Haluk Levent kendini bitirmeye programlamış

YORUM | M. AHMET KARABAY

Türkiye’de sistem insan öğütme makinesi gibi çalışıyor. Herkes kötü ve güvenilmez, bir tek devlet doğru ve güçlü. “Doğruyu uygulayacak tek mekanizma devlet” algısını pekiştirmek için herkes harcanıyor. Deprem felaketinin ilk günlerinde en çok konuşulan Ahbap’ın lideri Haluk Levent, artık bu yükü kaldıramayacağını düşünerek kendini bitirmeye programladı.

54 yaşındaki Adana Yüreğirli Haluk Levent’in inişli çıkışlı bir hayatı var. Dokuz kardeşin sekizincisi olan Haluk Acil, yoksul Nusayri bir ailede dünyaya geldi. Sınavlara girip dört ayrı üniversiteye kayıt yaptırdıysa da tamamladığı okul olmadı.

Giriştiği ticaret işlerinde de başarı sağlayamayınca Adana’dan ayrılıp yollara düştü. “Yollarda” isimli albümü bu arayışın eseri olarak ortaya çıktı. Uzun süre İstanbul Ortaköy’deki barlarda çalıştı. 

Albümler peş peşe piyasaya çıkıp geniş kesimlere ulaşırken, 1997’de 3 milyon liralık karşılıksız çek yüzünden hapse girdi. 9 ay 15 gün hapis yattıktan sonra tahliye edildi. Askerlik görevini yaptığı sırada Türkiye’nin çok farklı yerlerinde moral konserleri verdi. 

Felaketlerle 1999 Marmara Depreminde tanıştı. İzmit bölgesindeki çadır kentlerin kurulmasında görev yaptı, depremzedelere konserler verdi. 

Askerlik sonrasında müzik çalışmaları ve konserlere ağırlık verip Türkiye’yi karış karış dolaştı. Konserlerinin çoğundan para almamasıyla tanındı. Adı “Yardımsever Rockçı” olarak tanındı.

2010 yılında yine demir parmaklıklar arkasına konuldu. Bu kez 600 bin TL’lik icra borcunu ödemediği için 3 aylığına hapse girdi. 8 yıl süren mahkeme sonrasında beraat etti.

ORMAN YANGINLARINDAN MARAŞ DEPREMİNE

Haluk Levent, 2017’de gönüllü bir aktivite olarak başlattığı Ahbap platformunu, ilgi görmesi üzerine dernekleştirdi. Hastalara ilaç temininden, öğrencilere bursa kadar farklı alanlarda faaliyet gösterdi. Ahbap, 2021 Ağustos ayındaki Manavgat orman yangınlarında söndürme çalışmalarında yaptığı başarılı çabalarıyla geniş kesimlerin gönlünü kazandı.

6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremin ilk gününden itibaren depremzedelere Ahbaplarla birlikte yardıma koştu. Devletin harekete geçmediği ilk iki günde medyada en çok onlardan bahsedildi. Haluk Levent de insanların terkedilmişliklerini dile getiren paylaşımlar yaptı.

Para yardımları Ahbap hesaplarına aktı. Bu aynı zamanda Haluk Levent ve Ahbap’ın sonunu hazırlayan bir altyapıya dönüştü. Ahbap Başkanı’nı bekleyen tehlikeyi depremin hemen ardındaki günlerde anlatmaya çalıştım. 11 Şubat tarihli yazımda, bir şekilde Ahbap’ın bütün mal varlığına çöküleceğini dile getirdim.

Geride bıraktığımız hafta, bir buçuk asırlık yardım kuruluşu Kızılay’ın Ahbap’a çadır sattığının ortaya çıkması üzerine pek çok şey kamuoyunda sorgulanmaya başladı. Ahbap’ın satın alma rakamlarına göre, öteki firmalardan ortalama 9 bin TL’ye alınan benzeri özelliklerdeki çadırlar, Kızılay’dan 22 bin 500 TL’ye alındı. Ahbap’ın, aldığı çadırlar karşılığı Kızılay’a yaptığı ödeme 145 milyon TL.

Kızılay’ın kâr amaçlı bir ticari kuruluş olup olmadığı sorgulanırken, Haluk Levent, yalnız çadır değil, yemek de satın aldığını duyurdu.

 

Şimdi en çok tartışılan iki yardım kuruluşu var. AFAD’ın depreme müdahaledeki acizliği bir kenara bırakılıp Kızılay ile Ahbap arasındaki çadır ve yemek satışı tartışılıyor. 

🔺 Çadır ve yemek satmasından hareket edilerek, ticaret üzerine kurgulanmış bir yardım kuruluşu olabilir mi?
🔺 Ticaret yapan bir yardım kuruluşu, milletten bağış toplayabilir mi?

 

Kızılay’ın bir aile şirketi gibi yönetilmesini sağlayan Başkan Kerem Kınık, depremin üçüncü günü yapılan çadır satışının ortaya çıkması ardından, “yapılan satışın yasal, akılcı ve ahlaki” olduğunu belirterek aksini düşünenlerin kötü niyetli olduğunu öne sürmüştü. 

Kızılay Başkanı Kınık, dün de çıkıp Ahbap’a çadır satışından haberi olmadığını, eğer bilgi sahibi olsaydı bu satışa onay vermeyeceğini söyledi. Kınık, “Ahbap’a çadır satıldığından haberim yoktu, öğrenince arkadaşları eleştirdim” dedi.

 

🔴 Kızılay Başkanı, satışı ahlaki ve yasal buluyorsa neden bu satışı eleştiriyor?
🔴 Yok eğer, ahlaki ve yasal bulmuyorsa neden satışına izin verildi?
🔴 Depremin en akut döneminde bu kadar önemli bir işlem yapılıyor da haberi olmuyorsa, bir başkan olarak kendi ne görev yapıyor?

Bu çadır tartışmalarına en ilginç yorum AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş’tan geldi. Elitaş, “Çadır üretimi varsa, bunu ‘Para karşılığı aldı’ diye ifade etmek yerine ‘Kızılay bu dağıtım organizasyonunu o sivil toplum örgütüne devretti’ diye düşünmek daha doğru olur” yorumunu yaptı. 

Elitaş, neredeyse, “Kızılay istemediği halde Ahbap zorla parasını verdi” diyecek. İnsanlık elbisesi nasıl bir şey ise AK Partililerin üzerine bir türlü yakışmıyor.

Afet dönemi haricinde Kızılay’ın satış yapabilmesi belki anlayışla karşılanabilir ama depremin en karanlık günlerinde, Kızılay’ın elindeki çadırları paraya tahvil etmesi akılla ve vicdanla izah edilebilir değil. 

HALUK LEVENT İKİ ARADA BİR DEREDE KALDI

Haluk Levent, hem kendi bağışçılarının hem de iktidar trollerinin hedefine oturtuldu. İktidar yandaşları açısından Ahbap’ın ilk üç günde, devlet kurumlarından daha çok çaba göstermesi kabul edilebilir bir durum değildi.

Ahbap’a yapılan yardımların bir şekilde AFAD ve Kızılay’a aktarılması ise kendi bağışçılarını şaşkınlığa uğrattı. Çalınmasın diye halkın Ahbap’a yaptığı bağışlar hülle ile rejime aktarılmış oldu. Haluk Levent, muhalif kesimin bağışını toplayıp iktidara aktarılmasını sağlayan bir aparat olmakla suçlandı.

Bu tartışmaların odağındaki Haluk Levent, FOX TV’de İlker Karagöz’ün programına çıkıp soruları cevaplandırdı. Devlet nerede feryatlarının yükseldiği günlere ilişkin, “Gittiğimizde devletin tamamı oradaydı” dedi.

 

Gelinen noktada varlığını sürdüremeyeceğini gören Haluk Levent, kendince onurlu bir çıkış yolu arıyor. İktidarla ters düşmemek için Ahbap’ın anahtarının teslimi ya da kapısına kilit vurulması dışında kendisinden istenen bir şeyin daha olduğu anlaşılıyor. Suçlamaları “Okyanus ötesine göndermek”:

Gittiğimizde devletin tamamı oradaydı. Görmedim mi diyeyim? Okyanus ötesi hesaplar devlet yok ahbap var yazmaya başladı. Bu nasıl bir kötülüktür? Biz devletle nasıl yarıştırılırız? Hani söyleniyor ya kimse yoktu. Vardı, burada hakkaniyetli olmak lazım.”

“Gittiğimizde devlet oradaydı” diyen Haluk Levent, hem acılı depremzedeleri yalan çıkarıyor hem kendi önceki söylediklerini. “Ben böyle çaresizlik yaşamadım” diye paylaşım yapan kendisinden başkası değildi. 

Haluk Levent’in iktidarı eleştirmesi düşünülemezdi. En kolay harcanacak iki kesim vardı. Biri depremzedeler, öteki eli, ayağı, ağzı bağlı Gülen Cemaati… Yani felaketi yaşayan insanlar, günlerce rol icabı feryat ettiler! 

Haluk Levent’e sormak gerek. Madem gittiğinde hepsi oradaydı, o mesajlar size niçin atıldı? Ayrıca “hepsi oradaydı” dediğin devletin en üstündeki Cumhurbaşkanı unvanlı kişi olan Tayyip Erdoğan, neden ilk günler yanlarında olunamadığı için Adıyamanlılardan helallik istedi. 

Gelinen nokta, Ahbap açısından kritik bir aşama. Bir taraftan kendini yardım sembolü olarak gören muhalif kesime karşı yanlış yapmış görünmemeye çalışıyor, öte yandan iktidarın Ahbap için kurduğu hortumlama çarkına bulaşmadığını bağışçılarına göstermeye çabalıyor.

Bugünkü tablonun bir cümlelik özeti bu. 

Haluk Levent, muhtemelen final yapmak istiyor. Kendince, “Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı Ahbap’tan” demeye hazırlanıyor. 

Bunu izzet ü ikbal ile yapabilecek mi? 

Kolay görünmüyor. 

AK Parti, etki alanına giren herkesin kişiliğini silindir gibi ezip yok ediyor. Her biri Ebed-müddet kişilik olarak gördükleri Erdoğan’ın önüne yol yapılıyor.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin