YORUM | ADEM YAVUZ ARSLAN
Son gelişmeyi görmüş, demeçleri okumuşsunuzdur.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Türkmenistan seyahati dönüşü uçakta konuştu.
Gazetecilerin sorduğu “tuhaf soruları” cevaplandırırken faiz lobisinden girdi, gıda stokçuluğu yapmanın dindeki yerinden çıktı.
Erdoğan’ın uzun sayılabilecek röportajında manşet hiç şüphesiz dış politika ile ilgili bölümlerdeydi.
Geçen haftaya kadar 15 Temmuz darbe girişiminin finansörü ve organizatörü olarak suçladığı, Libya ve Filistin’de ters düştüğü Birleşik Arap Emirlikleri prensi ile sarmaş dolaş görüntüler verdi.
BU YAZIYI YOUTUBE’DA İZLEYEBİLİRSİNİZ ⤵️
Röportajdan öğreniyoruz ki, Erdoğan ile Muhammed bin Zayed “aile hassasiyeti içinde” bir görüşme yapmışlar. Orada olmadığımız ya da Erdoğan’a soru soramadığımız için “aile hassasiyeti” ile neyi kast ettiğini tabi ki bilmiyoruz.
Ama dün terör destekçisi deyip “Şerefsiz bunlar!” manşeti attırdığınız adama bugün aileden biri muamelesi çekmek “Siyaset işte!” denilip geçilecek türden bir durum değil.
Ben de bu gelişmeden hareketle uzun zamandır kafamda olan bir soruyu öne çıkarmak istedim: Hangi Erdoğan gerçek? Veya “Gerçek Erdoğan” hangisi?
Bir yanda BAE prensi Muhammed Bin Zayed’i (MBZ) terör destekçisi, 15 Temmuz’un patronu olmakla suçlayan, emrindeki medya ordusuyla ağza alınmadık küfürler yazdıran Erdoğan…
Öbür yanda MBZ’nin önüne halılar serdiren, Saray’da ağırlayan ve ağzı kulaklarında fotoğraflar veren, daha önce ettiği lafların hepsini unutup “aile hassasiyeti” ile görüşme yapan Erdoğan…
Hangisi gerçek?
Aynı röportajdan gördük ki kucaklaşma sırası Mısır ve İsrail’de.
Yani yıllardır demediğini bırakmadığı Sisi ile yakında sarmaş dolaş fotoğraf verecek. Peki biz hangi Erdoğan’ı referans alacağız? Sisi ile kol kola olan Erdoğan’ı mı yoksa Rabia işareti yapıp Tahrir Meydanı’nda can veren Esma için ağlayanı mı?
Ne zaman hamaset ihtiyacı hissetse saydırdığı, “One minute!” çektiği İsrail’le kavga eden Erdoğan’ı mı referans alacağız yoksa oğlunun gemileri üzerinden İsrail’le ticarete hiç ara vermeyip milyonlarca dolar kazanan Erdoğan’ı mı?
Anti-semitik ifadeleri kullanmaktan çekinmeyen Erdoğan mı gerçek, siyasi kazanımlar için Yahudi lobisi ile kol kola olan, lobileri paraya boğan Erdoğan mı?
“Ey Amerika, Ey Trump” deyip had bildiriyormuş gibi yapan Erdoğan mı gerçek, Amerika ile yakın olabilmek için her türlü açık çeki veren, “Sifonu çekmeyin, kullanın’ dedirten Erdoğan mı gerçek?
Kameralar önünde Merkel’e, Macron’a “Eyyyy!” diye bağıran mı, perde arkasında onların gönlünü edebilmek için bol keseden ihale dağıtan mı?
Kürsüde Dicle’nin kenarında kurdun kaptığı kuzudan bahsedip Hz. Ömer adaletinden dem vuran mı, yoksa “Çoluk çocuk fark etmez, biat etmeyen herkesin kökünü kazıyın, zindanda çürüsün, gün yüzü görmesinler” diyen mi?
Kameralar önünde Kur’an okuyup namaz kılan Erdoğan mı, yoksa oğluyla kızıyla bir olup gün boyu uğraşsa da evinin bodrumuna yığdığı dolarları sıfırlayamayan, iş adamlarından aldığı rüşveti beğenmeyince oğluna “Eksik alma, nasıl olsa kucağımıza oturacaklar” diyen Erdoğan mı gerçek?
Ekranlarda “Yargı bağımsızdır, ben tutuksuz yargılamayı savunuyorum” diyen mi, yoksa bakanları, savcıları ayağına çağırıp “Hala bu zındık neden tutuklanmadı, neden hala dışarıda, hemen bitirin bu işi” deyip tutuklanacak isimlerin listesini dikte eden Erdoğan mı gerçek?
Meydanlarda “Yetim hakkı, milletin malı” diyen ama kapalı kapılar ardında uçanı kaçanı haraca bağlayan, bunu da tarifeye oturtan Erdoğan mı gerçek?
Seçim döneminde “Kürt kardeşlerim” diye konuşup, “Kürt sorunu benim sorunumdur” diyen Erdoğan mı, seçim sonrası şehirleri top ateşine tutturan mı gerçek?
Oya ihtiyacı olduğu zaman “Bitsin artık bu hasret” deyip Gülen’e dön çağrısı yapan Erdoğan mı gerçek, öbür yandan Gülen Hareketi’nin kökünü kazımak için yıllar öncesinden fişleme-plan yaptıran mı?
Reza Zarrab’dan aldığı rüşvetlerin karşılığı olarak ülkeyi peşkeş çeken, ortaya dökülen rezalete rağmen Zarrab için “Hayırsever iş adamı” diyen Erdoğan mı gerçek, uğruna ülkeyi yaktığı adamın Amerika’ya kaçıp itirafçı olmasından sonra Washington’a nota üstüne nota verip dün hayırsever işadamı dediği Zarrab’ı İran casusu olarak suçlayan mı gerçek?
“Hangi Erdoğan gerçek?” diye başlayıp gözümüzün önünde yaşanan çelişkileri, U dönüşlerini sayfalar dolusu sıralayabiliriz.
Fakat uzun lafın kısası şu…
Her diktatör gibi Erdoğan’ın da tek hedefi var: Koltuğunu korumak, soygun düzenini devam ettirmek. Bunun için yapmayacağı dönüş, vermeyeceği taviz yok.
Dolasıyla Erdoğan ve AKP ile ilgili değerlendirme yaparken bu gerçeği temel veri olarak almak gerekiyor.
Yani gördüklerinize, göreceklerinize şaşırmayın. Bilakis söz konusu Erdoğan’sa şaşıranlara şaşırın!