‘Hayır’ diyen AKP değil, IMF

HABER-YORUM | SEMİH ARDIÇ

Türkiye’nin, Uluslararası Para Fonu (IMF) ile 72 senelik mazisi var.

IMF’ye 1947’de üye olduğu tarihten 2005 senesindeki son kredi anlaşmasına (Stand-by) kadar toplam 45,5 milyar dolar borç alan Türkiye buna mukabil 52,7 milyar dolar anapara ve faiz ödedi.

440 milyon dolar tutarındaki son borç taksiti 14 Mayıs 2013’te ödenmişti. Toplam 19 defa IMF ile masaya oturuldu.

19 DEFA ANLAŞMA İMZALANDI

72 senede sol veya sağ iktidarlar iktisadî krizden çıkış için IMF’nin kapısını çaldı. 19’uncu anlaşmayı da Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) imzalamıştı. Bakmayın bugün “IMF devri kapandı.” demelerine.

1999’da Anavatan Partisi (ANAP)-Demokratik Sol Parti (DSP)-Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) koalisyon hükûmetinin imzaladığı anlaşmanın 2002’den 2005’e kadar olan kredilerinin tamamını AKP harcadı.

Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan selefi olan koalisyonunun aldığı borcu harcadığı gibi 2005’te IMF’den 10 milyar dolar daha borç almıştı.

36 aylık vade 2008’de dolduğunda yeni anlaşma imzalanmadı ve borç defteri 2013’te kapatıldı.

IMF’YE İHTİYAÇ KALMAMIŞTI Kİ!

Türkiye’nin yabancı sermaye çekmekte rekor kırıyordu. İlaveten 2008 mortgage (ipotekli konut) krizini aşmak için ABD Merkez Bankası (Fed) para musluğunu sonuna kadar açmıştı. Yabancı para hiç bu kadar ucuz hale gelmemişti.

Dolayısıyla 2009 krizine düçar olan Türkiye hukukî emniyet vadeden dinamizmi sayesinde borcu piyasadan bulabilmiş ve IMF’ye ihtiyaç duymamıştı.

IMF ile anlaşma imzalandığı 2005 rakamları ile ilan edilen en aktüel resmî rakamlar kıyas edildiğinde kamudan özel sektöre kadar her kesimin borçluluğunun arttığı görülecektir.

DIŞ BORÇ KATLANDI

Toplam dış borç 35 milyar dolar seviyesinden 435 milyar dolara yükseldi. Üstelik şahısların bankalara toplam borcu 10 milyar TL bile değilken aynı rakam 500 milyar TL’ye yaklaştı.

Borçluluktaki artış yastık altında bile fazla para kalmadığının emaresi.

Senelerce dövizin ucuz kalması sayesinde enflasyonu da düşüren Türkiye son iki senedir Türk Lirası’nın mütemadiyen düşmesi sebebiyle yüksek enflasyonla karşı karşıya kaldı.

Demokrasiden hızla uzaklaşılması ve kuvvetler ayrılığının tek kuvvete tahvil edilmesi ekonomiye dair göstergelerin bozulmasının tuzu biberi oldu.

IMF’nin 2001 krizinde kredi için şart koştuğu kanunların hemen hemen hepsi ya ilga edildi ya da kaale alınmaz oldu.

ÜST KURULLAR AKP’NİN ALT KURULUNA DÖNDÜ

Siyasetin müdahalesinin en aza indirilmesi için tesis edilen üst kurullar Erdoğan’ın liyakatsiz kadrolarının elinde oyuncağa döndü. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’ndan (BDDK) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) bütün üst kurullar AKP’nin alt kurulu gibi çalışıyor.

Piyasalar nezdinde itibarı kalmamış kurullar iktidarın ekonomiyi manipüle etme vasıtasına dönüştü. Kamu bankaları yeniden “görev zararı” denilen siyasî hortumlama vakalarının adresi haline geldi.

IMF KABUL ETMİYOR

IMF mevcut haliyle Türkiye’ye kredi vermeyi kabul etmiyor. Hele hele ekonomi bürokrasinin perişan haline çeki düzen verilmeden, AKP kartviziti taşımaktan başka marifeti bulunmayan bürokratlar gönderilmeden IMF, Ankara’ya tek cent yollamaz.

Erdoğan, “IMF defteri kapandı.” sözlerini devlet mekanizmasını nasıl tahrip ettiğini bilmenin verdiği emin eda ile sarf ediyor.

IMF bütün müesseseleri Saray’a bağlanmış bir kamu maliyesine niye kredi tahsis etsin? Böyle bir kamu idaresini IMF’nin kabul etmeyeceğini Erdoğan da gayet iyi biliyor.

Türkiye’yi aile şirketi gibi idare etme imtiyazı devam ederken gelecek bir IMF kredisinin Erdoğan ve damadına can suyu vermekten başka bir neticesi olmayacaktır.

EV ÖDEVİ LİSTESİNİ GÖRÜNCE

Son iki aydır IMF ile arka kapı diplomasisi, nam-ı diğer gayri resmi müzakere yürüten ve hazırlanan ev ödevi listesini görünce masadan kalkan AKP’nin geldiği nokta ev sahibini bastırmaya çalışan hırsızdan farksız.

Ekonominin hali kılavuz istemezken hangi iktisatçı Türkiye’nin bir sene içinde en az 100 milyar dolar döviz borcu ödemesini kendi kaynakları ile gerçekleştireceğini söyleyebilir ki!

Hasıl-ı kelâm Erdoğan’ın iddia ettiği gibi IMF’yi AKP reddetmiyor. IMF, AKP’ye “Evvela şu maddeleri düzelt, akabinde müzakere ederiz.” diyor.

Böylesine hicap duyulacak bir ahvali, “IMF’ye karşıyız, o defter kapandı.” şeklinde yutturmaya kalkan AKP liderine körü körüne inanan milyonların çilesi maalesef bitmedi.

82 milyon, tek adamlıktan daha çok çekecek. Bakınız Erdoğan’ın dostu Nicolas Maduro’nun elinde sefaletin diz boyu olduğu Venezuela…

TARİH TARİH TÜRKİYE’NİN IMF SERÜVENİ:

11 Mart 1947: Türkiye, IMF’ye üye oldu.

1 Ocak 1961: Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel döneminde ilk stand-by anlaşması imzalandı.

1961-1970: Süleyman Demirel ve İsmet İnönü’nün 3’er kez hükümet kurduğu dönemde IMF ile anlaşma trafiği devam etti.

18 Haziran 1980: 24 Ocak kararlarına kaynak teşkil eden IMF ile en uzun stand-by anlaşması imzalandı.

1984-1994: Turgut Özal, Ali Bozer, Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz, Süleyman Demirel ve Erdal İnönü döneminde IMF ile anlaşma yapılmadı.

8 Temmuz 1994: 16’ncı anlaşma imzalandı. Tansu Çiller’in imzaladığı 5 Nisan kararlarıyla TL yüzde 39 devalüasyona uğradı.

1994-1999: Stand-by düzenlemesine gidilmedi.

1999: 18’inci anlaşma DSP-MHP-ANAP hükümetindeki Kemal Derviş döneminde imzalandı.

2005: 19’uncu anlaşma AKP hükümeti döneminde yapıldı. Fondan 10 milyar dolar kredi sağlandı.

2008: Küresel krize rağmen Türkiye anlaşma yapmadı.

2013: 14 Mayıs’ta IMF’ye olan son taksit yatırıldı.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin