İstanbul’da görevli polis memuru Raşit Sağlam, Heybeliada vapur iskelesinde beylik tabancasıyla intihar etti. Polis memurunun silahından seken kurşun, Suriyeli bir çocuğu da yaraladı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün çevik kuvvet biriminde görevli 3 buçuk aylık polis memuru Raşit Sağlam, birlikte olduğu kişiyle yaşadığı tartışmanın ardından vapurun Heybeliada iskelesinde durduğu anda yaşamını sonlandırdı.
Sağlam’ın hayatını kaybetmesine neden olan kurşunun sekerek vapurda bulunan Suriyeli bir çocuğu yaraladığı belirtildi.
Arkadaşlar, haberi anons için kullandığınız manşete bayıldım doğrusu. Belki sadece manşetler bölümünde böyledir, içeride farklıdır umuduyla tıkladım ama maalesef orada da aynı. Bu hatanız (!) akıl alır gibi değil. Hem mantıksız hem acımasız. Ne dil kurallarına ne de habercilik etik kurallarına uygun. Haberin içinde ‘seken kurşun’ olduğunu belirtmeniz maalesef, haberin okunmasını -tıklanmasını, para kazandırmasını- sağlayan başlıktaki ayıbı örtmeye yetmiyor.
‘Vurmak’ bilinçli yapılan bir eylemdir. Hele ki ‘silahla vurmak’ çok daha bilinçli bir eylemdir. İntihar, çatışma, havaya ateş etmek suretiyle bile olsa gerçekleşen silah atışından sonra yaşanan yaralanma veya ölüm hadisesinde tetiği çeken için doğrudan ‘vurdu’ ifadesini kullanmak doğru değildir. Birinin başka birini vurduğunu iddia etmeniz, o kişinin bilinçli bir hedef gözetmiş olmasını ispat etmenizi gerektirir. Toplumsal kargaşa olaylarında, güvenlik güçlerine ‘gerekirse havaya ateş açma’ yetkisi verilmiştir. Bu zorunlu havaya ateş açma sonucunda, serseri kurşunun birine isabet etmesi durumunda bile bunun yasalardaki karşılığı ‘vurmak’ değildir. Doğru, belki o kurşunun çıktığı silahın sahibi güvenlik görevlisi, ‘taksirle yaralamaktan’ veya ‘taksirle ölüme sebebiyet vermekten’ yargılanabilir ama ona ‘Silahla vurdu’ denmez. Diyelim ki iki grup karşılıklı çatışmaya girdi ve birbirlerine hedef gözeterek silahla ateş etti. Taraflardan vurulan olmadı ama seken kurşun oradan geçen ilgisiz birine isabet etti. Böyle bir vakada eğer tetiği çeken yakalanabilirse, gerçekte başkalarını da öldüren azılı bir katil bile olsa, ‘seken kurşundan yaralanma veya ölme’ olayında ‘taksirle yaralamaktan, öldürmekten’ suçlanır, yargılanır.
Gelelim bu habere. Bir polis intihar etmiş, son günlerde sıklıkla karşılaşılan ne kadar acı bir vaka. Belli ki bunalımda olan bu polis, intihar etme düşüncesinin oluşturduğu zihinsel karmaşa sırasında hangi ara çevresindeki bir çocuğu hedef alıp vurmuş olabilir. “Hazır intihar etmişken, zaten birazdan öleceğim. Sadece benim veya benim sevenlerimin değil başkalarının da canı yansın. Silahı şöyle 90 değil de 60 derecelik açıyla kafama dayarsam arkada oynayan çocuğu da tuttururum belki…Gölge ve toz…” Bu zihin okuma denemesi ne kadar mantıklı ve merhametliyse, sizin başlığınız da o kadar mantıklı ve merhametli.
6 yıldır takip ettiğim bu haber kanalını sevdiğim için bu tip uyarıları sıklıkla dile getiriyorum. Çarpıcı bir başlıkla tıklanmasını sağladığınız haberden (ki o da eksik, çocuğun son durumu ne olmuş, hastanede mi ölmüş mü yaşıyor mu belli değil) en az 5 kat daha uzun bir yazı yazdığımın da farkındayım. Fakat artık haberlerin hiçbir editör gözetiminden geçmeden yayınlandığına inanmaya başlıyor gibiyim. Lütfen ‘editing ve re-writ’ mekanizmasını çalıştırmaktan çekinmeyin. Yoksa yapay zeka teknolojisinde haberleri de ‘bot muhabirler’ mi yazmaya başladı?