İçki yasağı AKP’nin geç kaldığı bir konudur; anlatalım

YORUM | TARIK TOROS

İstanbul Valiliği açık alanlarda alkollü içki tüketilmesini yasakladı.

Vali, tepkiler üzerine “hatırlatma yaptık” diyor ama doğru değil.

Önceki genelgelerde şöyle bir ifade yok çünkü:

-Ruhsatlı işletmeler dışında park, piknik ve mesire alanı, sahil bandı, plaj vb. alanlarda alkol satışı ve tüketilmesinin önlenmesi..

Valilik yeni kural koymuş: Açık alanlarda içki içmek artık yasak!

Tüm açıklamaların önünde arkasında uzun uzun gerekçeler sıralanmış (kamu düzeni, halkın huzuru, asayiş, şikayetler vs.) önemi yok, sonuçta yasak yasaktır.

“Alkol satışı ve tüketilmesinin önlenmesi” diyor ki, anlamı yoruma lüzum kalmaksızın açıktır:

İstanbul’da artık sadece ya evinizde ya da ruhsatlı işletmelerde içebilirsiniz.

Esasen bu bile mevcut Türkiye koşullarında yeterince cömert bir serbestiyettir.

Anlatalım.

**

AKP, 2009 yılında restoran, kıraathane gibi kapalı alanlarda sigara içilmesini yasakladı.

Bu gelişme, Türkiye için erken ve şaşırtıcı bir değişimdi.

Orada sağlıklı yaşamdan ziyade Erdoğan’ın özel takıntısının etkisi oldu.

Öyle ki, sigara içerken rastladığı kişilerin paketlerini alıp onları sigarayı bırakmaya zorlayan bir takıntıydı bu.

Ancak enteresan biçimde sigara üzerindeki vergileri artırmayı hiç düşünmedi.

Bugün özellikle Avrupa ülkelerinde bir paket sigara 10-15 Euro arasında satılıyor.

Yüksek vergilerle tüketim caydırılıyor, başarılı da oluyor.

Ayrıca Türkiye, tiryakilerin sigarayı bırakmakta bir yöntem olarak kullandığı elektronik sigarayı toptan yasakladı. 

**

Burada mesele yasağa karşı olup olmamak değil, içki meselesinde de öyle. 

Toplumsal ve ekonomik yönüyle bağlamı ortaya koymaya çalışıyorum sadece. 

Üçüncü dünya ülkelerini bilmem, bugün dünyada kapalı alanlarda sigara içilmesi yaygın biçimde yasak. 

İnsanlar evlerinde de içmiyor, varsa balkona değilse kapının önüne çıkıyor.

**

Açık alanlarda içki içilmesi konusu ülkeden ülkeye, hatta şehirden şehire değişiyor.

Emin olun, İstanbul’daki son yasağı savunurken dünyadan örnekler verenler çıkacak, tüm konularda olduğu gibi.

Lakin konuyu Türkiye bağlamında konuşmak gerekir.

Eğer Batı’dan örnek verilecekse, sigara ve içki üzerindeki vergiler Türkiye ile taban tabana zıttır.

Sigarada vergilere dokunmayan Erdoğan, alkollü içkilerde vergi oranını artırdıkça artırdı.

Negatif tutumu öteden beri biliniyor:

-İsteyen istediği kadar içiyor. Aksırıncaya, tıksırıncaya kadar içiyorlar. Sekiz yıldır neyi yasakladık? (Erdoğan, 14 Ocak 2011)

**

“Dinen yasak, zıkkım içsinler” veya “Ben Yeşilaycıyım, içen düşünsün” gibi yaklaşımlarla konuyu ele almak güçtür. 

Erdoğan aşağı yukarı bu söylemle bakıyor zaten. 

İran’da dinen yasak fakat uyuşturucu ve içki tüketim oranları pek öyle söylemiyor. 

ABD’de 1920-1933 yılları arasında alkollü içki ticareti ve tüketimi yasaktı.

Yasaklar mafyayı palazlandırdı, içki pahalandı, suç oranları görülmemiş ölçüde arttı.

Sonunda “normalleşme” için yasağı kaldırmaktan başka çare kalmadı.

**

Söylemi ve eylemi yönüyle Erdoğan’ın sadece açık alanlarda değil kamusal alanda da içki tüketimini çoktan yasaklaması icap ederdi.

Nedense yapmadı, yapamadı.

Turizm ve vergi gelirlerinden olmak istemiyor.

Değilse… Merdiven altında içki üretiminin kararttığı hayatları çok önemsediğini sanmıyorum.

**

Türkiye liderliği, sigara konusunda olduğu gibi içki konusunda da samimi ve tutarlı değildir.

Açık alanda içki yasağı, ülkeye şeriatın geldiği manasına gelmez.

Gelen şey çoktan gelmiştir fakat şeriat değildir.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

6 YORUMLAR

  1. “ABD’de 1920-1933 yılları arasında alkollü içki ticareti ve tüketimi yasaktı.
    Yasaklar mafyayı palazlandırdı, içki pahalandı, suç oranları görülmemiş ölçüde arttı.”

    Yani yasak cözüm degil, yasaklar kötülükleri engellemiyor diyorsun.
    Ozaman tüm gpnahlari serbest birakalim, zina zaten serbest, uyusturucuyuda serbesz birakalim ne dersin?

    Eminimki

    • ABD’de çoğu eyalette dışarda içki içmek bugün de yasak. Ayrıca plajda çıplak denize girmek de, kamuya açık alanda ilişkiye girmek de yasak. Ancak içki üretimi ve satışını tamamen yasaklamak yazarın bahsettiği duruma sebep olacaktır. Amerika’ya gitmeye gerek yok. Türkiye’de de vaktiyle men-i müskirat kanunu ile içki toptan yasaklanmış ve çözüm olmamıştı. Ama kamuya açık alanda sadece içki değil şahsen sigaranın da yasaklanması gerektiğini düşünüyorum.

      • ABD’de mayo ile denize girmek yasak değil. Bu tür söylemlerle sanki aşırıcılığı yasaklıyormuş gibi davranmayı kesin. Size kalsa mayo giymek de yasak olur, şort giymek de yasak olur, kadınların pantolon giymesi de yasak olur. Mevzu denize çıplak girmek değil yani.

    • Günümüz Müslümanları çağdaş değerler ile barışık değil. Din özgürlüğünden ancak işine geleni anlıyor. Din özgürlüğü benim dinimi yaşamamdır, istediğim gibi anlatmamdır şeklinde anlıyor. Başkasının başka türlü anlama hakkı olduğunu kabul etmiyor.
      Cem Arslan, sen ne dediğinin farkında mısın?
      Sırayla gidelim:
      İçki kötü bir şey midir?
      İslam dini açısından bakarsanız haramdır. Ama Müslüman olmayan biri için haram değildir. Hatta kötü bile değildir, keyif verici bir içecektir. Zarar yönüne gelince, her şeyin fazlası zararlıdır. Müslüman olup da içen de kendisi bilir. Kimsenin müdahale hakkı yoktur.
      Yasak tabii ki çözüm değildir.
      “O zaman tüm günahları serberst bırakalım, zina zaten serbest, uyuşturucuyu da serbest bırakalım ne dersin?” diyorsunuz.
      Zaten tüm günahlar serbest olmalı. Serbest derken devlet karışmamalı. İnsanlar kendi iradesi ile günahlara girmemeli, ahlaklı olmalı.
      Zaten zinayı, alkolü yasaklayamazsınız. Yasaklarsanız karaborsayı güçlendirmiş olursunuz. Ayrıca siz alkol ve zinanın yasak olduğu ülkelerde bunların olmadığını mı sanıyorsunuz?
      Bu konuyu daha da deşersek güya zinanın yasak olduğu coğrafyalarda sodomi gibi mide bulandırıcı şeylerle karşılaşabiliriz. Başkasına ahlak dersi vermeden bunları da düşünmek lazım.
      Nedense Müslümanlar dindarlığı kendi kişisel gelişimi olarak görmüyor? Hep göz dışarda, hep dini kuralları başkasına dayatma derdinde?
      Eğer Müslümanlar din özgürlüğünde ciddi olsa alkol yasağına önce onların karşı çıkması lazım. Başkasının senin başörtüne karşı çıkması ile senin adamın yaşam tarzına müdahale etmen arasında ne fark var? Tamam, sen alkol içme, kimse illa iç demiyor. Ama sen neden içene karışıyorsun?

  2. Türkiye olması gereken özgürlüklerin olmayıp, olmaması gereken özgürlüklerin olduğu garip bir ülke.

    Türkiye’de iken dilediği yerde içki içen insanlar, birçok Batı ülkesinde izinli yerler ve ev dışında içmenin yasak olmasına ne diyorlar çok merak ediyorum.

    • Türkiye’de kim dilediği yerde içki içiyormuş? Hem yasak var, hem aşırı vergi var. Sanarsın her gün içkiden bayılan adam görüyoruz sokaklarda. Onları görmüyoruz ama Afganların getirdiği uyuşturuculardan bayılan insanları görüyoruz. Sesiniz onlara çıkmıyor tabii ki.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin