İki gün evvel yazdıklarımız artık tahminden ibaret değil. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), millî gelir hesabında değişikliğe gitti. Artık yüzde 20 daha zenginiz. Fert başına gelir 11 bin 14 dolara çıktı. Bir gecelik değişiklik sayesinde 78 milyon kişinin cebine 1.757 dolar daha girdi. TÜİK 2015 sonu itibarıyla fert başına geliri 9 bin 257 dolar olarak açıklamıştı.
Aynı TÜİK’in 2016’nın Temmuz-Eylül dönemini içeren 3. çeyrek Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) verisine bakılırsa ekonomi bu dönemde yüzde 1.8 daraldı. 27 çeyrektir kesintisiz büyüme unvanını elinde bulunduran Türkiye eksi büyüme ile tanıştı. Dolar/TL kurunun 2,94–3,01 aralığında seyrettiği 3. çeyrekte ekonominin yüzde 2’ye yakın küçülmesi kurun 3,50 civarına geldiği son çeyrekte daha sert bir daralma yaşanacağına işaret ediyor.
KRİZİ ÖRTMEK İÇİN
İşte TÜİK bu tabloyu bir nebze perdeleyebilmek umudu ile gece yarısı formül değişikliğine gitti. Senelik büyüme rakamı açıklandığında 20015 millî gelirine göre artış ya da eksilme esas alınacak. Yeni formül sayesinde cari fiyatlarla GSYH 384 milyar 892 milyon TL artmış oldu. Bir tarafta daralan ekonomi diğer tarafta yüzde 20 artan millî gelir. Hangisine inanalım?
Paraşütle inen bu kadar gelir sayesinde kurdaki yüzde 20’ye yakın artışın sebebiyet verdiği tahribat halının altına süpürülmüş olacak. Muhtemelen Mart 2017’de 2016 büyümesi açıklandığında fert başına gelir yine 9 bin dolar civarına gerilemiş olacak. Oysa sihirli dokunuş olmasaydı 7 bin 500 dolara gerileyecekti.
TÜİK 2008’de ekonominin yavaşladığı dönemde benzer bir hamle yapmış ve GSYH bir gecede yüzde 38 artmıştı. Bu müdahale sayesinde AKP hükümeti, ekonomi 2009’da yüzde 5’e yakın daralmasına rağmen ‘krizin Türkiye’ye teğet geçtiği’ iddia edebilmişti.
İktisadî tarih tekerrür ediyor.
2016’nın üçüncü çeyreğinde daralma o kadar bariz ki takip eden dönemde bunun artıya dönmesi mevcut kur şoku altında mümkün değil. Tarım yüzde 7,7, sanayi 1,4 ve hizmetler yüzde 8,4 azalırken inşaatta sadece yüzde 1,4 artış yaşandı. Hizmetler sektöründe yaşanan kriz turizmdeki çöküşün neticesi… Turizm ve ihracatın artık büyümeye katkısı negatif.
15 Temmuz darbe teşebbüsünün daralmada muhakkak rolü var. Ancak hükümetin iddia ettiği gibi vatandaş ve şirketler ağustos ve eylül aylarında kesenin ağzını açmamış. Demek ki darbe soruşturmasında atılan hukuk dışı adımlar ve OHAL kararları iktisadî aktörlerin tedirginliğini daha da artmış. Güven kaybı telafi edilememiş. Vatandaşın tüketim harcaması yüzde 3,2 azalırken, hükümet harcamaları yüzde 23,8 artmış. Bu da gösteriyor ki kamu harcamalarını artırmak da formülü değiştirmek de Türkiye’yi küçülmekten kurtaramamış.
TÜİK formülü değiştirerek 3. çeyrek verisini eksi yüzde 1.8 seviyesinde tutabildi. Son çeyrekte sert daralma sürpriz olmayacak. Oranı yine TÜİK’in müdahale seviyesi belirleyecek. Üst üste iki çeyrek daralma açıklandığında da Türkiye teknik olarak krize girmiş sayılacak.
Bütün bunları müzakere etmenin mânâsı da yok maalesef. Hükümet ve suskun muhalefetin mevcudiyeti, medyanın Saray’dan sufle bekleyen perişan hali ve iktisatçıların pişkinliği TÜİK’e cesaret veriyor.
PİYASA RAĞBET ETMEDİ
Piyasanın bunlara inanacağını zannetmeyin. Bugün Hazine, son 7 senenin en yüksek maliyeti (yüzde 11.51) ile borçlanabildi. ‘Dolar bozdur’ kampanyasına rağmen bankalarda döviz mevduatı azalmıyor, artıyor. Katar’dan uçaklarla getirilen esrarengiz dolar bavulları bile Dolar’ın ateşini düşüremedi. ABD, Avrupa ve Japonya para musluklarını kısarken beleş çorba içmek için 300 dolar bozduranlarla TL’yi kurtarma operasyonu, Türkiye’nin risk primini artırmaktan başka bir işe yaramadı.
Sermaye çıkışı sürüyor. Piyasa millî gelirin hakikaten yüzde 20 arttığına inansaydı Borsa İstanbul 80 bin puanı aşar, dolar 3,30’un altına gerilerdi.
Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘partili cumhurbaşkanlığı hayaline erişeceği’ güne dek patlayan bombalar yüzünden toprağa düşen fidanların da göz göre göre fakirleşen vatandaşın da haber değeri olmayacak.
Yeni Türkiye’nin ahvali böyle. Ya seveceksiniz ya da terk edeceksiniz.