YORUM | BÜLENT KORUCU
Heredot Cevdet her zamanki seremoniyle girdi kahveden içeri: Selamınaleyküm kahve milletinin insanları. Toplanın bakalım size bugün çok farklı bir hikaye anlatacağım.” Hep yaptığı gibi ‘Ölü’yü yanına, ‘Kirli’yi karşısına aldı ve anlatmaya başladı:
“Kafka diye bir yazar ve onun Metamorfoz romanından bahsedeceğim. Romanın baş kahramanı Gregor Samsa, bir sabah uyandığında bir böceğe dönüştüğünü görür. Önce inanamaz ama ayağa kalkmaya çalıştığında acı gerçekle yüzleşir. Artık dörtbaşı mamur bir böcek haline gelmiştir. Onlar gibi kokuşmuş şeylerden keyif almaya başlamıştır. Eskiden iğrendiklerini rutin olarak yapmak ve onları normalleştirmek, yeni hayatının eksenini oluşturuyordu.” Heredot durdu ve çayında hüpürtülü bir yudum aldı. Bu sırada dinleyiciler de tuttukları soluğu bırakma imkanı buldu.
‘Kardeşlerim!’ diye tiz perdeye çıkarak tekrar söze girişti: “Bu ne yazık ki o durum kitapta kalan bir şey değil. Etrafımızda metamorfoza uğrayan, vicdanı böcekleşen çok sayıda insan var. Size Hasan Kaçan’ı anlatmış mıydım?” Kahve milletinin insanlarından beklediği ‘hayır’ cevabı koro halinde gelince devam etti: “Bir zamanlar Gırgır isminde ülkenin en meşhur mizah ve karikatür dergisi varmış. Önde gelenlerin ideolojik duruşlarından dolayı, biraz da özentiyle hepsi solcu görünürmüş. Kim ne kadar solcu bilemeyiz ama hepsi ister istemez münekkit ve muhalifmiş. Zira muhalif olmayan mizah, saray soytarılığına dönüşürmüş. İşte o Hasan bir anda böyle bir dönüşüme uğramış. Halktan çok sultanın sofrasında görülmeye başlanmış. Sultan Erdoğan’ı eleştiren meslektaşlarına cevap vermek de ona düşmüş. Erdoğan’ı kedi şeklinde çizen Musa Kart’ı savunurken bile aslında sultanını savunmuş. Kart’tan 5 milyar tazminat kazanan ve ‘sınırsız özgürlük yoktur, çizerlerin bile’ diyen Erdoğan’ın davadan haberi olmadığını öne sürmüş ve eklemiş ‘Musa’nın karikatüründe hakaret yok ama sanatçı elindeki silahı dikkatli ve adaletli kullanmalı; çünkü karşısındakinin böyle bir imkanı yok. Eşit şartlarda değiller” Hasan, Başbakanın hangi silahlara sahip olduğunu pas geçti.”
Heredot derin bir nefes aldı, ilginin dağılmasına müsade etmeden tekrar başladı?
“Erdoğan’ı eleştirdiği için haklarında soruşturma açılan Metin Akpınar ve Müjdat Gezen için yazdıkları ise metamorfozun tamamlandığını gösterir cinstendi. Sosyal medyada şu cümleleri paylaştı “Halkın bir kesimini germe rolü verilmiş ‘sarı yelekli’ özentisi ‘buruşuk beyaz kıçlı’lar “biz mizah yaptıydık” diyor. Canım kusura bakmayın da kimseyi geremezsiniz. Olsa olsa doktor Manukyan’a gidip kendinizi gerdirebilirsiniz. Al sana mizah!”
Hasan en büyük gaflarından birini Gezi Eylemleri sırasında yaptı. Gezi Parkı’nın betonlaşmasına itirazla başlayan gösteriler hakkında Erdoğanla görüşüp, çıkışta direnişin bitirilmesini talep etti. Gidip görmediği ortamla ilgili ‘Banyo yok, yiyecek yok. Korkunç bir şekilde idrar kokuyor, pislik kokuyor. Bir insanın yaşayabileceği durumda değil artık Gezi Parkı.’ dedi. O kadar çabayı sidik kokusuna indirgemeye çabaladı.”
Kahvehanenin sorucusu sonunda dayanamayıp sordu: İyi de aga, başlığa Veli Göçer yazdın, hâlâ ondan tek kelime etmedin. Ne ayak!” Heredot Cevdet tam da bu soruyu bekliyormuş gibi söze daldı: “Biliyorsunuz, birçok kaçak ya da standartlara uygun olmayan bina var. Devlet paraya sıkıştıkça ya vergisini ödemeyenle anlaşıp af çıkarıyor ya da kaçak yapıları rüşvet karşılığı yasal hale getiriyor. Bizim Hasan da bunların reklamlarında oynuyor. “Devletten size şefkat eli. Kayıtsız yapılan binalarınız kayıt altına alınıyor. Korkmayın. Elektrik, su da bağlanacak. Apartmanların altında dükkana çevrilen alanlar da dahil” diyor, insanları rahatlatıyordu. Sadece Kartal’da yıkılan bir binada 21 kişi hayatını kaybetti. Beş katın üstüne üç kat kaçak çıkılmış, altı dükkana çevrilmiş ve imar affından yararlanmış. Tam da onun reklamda anlattığı tarife birebir uygun bir bina yani. Elbette asıl sorumlu, suçu ve illegaliteyi normalleştiren AKP iktidarı; ancak yıkılan her kaçak binada Hasan’ın vebale ortak olduğu muhakkak. En azından çıkıp özür dilemeli ve aldığı parayı mağdurlar için harcamalıydı. Yoksa Yalova müteahhiti Veli Göçer’den farkı yok gözümde.”
Sorucu son soruyu patlattı: İyi de aga ne karşılığında yapıyor bunları. Yandaş gazetelerde yazılar, televizyonlarda diziler, reklamlar, Saray’da imtiyazlı konukluk… bunlar için değer mi?” Heredot masadan kalkarken mırıldandı: Gregor Samsa gibi metamorfoza uğramışsanız çöplükte bile yaşayabilirsiniz…
ÇIKAN KISMIN ÖZETİ
‘Dönüşüm’ bir bilim kurgu romanı değil; ekonomik gücün toplumsal ilişkileri belirleme ve dönüştürme gücünü analiz eder. Kafka, Metamorfoz’u bugünün Türkiyesinde yazsaydı hayal gücüne fazla iş düşmezdi. 85 yaşındaki Sisi Bingöl’e ya da yeni doğum yapmış lohusa kadınlara eziyet etmekten haz alan bir ‘Yeni Türkiye’ var karşımızda. Kabuğunun üstüne sırt üstü yuvarlanmış ve bir türlü ayağa kalkamıyor.
Kafka değilim, ama bir portreler dizisi yapmayı düşünüyorum. Yakın tarihte iz bırakmış isimleri kişisel tanıklıklarımla birlikte ele almak istiyorum. Toplumsal dönüşümün fotoğrafını çekmenin kolay yolu temsil kabiliyeti yüksek örnekleri masaya yatırmak. Pek çoğu Kafka’nın Metamorfoz’da anlattığı türden dönüşümler yaşadığından ilginç tablolar ortaya çıkıyor. Gregor Samsa’lar; onları dönüştüren ortamlar ve yeni normalleri doğuran saikler birlikte ele alındığında bir çok soru cevabını buluyor; resimdeki boşluklar doluyor.
http://tr724.com/liberal-gorunumlu-sahin-atilla-yayla-metamorfoz-portreler-2/