İçeridekiler imha ediyor, dışarıdakiler nefret kusuyor

YORUM | TARIK TOROS

 

Dünya zor bir dönemeçte.

Türkiye de bundan bağımsız değil.

Hep söylüyorum:

Suçun şahsiliğini uygulayın, kanunların geriye yürümezliğini temin edin, sıkıntılar büyük ölçüde hafifler.

Hukuk budur çünkü.

Evrensel olan ölçü budur.

Dünyanın tüm hukuk ülkelerinde de bu esastır.

 

***

Dünya bu noktanın çok çok gerisinde maalesef.

Demokrasisi hukuku olmayan, düşüncesi tatile çıkmış dikta ülkelerinde halklar alenen göz göre göre imha ediliyor.

“Medeni” dünyada ise “nefret suçu” dip dalga olarak kendini gösteriyor.

 

***

Nefret suçunun tarifi basit:

Kişiye veya gruba karşı ırk, din, cinsel yönelim gibi nedenlerle uygulanan şiddet.

 

***

Türlü şekillerde işlenebiliyor bu suç:

Sözlü taciz en basiti.

Tehditle devam ediyor, nefret içeren konuşmalarla arkası gelebiliyor.

İsim veya lakap takma var. Mesajla rahatsız etme var. Fiziksel saldırı ve kabadayılık boyutuyla da iş şiddete kadar uzanıyor.

 

***

Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın tarifinde aynen şu deniyor:

-Bir grupla gerçek ya da öyle algılanan bağı, bağlılığı…

-Aidiyeti, desteği ya da üyeliği nedeniyle…

-Seçilen kişilere veya mala karşı suçlar da NEFRET SUÇU kapsamındadır.

 

***

Nefret suçunun en belirgin özelliği nedir bilir misiniz:

Suçlu, suçu işlerken kullandığı argüman ve gerekçelerin kamuoyunca kabul gördüğüne inanır.

 

***

Türkiye’de 2007 Ocak ayında işlenen Hrant Dink cinayeti;

-Oluşturulan kamuoyu,

-Hazırlığı,

-Organizasyonu ve icrasıyla…

Tipik bir nefret suçudur.

 

***

Esasen yargı düzgün çalışsa, bunun ceza kanununda da tanımı var ve tavizsiz uygulanmış.

Bir örnek vereyim:

İstanbul LGBT Derneği üyesi İpek Kırancı, 2014 yılında bir arkadaşıyla Galatasaray Hamamı’na gider.

Rezervasyonları vardır.

Buna rağmen, hamamın işletmecisi Kırancı’yı “Sizin gibi dönmeleri almıyoruz, kendi hamamınıza gidin, sadece arkadaşınızı alabiliriz” diye tersler ve hamama almaz.

Kırancı suç duyurusunda bulunur.

Hukuki bir mücadele sonucunda sanık “cinsiyet ayrımı yaptığı” gerekçesiyle Türk Ceza Kanunu 122. maddeden adli para cezasına çarptırılır.

 

***

Dünyadan örnek verelim:

Trump’ın başkan seçilmesinden birkaç hafta sonra Florida’da isimsiz “nefret mektubu” polisi alarma geçirir.

Evinin bahçesinde, “Hillary Clinton’a oy ver” posteri asılı olan bir çifte, komşuları tehdit kokan bir mektup yollar.

Mektupta, “Işıkların ne zaman açılıp kapatıldığından, Noel süslemelerine kadar” detaylar da vardır.

Mektubun alanlar, “Korktuk ve kendimizi korumak için silahlanmayı düşündük” diyor.

 

***

Peki, yukarıdaki örnekte geçen Türk Ceza Kanunu 122’nci madde diyor ki:

-Dil, ırk, milliyet, renk, cinsiyet, engellilik, siyasi düşünce, felsefi inanç, din veya mezhep farklılığından kaynaklanan nefret nedeniyle;

-Bir kişiye kamuya arz edilmiş olan bir taşınır veya taşınmaz malın satılmasını, devrini veya kiraya verilmesini,

-Bir kişinin kamuya arz edilmiş belli bir hizmetten yararlanmasını,

-Bir kişinin işe alınmasını,

-Bir kişinin olağan bir ekonomik etkinlikte bulunmasını,

engelleyen kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

 

***

Üzüldüğüm şu.

Bırakın nefreti, ülkede apaçık imha operasyonları götürülüyor.

O yüzden belki de “nefret suçu” nedeniyle açılmış davaların sayısı yılda iki elin parmağını geçmiyor.

Bunu görüyoruz görmesine de…

Peki dışarıdakilere ne oluyor?

Türkiye dışında yazıp çizen, yayın yapan onca mecra var.

Bakıyorsunuz bazı haberlere ve makalelere…

Dillerinden demokrasi, fikir hürriyeti ve özgürlükleri düşürmeyen kalemler, hemen her gün bir aidiyetten ötürü birilerini linç edip çarmıha geriyor.

Buna dikkat çekip, “Bari siz yapmayın, etmeyin” deyince de…

Alınıyorlar.

 

***

İsim adres vermedim, özellikle.

Herkes aynaya baksın.

Fikir hürriyetinin bir sınırı varsa o da nefret suçudur.

Yazıyı ve haberi basan da bundan sorumludur.

Yazarın kendi görüşüdür deyip geçemez.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin