Hayrettin Karaman’a mektup

YORUM | AHMET KURUCAN 

Sayın Hocam!

Siz “saray müftüsü” biz de sizin dahi “bu kadar da değil!” diyeceğinize emin olduğum suçlamalarla sözde “vatan haini”. Öyle ilan edildiğimizden beri konuşamadık, görüşemedik. Gerçi ben bu süreçte sizin bazı yorumlarınız ve fetvalarınız özelinde yazılar kalem aldım, cevaplar beklediğimi yazdım ama ya haberiniz olmadı ya da cevap vermeye değer görmediniz.  Sağlık olsun.

Sağlığınızı soracaktım. Medyaya yansıyan haberlerden öğrendiğim kadarıyla sağlık sorunları yaşıyormuşsunuz. 1934 doğumlu olduğunuza göre 87 yaşındasınız. Tabii haliyle ihtiyarlığın getirmiş olduğu hastalıkların olması normal. “Kime uzun ömür verirsek yaratılışını tersine çeviririz” ayeti ile anlatılan hakikat her fani gibi sizde de hükmünü icra etmektedir. Umarım hem bedeni hem de ruhi sağlığınız yerindedir.

BU YAZIYI YOUTUBE’TA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️

Sayın Hocam!

Bir ayı aşkın süredir milyonlarca kez izlenen videoları ile ortaya çıkan Sedat Peker’in anlattıklarını izlemişsinizdir. Ben izlemedim ama onun video konuşmaları ile yaptığı ifşaatlar üzerine yapılan yurt dışındaki özgür gazeteci ve akademisyenlerin yaptığı yorumları okudum, programları izledim. Belki siz de böyle yapmışsınızdır. Sözün özü sizin gibi birinin bundan haberdar olmaması düşünülemez.

Bu videolar ve dile getirilen iddialar, ifşaatlar özelinde Türkiye’de neredeyse konuşmayan kimse kalmadı. Erdoğan, onun kamuoyuna beyanat vermeye izin verdiği bazı bakanlar, bürokratlar, gerçek gazeteciler, sözde gazeteciler, akademisyenler ve daha kimler kimler. Tarlada çift süren çiftçiden, rahmetli babanız gibi demirci örsünün başında pulluk bıçağı yapan demirciye, elinde iğnesiyle yorgan diken yorgancıdan köy kahvelerinde ömür tüketen insanlara kadar herkes bir şeyler söyledi.

Gerek konvensiyonel gerekse sosyal medyadan merakla takip ettim bu kişileri. İzledim, dinledim, okudum demiyorum sadece takip ettim. Gözlerim merakla ve sürekli birisini aradı. Kulaklarım onun sesine kilitlendi. Kim biliyor musunuz bu kişi? Sizsiniz Sayın Hocam! Hayrettin Karaman.

Neden mi? Sebebi çok basit. Sedat Peker’in AKP iktidarı dönemine ait yaptığı ifşaatlarının hemen hepsi hırsızlık pardon yanlış oldu yolsuzluk üzerine kurulu. İhaleler, cinayetler, adam kaçırmalar, silah kaçakçılığı, uyuşturucu, mafya ile sıkı ilişkiler ve daha akla hayale gelmedik hemen her meselede karşımıza çıkan sey yolsuzluk. Malum sizin 21 Aralık 2014’de “Yolsuzluk Başka Hırsızlık Başka” başlığı ile Yeni Şafak gazetesinde yayınlanan bir köşe yazınız vardı. Siz o yazıda yolsuzluğa hırsızlık denemeyeceği, yolsuzluğun da ayıp, suç, günah olduğu halde tarif ve hükmü bakımında hırsızlıktan farklı olduğunu söylüyordunuz.

Türkiye kamuoyunda çok büyük tartışmalara vesile olan ve ihtimal artık mafyanın diline bile pelesenk olmuş üstü kapatılamayan pisliklerin yapılmasında büyük etkisi olduğuna inandığım bu yaziniza geri dönecek değilim. Aslında dönmek lazım da yeri burası değil. Söz uzar ama şunları da sormadan geçemeyeceğim. Sizden öğrendiğimiz kıyas-ı içtihadî var ya, bu metot hırsızlık ile yolsuzluk mukayesesinde kullanılamaz mı acaba? Ya da usul-ü fıkhın imkanları içinde maslahat ve istihsan metodları işe yaramaz mı? Veya Şatıbi’nin makasıd teorisi. Sizin gâî yorum, makasıdî yorum diye bizlere anlattığınız metotlara ne dersiniz? Gerçekten ‘yolsuzluk hırsızlık değildir’ derken bu metotları kullanarak mı bu sonuca varmıştınız?

Neyse, ben devam edeyim kaldığım yerden. Neden sizi arıyorum medyada. Çünkü Sedat Peker videolarında ortaya dökülen ve sizin yorumunuza göre hırsızlık olmayan yolsuzluklar hakkında ne düşünüyorsunuz diye merak ediyorum. Bu yolsuzlukları yapanlara toplumun kâhir ekseriyeti hırsız dese de sizin görüşünüze ittibaen hırsız demeyelim ve yolsuz diyelim. Pekâlâ sizin milleti soyup soğana çevirip bugününü ve geleceğini çalan bu yolsuzlara karşı söyleyeceğiniz bir çift lafınız olmayacak mı? Ulema halkın temsilcisi diye anlattınız bize. Sizin gibi bir ulemanın gerçekten söyleyeceği sükuttan başka bir şey yok mu? Yoksa bazen sükut konuşmadan daha etkilidir diyerek susarak mı konuşuyorsunuz?

Malum siz kamuya açık şekilde AKP iktidarını, Erdoğan’ı destekleyen bir siyasi duruşa sahipsiniz veya sahiptiniz. Çoktan beri yazı yazmadığınız ve TV ekranlarına çıkmadığınız için şu an itibariyle nerede durduğunuzu bilmiyorum. Belki hala aynı yerde duruyorsunuz belki ortaya dökülen bu kadar erâciften sonra duruşunuzu değiştirdiniz, inanın bilmiyorum. Bilmediğim için de size soruyorum, hala aynı siyasi görüşü ve aktörlerini  benimsiyor ve destekliyor musunuz? Arkasında mısınız İslamcı ideolojinin, Erdoğan ve şürekasının? Yoksa bu erâcif karşısında siz de bir çokları gibi küçük dilinizi mi yuttunuz; yuttuğunuz için mi sesiniz çıkmıyor? Ya da “Ben bile bu kadar ileri gideceklerini hayal edemezdim, uyuşturucu kaçakçılığı da ne yahu?” mu diyorsunuz? Yoksa Mustafa Öztürk’ün son yaptığı konuşmalardan birinde dediği gibi “İslamcı hayalim için kendimden ve herkesten özür diliyorum” diyenler arasında mısınız yoksa?

Farkında mısınız Sayın Hocam, AKP’nin 19 yıllık iktidarı sonrası ülkeyi getirdiği yer Sedat Peker gibi bir suç örgütü liderini bile isyan ettirdi. Yıllar öncesinin hırsızlık pardon hep unutuyorum yolsuzluk operasyonlarında “çalıyorlar ama çalışıyorlar” diyen halk da “çalışmalı ama çalmamalılar” diyormuş şimdilerde. ‘Pislik denizi’ gibi ülke diyormuş bazıları. ‘Denizde müsilaj siyasette AKP!’ benzetmesi yapılıyormuş duyduğuma göre.

Hepsinden daha önemlisi; sizin kendisi için oy istediğiniz Erdoğan ve ailesi başta olmak üzere bütün bu yolsuzlukları yapanlar için “Eğer onlar Müslümansa ben değilim” diyen insanlar varmış ve sizin ömrünüzü adadığınız İslam diniyle aralarına mesafe koyuyorlarmış. Malum bu sözü ilk defa sizin de yakında tanıdığınız Hilmi Yavuz söylemişti. Bir şey daha: Ali Erbaş’ın ‘Sıfırı Müslümanlar bulmasaydı, batının aydınlanması belki de çok gecikecekti.’ demesine karşılık ‘Sıfırlamayı kim buldu?’ diye soruyorlarmış. Sahi siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Sıfırlamayı kim buldu?

Size soracağım daha çok sorular var ama burada keseyim Sayın Karaman. Duymak istediğiniz yalanlarsa gerçeği kabullenmenin zor hem de çok zor olduğunu bilen bir insanım. Ben sizin nerede durduğunuz merak ediyorum. İngilizce comfort zone denilen konfor bölgesinden ayrılmayı istemeyen insanlar misali yalanlara mı yoksa ne kadar acıtıcı ve incitici de olsa doğru, gerçek ve hakikata mı kulak veriyorsunuz? Bunu görmek istiyorum. Bu sebeple olsa gerek parti müftülüğünden iktidar, rejim, saray ve devlet müftülüğüne tırmanmış bir insan olarak gerçekten sizin görüşünüzü merak ediyorum.

Saygılarımla

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

13 YORUMLAR

  1. “Çoktan beri yazı yazmadığınız ve TV ekranlarına çıkmadığınız için şu an itibariyle nerede durduğunuzu bilmiyorum” demissiniz.

    Yanlis bilgi…

    Hayrettin Karaman: “”Türkiye ismi ve enflasyon farkı” Yenisafak, 06 Haz 2021, Pazar

    30 May 2021, Pazar
    Kulluk bir bütündür, vazifenin küçüğü de büyüğü de ona dâhildir
    23 May 2021, Pazar
    Zekât organizasyonu ve kurumsallaşma
    16 May 2021, Pazar
    İsrail zulmü, ganimet ve dinlerde ibadet

    • Yoruma şöyle bir soru da eklenebilir. ABD’de doktora yapmış, mühim birinin rahle-i tedrisinden geçmiş orta yaşlı biri, sürekli yazan kendinden yaklaşık 30 yaş büyük ihtiyarın 21 Aralık 2014 tarihli makalesine yazdığı reddiyedeki açıklamaları, “kusura bakmayın yanlışlık oldu “hırsızlık” değil “yolsuzluk” yazmalıydım gibi ifadelerle birden çok kez zikreder ve o dönem yazdıklarının arkasında olup olmadığı, ortaya çıkanları duyup duymadığını sorarsa bu doğru bir yaklaşım olur mu?
      Siz nisbi gençliğinize ve teknolojiye daha aşina olmanıza karşın, Sayın Karaman’ın yazmadığını düşünebiliyorsanız, 87 yaşındaki bir adamın kendine haber verenlerin dışında, kendi istediği gibi araştırma yapmasını nasıl beklersiniz. Haberleri gelse bile herhalde o haberleri ona birileri ulaştırıyor; birilerinin süzgecinden geçtikten sonra ulaşıyor onlar…

    • Uğur beyin sorusu yerinde.
      Ahmet Abi, esas mesele şurada ki siz bile Hayrettin Hocanın yazdıklarını görmüyorsunuz. Gerçekten de AKP’liler cevaza çok bağlılar da Hayrettin Hocanın sizin gibi yine bir İslam Aliminin görmediği makalelerini okuyorlar ve onun cevazıyla mı iş görüyorlar sanıyorsunuz? Hoca, dediğiniz gibi 87 yaşında bir İslam alimi, eserleri ortada ve ilme itiraz yine ilim yoluyla olur. Dediklerinde ilme aykırı bir nokta varsa yazarsınız; okuyanlar tercih ederler.
      İmkanım olsa Hayrettin Hocama: “Değerli Hocam, yaşanan onca olaydan sonra AKP idaresini “içinizden olan Ulul-emre uymalısınız” emri uyarınca itaat edilmesi gereken bir idare olarak mı kabul ediyorsunuz? Burada içinizden olduklarınızla, ötelerde de birlikte olmayı ister misiniz?” diye sormayı isterdim.

  2. Yıllar önce Hayrettin Karama’nın Nuriye Akman’a verdiği ropörtajda, Nuriye hanım Hayrettin Karaman ‘ın karakterini ortaya çıkaracak güzel sorular sormuştu. Ama eminim onu yakından tanıyanlar karakterini zaten biliyorlardı. Ve asıl soru, sözüne ve kalemine itimat ettiklerimiz neden böyle tipleri başımızın üstüne yerleştirdiler.

    • Bu tip yorumlar “nebevî veya islamî” değil. Çünkü Peygamber, Ebucehil’i bile kazanmayı hedeflemiş lakin oğlu İkrime’yi kazanmış; Velid b.Muğire’yi kazanmak istemiş lakin Halid b. Velid’i kazanmış.
      Sonra “Allah dilediğini hidayete erdirir dilediğini de dalâlette bırakır”. Bu vesileyle herkes akıbetinden endişe etmeli. Vesselâm.

      • Mevzu Allah’ın elçisi değil, mevzu bir beşer, ilim sahibi de olsa bir beşer. Peygambere dahi söylediklerinin ayet mi yoksa kendi görüşü mü olduğu soruluyorsa…
        Bir Allah dostunun zamanında dediği gibi “Sen Allah rasulü değilsin, o da Kâb bin Malik değil.”

        Neyse, amacım polemik yapmak değil. Benden bu kadar.

      • Arkadaşım ilgilenmek ayrı, baş tacı yapmak ayrı. Adam kafir mi ki ilgileniyorsun hayırdır. Bir kere hareket noktanı doğru tayin etmelisin. İslam içindeki fitne hadiseleri ile tebliği karıştırıp bilmediğiniz konularda ahkam kesmeye çalışmayın.

  3. Tebrikler Murat by asıl soru dediğinz nokta çok önemli ve üzerinde yazılar yazılması ,düşünülmesi ,dimağların çatlatılması gereken nokta hatta …neden ?neden? Bilinmiyordu muhtemelen kalpler yarılıpta içine bakılamayacağına göre ama yine de beşer şaşar gerçeğine binaen neden bazı şahıslar sadece başımızın üstüne değil gönlümüze kalbimize yer bulmuştu bu ızdıraplı yıllar kalblerin içindeki eracifin ortalığa saçılmasını sağladı ve başımızın üstündekilerin de layık oldukları yerlere….

  4. Sayın kurucan Allah birini sapıtırsa onu duzeltecek yoktur ,edebiyat yapıyorsun , ben Kayrettin karamanı cehennemde goŕürsem sevinecem çünkü o şeytanın fetfacılığına soyunmayi seçti bilerek isteyerek.

  5. Sn. Kurucan fıkıhçı olarak hukukçu kimliğinizde var. Bu yazının amacı nedir ve neden yazdığınız anlaşılmıyor. Diğer yorumlarda bahsedilenleri tekrarlamayacağın. Bir fıkıhçı tecessüsle nasıl yazı yazar? S.Pekeri izlemedim, izleyenleri takip ettim diye bir analiz mi olur? O zaman iman hizmetine ve muhterem Hocaefendiye bir eserini okuyup dinlemeden hücum edenlerden farkınız ne? Teşri/kaynak en önemli mesele değil mi? Kaynaktan değilde nakilcilerden öğrenmekle yazı nedir? H. Karaman hakkında da bir şey bilmeden yazılan bu yazıdan amaçlanan nedir? H. Karaman üzerinden siyasal dincilere -İslam müstakildir, siyasalı, radikalı, anadolusu vs. olmaz- mesaj mı verme kaygısındasınız. Abesle iştigal. Mesainizi daha ciddi ve getirisi çok daha fazla olması muhtemel hususlara hasrediniz. Zaman ve kelam değerli. Vesselam.

  6. Olayı başka yerlere çekmeye gerek yok. Bir suç örgütü lideri, kendinden daha fazla suç işleyen devletlileri ifşa ediyor. Zamanında bu yapılan suçları meşrulaştıran fetvaları veren kişiye de “hâla aynı düşüncede misiniz?” diye soruluyor. Evet böyle bir sorunun cevabını biz de merak ediyoruz. Bu yapılanların dinde yeri nedir?

  7. Ahmet bey, saray dinbazlarını düşünmek yerine; “Aleyküm enfüseküm” diyerek iç muhasebesi yapmakta fayda vardır her halde. Bir ara “yukarıdan notlar” diye hizmet gönüllerine HEden geliyormuş gibi yedirilen dolmalardan başlasak nasıl olur? Mesela sözde banka kurtarma martavalında insanlara ‘devlet bankasından kredi çekmekte mahsur yoktur’ denilip para çektirilip bankasyaya yatırılması fetvasını H. Karamana dayanıp veren müftübazlardan oldunuz mu, yada haberiniz oldu da sustunuz mu -şimdi sustuğunuz gibi-? Sonrada gelen “NOTLARDA” HE ‘hocası karaman olan ona tabi olsun’ diyor deyip, önceki faiz işlerinde mesuliyet atılmış mı oldu? Ne dersiniz Ahmet bey? Biz de -bu biz, bundan sonra nemalanamayacağız insanlar- ciddi bir biçimde merak ediyoruz. Birde sonra bir hikaye uydurulmaya başlandı. Zalim hükümdar, temiz toplum, düzenbaz vali, değiştirilen yumurtalar ve girilen haklar vs.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin