AV. NURULLAH ALBAYRAK | YORUM
Fethullah Gülen Hocaefendi’yi onbinlerce seveniyle birlikte 24 Ekim Perşembe günü ebedi yolculuğuna uğurladık. Sonda söyleyeceğimi başta söylemeliyim: Ne benim ne de orada bulunanların gözlerinde, zihinlerinde veya dillerinde bu yolculuğun bir “son” olduğuna dair en ufak bir işaret yoktu. Aksine, Hocaefendi fiziken aramızdan ayrılsa da, fikirlerinin, ideallerinin ve ortaya koyduğu Hizmet anlayışının yaşamaya devam edeceği gerçeği tüm berraklığıyla ortadaydı. Onun açtığı yolda yürüyenler, bu değerli mirası gelecek nesillere taşımak için omuz omuza vermişti.
Topluluğun içerisinde, Hizmet Hareketi’nin düsturlarını kalplerinde taşıyan, Hocaefendi’nin vizyoner ve aksiyoner bakış açısını yansıtan, gerekirse aya da merdiven dayayıp Hizmet’i anlatma kararlılığı içinde olan birbirinden güzel insanlar vardı. Mütevazılık, samimiyet ve vazife bilinciyle hareket eden gençler, babasının yanında minik ellerini açıp dua eden çocuklar, kadınlar, erkekler, farklı milletlerden insanlar…
Hemen karşımda vazife bilinciyle kendisine verilen işi hakkıyla yapmaya çalışan ve uzun süre hayranlıkla seyrettiğim 19-20 yaşlarındaki bir genç vardı ki, sadece o bile Fethullah Gülen’in ömrünü adadığı değerlerin canlı birer yansımasıydı. Böyle bir ortamda farklı diller, kültürler ve yaş gruplarından insanlar onun evrensel mesajında birleşmiş, kendisine olan minnettarlıklarını derinden gösteriyorlardı.
İnsanlık için projeler geliştirmek
Hocaefendi, fikirlerini takip eden herkesi barışçıl, çatışmadan ve kavgadan uzak bir yaşam sürmeye; kendi toplumlarına ve insanlığa hizmet etmeye teşvik etmişti. Onun için, amaçların ve araçların meşru olması, insanlığın faydasına olacak nesiller ve projeler geliştirilmesi daima öncelikliydi. Cenaze töreninde orada bulunan insanlara, yapılanlara ve konuşmalara baktığınızda, Fethullah Gülen’in arzuladığı ve beklediği o toplulukla bir arada olduğunuzu fark ediyorsunuz. Bu farkındalık, hüznün yanı sıra derin bir mutluluğu da beraberinde getiriyor; çünkü anlıyorsunuz ki onun idealleri yaşamaya ve nesilden nesile aktarılmaya devam ediyor ve edecek.
Böyle bir ortamda, Hizmet Hareketi’ne yönelik itham ve iftiraların gerçeği yansıtmadığını da açıkça görebiliyorsunuz. Son dönemde, Camia’nın kült bir yapı olduğu iddiası ortaya atıldı. Oysa sadece bu cenaze merasimi ve bu süreçte yaşananlar bile, bu iddianın ne kadar asılsız olduğunu ortaya koymaya yetiyor.
Hocaefendi, Hizmet Hareketi için başkalarının söylediği tanımlamalar yerine, her zaman “Gönüllüler Hareketi” ifadesini tercih ederdi. Bu tercih, çekişme, ötekileştirme, çatışma ve cepheleşme barındırmayan bir anlayışı yansıtıyordu. Bu anlayışın temel ilkeleri de şunlardı:
- Her koşulda sabrı ve şefkati ön plana çıkarmak,
- Güven ve emniyet veren, insani faziletlerle donatılmış hareketler ve icraatlar yapmak,
- İnsanları ve toplumu sulh ve karşılıklı saygıyla bir araya getiren aksiyonlarda bulunmak,
- Karışıklığa, kavgaya ve anarşiye imkan vermeyecek şekilde daima müspet harekette bulunmak,
- Tepkisel davranmak yerine müspet ve proaktif aksiyon odaklı olmak,
- Hizmet karşılığında dünyevi veya uhrevi beklentilere girmemek.
Hocaefendi’nin mirası
Hocaefendi’nin açtığı bu yolda yürüyenler, onun ideallerini ve Hizmet Hareketi’nin temel ilkelerini yalnızca yaşadıkları dönemde hayata geçirmekle kalmayıp, aynı zamanda bu değerleri gelecek nesillere taşıma sorumluluğunu da üstlenmiş oldular. Onun öğretilerini takip eden gençler, barışa, hoşgörüye ve insanlığa hizmet etmeye dayalı bu misyonu daha da güçlendirerek ileriye taşıyacaklar.
Hocaefendi’nin özellikle genç nesillerde bıraktığı etki, onun yaşamı boyunca önem verdiği eğitime ve insan yetiştirmeye dayalı bir vizyonun doğrudan bir sonucudur. Cenaze merasiminde de açıkça görüldüğü gibi, farklı ülkelerden ve kültürlerden gelen insanlar bu evrensel mesajı sahiplendi. Bu hakikat Fethullah Gülen’in mirasının evrensel insani değerlere dayandığının somut göstergesi oldu. Bu değerlerin temelinde ise, toplumsal barış, karşılıklı saygı, müspet hareket ve ilme dayalı bir yaşam anlayışı yatıyor. Bu anlayış, Hocaefendi’nin “Gönüllüler Hareketi” olarak tanımladığı insanların elinde nesilden nesile aktarılacak ve daha geniş kitlelere ulaşmaya devam edecektir.
Hocaefendi’nin fiziken aramızdan ayrılması, onun başlattığı bu büyük yolculuğun sonu değildir. Aksine, bugün onun bıraktığı mirasın daha da güçlendiği bir dönemdeyiz. Gelecek nesiller, onun vizyonunu benimseyerek, insanlığa barış, kardeşlik ve hoşgörü getirecek bir hareketin taşıyıcıları olacaklardır. Hocaefendi’nin hayatı boyunca savunduğu değerler ve idealler, bugün bizlere bir sorumluluk yüklemekte: Bu değerleri yaşamak, yaşatmak, savunmak ve anlatmak.
Onun arzu ettiği gibi, ‘gönüllüler’ bu davayı geleceğe taşımaya devam edecek…