Ana Sayfa Ekonomi Havuzun dibi delik olunca…

Havuzun dibi delik olunca… [Analiz: Semih Ardıç]

Dolar, Türk Lirası’na mukabil bir günde 8 kuruş birden kıymet kazanıyor (18 Mayıs’ta 3,64 TL’ye kadar çıktı) ve birileri hâlâ istikrardan bahsediyor. Kendimizi avutmaya devam edelim. Büyük fonlar, Haziran’da ABD’de faizler daha da arttığında esecek fırtınanın provasını yapıyor. Amerika mahreçli iniş çıkışlarda bünyesi en zayıf ekonomilerin başında Türkiye geliyor.

Hariçte her şey olduğu gibi kalsa bile döviz kurunun kalıcı olarak düşmesi için enflasyonun en az 5 puan gerilemesi ve büyümenin yüzde 5’in fevkinde tahakkuk etmesi şart. Büyümenin yüzde 2’nin altına inmesinden endişe eden hükümetin yaptığı gibi suni biçimde kredi pompalamakla ne enflasyon düşer ne de güdük büyüme derdine derman bulunabilir. Reel sektörün döviz kurundaki artışın altından kalkamayacağı bilindiği halde o günlerde Merkez Bankası’nın elini kolunu bağlayanlar günü birlik hamlelerle ‘nakit buhranını’ aşacaklarını zannede dursun erbab-ı ticaretten sanayiciye kadar hemen herkes döviz borçlarını ödemek için bütün kaynaklarını tüketti. Mamafih iktisadî faaliyet toparlanmadığı için borç yükü azaltılamıyor. Havuzun dibi de delik zaten. Gelen para Saray’ın lüks harcamalarına, troll ve yandaş ordusunu beslemeye kâfi gelmiyor.

30 MİLYAR LİRA YENİ BORÇ BİRİKTİ

Şirketlerin borçluluğunun kamuya bakan veçhesi önümüzdeki aylara dair umutlanmamızı icap ettirecek herhangi bir emare taşımıyor. Gelir İdaresi (Maliye Bakanlığı), firmalardan en fazla alacaklı vaziyette. Vadesinde ödenmemiş vergilerin tahsilâtını artırmak ümidiyle getirilen affın 9 aylık neticeleri hakikaten düşündürücü. Bahse konu dönemde Maliye’nin kasasına 15 milyar lira girdi. O halde kamunun alacak tutarı, 15 milyar lira azalmış olmalı! Maalesef alacak bakiyesi 30 milyar lira arttı. Bir başka ifadeyle aftan faydalanılan dönemde vadesi gelen vergiler de ödenmedi.

Eski Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı Bülent Taş’ın ifadesi ile Türkiye’de sıklıkla gündeme getirilen vergi afları ve yeniden yapılandırmalar vergi ödeme motivasyonunu tahrip ediyor. Affın sokaktaki karşılığı maalesef hiç müspet değil. Her af ilan edildiğinde borcunu vaktinde ödeyene ‘enayi’ muamelesi yapılırken, her ne sebeple olursa olsun mükellefiyetini yerine getirmeyene de mükâfat gibi ilave imkânlar takdim ediliyor.

71 MİLYAR LİRA ALACAĞIN AKIBETİ MEÇHUL

Nihai vergi affına rağmen 71 milyar liralık temerrüde düşmüş borcun izahı yok. Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) iktidarlarında ‘bu son af’ sözlerine rağmen iki senede bir af paketi açıklandı. Haliyle mükellefin alışkanlıkları değişti. Ticarî ahlak bozuldu. Mükellef bu affın da affının geleceğinden o kadar emin ki borcunu ödemiyor. İhtilaflı alacaklar, inceleme safhasındakiler, pişmanlık, matrah artırımı ve kayıt düzeltme dâhil toplam tahsilâtın 15 milyar 174 milyon lirada kalmasında yeni af ihtimalinin payı hafife alınmamalı.

Af sarmalında bocalayan iktidar, günü birlik ve tribüne matuf hamlelerle memlekete vakit kaybettireceğine verginin niye tahsil edilemediği sualine ikna edici cevaplar bulmalı. Toplam vergi gelirlerinin yüzde 70’i Katma Değer Vergisi (KDV) ve Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) gibi dolaylı vergilerden müteşekkil. 100 liralık verginin 70 lirasını ekmekten, telefondan, akaryakıttan toplamak başlı başına bir adaletsizlik. Zengin ya da fakir farkına bakılmıyor ki KDV ödenirken. AKP iktidarı kendinden evvelki hükümetler gibi gelir ya da servet üzerinden daha çok vergi almak yerine dar ve orta gelirlinin gırtlağındaki lokmayı alarak açığı kapatmaya çalışıyor. Enerji, haberleşme başta olmak üzere hane halkının harcamanın temel ihtiyaçlarını gösteren kalemler üzerindeki ekstra dolaylı vergi yükü hafifletilmeli.

‘ALBAYRAK’A VE MEHMET CENGİZ’E AF VARSA BİZE DE OLMALI’

Mehmet Cengiz’in, Albayrak Grubu’nun (Yeni Şafak’ın sahibi olan aile şirketi), Sabah-ATV grubu gibi hükümeti destekleyenlerin borçlarını sıfırlarsanız diğer tarafta bundan haberdar olan firmalar aynı beklenti içine girer, neticede topyekûn vergi ödeme iştiyakı azalır. Vergi tahsilâtının aksamaması için istikrarlı bir ekonominin ve adilane taksimatın ehemmiyetini bir kere daha hatırlatalım…

Federal Almanya’nın 2016 bütçesi 40 milyar Euro fazla verdi. Şimdi fazlalığı nasıl harcayacaklarına karar vermeye çalışıyorlar. Başbakan Angela Merkel, halkın görüşü ne yönde şekillenirse o minvalde hareket edecek. Fazla gelen para ya eğitim başta olmak üzere farklı sahalarda kullanılacak ya da o tutara tekabül edecek şekilde vergi oranlarında indirim yapılacak.

Türkiye’de bırakın bütçe fazlası tutarın nerede harcanacağının halka sorulmasını örtülü ödenek ambalajında bir bakanlığın bütçesinden daha fazla para harcanırken kimse oralı bile değil. Sistem serapa tefessüh etmişse yamayla ayağa kaldırmak mümkün olmuyor. Vergi affı, prim affı, imar affı… Derken aflarla yaşamaya alıştırılıyoruz. Af bağımlılığı hem iktidar hem de mükellef için geçerli.

BAŞKANLIK SEÇİMİNE KADAR AYNI NAKARAT

Halkın, borcunu vaktinde ödeyenlerin rızasını almadan kamunun alacağını silmeyi alışkanlık haline getiren AKP taşıma suyla ekonomiyi döndürmeye çalışacak. Başka çareleri yok. Af çıkarmazlarsa devletin alacağı cebri yollarla tahsil edecek. Böyle bir adıma da cesaret edemiyorlar. Zira icra tebligatı gönderildiğinde başkanlık seçiminde reylerin düşebileceği ‘rey ütme’ ustalarının gözünden kaçmaz.

Haziran’daki aftan da bugüne kadar getirilen aflardan farklı netice çıkmayacak. Af zengini daha zengin yapacak. Fakir daha da fakirleşecek. Bu adaletsizliğin ismine de ‘yeniden yapılandırma’ denilecek. Oysa olup biteni ‘Dürüst Halkı Yeniden Dolandırma’ başlığı daha doğru ifade ediyor.

“Tüyü bitmemiş yetimin hakkı”, “Adalet bunun neresinde?” nevinden sözlerle bu düzene itiraz etmenin manası kalmadı. ‘Hak ve adalet’ kelimelerinin siyasî İslam’ın temsilciliği ile iftihar eden AKP tarafından lügatten silinmesinin üzerinden hayli vakit geçti.

Onun için ‘Dürüst Halkı Yeniden Dolandırma’ paketine hazır olun. AKP üç vakte kalmaz o paketle elini cebinize atar.

HENÜZ YORUM YOK