Hakan Fidan’dan kritik ‘Kavala-Demirtaş’ açıklaması: ‘Siyasal tavır alırsan siyasal tavır bulursun’

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala kararlarının uygulanmamasıyla ilgili eleştirilere cevap veren Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, “Siyasallaştırılan davaya verilecek cevap da siyasal olur” dedi.

Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşülerek kabul edildi. Görüşmelerde CHP ve HEDEP milletvekillerinden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kavala ve Demirtaş hakkında verdiği hak ihlali kararlarını Türkiye’nin uygulamamasının Avrupa Konseyi’nden çıkışa yol açacağı değerlendirmesinde bulundu.

Bütçe görüşmeleri sonunda açıklama yapan Dışişleri Bakanı Fidan, Türkiye’nin üye ülkeler arasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını en çok uygulayan ülkelerden biri olduğunu savundu. AİHM’in Demirtaş ve Kavala kararlarının uygulanmamasının siyasi olduğunu itiraf eden Fidan, ‘‘Bize ilkeyle gelin, prensiple gelin, siyasallaştırmayın; siz siyasallaştırdığınız zaman Türkiye’deki iç siyasal rekabetin, mücadelenin bir parçası oluyorsunuz.’’ dedi.

AVRUPA’YA ‘DAVALARI SİYASALLAŞTIRMA’ SUÇLAMASI

Bakan Fidan yakın zamanda görüştüğü Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne, Türkiye’nin üye ülkeler arasında AİHM kararlarını yüzde 89-90 uygulama oranıyla önde olduğunu aktardıklarını, simgesel davalar ile ilgili de şu mesajı verdiklerini anlattı:
“Bu davalar, daha mahkemeye gelmeden önce Avrupa başkentlerinde siyasallaştırılmış, hukuki ve teknik bir dava olmaktan çıkıp Türkiye’deki iç siyasetin tarafı olma yönüne gitmiş bir dava. Yani siz, bunu siyasallaştırırsanız, hukukun dışına çıkarsanız buradan aldığınız cevap da buradan olur. Bunu niye yadırgıyorsunuz? Yani Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gitmeden önce bir mesele Berlin sokaklarında gösteriyle başlıyorsa, bazı Avrupa parlamentolarındaki milletvekilleri organize edilip, o dava sahiplenilip Türkiye’ye siyasi baskı olarak getiriliyorsa bu problem oluyor. Yani aynı davadan yargılanmış ve hakkında ihlal kararı verilmiş, Türkiye’nin de bunu uyguladığı birçok konu var. Eski Adalet Bakanımız Sayın Gül burada, biz çok defa kendisiyle de konuştuk ben önceki işimdeyken yani burada bir problem yok ama adamın siyasallaştırdığı davaya verilecek cevap da siyasal olur. Bunda bir yanlışlık yok. Bunu söylediğimiz zaman anladılar. Bize ilkeyle gelin, prensiple gelin, siyasallaştırmayın; siz siyasallaştırdığınız zaman Türkiye’deki iç siyasal rekabetin, mücadelenin bir parçası oluyorsunuz.”

 

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

1 YORUM

  1. Birincisi, bu davalarda 18. madde ihlali kararı var ki bu “misuse of power” siyasi gücün kötüye kullanılması demek, yani AHİM diyor ki Türk mahkemeleri siyasi baskıyla bu kişiler hakkında karar almış, bunu düzeltin ve bu kişileri serbest bırakın. Aslında 18. madde ihlali kararı binlerce başka davada da alınmalı.

    İkincisi, Türkiye AHİM kararlarını eksik uyguluyor. Evet, belki mağdurlara maddi tazminatı ödüyor ama özellikle işkence, adam kaçırma ve öldürme gibi ağır insan hakları ihlali suçlarıyla ilgili etkin soruşturma yapmıyor ve by gibi suçları işleyen devlet görevlileri cezalandırılmıyor. Hatta bu gibi suçları işlemiş bazı devlet görevlileri yüksek mevkilere bile getiriliyor. Bunun yanında hukukun üstünlüğünün sağlanması ve devlet görevlilerin sistemik olarak baskı ve suç işlemelerinin önüne geçmek için genel tedbirler alınmıyor. Devlet onarıcı adalet “reparative justice” konusunda hemen hemen hiç adım atmıyor, ağır insan hakları ihlaline uğrattığı kişi ve topluluklardan özür dilemiyor, onlara iade-i itibar da bulunmuyor, gerçeği bulmak için komisyon kurulabilir, bunu da yapmıyor. Türkiye AHİM kararlarını uygulamaktan çok uzak, sadece tazminat ödüyor ve ödenen tazminatlar sanki bir nevi masraf gibi görülüyor, otoriter yönetimin getirdiği ekstra bir masraf, o kadar.

YORUM YAZIN

Lütfen yorumunuzu yazın
Lütfen isminizi girin