HABER ANALİZ | MUHSİN AHMET KARABAY
En başta kimden ve neyden söz ettiğimi ortaya koymam gerekiyor. İlki Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nin rektörü, Akşam gazetesi yazarı ve yandaş ekranların değişmez yüzü Yaşar Hacısalihoğlu. Diğeri de hazırladığı birinci sayfa gazeteciliği ile çirkinliklerin adresi olan Sözcü gazetesi.
Konunun detaylarına geçmeden bir noktayı daha kendi açımdan vuzuha kavuşturmam gerekiyor. Ters tarafa çalışmadan söz ederken, bir isimle bir mevkuteyi (süreli yayın) nasıl bir araya getirdiğimi merak edenler için yapmam gereken bir izah var.
Yaklaşımım muhtemelen doğru değil. Belki elmalarla armutları kıyaslıyor gibiyim. Lakin insan suretinde olan kişi her gün ekranlarda, kendi gibi düşünmeyenleri ve muhalif bir yaklaşım içinde olanlara ağzına geleni söylüyor, tehdit ediyor, aşağılıyor, ağzından tükürükler saçarak susturuyor.
Buna mukabil muhalif olarak karşısına çıkan kimse yok. Muhalif diye karşısına biri oturtulmuşsa eli ayağı fiilen bağlı değil ama Siraküza Kralı Dionysos’un tepesinin üzerinde ince bir sicimle sallandırdığı ağır kılıç duruyor.
Muhalif diye ekran önüne konulan kişi, “Demokles’in kılıcının” ne zaman ipten kopup hayatını alt üst edeceğini bilemiyor. Muhalif kimliği taşıyan biri boğazının dokuz boğum olduğunun farkında. Öbür taraftan kendini iktidarın cengaveri sayan Yaşar Hacısalihoğlu ise hiçbir sınırlamaya tabi değil.
Bundan dolayı Hacısalihoğlu prototipinin karşısına bir isim bulamadım. Benzeri yaklaşım örneği sergileyen Sözcü gazetesini oturttum. Başta da belirttiğim gibi eşit “malzeme” bulamadığım için.
HACISALİHOĞLU’NA DÖNEK DEMEK ONU DEĞERSİZLEŞTİRMEZ
Hacısalihoğlu’nun karşısına en çok “dün” söyledikleri ve yazdıkları çıkarılıyor. 2007’lerde yapılan Cumhuriyet Mitinglerinde sarfettiği Erdoğan aleyhtarı ateşli konuşmalar hatırlatılıyor.
Arşiv Unutmaz; Cumhuriyet Mitinglerinin ateşli konuşması Yaşar Hacısalihoğlu pic.twitter.com/iPO3fgRLXK
— Cenk Bey (@cenkbeg) January 8, 2022
Hacısalihoğlu’nun aynı yıllarda aylık strateji dergisi Jeopolitik’te yazdığı Erdoğan’ın Türkiye’yi eyaletlere ayırma peşinde olduğu yolundaki yazılarını gündeme getiriyorlar.
Bir kez şunu bilmemiz gerekiyor. Biz dönmeliğin, dönekliğin, devşirmeliğin itibar görüp el üstünde tutulduğu bir kültürden geliyoruz. “Binlerce yıllık tarihimiz” bu tür örneklerle dolu.
Yukarıdaki cümlede saydığım sıfatları taşıyanlar bizim kültürümüzde hep baş tacı edildi. Bunun sadece bugün böyle olduğunu sanıp da kimse ne dönene kızmalı ne de dönekten azami miktarda yararlananlara…
Yeni Yüzyıl Üniversitesinin rektörü Hacısalihoğlu ile ilgili Bülent Korucu’nun TR724’te 27 Ağustos’ta yazdığı “Maymuncuk Yaşar” başlıklı yazısını okumalarını öneririm. Okumaya vaktim yok diyenler, video olarak da izleyebilirler.
Şu günlerde Türkiye’de benzin fiyatlarının Avrupa’dan ne kadar ucuz olduğuna toplumu ikna etme çabalarıyla gündemde. Hacısalihoğlu, fiyatları avro üzerinden ortaya koyuyor:
“Hollanda’da 1 litre benzin 1.96 Euro’ya çıkmış, İspanya’da 1.48 Euro, Almanya’da 1.66 Euro, Türkiye’de 0.89 Euro.”
Hacısalihoğlu, toplumu ucuz yakıt kullandığına ikna etmek için rakamları sıralarken tepesinde Demokles’in kılıcı sallanan İYİ Partili Ümit Dikbayır, ortaya bir argüman koymak yerine ancak moderatör Hülya Hökenek ve iktidarın zaman zaman vicdanının sesini dinliyor görünen sesi durumundaki Nagehan Alçı’nın itirazlarından sonra “Bu kıyas doğru bir kıyas değil” diyebiliyor.
Almanya’da bir asgari ücretlinin bir aylık geliri ile 908 litre benzin aldığı, buna karşılık Türkiye’de bir asgari ücretlinin ancak 313 litre benzin alabildiği hesaplamasını sıradan vatandaş yapabiliyor. Ama en az 20 yıldan bu yana cebinden benzine tek kuruş harcamamış olan Hacısalihoğlu’nun bu hesabını insanlar farklı şekilde fatura ediyor.
Hacısalihoğlu, kullanışlı bir devşirme. Söyledikleri sağlam temellere dayanmıyor olabilir. Bir sosyal bilimci olarak 26 yıl Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda (TPAO) çalışan Petrol Mühendisleri Odası Enerji Politikaları Başkanı Necdet Pamir’e bile ders verecek kadar kendini donanımlı görebilir.
Yaşar Hacısalihoğlu, iktidarı ve özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı savunma konusunda tam bir cengaver. Bu konuda hiçbir güç kendisini durduramayacakmış gibi bir görüntü sergiliyor.
Ancak Saray’ın yakın çevresi onun sadece kullanışlı bir “maymuncuk” olduğunun farkında. Haddi aştığı düşünüldüğü durumlarda cemaziye’l-evveli hemen hatırlatılıyor. Erdoğan’ın öz kuzeni yani annesinin kız kardeşi olan Meliha Er’in oğlu Cengiz Er, bir süre önce “Hadi oradan” diyerek ayar verme gereği duydu.
“Vaktiyle dönemin Başbakanı Erdoğan’ı Tuncay Özkan gibi bir paçoza tetikçilik yaparak devirecekti güya. Bugün Erdoğan’a siper olmaktan söz ediyor. Erbakan Hoca’nın deyimiyle: Hadi oradan!”
HACISALİHOĞLU’NUN YAPTIĞINI MUHALEFETTE SÖZCÜ YAPIYOR
Sözcü ilginç bir gazete. İçinde barındırdığı değerli yazarlar var. Bazıları takdirle takip ettiğim ve çok yararlandığım isimler. Kimi zaman önemli haberlere de imza atıyor. Ancak birinci sayfası ve özellikle de manşeti ayrı bir cumhuriyet gibi.
Manşetinde, “Tan gazetesi ekolünün mimarı” kabul edilen Rahmi Turan geleneğini aynen devam ettiriyor. Tan gazetesinde en müstehcen ifade çağrıştıran söz manşete taşınırdı. Aynı geleneği devam ettiren birinci sayfa cumhuriyeti, Erdoğan’a en ağır hakareti çağrıştıracak sözü taşımayı muhalefet sayıyor.
Sözcü gazeteciliği, kendini muhalefette konumlandıran kimi kesimler için muhtemelen tatmin edici olabilir. Kimilerinin içlerini de rahatlatıyor, yüreğinin yağlarının erimesini sağlıyor olabilir. Bunu bazen başkasının sözünü manşete taşıyarak kendi gönüllerinin tercümanı da yapabiliyorlar.
Sonuç hiç değişmiyor. Sözcü’nün tirajının tavan yaptığı dönemlerde ve “en çok satan gazete” olduğu sıralarda AK Parti’nin oyları yüzde 50’lerde seyretti. Yaptığı yayınlar, duygularına dizgin vuramayan bir kesimi memnun etti ama ortalama insanı hep karşı tarafa yöneltti.
Sıradan insanı ürküttü ve “Muhalefetin lokomotifi bunlar gibiyse ben bu trende olmak istemem” dedirtti. Sözcü şu sıralarda hayli tiraj kaybetmiş görünüyor. Öyle 600-700 bin sattığı yok artık. Kasım Aralık tiraj ortalaması 150-170 bin arasında. Bu da Sözcü’nün manşetlerinin insanları daha az iktidarın kucağına itmesi demektir.
Yaşar Hacısalihoğlu da tersten muhalefete çalışan isim. İticiliği, küstahlığı, cehaleti ile hep en önde savaşıyor. Böyle bir tip de şu sıralar her akşam bir yandaş kanalda boy gösterince insanları daha çok iktidardan nefret ettiriyor.
Sözcü varken iktidarın, Hacısalihoğlu varken de muhalefetin sırtı yere gelmez.
Yaşar Hacısalihoğlu, nam-ı diğer, İlhan Yaşar Ertuğrul…
Cumhuriyet Mitinglerinin ateşli savunucusu Ertuğrul soyadı gider Hacısalihoğlu gelir yerine. Projenin büyüklüğünü bu büyük değişimden anlayabilirsiniz. Satrançta, siyah bir taş olarak konumlanmış, ihtimal fil veya at, belki kale, bugün beyazların safına geçmiş bulunuyor. Soyadına bakılırsa, Hacısalihoğlu soyadına, Hacılığı, salihliği ve birde o oğulları var ki köklülüğü anımsatan, bunları bir arada düşününse, beyazların içinde de iyi bir taş olarak, yerinin değiştirildiği anlaşılıyor.
Yalnız sorum şu. Bu kadar büyük değişim nasıl oldu. Satrançta, siyah taşların içine adıyla, sanıyla ustaca yerleştirilen bu kişi, nasıl olurda birden bire, böyle beyaz bir satranç taşına dönüştürüldü.
Aslında bu dönüşüm şaşırtıcı değil. Urganı Erdoğana gösteren Bahçelinin, Erdoğanın başmihmandarı olduğu bir durumda, kınından çıkmış bir kılıç gibiyiz diyen Perinçeklerin Erdoğanın safına geçtiği günümüzde, elbette bu dönüşümde kaçınılmazdı. Vezirlerin renk değiştirdiği yerde, filler, atlar ve kalelerin de yer değiştirmesi kaçınılmazdı.
Diyeceğim o ki dostlar, bu şahsı muhteremin, yani Yaşar Hacısalihoğlunun, yıllarca gururla taşıdığı, Cumhuriyet mitinglerinde konuşurken görüntüsünün altına ustaca konduğu ismi, o zamanki ismi İlhan Yaşar Ertuğrul du.
Bu ülke de, planlar, projeler okadar derin ve hassastır ki, taa çoçukluktan itibaren belirleniyor. Bunu görmek için bu örnek yeter.
Proje büyük, proje derin.
Kısaca, herkesin Erdoğana ve kanaatimce Erdoğan sonrasına planı var. Hazır iki kutba ayrılmışken memleket, her iki tarafta da olma güzel taktik. Kazananın önemli olmadığı bu oyunun görünür taşlarından biri bu muhterem şahıs ihtimal..
Benden ufak bir hatırlatması.