Hollanda medyası NRC, Hollanda göçmen bürosunun Gülen hareketi gönüllerine giderek daha az sığınma hakkı vermesini eleştirdi. ‘Seçici’ bilgiye dayalı belirlenen politika sebebiyle Hollanda göçmen bürosunun Gülen hareketi üyelerine artık sanki pek tehlike altında değillermiş gibi davranıldığına dikkat çekildi.
NRC’nin haberinde “Hükümete göre Gülenciler artık Türkiye’de kitlesel olarak zulüm görmüyor. Bu nedenle IND artık onların iltica başvurularını daha katı bir şekilde değerlendiriyor.” denilirken Hollanda çok pembe bir tablo çizmekle eleştirildi.
Haberde ayrıca “Türkiye’de zulüm gören Gülen hareketinin destekçileri Hollanda’da giderek daha az koruma görebiliyor. Geçen yıla kadar neredeyse tüm destekçilere sığınma hakkı verilirken, artık daha sık reddediliyorlar. Bu durum ‘Gülen mültecileri’ için avukatlar arasında yapılan bir anketten de anlaşılıyor. Hollanda hükümeti, Türkiye’nin Gülenciler için daha güvenli hale geldiğine inanıyor, bu da iltica başvurularını daha katı bir şekilde değerlendirebileceği anlamına geliyor. Ancak hakime göre, yakın tarihli bir karara göre, Türkiye’deki durum çok pembe bir ışık altında sunuluyor.” denildi.
Hollanda göçmen bürosunun istatistiklerine göre 2022 yılının başında bile neredeyse tüm iltica başvuruları kabul ediliyordu, kabul oranları yüzde 99’a yakındı. Bunun en büyük sebebinin Dışişleri Bakanlığı yetkilileri tarafından Türkiye ile ilgili hazırlanan raporu olduğuna dikkat çekildi.
Bağımsız bir uzman raporu olarak görülen raporun kabul politikasına temel teşkil ettiği ve önceki yıllarda bu raporda Gülen hareketi ile bağlantılı olanların keyfi zulme maruz kaldıkları belirtildiği için sığınma başvurularını değerlendiren kurumun kabul vermeyi sürdürdüğü ifade edildi.
Ancak bir önceki kabinenin daha az sayıda başvuruyu kabul etme yönündeki siyasi arzusu sebebiyle sığınma başvurularını daha katı bir şekilde değerlendirme politikası uygulamaya başladığına dikkat çekildi. Bakanlık 2022’de bu amaçla resmi raporların da “eleştirel” bir şekilde incelendiğini belirtti.
Bu politikanın neticesinde 2023 yılında Türkiye hakkında yayınlanacak olan resmi raporda artık keyfi kovuşturmalarla ilgili soru sorulmadığı aktarıldı. Bunun yerine Gülencilerin hala darbeden hemen sonra olduğu gibi kitlesel olarak yargılanıp yargılanmadıkları sorulduğu ve raporda buna hayır cevabı verildiği görüldü.
Rapora göre kovuşturma 15 Temmuz sonrasına daha az yoğun şekilde gerçekleşiyor. Fahat Hollanda medyası bunun gerçeği yansıtmadığını ve insanların hala “düzenli olarak”, hatta “neredeyse her gün” tutuklandığına dikkat çekiyor.
Adalet ve Güvenlik Bakanlığı ise sadece yoğunluğun azaldığına ilişkin cümlenin altını çiziyor ve Hizmet hareketi ile ilgisi bulunanların Türk makamlarından daha az korktuğu sonucuna varıyor. Bakanlık buna dayanarak, artık insanların geri döndüklerinde keyfi kovuşturmaya maruz kalacakları varsaymıyor ve politikalarını 1 Aralık 2023 itibariyle değiştiriyor.
Bu düzenleme ile artık sığınmacıların geri döndüklerinde risk altında olacaklarını kanıtlamalarını gerekiyor. Bu durum Hollanda göçmen bürosunun daha sert uyguladığı sığınmacı politikası ile birleşince reddedilen başvuru sayılarının artması bekleniyor. Sığınmacıları temsil eden avukatlara göre de yeni politikanın daha fazla redde yol açmasının oldukça muhtemel.
IND’de yer alan haberde; Türkiye’den yapılan iltica başvuruları konusunda uzmanlaşan avukat Arslan’ın ifadelerine yer veriliyor. Arslan’ın ifadeleri şu şekilde: “Son aylarda Gülen destekçilerinin başvuruları düzenli olarak reddediliyor. IND sanki Gülenciler artık pek tehlike altında değilmiş gibi davranıyor. Artık Türkiye tarafından Gülenci olarak görüldüğünüzü kanıtlamanız yeterli değil. Size ancak zulüm gördüğünüze dair bir belge gösterebilirseniz iltica hakkı tanınacak. Örneğin, 2022 yılında Hollanda’ya kaçan önde gelen bir Gülencinin kızının başvurusu bu yaz reddedildi. Babasının hareketin liderlerinden olduğu iddiasıyla on iki yıl hapis cezasına çarptırılmasına ve IND’nin hikayesine inanmasına rağmen, kıza sığınma hakkı verilmedi. Göçmenlik Bürosu, “Türkiye’ye dönmesi halinde ciddi bir zarar görme riski taşımadığını” varsayıyor.”
Haberde ayrıca aile üyeleri de zulüm gören kişilere de sığınma hakkı verilmediği belirtildi. Askeri bir öğrencinin daha önce asker olan abilerinin hüküm giymesine, kendisinin okuldan atılmasına ve hakkında ifade olmasına rağmen sığınma başvurusunun reddedildiği aktarıldı. Hollanda göçmen bürosunun, Türkiye’nin Gülen destekçilerini daha az yoğun bir şekilde kovuşturduğuna inandığı ifade edildi.
Avukat Arslan, yakın zamanda bu varsayıma itiraz ettiğini belirterek “Herkesi tutuklarsanız, elbette yargılanacak daha az insan kalacaktır.” dedi. Hollanda medyası IND de Lahey mahkemesinin verdiği kararlara dikkat çekti. Mahkemenin, Bakanlığın Türkiye hakkındaki resmi rapordan sadece yoğunluğun azalmasıyla ilgili bölümü çıkararak ve bununla çelişen diğer bilgileri görmezden gelerek “seçici” bir şekilde yararlandığına hükmettiği belirtildi.
IND ise verdiği yanıtta, karara katılamayacağını ve temyize gideceğini açıkladı. IND, kararın hemen ardından sığınmacılarının farklı şekilde değerlendirilmeye tabii tutulmayacağını savundu ve “Tek bir karar politikayı değiştirmek için tek başına yeterli değildir.” dedi.