Her şey çok güzel olacak (mı?)

YORUM | Prof. Dr. MEHMET EFE ÇAMAN

Lafı uzatmadan bu yazının anafikrini baştan yazayım ki, rüyadan uyandırılmak istemeyenler baştan metnin devamını okumayı bıraksın: Sloganların basitliğine sığınarak muhalefetin kolayına kaçan, kof, bomboş, gerçeklerden kopuk bir ana muhalefet partisinden kurtuluş beklemek Polyannacılık oynamaktır.

Her şey çok güzel olmayacak. Çünkü her şeyin çok güzel olması için, önce çirkinleştirici faktörlerin ortaya konması, sonra da küçük adımlarla da olsa o faktörlerle mücadele etmek lazım! Ciddi bir çöküş var. Yazılarımda ısrarla vurguladığım sosyoloji ve siyaset bağlantısı çok belirleyici kanımca. Siyaseti toplumsal durumun sebebi olarak gören anlayışı eleştiriyorum. Siyaset kısmen toplumu yönlendirir ve değiştirir, evet. Ancak esas toplum, siyasetin ana girdisini oluşturur. Ve siyaseti anlamak isteyenler, öncelikle toplumsal dinamiklere bakmalıdır. Siyaset de ekonomi de kültür de ve evet, hatta din de, sosyolojik manada toplumsal dinamikleri yansıtır. Siyaset toplumsal söküklere yama yapabilir, ama yeni bir elbise dikemez! Oysa toplum, vücut metaforuyla betimlenecek olursa, kendi bedenine uymayan bir giysiyi taşıyamaz. Her şeyin güzel olması için öncelikle toplum olma vasfının yeniden kazanılması gerekmez mi? Bir toplum düşünün, kendisini oluşturan grupların birkaçını ötekileştirerek ve şeytanlaştırarak onların tüm hak ve hukukunu ceberutça gasp ediyor. Problemleri görmeden ya da daha kötüsü görmezden gelerek her şeyi daha güzel yapamazsınız.

Bir diğer sorun, “her şey daha güzel olacak” derken, neyi kast ettiğinizdir. Güzel olacak olan nedir? Güzeli nasıl tanımlıyorsunuz? Bununla doğrudan bağlantılı olan şey, güzelin zıt anlamlısı olan kötüdür. Kötü nedir? Kötüyü nasıl tanımlıyorsunuz? Eğer kötü olan, örneğin sadece sizin iktidarda olmamanızsa, evet, siz iktidara gelince belki her şey çok güzel olabilir. Ama önemli olan her şeyin salt sizin için değil, herkes için güzel olmasıysa, güzel sıfatının içini doldurmalısınız. Buna kötü olan nedir sorusunu açıkça yanıtlayarak yapabilirsiniz. Mesela eğer kötü olan on binlerce insanın hapse tıkılmasıysa hukuksuzca, ya da yüz binlercesinin kamu görevinden ihraç edilmesiyse fabrikasyon gerekçelerle, işe bunu eleştirmekle başlayabilirsiniz. Bunu değiştireceğim, bu değiştikten sonra her şey güzel olmaya başlayacak diyebilirsiniz örneğin.

YSK kararını eleştirmek inandırıcı olabilir mi!

Elbette İstanbul belediye başkanlığının CHP’den ve İmamoğlu’ndan çalınması eleştirilmelidir. Ve evet, elbette İstanbul büyükşehir belediyesinin el değiştirmesi önemsenmeyecek bir şey değildir. Ancak göz göre göre YSK eliyle bir hukuksuzluk yapılmışsa, bunun diğer hukuksuzluklar toplamı içinde değerlendirilmesi gerekmez mi? Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı yerlerde çalınan belediye başkanlıklarını, daha öncesinde gasp edilen ve kayyum atanan belediyeleri, hapse tıkılan Selahattin Demirtaş’ları görmezden gelip, sonra sanki ilk kez milli irade gaspı oluyormuşçasına son YSK kararını eleştirmek inandırıcı olabilir mi!

Slogan vari bir biçimde, futbol stadyumlarında veya sokaklarda bağırmak her şeyi güzel kılmayacak. Hapishanede ölüme mahkûm edilen kanserli hastaların kemikleri sayılan bedenleri, rutubetli ortamlarda büyüyen gariban bebeklerin hüzünlü bakışları, Meriç’i geçerken sonsuzluğa göçen annelerin-babaların çocuklarını kurtaramama acısıyla son nefeslerini vermeleri karşı çıkacak size! Ve diyecek ki: “her şey güzel olmayacak!”. Kafasını bedeninden hunharca ayırdıkları gariban erlerin ve katlettikleri, katlederken yüzlerini ve bedenlerini tanınmaz hale getirdikleri Harbiyelilerin ruhu karşı çıkacak size! Hapishanede yıllarını çaldıkları Ahmet Altan’lar, Nazlı Ilıcak’lar, Mehmet Baransu’lar, Mümtaz’er Türköne’ler, Sedat Laçiner’ler ve diğer yüzlerce eli kalem tutan aydın karşı çıkacak size. Hepsi de bağırıyor, “güzel olmayacak hiçbir şey!” diye, sizin kendinizi kandıran ayinsi çığlıklarınızın uğultusu arasında!

Her şey güzel olmaz, siz güzelleştirmedikçe. Her şey güzel olmaz, siz arınmadıkça. Güzel olamaz hiçbir şey, siz değirmene su götürdüğünüz müddetçe. Hak ve hukuk mücadelesi için terlemeden, samimiyetle, güzel kılamazsınız berbatlaştırılan ve yaşanılmaz kılınan bu toprakları. Boş sözlerdir, es geçiniz. Sözden çok cesaret lazım size!

Umudu kaybetmek veya kaybetmemek meselesi değil bu. Umut ederek düzelmiyor işler. Umut, motivasyon verir, ama fiilin, eylemin, yapılan işin yerini tutamaz. Dahası, umut yüklenip hayal kırıklığına uğratılan halkın gelecekteki mücadele azminin de aylını oyma hakkınız yok. Ülkeyi var eden umut olamaz. Ülkeyi var eden gayret ve fiil olur ancak.

Ancak bunlar yapılmaya başladıktan sonra “her şey çok güzel” olabilir!

Bakın ben size söyleyeyim işler nasıl düzeli ve nasıl güzel olur her şey. Önce rejimin dilinin derhal terk edilmesi gerek. Ardından 15 Temmuz öncesi ve sonrasında gerçekleşen tüm hukuksuz takibatların (tutuklama, gözaltı ve ihraçların) tüm sonuçlarıyla beraber iptal edilmesinin talep edilmesi, bunun birincil hedef ilan edilmesi lazım. Ayrıca 15 Temmuz darbe girişiminin tüm ayrıntılarını araştıran bir komisyon kurulması, muhalefetin öncelikler sıralamasında olmalı. Anayasal düzenin – 1982 devlet mimarisinin – yeniden yürürlüğe girmesi için çalışılmalı. Ayrıca 17 Aralık’ta sulandırılarak sümenaltı edilen yolsuzlukların gündeme getirilmesi, bu doğrultuda toplumun bilinçlendirilmesi şart. Bunların gerçekleşmesi, kolayca fark edileceği üzere dünya görüşü, ideoloji ve parti aidiyeti gibi kimliklerden bağımsız talepler. Dolayısıyla çok geniş tabanlı bir muhalefet oluşturulabilir bu talepler temelinde. Bu muhalefet cephesi, rejimin tüm mağdurlarına sahip çıkmalı, tüm mazlumların derlerine tercüman olmalı. İşte ancak bunlar yapılmaya başladıktan sonra “her şey çok güzel” olabilir!

Bugün bulunulan noktada salt İstanbul belediyesinde yapılan yolsuzlukların üzerinden bir temizlenme ve arınma mesajı vermek gülünç! Bu rejimin parçası olmaktan kurtulmayı talep ve ilan etmeyen, Yenikapı 2016 ve Samsun 19 Mayıs fotoğraf karelerine girerek rejime meşruiyet ve güç devşiren bir muhalefet, ancak kozmetik taleplerle sizi kandırır. Umut devşirmekle bu durumdan kurtulmak imkânsız! Umut, sağlam bir talepler listesi ve bunlara ulaşmak için oluşturulan yalın bir yol haritası olmadan, ancak toplumun hak arayan kesimini uyuşturmaya yarıyor ve dolayısıyla rejimin yelkenlerine rüzgâr oluyor.

Her şeyin güzel olması, ancak çirkinliklerin sona erdirilmesiyle olur. Slogan atarak değil!

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Uyanik bir zihin yazisi, hersey guzel olacak sihirbazligina kanmamis, bu yonden cok muhtesem, yeni bir duzenbazligin oyununa gelmiyor, millet yagmurdan kacarken doluya tutunmasin diye yazilmis. Benim yazidan birileri bazi sloganlarla milleti yeni bir oyunla kandirma pesinde. Yalniz yazida dinin toplumsal dinamikleri yansittigini yazmis yazar, benim bildigim tam tersi din insan nefsini islahi esas alir, once insani sonra toplumu aileye kadar degistirip onu iradesinin emrine birakir , insani degistirmeyi esas alan bir din nasil toplumsal dinamikleri yansitir anlayamadim. Muhtemelen bir yazim veya ifade etme hatasi var , sanirim toplumun dini yasayis uygulayis sekli demek istedi yazar, din bir kere nasihattir ….kaynagi yaratici olan bir metindir.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin