YORUM | CEMİL TOKPINAR
Kaliteli bir namazın şartlarından olan tâdil-i erkân maalesef çok ihmal ediliyor. Namazdaki hareketleri ve okuyuşları çok hızlı yapan kimseler, namazın bazen farzlarını, bazen de vaciplerini ihmal edince maalesef namaz, namaz olmaktan çıkıyor.
Tâdil-i erkânın iki anlamı vardır:
Birincisi, namazı acele etmeden, farzlarına, vaciplerine, sünnetlerine uygun bir şekilde kılmak, namazı bozacak hallerden ve mekruhlardan kaçınmaktır. Halk arasında genelde bu anlamda kullanılır.
İkincisi ise, namaz kılarken beş yerde “Sübhanellah” diyecek kadar beklemektir. Beklenecek yerler sırasıyla şöyledir:
- Rükûda,
- Rükûdan kalkınca, yani kavmede,
- İlk secdede,
- İki secde arasında yani celsede,
- İkinci secdede.
Hanefîde vacip, Şafiîlerde farz
İşte bu beş yerde “Sübhanellah” diyecek kadar beklemek, Hanefî mezhebinde vacip, Şafiî mezhebinde ise farzdır ve çok önemlidir. Bu beş yerde “Sübhanellah” diyecek kadar beklemeyen kişi, acele etmiş, tâdil-i erkânı çiğnemiş, namazı çok hızlı kılmış olur ki, hızlı namaz, namaz değildir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), mescitte hızlı namaz kılan bir kişiye tam üç kez “Namazın olmadı, tekrar kıl” buyurmuş, o kişi başka türlü kılmayı bilmediğini söyleyince güzelce tarif etmiş, o adam da yavaş yavaş kılınca bir daha tekrar ettirmemiştir.
Tâdil-i erkân konusunda, en çok yapılan hatalardan birisi, iki secde arasında beklememektir. Oysa iki secde arasında “sübhanellah” diyecek kadar beklemek, Hanefî mezhebinde vacip, Şafiî mezhebinde ise farzdır. Demek ki, iki secde arasında gerektiği kadar durmayan kimsenin namazı iki mezhebe göre de olmaz. Özellikle teravih kılarken bu kural ihmal ediliyor ve iki secde birleştiriliyor. Secdeler, geçtikten sonra hiç beklemeden hemen kapanan “yaylı kapı” gibi aceleye getiriliyor.
“Abdest alıp o kadar emek çekiyoruz, sadece iki secde arasında beklemediğimiz için nasıl olur da namazımız geçersiz olur?” diye şaşıranlar olabilir. Oysa giriş tekbirini almayan kimsenin de namazı olmaz. Çünkü iftitah tekbiri farzdır ve başlarken “Allahüekber” demiyenin namazı olmaz.
Unutmayalım ki, üniversite sınavında soru kitapçığının harfini yazmayı unutan öğrencinin sınavı da geçersiz oluyor. Dilekçenize isim yazmayı ve imza atmayı unutursanız cevabını boşuna beklemiş olursunuz. Bunlar çok küçük ve basit kurallar gibi gözükse de çok önemlidir.
İşte namazın kurallarını da biz koymadık. Namazın kurallarını, Rabbimiz ve Peygamber Efendimiz (s.a.v.) belirledi.
Bir nefes alıp verecek kadar
İlmihal kitaplarında belirtilen namaz şartlarına uymazsak, namazımız tam olmaz. Sahabe efendilerimizin belirttiğine göre, Peygamber Efendimiz (s.a.v.), iki secde arasında “secdede durduğu kadar” bekler, çeşitli dualar okurdu. Eğer namaz kılan bir mü’min, iki secde arasında Peygamber Efendimizin (s.a.v.) okuduğu dualardan hiç değilse birini okursa, hem sünnete uymuş, hem de iki secde arasında dua okuyarak beklediği için vacibi yerine getirmiş olur.
“İki secde arasında sübhanellah diyecek kadar durmak” ifadesini herkes tam anlayamıyor. Herhangi bir şey okumadığı için o iki saniyelik bekleme süresini ölçemiyor. İnsanların çoğu iki secde arasında Sübhanellah diyecek kadar değil, Sübhanellahı düşünecek kadar duruyor. Düşünce hızı konuşma hızından çok fazla olduğu için de herkes beklediğini sanıyor.
Nitekim iki secde arasında beklemeyen kimi uyardıysam, “Hayır hocam, ben bekliyorum” diyerek itiraz etti. Ben yine de uyarmaya devam ettim. Ama değişen bir şey olmadı. Onlar aynı hızla secde yapmayı sürdürdüler.
Hatta iki secde arasında “sübhanellah” diyenler bile var. Bu yüzden ilmihal kitaplarımızda bu süre, “bir nefes alıp verecek kadar” diye anlatılmış. Oysa iki secde arasındaki duayı okuyan kimse bu tür tereddütlerden ve yanlış anlamalardan kurtulur.
İki secde arasında okunabilecek birkaç dua vardır.
Bu duada yedi nimet isteniyor
Peygamber Efendimizin (s.a.v.) iki secde arasında okuduğu dualardan birisi şöyledir:
“Allahümma’ğfirlî, verhamnî ve âfinî, vehdinî, verzuknî, vecburnî, verfa’nî.”
Anlamı: Allah’ım, beni bağışla, bana merhamet eyle, bana afiyet ver, bana hidayet ihsan et, beni rızıklandır, benim eksiğimi-gediğimi gider ve beni yücelt.
Görüldüğü gibi bu dua vesilesiyle her rekâtta Rabbimizden yedi güzel nimet istemiş oluyoruz. Bunlar mağfiret, merhamet, afiyet, hidayet, rızık, kemalât ve manevî yükselme.
Her rekâtta bir tane iki secde arası olduğuna göre, namaz kılan bir kimse, günde 40 kez bu duayı okumuş olacak, hatta kuşluk, evvabin, teheccüd gibi nafileleri de kılıyorsa bu sayı 50-60’a kadar yükselecektir.
Her gün bu kadar duayı hem de iki secde arasında yapan bir kimsenin duası kabul olmaz mı? Olur inşallah.
Zaman bakımından müsait olmayan kimseler, bu duanın “Allahümma’ğfirlî verhamnî” şeklindeki baş kısmını da okuyabilirler. Başlangıç için önce kısa dua etmek daha kolay olabilir. Ancak bu duayı okurken kesinlikle hareket halinde olmamalı, iki secde arasında mutlaka tıpkı tahiyyatta oturduğumuz gibi oturarak okumalıyız.
Bu duayı herkese duyuralım
Her ne kadar Hanefîler bu duanın nafilelerde okunmasını tavsiye etseler de, diğer mezheplerde farz namazlarda da okunabilmektedir. Hac ve umreye gidenler, imamın iki secde arasında yaklaşık beş altı saniye beklediğini görürler. Çünkü imam ve cemaat iki secde duasını okumaktadır.
Zamanla birçok hikmet göstermiştir ki, bu duayı bütün müminlerin okumasında hiçbir sakınca yoktur, aksine çok büyük faydalar vardır.
Duanın Arapça yazılışını Prof. Davut Aydüz’ün Namazı Anlayarak Kılmak kitabıyla Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendinin Miraç Enginlikli İbadet: Namaz isimli kitabında bulabilirsiniz.
Hatta internete yazdığınızda birçok sitede bulmanız mümkün.
Lütfen bu küçük, ama çok önemli olan hususu başta Whatsapp olmak üzere bütün sosyal medya hesaplarımızdan paylaşarak herkese duyuralım. Çünkü çok yaygın bir hatayı düzeltmiş olacaksınız. İnsanları uyararak yanlıştan kurtaralım. Vesile olmak yapmak gibidir. Böylece ulaştırdığınız ölçüde sevap alırsınız inşallah.