Savunma hakkına yönelik saldırıları değerlendiren Yücel Sayman ve Turgut Kazan, ‘devlet avukatlığı’ yaratılmaya çalışıldığına ve OHAL’e dikkat çekti. Türkiye Barolar Birliği ve baroların avukatlara yönelik haksızlıkları seyrettiğini aktaran duayen hukukçular uyardı: “Vatandaşın avukattan yararlanma hakkı zaten yoktu ve şimdi de süs olarak bu hak orada dursun diyorlar”
Evrensel’in haberine göre, savunma hakkına yönelik saldırıları yorumlayan İstanbul Barosu eski başkanlarından Yücel Sayman “İktidar devlet avukatlığı yaratmanın peşinde” derken Turgut Kazan da “Bu saldırılar OHAL döneminin bir ayrılmaz parçası olarak sürüyor.” ifadelerini kullandı.
Son dönemde artan baskı ortamı avukatları da içine alan geniş bir sarmala dönüştü. Tutuklu gazeteciler ile başlayan süreç akademisyenler, öğrenciler, siyasetçiler, dokunulmazlıkları bulunan milletvekillerini içine alırken sıra avukatlara da geldi. Sayıları 500 civarında olduğu ifade edilen avukatın cezaevlerinde olduğu ifade edilirken, son olarak KHK ile kapatılan Çağdaş Hukukçular Derneğinin Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı tutuklandı. Kozağaçlı’nın yanı sıra ÇHD ve Ezilenlerin Hukuk Bürosundan da 18 avukat tutuklu durumda.
Son dönemde tutuklanan bu avukatlar Nuriye Gülmen-Semih Özakça davası, Soma davası, Suruç Katliamı davası gibi kritik davalarda avukatlık görevini sürdürüyordu.
HER ŞEY BAĞIMLILIĞI TAMAMLAMAK İÇİN
Savunma hakkına dönük bu saldırıları yorumlayan Eski İstanbul Barosu Başkanı ve Gazetemiz Yazarı Prof. Yücel Sayman, “Ben baro başkanıyken o zaman iktidarın bir projesi vardı o da devlet avukatlığı yaratmak. Tıpkı savcılar ve yargıçların yetiştiği gibi bir avukat tipi yetiştirmek. Şimdi galiba o proje yürürlüğe koyuluyor.” dedi. Avukatların her dönem baskı altığında olduğunu ve bunun da savunmaya dönük bir saldırı olduğunu ifade eden Sayman, “Savunma kurumsal olarak yargıda yerini almıştır. Ama şimdi yargının örgütlenmesinde savunma yok. İktidarın savunma açısından bir devlet avukatlığına ihtiyacı var. Bunlar yargıdaki dönüşümü, bağımlılığı tamamlamak için. Yargının durumu artık eskisinden daha da beter. Yargı şu an vatandaş için ne anlam ifade ediyorsa şimdi onun daha koyusu. Herkesin avukatı tutuklanmıyor. Belirli bir görüşte olan, devrimci ve ilerici olan avukatlar tutuklanıyor. Yargıda yer almak isteyen, yargıda kendi gücünü savunmak isteyen avukatlar tutuklanıyor.” dedi.
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ VE BAROLAR HAKSIZLIĞI SEYREDİYOR
Eski İstanbul Barosu Başkanlarından Turgut Kazan da “Bu saldırılar OHAL döneminin bir ayrılmaz parçası olarak sürüyor ve OHAL’in ilanından beri zaten yaşanıyor.” dedi. “Ne yazık ki AYM, OHAL ile birlikte kendisini devre dışına çıkardı ve yine ne yazık ki yargı da doğrudan siyasal iktidara bağlı bir görev anlayışı içinde çalışıyor.” diyen Kazan, “Kimsenin bir güvencesi kalmadığı gibi avukatların da güvencesi kalmamıştır. Biz bunu başından beri söylüyoruz. Bu çok ciddi bir durum. Ama ne yazık ki hem Türkiye Barolar Birliği hem de barolarımız önemli ölçüde bu ihlalleri seyrediyor. Adalet isteğiyle ilgili arayışı artık talebe dönüştürmek gerek. Bu yaşananlara tepki gösterilmesi gerekiyor. OHAL rejiminin bile aslında bir hukuk rejimi olması gerekir. Ama Türkiye’deki OHAL rejiminin başından beri hukukla bir ilgisi yok. Hukuk rejimi de olmayınca, parça parça bir şeyleri tartışmanın bir anlamı yok. Vatandaşın avukattan yararlanma hakkı zaten yoktu ve şimdi de süs olarak bu hak orada dursun diyorlar. Bunun en çarpıcı örneği önceki gün Altan kardeşlerin davasında yaşandı ve avukatlar gayet rahat bir şekilde dışarı atıldılar” ifadelerini kullandı.