. Rockefeller, tren taşımacılığı yapan şirketlerle bir anlaşma yapmış, taşıma ücretlerini yükseltmelerini sağlamıştı. Kendisi ise tek seferde çok fazla varil taşıtacağı için indirim alıyordu sürekli. Standard Oil daha fazla petrol taşıttıkça, karşısında başka hiçbir petrol şirketi dayanamayacaktı. Hele ki taşradaki ufak üreticiler…
Geceleri toplanıp Rockefeller’in bu teklifini değerlendiren küçük petrol üreticileri arasında Franklin Tarbell de vardı. Kızı Ida da bu toplantıları dinliyordu. Çoğunluk şirketini satmaktan yanaydı ancak Franklin Tarbell direnip bağımsız kalmak istiyordu. Ortağıyla birlikte ret oyu verenlerdendi. Ancak Rockefeller bölgeden ayrıldığında Cleveland tarafındaki petrol işletmelerinin yüzde 85’ini satın almıştı bile. Franklin Tarbell ve ortağının işleriyle günden güne kötüleşti çünkü maliyetleri karşılayamaz oldular. Bu durum ortağını intihara sürükledi.
ÖĞRETMENLİK YERİNE YAZARLIK
Ida Tarbell, bu olanları arkada bırakıp eğitimini sürdürecekti. 19 yaşına geldiğinde Pennsylvania’daki bir kolejde biyoloji eğitimi aldı ve okulu bitirdiğinde öğretmenlik yaptı. Ancak onu daha çok mutlu eden bir şey vardı: Araştırmak ve yazmak. Şehrin genel bir fotoğrafını verdiğini düşündüğü Polis Gazetesi’ni okumayı çok seviyordu. Kadınların adliye ve cinayet haberleri yapmasını zor bulsa da, özellikle merakı olduğu tarih alanında kalem oynatmaya hevesliydi. Tanıştığı bir editörün vesilesiyle küçük çaplı, dindar bir gazetede çalışmaya başladı. Burada yaptığı haberler kaleminin ne kadar kuvvetli olduğunu kanıtlamaya yetecekti.
1890’da araştırma yapmak üzere Paris’e gitti Ida Tarbell. Fransız İhtilali sırasında önemli rol oynamış Madame Roland hakkında bir biyografi çalışmasıydı bu. Fransa’nın başkentinde Amerikalı yayıncı Samuel McClure’la tanışacak ve McClure’s Magazine isimli aylık haber dergisinde yazma teklifi alacaktı. Ömrü çok uzun olmasa da McClure’s isimli aylık dergi Amerika’da ‘skandal ifşa eden habercilik’ (muckraking) anlayışının en önemli temsilcilerindendi. Ayrıca ünlü edebiyatçıların eserlerine de yer veriyordu. Sherlock Holmes’un yazarı Arthur Conan Doyle, Jack London ve Mark Twain gibi isimler bu yazarlar arasındaydı.
DERGİNİN TİRAJINI ARTTIRAN ARAŞTIRMALAR
Ida Tarbell, kısa süre sonra yeniden Amerika’ya döndü ve Washington’daki ofiste çalışmaya başladı. Burada Napolyon Bonaparte ve Abraham Lincoln’le ilgili yazdığı uzun tefrika haberler dikkat çekti. Lincoln’un doğup büyüdüğü taşra şehirlerini gezerek onu tanıyan ve hâlen hayatta olan insanlarla görüşen Tarbell, derginin tirajını katlamıştı. Kitaba da dönüşen bu yazılar, Tarbell’in tarih alanında da bir otorite olarak görülmesini sağladı.
1898’de New York ofisine taşındığında şehrin en çok konuşulan isimlerinden birisinin John D. Rockefeller olduğunu gördü ve eski günleri hatırladı. Kısa süre içinde hemen Rockefeller üzerine çalışmaya başlayacaktı. Bulduğu ipuçları neticesinde Standard Oil yöneticilerinden Henry H. Rogers’la bir görüşme yapmaya karar verdi. Rogers, tıpkı babası gibi bağımsız bir petrol üreticisiyken şirketini Rockefeller’e devretmiş ve Standard Oil’de çalışmaya başlamıştı. Bu görüşmeyi ona ayarlayan kişi Mark Twain’di. Rogers, Tarbell’in yaptığı haberlere bakarak, başarılarını anlatacağı bir röportaj serisi bekliyordu. Bu sebeple de gayet açık cevaplar vermişti.
İKİ YIL SÜRECEK BİR ÇALIŞMA
Skandal gazeteciliği Amerikan basını için bilindik bir şeydi. Ancak Ida Tarbell’in bundan fazlasına ihtiyacı vardı. Tarihî şahsiyetler hakkında biyografik yazılar kaleme almak nispeten kolaydı. Halihazırda devasa bir şirket olan Standard Oil hakkında elde ettiği belgeler ve yaptığı röportajlar ona hayli geniş bir çalışma alanı sağlamıştı. Bu sebeple Standard Oil hakkında yazacağı yazılar, Ida Tarbell’e aynı zamanda araştırmacı gazeteciliğin mucidi olma vazifesi de yüklüyordu. Amerikan basın tarihi için de yeni bir durumdu bu.
1902’de ilk parça yayınlandığında, hayli ilgi çekti. Toplamda 19 bölümden oluşan ‘The History of Standard Oil Company’ (Standard Oil Şirketi’nin Tarihi’ isimli çalışma, 1904’e kadar yayınlanacaktı. Tarbell, ‘ticarî Makyavelizm’ dediği düzeni ifşa etmiş, artık petrol işiyle uğraşmayan Rockefeller’in devasa servetini nasıl edindiğini herkese göstermişti. Dönemi anlatan kitaplar, bu haberlerden sonra halkın Rockefeller’e bakışının değiştiğinden bahsediyor. Tarbell, hikâyesinin sonunda iki bölümden oluşan bir John D. Rockefeller biyografisi de yazdı. Burada onun için ‘yaşayan mumya’ tabirini kullanırken, yöntemlerinin Amerikan hayatını daha ‘fakir, çirkin ve kaba’ kıldığını söyleyecekti.
İNTİKAMINI KENDİ İCADIYLA ALDI
Haberler yayınladığı sırada Rockefeller, hayırsever bir iş adamıydı. New York’a yatırım yapıyordu. Petrol işinden çekilmişti. Ancak Ida Tarbell’in ardı arkası kesilmeyen yayınları sebebiyle öfkelendiğini kaydedecekti biyografi yazarları. Ortaya çıkan skandal karşısında konuşmamayı yeğledi. Adamlarına da tek bir söz etmemelerini salık verdi. Ama özel sohbetlerde Tarbell’e öfke kusuyordu. 1904’te tamamlanan seri, 1911’de Amerikan Yüksek Mahkemesi’nde görülen davada da konu edildi ve ABD’nin ilk uluslararası petrol şirketlerinden olan Standard Oil, parçalara bölündü. Düşünün ki, o parçalardan ikisi bugün ABD’nin en büyük şirketlerinden olan Exxon ve Chevron olacaktı. Tekelleşme, o zamandan bu yana Amerikan ticari hayatının en çok tartışılan konularından biri.
Ida Tarbell bir edebiyatçı gibi kıvrak bir kalemi olmadığını biliyordu fakat onun için iyi bir yazı, hiçbir çelişki barındırmayan ve gerçeklere dayanan araştırma yazılarıydı. Hayli zeki ve keskin bakışlı bu kadın gazeteci, babasının intikamını bu ‘silahla’ almıştı; gerçeklere dayanan, araştırma haberleriyle.